Yıldıray OĞUR
Neredeyse AK Parti iktidarıyla yaşıt olan, 2003 yılından bu yana her 8 Mart akşamı İstiklal Caddesi’nde yapılan Feminist Gece Yürüyüşü’nün 17’incisi bu yıl yapılamadı.
Çünkü polis, İstiklal Caddesi’nin Taksim girişinde toplanmaya başlayan göstericilerin, caddede yürümesine izin vermedi.
16 kez barışçıl bir şekilde tamamlanmış bu yürüyüşe bu yıl izin verilmemesi, polisin kadın göstericilere sert müdahalesi, sıkılan gazlar tepkilere neden oldu, görüntüler bütün dünya ajansları tarafından haber yapıldı.
Aslında 17’inci 8 Mart Gece Yürüyüşü’nden geriye bu polis müdahalesiyle ilgili fotoğraflar ve haberler kalabilirdi.
Ama ertesi gün öğlen saatlerinde bir gazetecinin paylaştığı videoyla olayın rengi değişti.
Gazetecinin “Dün akşam Taksim'de "ezan" okunduğu sırada akıllarınca protesto etmeye kalkan alçaklar” diye paylaştığı videoda, Taksim Mescidi’nden ezan okunurken, protestocu kalabalığın ıslık, çığlık düdüklerle protesto sesleri çıkardığı görülmekteydi.
https://twitter.com/doganburak29/status/1104318501462990849
Video hızla sosyal medyada yayıldı, sert tepkilere neden oldu. Bir süre sonra video “Ezana protesto” başlıklarıyla hükümete yakın tv ve gazetelerde haber oldu.
Hatta bir televizyon daha ileri gidip “Taksim’de Saadet Partisi’nin de desteklediği gruptan ezana büyük saygısızlık” diye haber bile yaptı.
Dün çıkan bazı gazeteler bunu manşetlerine çektiler. Muhtemelen bugünkü gazetelerin çoğunda da “ezan protestosu” manşetleri göreceğiz.
Seçim öncesi bu görüntünün siyasetin konusu olmaması da beklenemezdi.
Nitekim dün düzenlediği bütün mitinglerde Cumhurbaşkanı Erdoğan, sert sözlerle “Ezan protestosundan” bahsetti ve “Ezana tahammülü olmayanlarla girdiğimiz bir seçim süreci yaşıyoruz” dedi.
Peki, gerçekten de yürüyüşe katılan kadınlar ezanı protesto etmiş miydi?
Aslında olayın yaşandığı saatlerde ve o gece boyu, aralarında muhafazakar derneklerden başörtülü kadınların da olduğu yürüyüşe katılan binlerce kişi, İstiklal’in Taksim girişinde bu yaşananları gören on binlerce insandan bir teki bile sosyal medyaya, kalabalığın ezanı protesto ettiğini, övünerek ya da eleştirerek yazmamıştı. Gösteriyi izleyen her görüşten onlarca gazeteciden hiçbiri de böyle bir haber geçmemişti.
Yıllardır ezanlar okunurken, binlerce gösterinin yapıldığı İstiklal Caddesi’nde “ezan protestosu” diye bir şey yaşanmamıştı. Ezanın protesto edilmesi, görenlerin ve duyanların kayıtsız kalmayacağı infial yaratacak bir olaydı. Ama o gece kimse böyle bir olaydan bahsetmedi.
Ayrıca görüntü dikkatli izlendiğinde, kaydın ezanın başındaki ikinci tekbir sırasında başladığı, bu sırada zaten protestoların da sürdüğü, ezanla protesto sesleri arasında bir öncelik-sonralık ilişkisi olmadığı görülüyor.
Yani bu görüntüye bakarak “ezan başlayınca, kalabalık protesto etmeye başladı” denemez.
Yine görüntülere bakıldığında yatsı ezanının okunduğu yerin, İstiklal’in girişindeki Taksim Mescidi’nin iki sene önce yenilenen küçük minaresi olduğu da anlaşılıyor.
Dolaştırılan çekimin cadde üstünde minarenin karşısında ve hizasında olan dükkanlardan birinin çatısından yapıldığı görülüyor. Yani minareye yakın, caddedeki gürültüye rağmen ezanın duyulabileceği bir yer burası.
