Kemal CAN
23 Haziran’dan sonra kameralar karşısına çıkmayan Erdoğan, Salı günü partisinin grup toplantısında seçim sonrasının ilk canlı yayınlanan konuşmasını yaptı. Kısa suskunluk sürecinin ardından yaptığı bu ilk konuşma, yeni yol haritasının ipuçlarını verebileceği varsayımıyla merakla bekleniyordu. Erdoğan’ın her konuşmasının çok önemli olduğunu iddia eden iktidar yanlısı medyayı bir kenara bıraksak bile, “şimdi ne olacak?” sorusuyla çok meşgul olan muhalefet çevreleri de ne söyleyeceğiyle çok ilgiliydi. 31 Mart sonrasında, herkesin Cumhurbaşkanı’nın her sözüne dikkat kesilmesi, konuşmalarında olan olmayan şifreleri çözmeye çalışması da bu yüzdendi. Açıkçası, bu konuşmanın beklenen işaretlerin görünmesi için fazla erken olduğunu, bu yüzden de fazla bir şey anlatmayacak genel bir konuşma olacağını düşünmüyordum.
Çünkü, çok yakında yapılacak G 20 zirvesi çevresindeki dış temaslar ve paralelinde iktidarın çeşitli düzeylerde yaşayacağı iç hesaplaşma yoklamalarının sonrasında ortaya çıkacak hasar tespitinin, asıl yol haritasını biçimlemesi daha olasıydı. Fakat -hasar raporunun ağırlığının şimdiden farkında olduğu için olsa gerek- Erdoğan, nasıl bir defansa hazırlandığını erkenden gösterme ihtiyacı duydu. “Yeninin” değil, “aynı” kalacak olanın işaretlerine yoğunlaştı.
Konuşmasına, “halka küsmeyiz (… ) Verilen mesajı alıp hatalarımızı düzeltiriz” diye başladı. Kampanya sırasında adını anmadığı İmamoğlu’nu tebrik etti ve merkezi yönetimin İstanbul’a hizmetinde bir duraksama olmayacağını söyledi. Ama konuşmasının devam eden kısmında, ne ders çıkartmış bir siyasetçi, ne düzelteceğini söylediğini hatalardan ne anladığını gösteren bir lider izledik. “Halka küsmem” derken -muhalefet liderleri üzerinden ifade ediyor gibi görünse de- “yaptıkları hizmetlerin” yeterli takdiri görmediğini söyleyerek “nankörlük” imasını tekrar etti. Hatta daha önce mitinglerde yaptığı gibi, dev ekrandan ideal sadık taraftarı gösteren görüntüler yayınladı. Sandık sonucuna video mesajla karşılık vermeyi denedi. “Hataları düzeltme” bahsinde de, başkalarının söyledikleriyle değil kendi tanımlarıyla hareket edecek güce sahip olduklarının altını çizdi. Beklenen -hatta geciken- kabine değişikliği için, grup toplantısından sonra soru soran gazetecilere, “dışardan” çok baskı gelirse bunu bile yapmayacaklarını söyledi. Yaşananlara ve önlerine gelecek sorunlara dair kurulan kronoloji ve nedensellik bağı, akıl yürütme biçiminde önemli bir değişiklik olmayacağını; sırf başkası söyledi diye hatada ısrar edilebileceğini söylemek de, siyasi kibirden pek geri gidilmeyeceğini gösteriyor. Durumu algılamakta, buna karşı siyaset kurmada bir yenilik olmadığı gibi, berbat iletişim stratejisi dahil çoğu şeyin aynen devam edeceği anlaşılıyor.
