Markar ESAYAN
Daha liderlik sisteminin içeriği üzerinde tartışmaya başlamış değiliz. İlkeler üzerinde konuşuyoruz henüz. Kabaca, halk iradesine dayalı, vesayete kapalı, denge-denetleme sistemlerine sahip, halkın talebi ile şekillenecek bir perspektif doğru gözüküyor.
Halkın seçmesiyle “makro siyasetin” merkezi haline gelen “icracı cumhurbaşkanlığı” bizim demokrasi mücadelemizin parlak bir sonucudur ve yapılacak sistem tartışmaları bu “olgu”nun gerisine asla düşemez.
Hasılı, ortaya çıkacak sistem, yüzyıllık geçmişimizdeki müsbet demokratik düzenlemeleri içerirken, aynı dönemde yaratılmış vesayet mekanizmalarını ayıklayacak, tarihimize, ihtiyaçlarımıza ve koşullarımıza uygun, nevi şahsına münhasır yerli bir sözleşme olacaktır (olmalıdır.)
Bu tabii ki Türkiye tipi bir modeldir. Bu noktada ABD, Fransa gibi ülkelerden bazı noktalarda esinlenilebilir, ama asla birebir kopya edilemez. Bu Kemalistlerin veya Tanzimatçıların yaptığı ile aynı şeye, mühendisliğe tekabül eder.
Bunun böyle olacağını Hem Cumhurbaşkanı, hem Başbakan ifade ettiğine ve zaten sistem değişikliğini içerecek anayasa halktan toplanan talepler temelinde referanduma sunulacağına göre, “Türk Tipi Başkanlığı” itibarsızlaştırmanın gerekçesi yoktur. Bu ülkede yerli olana antipati alışkanlık haline gelmiş gibidir. Bunu hem içselleşmiş Batı kompleksine, hem de yerli olana (halka) hala tepeden ve kuşkuyla bakılmasına borçluyuz.
Dün sevgili Ali Bayramoğlu çok isabetli şekilde sistem tartışmasının Erdoğan üzerinden yol almasının yanlışlığına dikkat çekiyordu. “Tartışılan aslında başkan olması istenen ya da başkan olmasına karşı çıkılan kişidir” derken muhalefet açısından son derece haklıydı. Ama muhafazakâr kesim ile ulusalcı kesimi aynı analizde birleştirmesi bazı kritik yanlışlar doğurmuştu. Bu durum, siyasal süreçlerin üzerinde daha çok düşünmeye ihtiyacımız olduğunu gösteriyor.
Bu kategorik değerlendirmeye göre Türkiye’de tüm siyasi ve toplumsal kesimler ortak paydada, şahıs kültünde birleşiyorlar, toplumsal çoğulcu talepler lider kültüne dayalı tektipleşiyor, bu da toplumsal olanı boğuyor. Okuma böyle yapıldığında haklı olarak bu sürecin her türlü seçenekte otoriterliğe, hatta daha kötüye varacağı kaçınılmazdır.
Şurada yakalıyor Bayramoğlu bu tehlikeyi.
“Muhafazakar kesimde bugün “toplumsal” olan “siyaset”in içine hapsedilmiş, siyaset ise siyasi aktörlere, şahıslara endekslenmiştir. Bu durum, muhafazakar kesim içindeki sosyal ve kültürel farklılıkların siyaseti etkileme imkanlarını arka plana itmeye başlamıştır. Siyasetin merkezde şekillenmesinin, orada üreyen “siyasi tavır”ın muhazafakar kesimde tek ve ana aidiyet kriteri hale gelmesinin, bu kesim üzerine tektipleştirici bir baskı, hatta bir iktidar baskısı kurduğu açıktır.”
Öncelikle Erdoğan’ın üzerinde biriken güç yoğunlaşmasının, tabanın liderin peşinden bilinçsizce, duygusal veya manipülatif nedenlerle gitmesi ile oluşmadığını sağlam bir rasyonaliteye oturduğunu görmek gerekir. Erdoğan’ı farklı/güçlü kılan onun ORGANİK bir lider olmasıdır. Bu organik liderlik, 40 yıldır Erdoğan’ın tabanı ile yürümesi, onun taleplerini siyasete yansıtması ile oluşan bir özel durumdur. Erdoğan’ın hikâyesi, tabanının hikâyesinin bir mütemmim cüzüdür. Erdoğan tabanın taleplerini siyasetinin merkezine oturttuğu ölçüde organik liderlik vasfını kazanmıştır ve bu karakter sonuna kadar demokratiktir.
