Hadi ULUENGİN
CENGİZ Aktar Kıbrıs’taki son gelişmelere ilişkin dünkü yazısına şöyle başlamıştı:
“Ada tekrar gündemde. Duyunca, önceki çabaların nasıl boşa çıktığını hatırlayıp ‘yine mi’ diye sorup geçesi geliyor insanın... Ama bu sefer durum farklı.
Çünkü her iki tarafta da, hatta kayırıcıları Türkiye ve Yunanistan’da da deniz bitti.”
***
O Türkiye ki, denizin bitmesi bir yana, zaten üç temel sorunu çözümlemediği takdirde ne uluslararası arenada ufkunu açabilir, ne de evrensel sayılan değerlerle bütünleşebilir.
Başka bir deyişle, yakın ve çok yakın tarihinin özeleştirisini yapmadıkça, düzenli aralıklarla nöbetine yakalandığı sara illetinden kurtulamaz. Asla da kurtulamayacaktır.
Yukarıdaki üç hayati mesele de kronolojik sıralamaya göre Ermeni Büyük Felâketi, Kürt kimlik inkârı ve Kıbrıs Adası’nın işgalidir!
***
İŞGAL kelimesini kasten kullandım!
Zira yukarıdaki sözcük Rum lobisinin empoze ettiği dezenformatif bir terim değildir.
Nesnel bir tespittir! Durumu objektif biçimde saptayan tarafsız bir ifadedir.
Zaten başımızı kuma gömmenin âlemi yok, Kuzey Kıbrıs’taki Ankara hükümranlığı, tabii ki bir tek Türkiye hariç, bütün dünyada bu deyimle sıfatlandırıldı ve sıfatlandırılıyor.
Çünkü tamam, Samson darbesinden sonra 20 Temmuz 1974’te başlatılan ve Ada’da köprübaşı tutan ilk harekât meşru nitelik taşıyordu ve Londra Antlaşması’nda yeri vardı.
***
FAKAT ne zaman ki on dokuz gün sonra ikinci operasyon devreye girdi ve TSK bağımsız bir ülkenin topraklarını gasp etti, buradan itibaren adıyla sanıyla işgal sözkonusudur.
Hele hele siz orada aslında KKEESGTC rumuzunu, yani Kuzey Kıbrıs Ekmek Elden Su Gölden Türk Cumhuriyeti sıfatını taşıması gereken sözümona bir “devlet” (!) empoze etmişseniz, ağzınızla kuş tutsanız tek bir Allah’ın kulunu işgalci olmadığına inandıramazsınız.
Zaten kırk yıldır kimse inanmıyor ki, bir kırk yıl daha da geçse kimse inanmayacak.
***
ADA’daki kördüğümün baş ve esas sorumlusu Rauf Denktaş’tır!
Ama tabii ki Rumlar sütten çıkmış ak kaşık değildir. Hiçbir zaman da olmadılar.
Fakat zaten Mister No lâkaplı ve ulusalcı saplantılı Denktaş bütün liderliği boyunca, Ankara’da oluşturduğu çıkar lobisi ve yetiştirdiği şakşakçı avenesi vasıtasıyla Türkiye’ye karşı da şantaj uygulayarak çözüm fırsatlarını elinin tersiyle itti. Karşı tarafın ekmeğine yağ sürdü.
Daima bin dereden su getirdi ve daima en iyi çözüm, çözümsüzlüktür siyasetini dayattı.
En son örneği de 2003 martındaki Lahey görüşmesinde tekrarladığı nemrut tavırdır.
Henüz yeni iktidar olduğu için o sıra ürkek davranan AKP diplomasine oldubitti yaptı ve yine no diye masadan kalktı ki, Rumların Nisan 2004’teki BM referandumuna olumsuz cevap vermesi için Güney Lefkoşa’ya altın tepsi içinde pırlanta hediye sundu.
Zaten ondan sonra da dişe dokunur bir çözüm alternatifi gündeme gelmedi.