Medya ombudsmanı Faruk Bildirici’nin dün attığı bir sosyal medya mesajında şu satırlar yer alıyordu: “Neymiş efendim, 23 Haziran’da Cumhurbaşkanı Erdoğan’a kimler kaybettirmiş? Kimler onu yanıltmış? Anlayamıyorum. Seçim kazandığında Erdoğan’ın ‘büyük siyaset aklı’ övülmüyor muydu? Kaybettiğinde neden suç başkasında aranıyor da Erdoğan’ın hata yapmış olabileceği kabul edilmiyor?” Faruk Bildirici’nin sorduğu bu haklı soru, Erdoğan’ın ilk konuşması ile uygulamaya koyduğu “acil önlem paketinin” de özünü oluşturuyor. Çünkü, ne Erdoğan, ne Erdoğan’ı merkezi bir pozisyona yerleştiren iktidar koalisyonu, ne de bu iktidarın toplumsal desteğinin ağırlık merkezi, radikal bir değişim iradesi gösterebilecek, samimi bir yüzleşme yapabilecek durumda değil. Zaten tamamen yepyeni bir mesajla da karşı karşıya değiller aslında: Haziran 2013’de, Haziran 2015’de, Nisan 2017’de ve Haziran 2019’da gelen ve bir türlü alınmak istenmeyen mesaj aynı, en azından çok benzer. Mesaj her seferinde gayet iyi anlaşıldı ama verilen veya verilebilir cevap, “gereğini yapmak” yerine, “tehlikeye alınacak önlem” şeklinde realize oldu. Kısa vadeli idare etme becerisini başarı sayma, ardından tekrarlanan mesajlar ve yeni önlem paketleri birbirini izledi. İktidarın mesajlarla yaşadığı sorun, bir algılama meselesi olmaktan çok bir ilişki sıkıntısına dönüştü.
Çok genel anlamda ve biraz da kabalaştırarak söylersek; Merkez sağdan başlayarak en uca doğru hemen bütün sağ siyasi yapıların güçlü lider üreten ve onu abartılı biçimde koruyan bir yapıları var. Sağ popülizmin olmazsa olmaz özelliklerinden biri, liderlikle kurduğu, inşa ettiği ilişkinin gücü. Katı ideolojik yapılar dışında, son derece gevşek merkez sağ partilerde bile sürükleyici, özel yeteneklere sahip “efsane lider”, temel ihtiyaç. Yüksek oy desteği yaratan Menderes, Özal, Demirel, Erdoğan zinciri, aktörlerin büyük farklılıklarına rağmen, destek çevreleriyle ilişkileri bakımından benzerlikler taşıyor. (Konumuz olmadığı için merkez soldan başlayarak uca doğru ilerleyen sol siyasi yapıların ise, bu durumun tam tersi lider öğütme reflekslerine dikkat çekmekle yetinelim) Ayrıca, sağ siyasi çizgilerin çok sık müracaat ettiği popüler sembollerin kökeninden dolayı -çok hızlı ve şaşırtıcı manevralar yapsalar bile- neredeyse hiç değişmeyen, hep aynı kalan bir “davaya” ihtiyaçları var. İktidara gelirken çok kolay ve üstüne basarak kullandıkları “değişim” kavramı, iktidarda kalmanın veya karşılaşılan sorunlarla baş etmenin bir yolu olarak o kadar kullanışlı değil, hatta biraz tehlikeli. Önemli siyasi tıkanmaların ardından, önemli beklenti yığılmalarıyla buluşarak hızlı yükselişler yakalayan DP, AP, ANAP ve AKP örneklerinin hepsinde bu görüldü: “Değişim” iddiası ile gelip, değişemediği için biten hikayeler.
