Murat Sevinç
Geçen haftaki yazıda hızımı alamamış ve bir koşu yazısı daha kaleme alacağımı söylemiştim. Yine, koşmakla ilgili güzel bir kitap üzerinden…
Çok heyecanlanıyorum bu konuları düşünüp yazarken. Genellikle nereden başlamam gerektiğini kestiremeyecek kadar büyük bir heyecan bu. Önce ne yaptığımı söyleyeyim de, heyecanıma ikna olun siz de! Okuduğunuz yazının başına salı gecesi oturdum. Üzerine yazacağım kitabı ise yıllar sonra ikinci kez, aynı akşam bitirebildim. Arada üç dört saat var. Kitabın sonunda öyle bir koşma isteği yerleşti ki içime, yerimde duramayıp gece vakti dışarı attım kendimi. Yirmi küsur yıl, hemen her gün yaklaşık 10 kilometre aralıksız koştuktan sonra koşuyu bırakıp daha az sızı veren faaliyetlere başlamıştım. Kendimi bildim bileli spor yapıyorum ve bedenim birine izin vermediğinde tür değiştirip diğerine başladım her zaman. Belimdeki ağrı, orta mesafe koşmamı engelleyince, uzun yol bisikletçiliği ve yüzmeye başlamış, koşuyu da yürüyüşe dönüştürmüştüm. Haftada yaklaşık 50-60 kilometre kadar. Bir meraklı için iyi bir mesafe sayılır. Dolayısıyla yürüyüş hiç bırakmadığım bir şey oldu son yıllarda. Uzun süredir ilk kez, bu akşam koşmayı denedim. Yıllar sonra. Günlük yürüyüş mesafemi biraz kısaltıp yedi-sekiz kilometreye düşürdüm ve birazını yürüsem de çok hafif tempoda bitirmeyi başardım. Ardından bilgisayarın başına oturdum. Anlatılmaz bir mutluluk yaşıyorum şu anda ve sızlamayan tek bir eklemim yok! Muhtemelen üç buçuk aydır sigara içmiyor oluşumun da etkisi oldu. Korona nedeniyle çevre baskısıyla içmeyi kestim ne yazık ki. Şimdi belki yeniden koşmaya başlar ve sigara içmemek kadar saçma bir durumdan yarar sağlayabilirim. İşte böyle değerli okur, ne fedakârlıklarla yazılıyor bu satırlar!
Bir insan neden egzersiz yapmak ister? Neden kilometrelerce koşar? Nasıl başlar? Herhalde bir yandan sınıfsal-kültürel aidiyetler, diğer yandan ‘fıtrat’ belirleyici oluyor. Hangi spor dalına merak salındığı meselesi aslında büyük ölçüde imkânlarla ilgili. Tabii gezegenin hangi noktasında doğup büyüdüğünüz önemli. Örneğin tenis bizde varlıklı sporu muamelesi görür ama Batı’da hiç öyle değil. Özel ve pahalı malzeme ile saha gerektiren tüm branşlar için geçerli bu. Oysa basketbol, futbol ya da koşu gibi alanların meraklıları daha şanslı. Basketbola bizim bakkalın kepengine bağladığımız çember ve plastik topla başlamıştım örneğin. Kupa marka ilk basket topunu, ortanca ablam hediye ettiğinde ilkokul yeni bitmişti ve bizim mahallede basket topu olan ilk çocuktum. Büyük prestijdi. Bunun sorumluluğuyla cumartesi sabahları sekiz gibi basket sahasında oluyordum, arkadaşlarım beni bekliyordu ve öğlene kadar durup dinlenmeden basket oynuyorduk. Üç beş yıl öncesine dek deliler gibi basket oynamayı sürdürdüm. Tabii o yıllarda iki etmen vardı teşvik eden. Biri, Beyaz Gölge adlı harika dizi. Diğeri, basket oynayanların boylarının uzadığı yönündeki bilimsel bilgi. Hekim olan ablam yıllar sonra; herkesin genetik bir eşiği olduğunu, yani bir yerden sonra uzamamın mümkün olmadığını söylediğinde artık çok geçti. Yaklaşık otuz yıl basketbol oynadım ve sonuç ortada…