Peki, o sırada kalabalık neden bağırıyor, ıslık ve düdük çalıyordu?
Görüntülerde görünen yer İstiklal Caddesi girişinde Fransız Konsolosluğu’nun önü.
Burası 19.30’da başlayacağı duyurulan yürüyüşün toplanma yeriydi.
Fakat polis o gün öğle saatlerinden itibaren İstiklal Caddesi ve çevresini araç geçişlerine kapatmış, Galatasaray Lisesi yönüne çıkmak isteyen araçlar Tophane’ye yönlendirilmeye başlanmış ve son olarak da Taksim Meydanı’ndan İstiklal Caddesi yönüne doğru bir barikat kurmuştu.
Yani yürüyüşe izin verilmeyecekti.
Ama buna rağmen 18.45’den itibaren Fransız Konsolosluğu önünde toplanmalar başladı. Kalabalık artınca polis bu kez Fransız Kültür Merkezi'nin alt sokağına da barikat kurdu. Bu kez sürekli artan kalabalık İstiklal Caddesi’ne ve Taksim Meydanı’na doğru yayıldı.
Caddedeki tüm ara sokakları da kapatan polis, yürüyüşe izin vermeyeceğini megafonla duyurdu ve kalabalıktan Sıraselviler yönüne doğru dağılmasını istedi.
O geceden atılan tweetlere ve görüntülere bakınca sayısı on binlere ulaşan kalabalığın yürümekte ısrar edip dağılmadığı, 19.30’dan itibaren de sürekli olarak polis barikatını ıslık, düdük, sloganlarla protesto ettiği görülüyor.
Örneğin gelişmeleri dakika dakika aktaran Bianet’e göre kalabalık polis barikatına karşı saat 20.20’de “Aç, aç, aç” diye bağırıp, ıslıklar çalmaktaydı.
http://m.bianet.org/bianet/kadin/206261-polis-istiklal-i-kapatti-kadinlar-fransiz-kultur-den-meydan-a-tasti
İşte bu protestolar ve gerilim sürerken saat 20.28’de Taksim Mescidi’nin minaresinden yatsı ezanı okunmaya başlandı.
İşte dolaşıma sokulan video bu sırada çekildi.
Zaten video dikkatli izlendiğinde kalabalığın bu sırada “Yürüme hakkımız engellenemez” diye slogan attığı da duyuluyor.
Bu görüntülerden hemen önce ve hemen sonra çekilmiş görüntülere bakınca da protestoların ezandan önce ve sonra da sürdüğü görülüyor. Zaten yarım saat sonra da 20.50’den itibaren dağılmayan kalabalığa polis gazla müdahale etmeye başladı.
Yani yatsı ezanı o gece kalabalık kadın gösterici grubuyla polis arasındaki gerilimin arttığı ve göstericilerin polisi protesto seslerinin zirveye çıktığı bir sırada okunmaya başladı.
Ezanın protesto edildiği iddiaları yayılınca dün, gösteriyi düzenleyen kadın dernek ve gruplarının ortak resmi hesabından bir açıklama yapıldı.
Açıklamada “Şimdi de kalkmış ezana karşısınız diyorlar. Kimse çarpıtmasın. Bizim isyanımız polis barikatına, kadınların yürüyüşünü, #8Mart’ı engellemek isteyenlere...” denerek iddialar reddedildi.
https://twitter.com/8MartYuruyus/status/1104790915653292037
Yine aynı feminist grupların haber ağlarından Feminist Gündem hesabından da benzer bir açıklama yapıldı:
“#FeministGeceYürüyüşü'nde polis gaz sıkarken, arama yaparken, barikatı güçlendirirken ezan dinlemedi. İzdiham vardı. Ezanın sesi duyulmadı. Islıklar ezana değil barikata, kadınların yürüyüşlerini engelleyenlere. Biz de oradaydık. Tanığız..”
https://twitter.com/feministgundem/status/1104698353571557376
Aynı hesap daha sonra “Feminist kadınlar ezanı protesto etmedi. Feminist kadınlar ezanı protesto etmedi. Feminist kadınlar ezanı protesto etmedi” diye bir tweet daha attı.
Bu arada yürüyüşe katılan başörtülü kadınlardan bazıları da sosyal medya hesaplarından ezanın protesto edilmediğini, caddedeki gürültü yüzünden ezan sesinin duyulmadığını söyleyen mesajlar paylaştılar.