Erdoğan’ın problem kaynağı olarak tartışmaya açılması veya iktidarı korumak için önemli bir değişim başlatması, hem konjonktürel hem de yapısal nedenlerle çok kolay görünmüyor. İlk konuşmadan anladığımız kadarıyla, bununla yüzleşmek de istemiyor. Mesajın gereği değişimleri -yapmaya mecbur olsa bile- şimdiden bir vaat haline getirmeye pek yanaşmıyor. Çoğu iktidara yakın “eleştirel” yorumcuların iddia ettiği gibi, seçmenden gelen beklentiye güçlü bir cevap vermeyi tek seçenek gibi algılamıyor, buna mecbur gibi görünmeyi hiç istemiyor. Bu açıdan Erdoğan’ın, tıpkı 31 Mart sonrasında olduğu gibi bir kırılma eşiğinde olduğu söylenebilir. Yine, karşı karşıya olduğu sıkıntıyı/yenilgiyi kabullenerek yönetmeye çalışmakla, yokmuş gibi davranarak hezimet riskine ilerlemek arasında kalmış gibi. Aynı anda hem iktidarın yaşadığı sorunların temel nedeni, hem de devam edebilmesinin yegane enstrümanı olmanın kaçınılmaz çelişkisi bu. Yazının başında da işaret ettiğim gibi karar vermek için biraz erken ama ilk işaretler, Erdoğan’ın 23 Haziran sonuçlarına, yapılan hatalar üzerinden değil -hem kendisi, hem de iktidar için- kaybedilen güç açısından bakmaya yatkın olduğu yolunda. Bu yüzden, sert geçecek hesaplaşmayı kamuya açık bir gösteri haline getirmekten kaçınacağı anlaşılıyor. Hatayı kabul etmekle, güç kaybına razı olmak arasındaki seçimde de, net bir tutumdan bir süre daha uzak kalmaya niyetli görünüyor. Yani yine çare olmayan cevaplara hazırlanıyor. Galiba seçmen mesajında tam idrak edilmeyen taraf da bu.
Yazarlar
-
Yıldıray OĞURSessizlik neden en büyük tehdittir? 25.06.2025 Tüm Yazıları
-
İbrahim KahveciHer şey yolunda ise bu fahiş faiz nedir? 24.06.2025 Tüm Yazıları
-
İsmet BerkanFatih Altaylı’yı hapse atacağız diye hukuku dibine kadar zorladılar 24.06.2025 Tüm Yazıları
-
Mümtazer TÜRKÖNEDış Cephe ateş altında iken İç Cephe ne durumda? 24.06.2025 Tüm Yazıları
-
Fehmi KORUSaldırılarla İran’a ‘‘Ölümlerden ölüm beğen’’ denildi 24.06.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet Ali ALÇINKAYA"Masada Milyonlar Var;"Barış, Özgürlük ve Demokratik Toplum İçin Örgütlenmeliyiz 23.06.2025 Tüm Yazıları
-
Alper GÖRMÜŞDoğru, ülke güvenliği demokrasisiz de sağlanabilir fakat bunu durmaksızın tekrarlamakta bir sorun va 23.06.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet Y. YılmazFıkra gibi ülke ama gel de gül! 23.06.2025 Tüm Yazıları
-
Ali BULAÇSavaşın meşruiyeti ve ahlaki üstünlük meselesi 23.06.2025 Tüm Yazıları
-
İlker DEMİRİDAMCI İRAN, SOYKIRIMCI İSRAİL DEVLETİ Mİ? 23.06.2025 Tüm Yazıları
-