Koşmak da basket gibi, hatta ondan çok daha masrafsız bir spor. İyi bir ayakkabı dışında hiçbir şeye ihtiyaç yok aslına bakılırsa. Tabii o iyi ayakkabılar şimdi var, 1970’lerde ya yoktu ya da bizlerin alabileceği gibi değildi. Muhtemelen pek çok eklem sorununun bir nedeni o kötü ayakkabı tabanları. Her neyse, neden koşar hakikaten bir insan? Yalnızca malzeme gerektirmediğinden olmasa gerek. İçinde onu koşmaya itecek bir şey olmalı. Belki biri teşvik etmeli. Fakat içinde olmayan, teşvik de edilemez. Yıllar önce fakültedeki futbol delisi bir meslektaşım, çok nadir de olsa maç seyrederken spor yapma ihtiyacı hissettiğini, hemen bir şeyler yiyerek bu isteğini bastırdığını söylemişti. Hayatı boyunca hiç spor yapmamış. Böyle çok insan var. Hatta spora karşı olan, her türlü yarışmayı ahlak dışı görenler de mevcut. Bu yönde yazılar okudum zamanında. Buna mukabil birileri de deli gibi egzersiz istiyor ve bunu yalnızca sağlık gerekçesiyle yapmıyor. Benim spor sevmemin nedeni de öyle sağlıklı yaşam takıntısı filan değil, hakikaten seviyorum ve spor hayatımın önemli bir parçası olduğu için hep çok iyi hissettim.

.
Takım ve bireysel sporlar arasında fark çok tabii. Biri, diğerleri için de mücadele etmeyi gerektiriyor. İlginç bir durumdur, hani ‘insan ayıkken neyse sarhoşken de odur’ denir ya, takım sporu da karakteri açık eder. Örneğin oyunda kasti faul yapıp can yakmak isteyen bir oyuncu, oyun dışı hayatta da aynısını yapıyor! Oyunda dürüst olmayan, sonrasında da… Neyse, asıl konumuz koşmak bu yazıda.
Rahmetli Melih Ağabey’le Belgrad Ormanı’na koşmaya gidiyorduk. 1980’lerin ilk yarısından itibaren. O yıllarda bu kadar ‘soylulaşmamıştı’ orman yolu. Orada bir Neşet Suyu parkuru vardır. Hâlâ var ama en son geçen yıl gidip koşu yolunu özel bir malzemeyle kapladıklarını görünce canım sıkıldı. Doğal hali daha güzeldi bana kalırsa. O parkur yanlış hatırlamıyorsam 6.5 kilometre kadar ve ortalarında bir yerlerde ‘deve bağırtan’ diye bilinen yokuş var. Ben ve Selçuk, o kilometreleri ‘yarışarak’ tamamlamaya çalışırdık. Deli gibi bir yarış hem de. Yokuşu da çıkarak! Yanlış bilinir, aslında her sporda zorlu kısımlar çok daha zevkli. Bisiklette düz yol can sıkıcıdır örneğin, rampa çıkmak büyük haz veriyor insana.
O günden sonra aralıksız koştum ve bırakmak zorunda kaldığımda yirmi beş kilometreyi rahatlıkla koşuyordum. Yıllar içinde bir şeylerin değiştiğini de gözlemledim, hissettim tabii. En önemlisi, yirmi yıl sonra artık yarışmıyor, yalnızca yolun tadını çıkarıyordum. Fiziksel güçle ilgili bir şey değil bu söylediğim. Hani yirmili yaşlarda yurt dışına çıkınca her müzeye gidip bütün şehri sömürmek isterken, kırk küsur yaşında artık bir kahvede saatlerce oturup çevreyi seyretmeyi tercih etmekte olduğu gibi. Zihinsel değişim çok belirginleşiyor yaş aldıkça.

Koşmasaydım Yazamazdım, Haruki Murakami, Çev: Hüseyin Can Erkin, Doğan Kitap, 2015, 176 syf.