Tersi bir kabul, 40 yıllık yürüyüşte, 1994 seçimlerinde ve son 12 yılda yaşanan tüm demokratik hamleleri “Erdoğan kültü” ile açıklamak anlamına gelir. Bu anlamsız olacağı için, “bir noktada” durumun çoğulcu olandan otoriter olana dönüştüğü iddia edilecektir. Yani AK Parti tabanı aniden çoğulcu/rasyonel tavrını bırakıp, liderin el şıklatması ile harekete geçen güruha dönüşmüş olacak. Erdoğan da aniden tabanı ile kurduğu demokratik ilişkiden gizli ajandasına dönmüş olmalıdır.
Başkanlık sistemi, Erdoğan’ın tam da tabanı ile kurduğu ilişkinin demokratik olduğunu ispatlayan bir tekliftir. Erdoğan kendi ömrü ile kısıtlı bir otoriter yönetim kurgulasaydı, bunu şu anki sistemde, yerine bir emanetçi bırakarak en az 15 yılı garantileyebilirdi.
Ancak bu sapma iki nedenden dolayı mümkün değildir.
İlki bilakis AK Parti tabanının lideri ile koşullu bir sözleşme yapmış olmasıdır. Bu koşul, devletin demokratikleşmesi, tabanın siyasi/ekonomik taleplerinin yerine getirilmesidir. Erdoğan’ın organik liderliği, toplumun taleplerini uyguladığı müddetçe geçerlidir. Hasılı Erdoğan’ın kişisel bir ajanda yapma tercihi yoktur.
İkincisi, Erdoğan üzerinde biriken güç yoğunlaşmasını/halk iradesini kalıcı bir sisteme devretmek istemektedir. Başkanlık talebinin özü budur. Öyle ki reformlar Erdoğan’ın siyasi hayatı ile kısıtlı olmasın, bu yoğunlaşma sayesinde kalıcı ve vesayete kapalı bir yönetim modeli kurulabilsin. Kabul edilecektir ki, hiçbir otoriterlik heveslisi, şahsında toplanan gücü kolektif bir sisteme devretmek istemez. Üstelik bu sistem, tek başkan adayı üzerinden muhalefetin ittifak kurmasıyla iktidarını kaybetme riskini daha da arttırmaktadır.
Bu sevgili Bayramoğlu’nun kurduğu şahıs/kurum dikotomisinde, tam da demokrasinin kurumsallaşması yönünde Erdoğan’ın cesur bir “devir” sürecini başlatmış olduğunu ima eder.
Yani endişe edilecek bir durum yok. Her şey kendi doğal sürecinde ilerliyor.
Yazarlar
-
Mümtazer TÜRKÖNEBölücüler ve Ülkücüler 31.12.2025 Tüm Yazıları
-
Gökhan BACIKErken Cumhuriyet dönemi eleştirileri: Revizyonizm mi, Türk usülü “woke” mu? 31.12.2025 Tüm Yazıları
-
Taha AkyolKara bir yıl 2025 31.12.2025 Tüm Yazıları
-
Yıldıray OĞURHavf ve reca arasında yeni bir yıla... 31.12.2025 Tüm Yazıları
-
İbrahim KahveciOkudukça yoksullaşan bir ülkeyiz 31.12.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet Ocaktan2026’da deliler çağına karşı bir umut ışığı yanar mı? 31.12.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet Ali ALÇINKAYA2026’ya Girerken; Barış, Demokratik Toplum ve Enternasyonal Özgürlük Yürüyüşü... 31.12.2025 Tüm Yazıları
-
Akif BEKİVicdansız senenin kelimesi dijital vicdanmış 31.12.2025 Tüm Yazıları
-
Mensur AkgünGemini’ye göre 2026’da Türkiye… 31.12.2025 Tüm Yazıları
-
Ahmet TAŞGETİRENNasıl anılmak isterdiniz? 30.12.2025 Tüm Yazıları
-
Fehmi KORU2026: Beklentiler, beklentiler… 30.12.2025 Tüm Yazıları
-
Fehim TAŞTEKİNAfrika Boynuzu’ndaki oyun: İsrail kime şah çekti? 30.12.2025 Tüm Yazıları
-
KEMAL GÖKTAŞBarış Akademisyenleri'nin göreve iadesine istinaf engeli: Daire, Danıştay kararına direndi 30.12.2025 Tüm Yazıları