Fehim TAŞTEKİNİran'ın zor seçimi: Topyekûn savaş ya da taksitle ölüm 23.06.2025 Tüm Yazıları
-
Mustafa KaraalioğluYeryüzü artık bir Vahşi Batı… 23.06.2025 Tüm Yazıları
-
Cihan AKTAŞTahran bir kez daha bombalanırken 23.06.2025 Tüm Yazıları
-
Akdoğan ÖzkanWashington’un İran takıntısının şifreleri 23.06.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet TIRAŞUCUBE SİSTEM CEHENNEMİ… 23.06.2025 Tüm Yazıları
-
Hakan AKSAYRusya, Suriye’den sonra İran’ı da kaybedebilir 22.06.2025 Tüm Yazıları
-
Ali BAYRAMOĞLUKürt meselesinde CHP’nin yakın dönem öyküsü 21.06.2025 Tüm Yazıları
-
Hasan Bülent KAHRAMANTürkiye için bir fırsat: CHP’de yeni kuşak siyaseti 20.06.2025 Tüm Yazıları
-
Figen ÇalıkuşuÖcalan İsrail için ne dedi? 20.06.2025 Tüm Yazıları
-
Çiğdem TOKERZeytin ağaçları ve şirketokrasi 20.06.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet ALTANBasın Tarihi: Neo-Mussoli’nin “Havuz Medyası” 20.06.2025 Tüm Yazıları
-
Cafer SolgunDevlet “devletimiz” olur mu? 20.06.2025 Tüm Yazıları
-
Akif BEKİBahçeli'ye muhalefet ikna oldu da ortağı olmadı mı? 19.06.2025 Tüm Yazıları
-
Erol KATIRCIOĞLUYeni milliyetçilik ve Öcalan 19.06.2025 Tüm Yazıları
-
Ümit AkçaySıcak yaz 18.06.2025 Tüm Yazıları
-
Cansu ÇamlıbelCHP Grup Başkanvekili Gökhan Günaydın: CHP anayasa değişikliği masasına oturmayacak, öyle bir komisy 18.06.2025 Tüm Yazıları
-
Elif ÇAKIRNihai hedef Türkiye mi? 18.06.2025 Tüm Yazıları
-
Mensur AkgünOyun içinde oyun… 18.06.2025 Tüm Yazıları
-
Mücahit BİLİCİModern katil 17.06.2025 Tüm Yazıları
-
Gökhan BACIKTürkiye ne yapmalı? 17.06.2025 Tüm Yazıları
-
Aydın SelcenDemokrasiye giderken cumhuriyetten olmak 17.06.2025 Tüm Yazıları
-
Bekir AĞIRDIRMHP’nin yeni anayasa hamlesi, köklü bir rejim düzenlemesini mi işaret ediyor? CHP ne yapmalı? 16.06.2025 Tüm Yazıları
-
Murat BELGEDaha kötüsü her zaman mümkün 16.06.2025 Tüm Yazıları
-
Vahap COŞKUNÖzgür Özel’in İmtihanı 15.06.2025 Tüm Yazıları
-
Eser KARAKAŞSiyasetin (ve biraz da ceplerin) finansmanı, yasalar, AKP ve CHP 15.06.2025 Tüm Yazıları
-
Mesut YEĞENBaas’tan ve İslamcılıktan Sonra 15.06.2025 Tüm Yazıları
-
Ali TürerBOŞ UMUT, SONU HÜSRAN 12.06.2025 Tüm Yazıları
-
Taha AkyolHer 4 liranın 3’ü faize! 11.06.2025 Tüm Yazıları
-
Ahmet TAŞGETİRENAKP ahlâkî üstünlük mü kazandı? 10.06.2025 Tüm Yazıları
-
İlhami IŞIKBarış süreci için en büyük tehlike nasıl Türkiye’nin iç barışının bozulması oldu? 9.06.2025 Tüm Yazıları
-
Mahfi Egilmezİnsanlar Olmayan Parasını Nerelere Harcıyor? 9.06.2025 Tüm Yazıları
-
Murat SevinçEşitlik korkusu ve 12 Eylül darbesinin büyük zaferi 4.06.2025 Tüm Yazıları
-