Koşu, özellikle orta ve uzun mesafe koşu, pek çok açıdan tam bir okul sayılır. İşte meşhur Japon edebiyatçı Haruki Murakami’nin, Hüseyin Can Erkin’in çevirdiği “Koşmasaydım Yazamazdım” (2013, Doğan Kitap) adlı eseri, bana kalırsa bu okulun nasıl bir şey olduğunu çok güzel anlatıyor. Yıllar önce bu kitabı bana hediye eden sevgili meslektaşım Nisan Kuyucu’ya teşekkür borçluyum.
Yazara ve kitaba gelene dek anlattıklarım boşa değil. Yazarın deneyimi ile çokça benzerlik var. Yazarlık, edebiyatçılık konusunda değil kuşkusuz; koşuya duyulan sevgi, heves ve koşunun öğretici niteliği hakkında. Zaten ana fikri kitabın adından kolaylıkla tahmin etmişsinizdir. Murakami’nin hikâyesini sevmemin nedeni, yazarlığa ve koşmaya başlamasının gerekçelerini ve koşu hakkındaki duygusal yaklaşımını tam olarak anlıyor, hatta iliklerimde hissediyor oluşum.
Oldum olası uzun mesafe koşanların yaşadıkları daha etkileyici geliyor bana. Hiç maraton koşmadım ama koşunun ‘aşamaları’ ile insana hissettirdikleri hakkında fikir sahibi olacak mesafe deneyimine sahibim. Örneğin Murakamini’nin bedenindeki sızılardan, ağrıdan, kendisini engellemeyen acılardan aldığı haz ve o hazzın gerekçeleri çok tanıdık. Ağrıyı kabullenme diye bir şey var hayatta. Hiç öyle iri laf etme hevesi gibi düşünmeyin. Hayat nasıl inişli çıkışlıysa, çokça üzüntü, sızı varsa, acı duyuluyorsa, kazanç ve kayıplar mümkün ve kaçınılmazsa, uzun mesafe koşmak da öyle. Kuşkusuz tenis seven biri, aynı şeyleri o alan için söyleyecek. Düşünsenize dört saat süren bir tenis maçını. Dört başı mamur bir hayat deneyimi aslında. 2-0’dan maç çeviriyor örneğin biri. Saatlerce aynı azim ve her şey bitti derken birden geri dönüşler vs. Bazı maçları seyrederken gözü doluyor insanın o olağanüstü istek karşısında. Uzun mesafe de benzer bir durum. Yoksa Carl Lewis ya da Usain Bolt gibi mucizevi insanların hakkını yemeyelim. Fakat onlar hızlı, çok hızlı. Fazla güçlüler, fazla kaslılar, fazla havalılar. Uzun mesafe koşanlarda onlarda olmayan bir ağır başlılık var. 100 metreciler İstanbul, maratoncular Ankara gibi biraz. Maratoncular gri, sıkıcı, hem deniz yok yahu!
Uzun mesafe koşucusu onca dakika içinde çok farklı şeyler düşünüyor, hissediyor ve bedenini sürekli tartıyor, dönüştürüyor, dinliyor. Koşarken ne düşündüğünüz performansınızı çok etkiler. Murakami, her koşucunun farklı bir şeyler düşündüğünü söylüyor. Bazı koşucular hep aynı şeyi düşünmeye çalışırmış ama bu kolay olmasa gerek. Geçen haftaki Zatopek yazısında, Çek sporcunun koşmaktan başka çaresi olmadığını, sanki koşmak için yaratıldığını hissettiğimi söylemiştim. Edebiyatçı Murakami’nin koşu macerası da, romancılık macerası gibi ‘tuhaf’ bir biçimde başlamış. Fakat onun için de aynı saptamayı yapmak mümkün: Murakami’nin kaderinde koşmak varmış, başka bir açıklaması yok! Murakami, roman yazmaya karar verdiği tarihi 1 Nisan 1978, öğlen saat 13.30 civarı olarak anlatmış! Bira içip beysbol maçı seyrettiği esnada ilk kez roman yazma düşüncesi geçmiş aklında. Matrak hakikaten! Çevresinin yadırgadığı bu düşünceyi hemen harekete geçirip deli gibi çalışmaya, yazmaya koyulmuş. İlk romanını bitirdikten sonra hayatının geri kalanını böyle yazarak geçirecekse vücudunu dengede tutmasının çok önemli olduğunu düşünüp koşmaya karar vermiş. Bir insanın koşmaya böyle karar vermesi, koşmak için fosur fosur içtiği sigarayı bırakması ve sonrasında işi büyütüp maraton koşucusu olması çok ilginç değil mi? Nasıl bir cevhermiş içindeki!