-
Erol KATIRCIOĞLUÇözüm için mücadele demokrasi için mücadeledir 30.12.2025 Tüm Yazıları
-
Hakan TAHMAZTürkiye’ye özgü sürecin muhasebesi 30.12.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet TEZKANİktidar medyası infilak etti 29.12.2025 Tüm Yazıları
-
Bahadır ÖZGÜRUyuşturucu dosyasındaki sürpriz isim! "Cumhurbaşkanımızın tensipleri ile…" 29.12.2025 Tüm Yazıları
-
Eser KARAKAŞUlus devlet, milli egemenlik, çevre, insan hakları, uyuşturucu ve Venezuela 29.12.2025 Tüm Yazıları
-
Bekir AĞIRDIRTürkiye'de davaların portresine kısa bir bakış: Hâlâ en güçlü ortak talep neden adalet? 29.12.2025 Tüm Yazıları
-
Murat SevinçLeyla Zana ve Gözde Şeker ne yaptı? 29.12.2025 Tüm Yazıları
-
Nevzat CİNGİRTBir fotoğraf karesinden çok daha ötesi... 29.12.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet TIRAŞYENİ YILDA DA KURU EKMEK BİZİ BEKLİYOR… 29.12.2025 Tüm Yazıları
-
Akın ÖZÇER23 yılın en kötüsü 29.12.2025 Tüm Yazıları
-
Kemal CAN2025 giderken 28.12.2025 Tüm Yazıları
-
Mesut YEĞENRaporların Gösterdiği 28.12.2025 Tüm Yazıları
-
Abdulmenaf KIRAN11. YARGI PAKETİ, YENİ ADALETSİZLİK VE EŞİTSİZLİKLER YARATTI 28.12.2025 Tüm Yazıları
-
Mustafa PAÇALRTÜK ve basın özgürlüğüne geçit yok… 28.12.2025 Tüm Yazıları
-
Tanıl BoraYılın Kelimesi 27.12.2025 Tüm Yazıları
-
Ali BAYRAMOĞLUÜlke siyasetin neresinde, hangi evresinde? 27.12.2025 Tüm Yazıları
-
Ahmet İlhanKararsızlığın Erdemi: Kesinliğin Gölgesinde Düşünmek 27.12.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet ALTAN100 Bin Dolar Kazanan “Yeni Yoksul” Mu? 26.12.2025 Tüm Yazıları
-
Cihan TuğalSovyetler ve Bookchin 26.12.2025 Tüm Yazıları
-
Yetvart DANZİKYANLeyla Zana vakası bir gösterge. Ama neyin? 26.12.2025 Tüm Yazıları
-
Figen ÇalıkuşuSuriye, güvenlik ve 15 milyon bağımlı… 26.12.2025 Tüm Yazıları
-
Nuray MERTİslamcılık Öldü mü? 26.12.2025 Tüm Yazıları
-
Mustafa Karaalioğlu‘Entegre strateji’ varsa, niye tek yönünü görüyoruz? 25.12.2025 Tüm Yazıları
-
İsmet BerkanKomisyonda uzlaşma çıkmazsa süreç yine de ilerler mi? 24.12.2025 Tüm Yazıları
-
Doğu ErgilGüvenlikten kimliğe, inkârdan yurttaşlığa 24.12.2025 Tüm Yazıları
-
Mücahit BİLİCİSekülerleşme sorunu veya Müslümanlar nasıl modernleşecek? 23.12.2025 Tüm Yazıları
-
Murat BELGEYüzdük yüzdük 22.12.2025 Tüm Yazıları
-
Ümit AkçayPax Americana sonrası Almanya: Yeşil dönüşümden askeri Keynesçiliğe 21.12.2025 Tüm Yazıları
-
İbrahim KirasAK Parti hariç herkes CHP 19.12.2025 Tüm Yazıları
-
Vahap COŞKUNKüfürbazlar ve ötesi 19.12.2025 Tüm Yazıları
-
Cemile BayraktarThank you Ahmed 19.12.2025 Tüm Yazıları
-
Abdurrahman DilipakNüfusumuz dibe vururken! 18.12.2025 Tüm Yazıları
-
Seyfettin GürselPara politikasında sınav zamanı 18.12.2025 Tüm Yazıları
-
Şeyhmus DİKEN"O Yıl", hangi yıl? 15.12.2025 Tüm Yazıları
-
Berrin Sönmezİktidar politikası ters mi tepiyor, tersine mi işletiliyor? 13.12.2025 Tüm Yazıları
-
Elif ÇAKIRBu durumda AİHM yetkilileri de Trump’tan yardım istesin… 13.12.2025 Tüm Yazıları
-
Ümit KARDAŞEntelektüel üretimin kaybı-Rejimin vesayeti-Siyasetin iflası 13.12.2025 Tüm Yazıları