Ümit KARDAŞBir anayasa inşa süreci deneyimi: Yeni Anayasa Platformu (YAP) 4.06.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet OcaktanYerli-milli Kur’an meali AK Parti’ye nasip olacak! 2.06.2025 Tüm Yazıları
-
İbrahim KirasErken seçim en geç ne zaman? 29.05.2025 Tüm Yazıları
-
Tanıl BoraSokak 29.05.2025 Tüm Yazıları
-
Kemal CANSiyasi gündem notları: Üç süreç nerede kesişir veya nerede kopar? 27.05.2025 Tüm Yazıları
-
Taner AKÇAMRuşen Çakır’ın Abdurrahim Semavi ile Kürt açılımı görüşmesi 27.05.2025 Tüm Yazıları
-
Umur TALUSizin en sevdiğiniz tahakküm hangisi! 27.05.2025 Tüm Yazıları
-
Hakan TAHMAZ12 Mayıs, Bahçeli, mecburiyetler 21.05.2025 Tüm Yazıları
-
Berat ÖZİPEKYolsuzluklar, barış ve biz 21.05.2025 Tüm Yazıları
-
Hikmet MUTİAsoyşeytit Pres ' den Cemşit K.nın canlı PKK kongre izlenimleri... 13.05.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet AKAYOtoriterlikten Demokrasiye 12.05.2025 Tüm Yazıları
-
Metin Karabaşoğlu‘Türkiye Müslümanları’ kimler oluyor? 11.05.2025 Tüm Yazıları
-
Ahmet ÖZTÜRKÇetin Uygur bir kitaba sığar mı? 10.05.2025 Tüm Yazıları
-
Gökçer TahincioğluBilek güreşi yoksa masayı mı kıracak? 28.04.2025 Tüm Yazıları
-
Baskın ORANRahip Brunson ve öğrenci Rümeysa 25.04.2025 Tüm Yazıları
-
Sezin ÖNEYKopukluk ve “Anadolu Kırılması” 25.04.2025 Tüm Yazıları
-
Yüksel TAŞKINİktidar milli iradeyi “tapulu arazisi” sandığı için büyük bir bedel ödeyecek 22.04.2025 Tüm Yazıları
-
Ayhan ONGUNDEMOKRATİK EĞİTİM MÜCADELESİNE ADANMIŞ YAŞAMLAR 21.04.2025 Tüm Yazıları
-
Nuray MERTVeda ediyorum 15.04.2025 Tüm Yazıları
-
Gülçin AVŞARŞizofrenik yurttaşlık 14.04.2025 Tüm Yazıları
-
Hasan CEMALTerörsüz Türkiye! İyi güzel, peki ya demokratik Türkiye?.. 14.04.2025 Tüm Yazıları
-
Zeki ALPTEKİNTrump Küreselleşme Sürecini Geriye Döndürebilir mi? 13.04.2025 Tüm Yazıları
-
Pelin CENGİZTrump’ın yeni vergileri diye yazılır, ‘post modern merkantilizm’ diye okunur 7.04.2025 Tüm Yazıları
-
Mehveş EVİNBoykot ve sokaklar neden bu kadar korkutuyor? 2.04.2025 Tüm Yazıları
-
Cennet USLUİktidar neden umduğunu bulamadı? 2.04.2025 Tüm Yazıları
-
Hayko BAĞDATSokaklarda yükselen ses 28.03.2025 Tüm Yazıları
-
Nevzat CİNGİRTCoğrafya kaderimizmiş… 23.03.2025 Tüm Yazıları
-
Selva Demiralpİmamoğlu krizi ve ekonomik yansımaları 20.03.2025 Tüm Yazıları
-
Halil BERKTAYPKK ve Türk solcuları (4) “Dağlarında gerilla var memleketimin” 16.03.2025 Tüm Yazıları
-
Selami GÜREL“Adı belirsiz” süreç hızlı ilerliyor 16.03.2025 Tüm Yazıları
-
Etyen MAHÇUPYANKürt ‘açılımı’nın nedeni Suriye değil, Türkiye! 15.03.2025 Tüm Yazıları
-