Haruki Murakami
Fakat bu cevher ihtimalini sakın ihmal etmeyin. Bazen yaşa başa bakmadan kalkışmak gerek bu işlere. On küsur yıl önce, bisikletimle Ege’de kaldıkları otele uğradığım Kemal Ağabey, beni öyle görünce heveslendi, elli yaşında bir bisiklet alıp çalışmaya başladı ve birlikte iki tur, yaklaşık 800 kilometre yol yaptık. Çok da mutlu oldu bisiklet sevdasından. Bisiklet de, koşmak gibi biraz. Başka hiçbir biçimde yolun kokusunu öyle hissetmez insan ki, her yolun, o yolun kenarındaki sapın samanın, bitki örtüsünün bir kokusu olur. Taşın sesi. Güneşin yanığı. Bir de insan tanırsın. Daha neler neler… Bunları ancak o yolda, o kadar çıplakken hissedebiliyor insan. Sizin de içinizde olabilir muhterem okur, hiç duraksamayın ve deneyin, benden naçizane tavsiye. Uzun yürüyüş, diyelim. On kilometre çok görünmesin gözünüze, ne olduğunu anlamadan biter. Eh bir on daha. Gördünüz mü, yirmi oldu! Yirmi kilometre yürüyen biri, otuz da yürür gerekirse. Altı yedi yıl önce dört arkadaş Ege’de birkaç günde 120 kilometre kadar yürümüştük. Üstelik yarısı karayolunda! Tabii onlar pek bayılmamıştı karayolu kısmına ama ben onu da seviyorum. Çünkü önemli olan yürümek, nerede olduğunun fazla önemi yok bana kalırsa. Diyeceğim, eğer hiç denemediyseniz, böyle şeyler gözünüzü korkutmasın sakın. Büyük ölçüde zihnimizle ilgili ve inanın sandığınızdan daha güçlüsünüz. Maratonu son metrelerinde sürünerek bitiren o olağanüstü atletleri hatırlayın. O yol bir biçimde alınır anlayacağınız ve bunu da yola çıkmadan bilemiyor insan.
Siyasette ‘yürümek’ başka bir derya. Gandi’yi düşünün. Biliyorsunuzdur muhtemelen, TİP Genel Başkanı Mehmet Ali Aybar çok başarılı bir koşucuydu. Acaba ‘güler yüzlü sosyalizm’ düşüncesinde koşmasının bir etkisi olmuş mudur? Tamam kapatıyorum bu konuyu, ‘Boran-Aren’ destekçileri yazının devamını okumayabilir çünkü. Ya da ‘demek ki koşmak o kadar da iyi bir şey değilmiş’ diye düşünebilirler! Tabii bir de Kılıçdaroğlu var. Öyle kolay iş değildi o yaşta birinin yüzlerce kilometre yürümesi. Sıradan bir ruh hali değildir bu, emin olun. Benim bir yandan sürekli eleştirip diğer yandan hâlâ ‘hayırlı’ bazı sürprizler umuyor oluşumun nedeni de o yürüyüşe niyetlenmesi ve bitirmesi muhtemelen. İkinci ihtimal, enayilik potansiyelim. Bakalım!