Bu yazı için aradığım gösteriyi düzenleyen bazı grupların sözcüleri de “şaşkınlık içinde olduklarını, kesinlikle ezanın değil, polis barikatın protesto edildiğini, caddedeki büyük gürültüde ezan sesini zaten duymadıklarını” söylediler.
Bu kadar ayrıntıya gerek var mıydı diye düşünenler olabilir.
Ama bu ülke abartılı gazete manşetleri, yalan haberler yüzünden büyük acılar yaşamış bir ülke. Onların en acısı da tam da bu olayın geçtiği o caddede yaşanmıştı.
Dün gece bir grup “Ezana uzanan eller kırılsın” diye bağırarak İstiklal Caddesi’ne yürüdü. Bu yazı yazılırken başka grupların da yürüyüş çağrıları yaptıkları haberleri geliyordu.
1.36 saniyelik bir video bir anda yayıldı, insanları harekete geçirdi.
Söz konusu olan ezan gibi hassas bir mesele olunca, bu videoyla, “ezan protesto edildi” denip, denemeyeceğine kimse bakmadı.
“Ezanı protesto ediyorlar” denen kalabalığın videoda “Yürüme hakkımız engellenemez” diye bağırdığı duyulmadı.
O anda kadınların neyi protesto ettiğiyle de ilgilenilmedi.
Bazıları da siyaseten işlerine gelince bu kadar ayrıntısına bakmamayı tercih ettiler.
Ama 1.36 saniyelik bir video bile zaten kutuplaşmış bir toplumu germeye, karşılıklı hakaretlerin havada uçuşmasına, toplumsal güvensizliğin perçimlenmesine, korkuların tetiklenmesine ve sokakların hareketlenmesine neden oldu. Umarız daha ileri gitmez.
Şimdi bu videoyu sorgusuz dolaşıma sokanlara, haber yapanlara, üzerinden siyaset yapmak için kullananlara düşen bir görev var.
Ezanı protesto gibi bu toplumun en dinden uzak kesimlerinin bile omuzunda taşımak istemeyeceği böylesine ağır bir suçlamayı, bu kadar kolay dolaşıma soktuktan sonra bu videonun varsa kesilmemiş halini bulup yayınlamak, protestoların ezanla birlikte ve ezana karşı başladığını ispatlamak.
Eğer bu ispatlanamıyorsa da toplumu en hassas noktasından bölecek bu haber için özür dilemek, o paylaşımları silmek.
Bir adım geri çekilip “Ama ezanı duymalarına rağmen protestoya devam ettiler” diyerek de ilk iddiayı sorgusuz dillendirmenin ağır sorumluluğu ortadan kalkmaz.
Ayrıca herkesin bağırdığı, ıslık ve düdük çaldığı bir kalabalıkta, minareye yakın yüksek bir yerden çekilmiş o görüntüde duyulduğu kadar ezan duyulmamış olabilir. Ya da duyanlar protestolarının en hararetli yerinde ezan arası vermemiş olabilirler.
Bunu ayıplamak, bazı göstericilerin tuttukları pankartları eleştirmek de “Ezan protestosu” iddiasının ispatlanma yükümlüğünü değiştirmez.
(Bu videoyu kimin çektiği, çektiği görüntüleri kesip kesmediği de bilinmiyor. Videonun çekildiği yer İstiklal Caddesi üzerinde herkesin çıkamayacağı bir dükkanın çatısı. Eğer bir gazeteci çektiyse neden anında o gece paylaşmadı?)
Geçmiş deneyimler yüzünden birbirine karşı güvensiz, haklı endişeleri olan bir toplum sürekli öcülerle korkutuluyor. Böylece herkesin bulunduğu yerde, evinde kalması sağlanıyor.
Birbirimize bayılmak zorunda değiliz, ama farklı siyasi, ahlaki, dini tercihlerin birlikte yaşadığı bir ülkede ortak asgari bir zemin bulmaya çalışmak lüks değil zorunluluktur.
Öcülerle korkutuldukça olgunlaşamayız, evlerimizden çıkmadıkça tanışıp bir toplum olamayız.
Birbirine asgari düzeyde de olsa güvenen bir toplum olamadıkça da bir olamayız, iri olamayız, diri olamayız. Hep birlikte Türkiye hiç olamayız...