-
Yıldız ÖNENGüney Amerika’da büyüyen gölge 13.12.2025 Tüm Yazıları
-
Mahfi EgilmezOrta sınıf nereye gitti? 12.12.2025 Tüm Yazıları
-
Ahmet TAKANBahis oynayan bakan kim?.. CASUS KİM?.. 12.12.2025 Tüm Yazıları
-
Ali BULAÇHakim sınıfın iki zümresi 11.12.2025 Tüm Yazıları
-
SİBEL HÜRTAŞCHP programı halka ne vadediyor? Nasıl bir parlamenter sistem? 9.12.2025 Tüm Yazıları
-
Selva DemiralpHissedilemeyen büyümenin anatomisi 9.12.2025 Tüm Yazıları
-
Berat ÖZİPEKİmralı için CHP’yi sıkıştırmaya gerek var mı? 5.12.2025 Tüm Yazıları
-
İlker DEMİRPOLEMİK SENDROMDA 4.12.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet AKAYTürkiye İçin Irak Peşmergeleri Sorun Olmuyor da Rojava neden Sorun! 4.12.2025 Tüm Yazıları
-
Galip DALAYOrta Doğu, Trump Amerika’sına Uyum Sağlıyor 3.12.2025 Tüm Yazıları
-
Sezin ÖNEYŞu meşhur “İznik Konsili” 1.12.2025 Tüm Yazıları
-
İlhami IŞIKEve siyaset için dönüş öncesi bir mıntıka temizliği gerek 1.12.2025 Tüm Yazıları
-
Zekeriya KurşunDağıstan Cumhuriyeti ve Ayna Gamzatova 1.12.2025 Tüm Yazıları
-
Taner AKÇAMABD’de bir şeyler oluyor: Nick Fuentes 30.11.2025 Tüm Yazıları
-
Fikret BilaAK Parti çekingen 26.11.2025 Tüm Yazıları
-
Ali TürerÇÖZÜM, BARIŞ VE KARDEŞLİK GETİRECEK Mİ? 23.11.2025 Tüm Yazıları
-
Hikmet MUTİCHP modernizmi ve faşizmi... 23.11.2025 Tüm Yazıları
-
Necati KURÇOCUK HAKLARI EVRENSEL BİLDİRGESİ 19.11.2025 Tüm Yazıları
-
Zeki ALPTEKİNEmeğin Sosyolojisi ve Kapitalizmin Geleceği: Marx vs. Marx 16.11.2025 Tüm Yazıları
-
DOĞAN ÖZGÜDEN"Arananlar" zulmü ne zaman son bulacak? 14.11.2025 Tüm Yazıları
-
Sedat KAYAİmamoğlu'na istenen 23 asırlık tarihi ceza: Roma İmparatorluğu kurulduğunda hapse girseydi hala ceza 14.11.2025 Tüm Yazıları
-
Mehveş EVİNYerel yönetimlerle işbirliği kültür politikası için hayati 13.11.2025 Tüm Yazıları
-
M.Latif YILDIZÇÖZÜM SÜRECİ KOMİSYON VE EKMEN 12.11.2025 Tüm Yazıları
-
Zülfü DİCLELİKeşke… 4.11.2025 Tüm Yazıları
-
Etyen MAHÇUPYANKemalizm mi daha ‘iyi’, (Yeni) İttihatçılık mı? (3) 25.10.2025 Tüm Yazıları
-
Hasan Bülent KAHRAMAN‘Parlak gelecek’ ve sol gelecek... 12.10.2025 Tüm Yazıları
-
Metin Karabaşoğluİnsanların devletlerle savaşı 9.10.2025 Tüm Yazıları
-
İlnur ÇEVİKTrump’ın dünyasına hoşgeldiniz… 3.10.2025 Tüm Yazıları
-
Cafer SolgunYazmak, ciddi bir iştir 28.09.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet Ata UÇUMTERÖRSÜZ TÜRKİYE’YE GEÇİŞ SÜRECİ! 14.09.2025 Tüm Yazıları
-
Murat YETKİNÖcalan, Erdoğan’a “Seni yine başkan yaptırırız” sözü mü veriyor? 11.09.2025 Tüm Yazıları
-
Baskın ORANTürkiye’de ve Yunanistan’da Aleviler – Yeni Bir Tablo 1.09.2025 Tüm Yazıları



















































































Yorum yazarak yorumunuzla ilgili doğrudan veya dolaylı tüm sorumluluğu tek başınıza üstleniyorsunuz. Yazılan yorumlardan Marmara Yerel Haber (marmarayerelhaber.com) hiçbir şekilde sorumlu tutulamaz.
Yazarın Diğer Yazıları
9.05.2019
2.05.2019
24.04.2019
21.04.2019
18.04.2019
16.04.2019
13.04.2019
10.04.2019
3.02.2019
28.03.2019