Haluk YurtseverKaosta 'hegemonya' arayışı 11.03.2025 Tüm Yazıları
-
Abdullah KıranYeni süreç, umut ve endişeler 11.03.2025 Tüm Yazıları
-
Arzu YILMAZHodri Meydan 10.03.2025 Tüm Yazıları
-
DOĞAN ÖZGÜDENÖcalan'ın ilk barış çağrısından 27 yıl sonra... 10.03.2025 Tüm Yazıları
-
Berrin SönmezCumhur İttifakı'nın ‘muhalefeti dönüştürme görevi…’ 28.02.2025 Tüm Yazıları
-
Doğan AKINAhmet Sever: Eşsiz, kırgın, yalnız… 26.02.2025 Tüm Yazıları
-
Aydın ÜnalParti ve iktidar 25.02.2025 Tüm Yazıları
-
Murat YETKİNCHP’ye açılan soruşturmaların ortak hedefi Ekrem İmamoğlu 12.02.2025 Tüm Yazıları
-
Ümit KIVANÇİç duvarlar 10.02.2025 Tüm Yazıları
-
KEMAL GÖKTAŞPınar Gültekin kararının anatomisi: Bu kararı ailenize izah edebilecek misiniz? 5.02.2025 Tüm Yazıları
-
Ahmet İNSELOtoriter Nasyonal-Kapitalizmin Yeni Eşiği: II. Trump Devri 5.02.2025 Tüm Yazıları
-
İhsan DAĞIİmamoğlu nasıl kurtulur? 1.02.2025 Tüm Yazıları
-
Şeyhmus DİKEN“Mesele”yi hayatın içinden çözmek 26.01.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet Ata UÇUMDEVLET VE KÜRTLER SORUN DEĞİL KONU! 26.01.2025 Tüm Yazıları
-
Kemal ÖZTÜRKKürt meselesindeki psikolojik bariyerler 17.01.2025 Tüm Yazıları
-
Cemile BayraktarKürt meselesinin toplumsal boyutu 16.01.2025 Tüm Yazıları
-
Seyfettin GürselEkonomik büyümede iyimser olunabilir mi? 13.01.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet TEZKANErdoğan’ın planı tuttu 13.01.2025 Tüm Yazıları
-
Münir AKTOLGABATI’DAN FARKLI BİR ÖRNEK OLARAK TÜRKİYE’DE VE ARAP ÜLKELERİNDE DEVRİMCİ DÖNÜŞÜM DİYALEKTİĞİ... 16.12.2024 Tüm Yazıları
-
Necati KURBÜYÜK TÖS BOYKOTU 15.12.2024 Tüm Yazıları
-
Hakan AlbayrakDevrim 10.12.2024 Tüm Yazıları
-
Cenk DoğanÜRETİCİLERE İLK OLARAK KOOPERATİF LAZIM 4.12.2024 Tüm Yazıları
-
Cevat KORKMAZFiller ve Çimen... 22.11.2024 Tüm Yazıları
-
Tuncer KÖSEOĞLUTamirhanelere giden toplar… 4.11.2024 Tüm Yazıları
-
Ayşe HÜRDevletin Muhteşem Örgütlenmesi: 6-7 Eylül 1955 Pogromu 9.09.2024 Tüm Yazıları
-
Abdurrahman DilipakHakikat’e savaş açan troller! 26.08.2024 Tüm Yazıları
-
Ferhat KENTEL“Maarif” marifetiyle yeni “makbul vatandaş” kurma çabaları 26.07.2024 Tüm Yazıları
-
Banu Güven“Bozkurt” Almanya’da sahaya indi 4.07.2024 Tüm Yazıları
-
İBRAHİM Ö. KABOĞLUDevlet ve yürütme kaç başlı? 27.06.2024 Tüm Yazıları
-
Gürbüz ÖZALTINLICHP’nin normalleşme politikası Erdoğan’a mı yarar? 21.06.2024 Tüm Yazıları
-
Oya BAYDARBir yazamama yazısı 14.06.2024 Tüm Yazıları
-
Bayram ZİLANAK Parti’de değişim gecikiyor mu? 4.06.2024 Tüm Yazıları
-
Soli ÖzelBetül Tanbay'ın gözünden "Gezi"nin tarihi 30.05.2024 Tüm Yazıları
-