***
İMDİİ, tekrar Cengiz’in yazısına dönersem, Ada’daki yeni ve olumlu süreci tabii ki yine ihtiyatla karşılamak, fakat eski bıkkınlıkla yine mi diye de es geçmemek gerekiyor.
Çünkü onun dediği gibi ve sıraladığı gerekçelere uygun olarak, bu defa durum farklı!
Doğru, bütün taraflarda deniz bitti ama diğer yandan da çözüme ulaşılırsa Kıbrıs- Yunanistan- Türkiye eksenindeki ortak denizde ortak yakamozla ışıldamak mümkün!
Zaten de aslında akıl, mantık ve çıkar bunu zorunlu kılıyor.
Umalım ki işgalci yaftasını yediğimiz 1974’ten tam kırk yıl sonra Türkiye yukarıdaki üç temel sorundan hiç olmazsa birini halledebilmiş olsun. Ufku engine biraz daha açılacaktır.
Yazarlar
-
Metin KarabaşoğluYönetilenlerin özgürlüğü yöneteni de özgürleştirir 1.10.2025 Tüm Yazıları
-
Yıldıray OĞURTrump’ın Gazze Planı’nın alternatifi ne? 1.10.2025 Tüm Yazıları
-
Akif BEKİHamas’ı kim silahsızlandıracak? 1.10.2025 Tüm Yazıları
-
Mensur AkgünEleştirelim ama plana da şans tanıyalım… 1.10.2025 Tüm Yazıları
-
Mümtazer TÜRKÖNEÖcalan’ın özgürlüğü 1.10.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet OcaktanS-400’leri ne yapabiliriz? 1.10.2025 Tüm Yazıları
-
Ümit KARDAŞ“Ortaklaşmacı demokrasi” örnekleri: Fransa-Yeni Kaledonya özerk bölgesi 1.10.2025 Tüm Yazıları
-
Doğu ErgilBeklenen Mesih: Kurtarıcı arayışının toplumsal anatomisi 1.10.2025 Tüm Yazıları
-
Taha AkyolTrump Planı? 1.10.2025 Tüm Yazıları
-
Cihan TuğalKirk ve ICE vakaları ile faşizme doğru mu? 30.09.2025 Tüm Yazıları
-
Erol KATIRCIOĞLUKrallar ve ulus-devletler 30.09.2025 Tüm Yazıları
-
İbrahim KahveciAsgari ücret 30.000 TL 30.09.2025 Tüm Yazıları
-
Fehmi KORUGazetecilik bir kez daha tartışılıyor 30.09.2025 Tüm Yazıları
-
İsmet BerkanJet motoru sıkıntısı: Tek geciken Kaan değil 30.09.2025 Tüm Yazıları
-
Ümit AkçayArjantin’in çıkmazı: Şok terapi, bağımlılık ve ABD’nin gölgesi 30.09.2025 Tüm Yazıları
-
Hakan TAHMAZYeni Çözüm Süreci: Hakikatle yüzleşme 30.09.2025 Tüm Yazıları
-
Elif ÇAKIRMHP’li Yıldız’ın KON’u AK Partili Miroğlu’nun Roja Welat’ı… 30.09.2025 Tüm Yazıları
-
İbrahim KirasKendi uçağımızı kendimiz yaparken 30.09.2025 Tüm Yazıları
-
nevzat cingirtNeden Yazmıyorsun? 30.09.2025 Tüm Yazıları
-
Bekir AĞIRDIRZeytinlik yasasından Akbelen ve İliç'e; enerji ve maden hikâyesinde kaybolan gelecek 29.09.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet TIRAŞSİYASETÇİ ZENGİNLEŞİRKEN VATANDAŞ FAKİRLEŞİYOR, NEDEN? 29.09.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet Ali ALÇINKAYATürkiye’nin Demokratikleşmesi ve Kürt Sorununun Çözümü: Ciddiyetin Tarihsel Zorunluluğu... 29.09.2025 Tüm Yazıları