Yazarlar
-
Yıldıray OĞURSessizlik neden en büyük tehdittir? 25.06.2025 Tüm Yazıları
-
Mümtazer TÜRKÖNEDış Cephe ateş altında iken İç Cephe ne durumda? 24.06.2025 Tüm Yazıları
-
Fehmi KORUSaldırılarla İran’a ‘‘Ölümlerden ölüm beğen’’ denildi 24.06.2025 Tüm Yazıları
-
İbrahim KahveciHer şey yolunda ise bu fahiş faiz nedir? 24.06.2025 Tüm Yazıları
-
İsmet BerkanFatih Altaylı’yı hapse atacağız diye hukuku dibine kadar zorladılar 24.06.2025 Tüm Yazıları
-
İlker DEMİRİDAMCI İRAN, SOYKIRIMCI İSRAİL DEVLETİ Mİ? 23.06.2025 Tüm Yazıları
-
Cihan AKTAŞTahran bir kez daha bombalanırken 23.06.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet TIRAŞUCUBE SİSTEM CEHENNEMİ… 23.06.2025 Tüm Yazıları
-
Akdoğan ÖzkanWashington’un İran takıntısının şifreleri 23.06.2025 Tüm Yazıları
-
Fehim TAŞTEKİNİran'ın zor seçimi: Topyekûn savaş ya da taksitle ölüm 23.06.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet Ali ALÇINKAYA"Masada Milyonlar Var;"Barış, Özgürlük ve Demokratik Toplum İçin Örgütlenmeliyiz 23.06.2025 Tüm Yazıları
-
Mustafa KaraalioğluYeryüzü artık bir Vahşi Batı… 23.06.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet Y. YılmazFıkra gibi ülke ama gel de gül! 23.06.2025 Tüm Yazıları
-
Alper GÖRMÜŞDoğru, ülke güvenliği demokrasisiz de sağlanabilir fakat bunu durmaksızın tekrarlamakta bir sorun va 23.06.2025 Tüm Yazıları
-
Ali BULAÇSavaşın meşruiyeti ve ahlaki üstünlük meselesi 23.06.2025 Tüm Yazıları
-
Hakan AKSAYRusya, Suriye’den sonra İran’ı da kaybedebilir 22.06.2025 Tüm Yazıları
-
Ali BAYRAMOĞLUKürt meselesinde CHP’nin yakın dönem öyküsü 21.06.2025 Tüm Yazıları
-
Figen ÇalıkuşuÖcalan İsrail için ne dedi? 20.06.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet ALTANBasın Tarihi: Neo-Mussoli’nin “Havuz Medyası” 20.06.2025 Tüm Yazıları
-
Cafer SolgunDevlet “devletimiz” olur mu? 20.06.2025 Tüm Yazıları
-
Çiğdem TOKERZeytin ağaçları ve şirketokrasi 20.06.2025 Tüm Yazıları
-
Hasan Bülent KAHRAMANTürkiye için bir fırsat: CHP’de yeni kuşak siyaseti 20.06.2025 Tüm Yazıları
-
Erol KATIRCIOĞLUYeni milliyetçilik ve Öcalan 19.06.2025 Tüm Yazıları
-
Akif BEKİBahçeli'ye muhalefet ikna oldu da ortağı olmadı mı? 19.06.2025 Tüm Yazıları
-
Elif ÇAKIRNihai hedef Türkiye mi? 18.06.2025 Tüm Yazıları
-
Ümit AkçaySıcak yaz 18.06.2025 Tüm Yazıları
-
Mensur AkgünOyun içinde oyun… 18.06.2025 Tüm Yazıları
-
Cansu ÇamlıbelCHP Grup Başkanvekili Gökhan Günaydın: CHP anayasa değişikliği masasına oturmayacak, öyle bir komisy 18.06.2025 Tüm Yazıları
-
Aydın SelcenDemokrasiye giderken cumhuriyetten olmak 17.06.2025 Tüm Yazıları
-