Reha RUHAVİOĞLUTürkiye’de Kürtçenin Durumu: Gidişat, İmkânlar ve Fırsatlar 18.05.2024 Tüm Yazıları
-
SİBEL HÜRTAŞ31 Mart'ın merkez üssü: Pazarcık ve Elbistan 8.04.2024 Tüm Yazıları
-
Abdulmenaf KIRANNeden Yeterli Halk Desteği Alamıyoruz! 8.04.2024 Tüm Yazıları
-
Atilla AytemurBingöl Erdumlu Kitabı: Film gibi hayat* 24.01.2024 Tüm Yazıları
-
Zülfü DİCLELİ“Gazze’deki Uzun Savaş” 10.01.2024 Tüm Yazıları
-
Şahin ALPAY"Ergun Abi"ye veda 10.11.2023 Tüm Yazıları
-
Ahmet ALTANYüzyıllık cumhuriyet başarılı mı başarısız mı? 29.10.2023 Tüm Yazıları
-
Levent GültekinDin, insanları kardeş yapar mı? 26.09.2023 Tüm Yazıları
-
Ayhan AKTARŞair Roni Margulies’in ardından… 7.08.2023 Tüm Yazıları
-
Ceyda KaranBiden ve iki cephede birden yenilgi 30.06.2023 Tüm Yazıları
-
Orhan Kemal CENGİZMuhalefetin sınavı asıl şimdi başlıyor 1.06.2023 Tüm Yazıları
-
Roni MARGULIESMutlu bitmiş bir göç öyküsü 20.05.2023 Tüm Yazıları
-
Burhanettin DURANTarihi Yol Ayrımındaki Kritik Seçim 6.05.2023 Tüm Yazıları
-
Akın ÖZÇERYeni Bir Çözüm Süreci Ne Kadar Mümkün? 6.05.2023 Tüm Yazıları
-
Celal BAŞLANGIÇKendini kurtarmak için Erdoğan, Erdoğan’ı reddedecek! 14.04.2023 Tüm Yazıları
-
Ergun AŞÇIErsagun Hanım 5.03.2023 Tüm Yazıları
-
Sedat KAYAİNSANLIĞIN ÖLÜMÜ 5.03.2023 Tüm Yazıları
-
Uğur Gürses‘Dolambaçlı katlı kur’ yolunda 23.01.2023 Tüm Yazıları
-
Besim F. DellaloğluMesafenin Sosyolojisi 16.12.2022 Tüm Yazıları
-
Hidayet Şefkatli TUKSALKur’an kurslarında yatılı eğitim ve çocukların korunması 15.12.2022 Tüm Yazıları
-
Nergis DemirkayaAltılı Masa ortak yönetim planı: Her partiye bir yardımcı bir bakan 17.11.2022 Tüm Yazıları
-
Nabi YAĞCIŞaşıyorum gerçekten… 24.10.2022 Tüm Yazıları
-
Berin UYARONLAR İÇİN... 12.09.2022 Tüm Yazıları
-
İbrahim UsluSeçmen yolsuzluğu önemsiyor mu? 9.09.2022 Tüm Yazıları
-
Hasan GÜRKAN“SEVMEK YİNE DE BİR SARRAF İŞİDİR, YERYÜZÜ KİTAPLIĞINDA” 18.08.2022 Tüm Yazıları
-
Oktay Cansın EMİRALSAVAŞ VE ZAMAN 7.08.2022 Tüm Yazıları
-
Özgül Üstüner COŞKUNİnceden 5.07.2022 Tüm Yazıları
-
Namık ÇINARBir toplumun geri kalma inadı 21.06.2022 Tüm Yazıları
-
Barış SoydanGıda Komitesi’nin ve enflasyonla mücadelede başarısızlığın acıklı öyküsü 21.06.2022 Tüm Yazıları
-
Mehmet BARLASAnkara’yı sel aldı 14.06.2022 Tüm Yazıları
Yorum yazarak yorumunuzla ilgili doğrudan veya dolaylı tüm sorumluluğu tek başınıza üstleniyorsunuz. Yazılan yorumlardan Marmara Yerel Haber (marmarayerelhaber.com) hiçbir şekilde sorumlu tutulamaz.
Yazarın Diğer Yazıları
6.04.2025
23.02.2025
16.02.2025
19.11.2024
11.11.2024
7.11.2024
2.11.2024
3.09.2024
14.06.2024
20.04.2024