-
Bahadır ÖZGÜRTÜSİAD isyan etmişti: Ciner’e kayyumun gerekçesi o madde! 29.09.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet TEZKANGazetecilik can çekişiyor! 29.09.2025 Tüm Yazıları
-
Sezin ÖNEYMutlakiyetçiler ve Cumhuriyetçiler 28.09.2025 Tüm Yazıları
-
Akın ÖZÇERSarkozy’nin tarihi mahkûmiyeti 28.09.2025 Tüm Yazıları
-
Mustafa KaraalioğluTrump’a neler verdik, neler alacağız! 28.09.2025 Tüm Yazıları
-
Cafer SolgunYazmak, ciddi bir iştir 28.09.2025 Tüm Yazıları
-
Ali BAYRAMOĞLUErdoğan’ın tercihleri 28.09.2025 Tüm Yazıları
-
İlhami IŞIKSüreç Suriye’yi, Suriye süreci bekliyor. Peki bu kısırdöngü nasıl aşılacak? 28.09.2025 Tüm Yazıları
-
Ali BULAÇZaferden hapishaneye 28.09.2025 Tüm Yazıları
-
Mücahit BİLİCİTrump-Erdoğan görüşmesine hile karıştı mı? 28.09.2025 Tüm Yazıları
-
Kemal CAN“Trump’ın verdiği meşruiyet” notları 28.09.2025 Tüm Yazıları
-
Figen ÇalıkuşuBoeing - Gazze ilişkisi nedir? 26.09.2025 Tüm Yazıları
-
Fehim TAŞTEKİNYetersiz bakiye! 25.09.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet ALTANAlev rengi hüznüyle sonbahar… 25.09.2025 Tüm Yazıları
-
Fikret BilaŞimdi de Mansur Yavaş hedefte 24.09.2025 Tüm Yazıları
-
Eser KARAKAŞBayrampaşa ve maskeli balo 23.09.2025 Tüm Yazıları
-
Ahmet TAŞGETİRENKasabın bıçağını bileyen adam 23.09.2025 Tüm Yazıları
-
Berrin SönmezGonca Kuriş’in kemiklerini, sevenlerin yüreğini sızlattılar 21.09.2025 Tüm Yazıları
-
Tanıl BoraCumhuriyet-Halk-Parti 20.09.2025 Tüm Yazıları
-
İlker DEMİRYANARDAĞ ÖZÜR DİLEMELİ 17.09.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet Ata UÇUMTERÖRSÜZ TÜRKİYE’YE GEÇİŞ SÜRECİ! 14.09.2025 Tüm Yazıları
-
DOĞAN ÖZGÜDENPogromlar, darbeler, acılar ayı Eylül.. 14.09.2025 Tüm Yazıları
-
Gökhan BACIKTürkiye’nin en iyi/kötü dönemi hangisiydi? 14.09.2025 Tüm Yazıları
-
Murat SevinçArşivden | 12 Eylülcüler nasıl bir ülke hayal etmişti? 14.09.2025 Tüm Yazıları
-
Nevzat CİNGİRTBir 12 Eylül Sabahı 12.09.2025 Tüm Yazıları
-
Murat YETKİNÖcalan, Erdoğan’a “Seni yine başkan yaptırırız” sözü mü veriyor? 11.09.2025 Tüm Yazıları
-
Mehveş EVİN2016 belediye ablukaları ve 2025 darbesi 9.09.2025 Tüm Yazıları
Yorum yazarak yorumunuzla ilgili doğrudan veya dolaylı tüm sorumluluğu tek başınıza üstleniyorsunuz. Yazılan yorumlardan Marmara Yerel Haber (marmarayerelhaber.com) hiçbir şekilde sorumlu tutulamaz.
Yazarın Diğer Yazıları
26.02.2016
12.02.2016
6.02.2016
29.01.2016
22.01.2016
18.01.2016
15.01.2016
8.02.2016
1.02.2016
25.12.2015