Gökhan BACIKTürkiye ne yapmalı? 17.06.2025 Tüm Yazıları
-
Mücahit BİLİCİModern katil 17.06.2025 Tüm Yazıları
-
Murat BELGEDaha kötüsü her zaman mümkün 16.06.2025 Tüm Yazıları
-
Bekir AĞIRDIRMHP’nin yeni anayasa hamlesi, köklü bir rejim düzenlemesini mi işaret ediyor? CHP ne yapmalı? 16.06.2025 Tüm Yazıları
-
Mesut YEĞENBaas’tan ve İslamcılıktan Sonra 15.06.2025 Tüm Yazıları
-
Eser KARAKAŞSiyasetin (ve biraz da ceplerin) finansmanı, yasalar, AKP ve CHP 15.06.2025 Tüm Yazıları
-
Vahap COŞKUNÖzgür Özel’in İmtihanı 15.06.2025 Tüm Yazıları
-
Ali TürerBOŞ UMUT, SONU HÜSRAN 12.06.2025 Tüm Yazıları
-
Taha AkyolHer 4 liranın 3’ü faize! 11.06.2025 Tüm Yazıları
-
Ahmet TAŞGETİRENAKP ahlâkî üstünlük mü kazandı? 10.06.2025 Tüm Yazıları
-
Mahfi Egilmezİnsanlar Olmayan Parasını Nerelere Harcıyor? 9.06.2025 Tüm Yazıları
-
İlhami IŞIKBarış süreci için en büyük tehlike nasıl Türkiye’nin iç barışının bozulması oldu? 9.06.2025 Tüm Yazıları
-
Murat SevinçEşitlik korkusu ve 12 Eylül darbesinin büyük zaferi 4.06.2025 Tüm Yazıları
-
Ümit KARDAŞBir anayasa inşa süreci deneyimi: Yeni Anayasa Platformu (YAP) 4.06.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet OcaktanYerli-milli Kur’an meali AK Parti’ye nasip olacak! 2.06.2025 Tüm Yazıları
-
Tanıl BoraSokak 29.05.2025 Tüm Yazıları
-
İbrahim KirasErken seçim en geç ne zaman? 29.05.2025 Tüm Yazıları
-
Umur TALUSizin en sevdiğiniz tahakküm hangisi! 27.05.2025 Tüm Yazıları
-
Taner AKÇAMRuşen Çakır’ın Abdurrahim Semavi ile Kürt açılımı görüşmesi 27.05.2025 Tüm Yazıları
-
Kemal CANSiyasi gündem notları: Üç süreç nerede kesişir veya nerede kopar? 27.05.2025 Tüm Yazıları
-
Hakan TAHMAZ12 Mayıs, Bahçeli, mecburiyetler 21.05.2025 Tüm Yazıları
-
Berat ÖZİPEKYolsuzluklar, barış ve biz 21.05.2025 Tüm Yazıları
-
Hikmet MUTİAsoyşeytit Pres ' den Cemşit K.nın canlı PKK kongre izlenimleri... 13.05.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet AKAYOtoriterlikten Demokrasiye 12.05.2025 Tüm Yazıları
-
Metin Karabaşoğlu‘Türkiye Müslümanları’ kimler oluyor? 11.05.2025 Tüm Yazıları
-
Ahmet ÖZTÜRKÇetin Uygur bir kitaba sığar mı? 10.05.2025 Tüm Yazıları
-
Gökçer TahincioğluBilek güreşi yoksa masayı mı kıracak? 28.04.2025 Tüm Yazıları
-
Baskın ORANRahip Brunson ve öğrenci Rümeysa 25.04.2025 Tüm Yazıları
-
Sezin ÖNEYKopukluk ve “Anadolu Kırılması” 25.04.2025 Tüm Yazıları
-
Yüksel TAŞKINİktidar milli iradeyi “tapulu arazisi” sandığı için büyük bir bedel ödeyecek 22.04.2025 Tüm Yazıları
-
Ayhan ONGUNDEMOKRATİK EĞİTİM MÜCADELESİNE ADANMIŞ YAŞAMLAR 21.04.2025 Tüm Yazıları
-
Nuray MERTVeda ediyorum 15.04.2025 Tüm Yazıları
-
Gülçin AVŞARŞizofrenik yurttaşlık 14.04.2025 Tüm Yazıları
-
Hasan CEMALTerörsüz Türkiye! İyi güzel, peki ya demokratik Türkiye?.. 14.04.2025 Tüm Yazıları
-
Zeki ALPTEKİNTrump Küreselleşme Sürecini Geriye Döndürebilir mi? 13.04.2025 Tüm Yazıları
-
Pelin CENGİZTrump’ın yeni vergileri diye yazılır, ‘post modern merkantilizm’ diye okunur 7.04.2025 Tüm Yazıları
-
Cennet USLUİktidar neden umduğunu bulamadı? 2.04.2025 Tüm Yazıları
-
Mehveş EVİNBoykot ve sokaklar neden bu kadar korkutuyor? 2.04.2025 Tüm Yazıları
-
Hayko BAĞDATSokaklarda yükselen ses 28.03.2025 Tüm Yazıları
-
Nevzat CİNGİRTCoğrafya kaderimizmiş… 23.03.2025 Tüm Yazıları
-
Selva Demiralpİmamoğlu krizi ve ekonomik yansımaları 20.03.2025 Tüm Yazıları
-
Halil BERKTAYPKK ve Türk solcuları (4) “Dağlarında gerilla var memleketimin” 16.03.2025 Tüm Yazıları
-
Selami GÜREL“Adı belirsiz” süreç hızlı ilerliyor 16.03.2025 Tüm Yazıları
-
Etyen MAHÇUPYANKürt ‘açılımı’nın nedeni Suriye değil, Türkiye! 15.03.2025 Tüm Yazıları
-
Haluk YurtseverKaosta 'hegemonya' arayışı 11.03.2025 Tüm Yazıları
-
Abdullah KıranYeni süreç, umut ve endişeler 11.03.2025 Tüm Yazıları
-
Arzu YILMAZHodri Meydan 10.03.2025 Tüm Yazıları
-
DOĞAN ÖZGÜDENÖcalan'ın ilk barış çağrısından 27 yıl sonra... 10.03.2025 Tüm Yazıları
-
Berrin SönmezCumhur İttifakı'nın ‘muhalefeti dönüştürme görevi…’ 28.02.2025 Tüm Yazıları
-
Doğan AKINAhmet Sever: Eşsiz, kırgın, yalnız… 26.02.2025 Tüm Yazıları
-
Aydın ÜnalParti ve iktidar 25.02.2025 Tüm Yazıları
-
Murat YETKİNCHP’ye açılan soruşturmaların ortak hedefi Ekrem İmamoğlu 12.02.2025 Tüm Yazıları
-
Ümit KIVANÇİç duvarlar 10.02.2025 Tüm Yazıları
-
Ahmet İNSELOtoriter Nasyonal-Kapitalizmin Yeni Eşiği: II. Trump Devri 5.02.2025 Tüm Yazıları
-
KEMAL GÖKTAŞPınar Gültekin kararının anatomisi: Bu kararı ailenize izah edebilecek misiniz? 5.02.2025 Tüm Yazıları
-
İhsan DAĞIİmamoğlu nasıl kurtulur? 1.02.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet Ata UÇUMDEVLET VE KÜRTLER SORUN DEĞİL KONU! 26.01.2025 Tüm Yazıları
-
Şeyhmus DİKEN“Mesele”yi hayatın içinden çözmek 26.01.2025 Tüm Yazıları
-
Kemal ÖZTÜRKKürt meselesindeki psikolojik bariyerler 17.01.2025 Tüm Yazıları
-
Cemile BayraktarKürt meselesinin toplumsal boyutu 16.01.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet TEZKANErdoğan’ın planı tuttu 13.01.2025 Tüm Yazıları
-
Seyfettin GürselEkonomik büyümede iyimser olunabilir mi? 13.01.2025 Tüm Yazıları
-
Münir AKTOLGABATI’DAN FARKLI BİR ÖRNEK OLARAK TÜRKİYE’DE VE ARAP ÜLKELERİNDE DEVRİMCİ DÖNÜŞÜM DİYALEKTİĞİ... 16.12.2024 Tüm Yazıları
-
Necati KURBÜYÜK TÖS BOYKOTU 15.12.2024 Tüm Yazıları
-
Hakan AlbayrakDevrim 10.12.2024 Tüm Yazıları
-
Cenk DoğanÜRETİCİLERE İLK OLARAK KOOPERATİF LAZIM 4.12.2024 Tüm Yazıları
-
Cevat KORKMAZFiller ve Çimen... 22.11.2024 Tüm Yazıları
-
Tuncer KÖSEOĞLUTamirhanelere giden toplar… 4.11.2024 Tüm Yazıları
-
Ayşe HÜRDevletin Muhteşem Örgütlenmesi: 6-7 Eylül 1955 Pogromu 9.09.2024 Tüm Yazıları
-
Abdurrahman DilipakHakikat’e savaş açan troller! 26.08.2024 Tüm Yazıları
-
Ferhat KENTEL“Maarif” marifetiyle yeni “makbul vatandaş” kurma çabaları 26.07.2024 Tüm Yazıları
-
Banu Güven“Bozkurt” Almanya’da sahaya indi 4.07.2024 Tüm Yazıları
-
İBRAHİM Ö. KABOĞLUDevlet ve yürütme kaç başlı? 27.06.2024 Tüm Yazıları
-
Gürbüz ÖZALTINLICHP’nin normalleşme politikası Erdoğan’a mı yarar? 21.06.2024 Tüm Yazıları
-
Oya BAYDARBir yazamama yazısı 14.06.2024 Tüm Yazıları
-
Bayram ZİLANAK Parti’de değişim gecikiyor mu? 4.06.2024 Tüm Yazıları
-
Soli ÖzelBetül Tanbay'ın gözünden "Gezi"nin tarihi 30.05.2024 Tüm Yazıları
-
Reha RUHAVİOĞLUTürkiye’de Kürtçenin Durumu: Gidişat, İmkânlar ve Fırsatlar 18.05.2024 Tüm Yazıları
-
SİBEL HÜRTAŞ31 Mart'ın merkez üssü: Pazarcık ve Elbistan 8.04.2024 Tüm Yazıları
-
Abdulmenaf KIRANNeden Yeterli Halk Desteği Alamıyoruz! 8.04.2024 Tüm Yazıları
-
Atilla AytemurBingöl Erdumlu Kitabı: Film gibi hayat* 24.01.2024 Tüm Yazıları
-
Zülfü DİCLELİ“Gazze’deki Uzun Savaş” 10.01.2024 Tüm Yazıları
-
Şahin ALPAY"Ergun Abi"ye veda 10.11.2023 Tüm Yazıları
-
Ahmet ALTANYüzyıllık cumhuriyet başarılı mı başarısız mı? 29.10.2023 Tüm Yazıları
-
Levent GültekinDin, insanları kardeş yapar mı? 26.09.2023 Tüm Yazıları
-
Ayhan AKTARŞair Roni Margulies’in ardından… 7.08.2023 Tüm Yazıları
-
Ceyda KaranBiden ve iki cephede birden yenilgi 30.06.2023 Tüm Yazıları
-
Orhan Kemal CENGİZMuhalefetin sınavı asıl şimdi başlıyor 1.06.2023 Tüm Yazıları
-
Roni MARGULIESMutlu bitmiş bir göç öyküsü 20.05.2023 Tüm Yazıları
-
Burhanettin DURANTarihi Yol Ayrımındaki Kritik Seçim 6.05.2023 Tüm Yazıları
-
Akın ÖZÇERYeni Bir Çözüm Süreci Ne Kadar Mümkün? 6.05.2023 Tüm Yazıları
-
Celal BAŞLANGIÇKendini kurtarmak için Erdoğan, Erdoğan’ı reddedecek! 14.04.2023 Tüm Yazıları
-
Sedat KAYAİNSANLIĞIN ÖLÜMÜ 5.03.2023 Tüm Yazıları
-
Ergun AŞÇIErsagun Hanım 5.03.2023 Tüm Yazıları
-
Uğur Gürses‘Dolambaçlı katlı kur’ yolunda 23.01.2023 Tüm Yazıları
-
Besim F. DellaloğluMesafenin Sosyolojisi 16.12.2022 Tüm Yazıları
-
Hidayet Şefkatli TUKSALKur’an kurslarında yatılı eğitim ve çocukların korunması 15.12.2022 Tüm Yazıları
-
Nergis DemirkayaAltılı Masa ortak yönetim planı: Her partiye bir yardımcı bir bakan 17.11.2022 Tüm Yazıları
-
Nabi YAĞCIŞaşıyorum gerçekten… 24.10.2022 Tüm Yazıları
-
Berin UYARONLAR İÇİN... 12.09.2022 Tüm Yazıları
-
İbrahim UsluSeçmen yolsuzluğu önemsiyor mu? 9.09.2022 Tüm Yazıları
-
Hasan GÜRKAN“SEVMEK YİNE DE BİR SARRAF İŞİDİR, YERYÜZÜ KİTAPLIĞINDA” 18.08.2022 Tüm Yazıları
-
Oktay Cansın EMİRALSAVAŞ VE ZAMAN 7.08.2022 Tüm Yazıları
-
Özgül Üstüner COŞKUNİnceden 5.07.2022 Tüm Yazıları
-
Barış SoydanGıda Komitesi’nin ve enflasyonla mücadelede başarısızlığın acıklı öyküsü 21.06.2022 Tüm Yazıları
-
Namık ÇINARBir toplumun geri kalma inadı 21.06.2022 Tüm Yazıları
-
Melih ALTINOKAna muhalefet lideri Akşener mi olacak? 14.06.2022 Tüm Yazıları
-
Mehmet BARLASAnkara’yı sel aldı 14.06.2022 Tüm Yazıları
-
M.Latif YILDIZİKİ MEZAR, İKİ İNSAN ve IRKÇILIK 12.06.2022 Tüm Yazıları
-
Atilla YAYLAKanunlar ve fiyatlar 10.06.2022 Tüm Yazıları
-
Fatma Bostan ÜNSALBu kez Günah Keçisi SADAT mı? 23.05.2022 Tüm Yazıları
-
Fikret BilaKılıçdaroğlu’nun adaylığı 23.05.2022 Tüm Yazıları
-
Ahmet İlhanBurhan Sönmez’in İstanbul İstanbul’unda Yerin Altı ve Üstünde Ne Yaşanıyor? 15.05.2022 Tüm Yazıları
-
Yavuz BAYDARİmamoğlu olayı ardından: ’Altılı Masa’ bir ortak aday çıkarabilecek mi? 9.05.2022 Tüm Yazıları
-
Kübra ParSessiz İstila belgeseli ve sığınmacı meselesi 9.05.2022 Tüm Yazıları
-
Ergun BABAHANTürkiye’nin patlamaya hazır yeni kırılma hattı: Suriyeliler 22.04.2022 Tüm Yazıları
-
Kemal BURKAYİSVEÇ DEMOKRASİSİ VE KURAN YAKMA OLAYI… 17.04.2022 Tüm Yazıları
-
Tarık Ziya EkinciGAZETECİ AYDIN ENGİN VEFAT ETTİ 24.03.2022 Tüm Yazıları
-
İbrahim KaragülBu bir Avrupa savaşı ve çok uzun sürecek. -Batı, Türk-Rus savaşı istiyor! 1.03.2022 Tüm Yazıları
-
Cengiz AKTARSavaş notları 1.03.2022 Tüm Yazıları
-
Aydın ENGİNBir MHP’nin 2. Başbuğ’undan, bir benden 7.02.2022 Tüm Yazıları
-
Nezih DUYGUMete Toksöyle (30 Mart 1954 - 02 Şubat 2022) 3.02.2022 Tüm Yazıları
-
Ahmet KARDAM28/29 Ocak Karadeniz Katliamı'nın 101. Yılı 1.02.2022 Tüm Yazıları
-
Ahmet TAKAN“Ya herro ya merro” mu dedi?.. 7.01.2022 Tüm Yazıları
-
Mustafa PAÇAL2022 yılı karamsarlıklarımızı tersine çevirebilir mi? 4.01.2022 Tüm Yazıları
-
Galip DALAYOrtadoğu’nun ‘Yeni Dönemi’ 9.12.2021 Tüm Yazıları
-
Muharrem SarıkayaOylardaki yükselişin ağırlığı 7.11.2021 Tüm Yazıları
-
Şevki ÇELİKCİKEMAL ARABACI 17.10.2021 Tüm Yazıları
Yorum yazarak yorumunuzla ilgili doğrudan veya dolaylı tüm sorumluluğu tek başınıza üstleniyorsunuz. Yazılan yorumlardan Marmara Yerel Haber (marmarayerelhaber.com) hiçbir şekilde sorumlu tutulamaz.
Yazarın Diğer Yazıları
21.06.2025
18.06.2025
16.06.2025
15.06.2025
11.06.2025
8.06.2025
4.06.2025
2.06.2025
1.06.2025
26.05.2025