Murakami’nin kitabını anlatma niyetinde değilim, ilgilenen herkes zevk alacak. Bütün bir yazarlık macerası esnasında koşuyor. Hiç dinmeyen bir koşu bu ve her koşan gibi kendisiyle mücadele halinde. Bedenindeki ağrılardan hoşnut. Ağrısız sızısız uzun yol olur mu Allah aşkına… Şunu söylemeden geçmeyeyim, bir de ‘100 kilometre maratonu’ olduğunu Murakami’den öğrenmiştim. Akıl almaz bir şey hakikaten. 1996 yılında Saroma Gölü’ndeki ‘süper maratona’ katılmış ve tamamlamış. Bu deneyimin kendisini değiştirdiğini, koşuya bakışında farklılıklar olduğunu söylüyor yazar. Eh insaf, 100 kilometre koşmaktan söz ediyoruz. Ben olsam koşudan sonra kimseye selam vermem! Nasıl bir zevk kim bilir. O maratonun ardından yaşadığını şöyle anlatıyor:
“Sevinçten ziyade rahatlama hissi çok daha güçlüydü belki de. Vücudumun içerisinde düğüm düğüm olmuş bir şeyin, gitgide çözülmeye başladığını hissedebiliyordum. Böyle bir düğümün içimde var olduğunun fakında bile değildim oysa.”
Nasıl anlatsam, şu gece vakti, okuduğunuz satıra gelmişken biri gelip “Hadi İstanbul’un diğer ucuna yürüyelim” dese, yürüyebilirim sanki. Çocuksu ve abartılmış bir heves olduğunun farkındayım. Olsun, ne zararı var…
Öneriler: Değerli okur arkadaşlarımdan (Ser)Bülent Güngör, geçen haftaki yazıdan sonra mesaj atıp kendisinin de maraton koştuğunu söyledi. Yedi yılda sekiz maraton koşmuş. Ben de oturmuş böyle okura koşu anlatıyorum! Bana bazı önerileri olmuş. Onlardan biri çok ama çok çılgın bir iş. Biliyorsunuz, birkaç branşı birleştiren ve çok büyük dayanıklılık gerektiren ‘ironman’ ve ‘ironwoman’ yarışları var. Aynı günde arka arkaya koşuyor, yüzüyor ve bisiklete biniyorlar. Hatta gazeteci Nevşin Mengü bunu yapanlardan biri Türkiye’de. İşte ABD’li James Lawrence adlı biri 50 eyalette arka arkaya 50 kez triatlon bitirmiş. Vay be! Seyretmek isterseniz.
Kitap: Eskiden SBF’de çalışan ve Everest’e tırmanan ilk Türkiyeli kadın grubunda yer alan sevgili Burçak Özoğlu’nun (2006 Türkiye Everest Takımı adına) kaleme aldığı “Hazır mısın Everest?” (Yazılama, 2006) kitabı da, başka bir heyecan yaşatır size.
Yazarlar
-
Yıldıray OĞURSessizlik neden en büyük tehdittir? 25.06.2025 Tüm Yazıları
-
Fehmi KORUSaldırılarla İran’a ‘‘Ölümlerden ölüm beğen’’ denildi 24.06.2025 Tüm Yazıları
-
İbrahim KahveciHer şey yolunda ise bu fahiş faiz nedir? 24.06.2025 Tüm Yazıları
-
Mümtazer TÜRKÖNEDış Cephe ateş altında iken İç Cephe ne durumda? 24.06.2025 Tüm Yazıları
-
İsmet BerkanFatih Altaylı’yı hapse atacağız diye hukuku dibine kadar zorladılar 24.06.2025 Tüm Yazıları
-
Alper GÖRMÜŞDoğru, ülke güvenliği demokrasisiz de sağlanabilir fakat bunu durmaksızın tekrarlamakta bir sorun va 23.06.2025 Tüm Yazıları
-
Mustafa KaraalioğluYeryüzü artık bir Vahşi Batı… 23.06.2025 Tüm Yazıları
-
Akdoğan ÖzkanWashington’un İran takıntısının şifreleri 23.06.2025 Tüm Yazıları
-
Ali BULAÇSavaşın meşruiyeti ve ahlaki üstünlük meselesi 23.06.2025 Tüm Yazıları
-
Cihan AKTAŞTahran bir kez daha bombalanırken 23.06.2025 Tüm Yazıları
-
İlker DEMİRİDAMCI İRAN, SOYKIRIMCI İSRAİL DEVLETİ Mİ? 23.06.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet TIRAŞUCUBE SİSTEM CEHENNEMİ… 23.06.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet Ali ALÇINKAYA"Masada Milyonlar Var;"Barış, Özgürlük ve Demokratik Toplum İçin Örgütlenmeliyiz 23.06.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet Y. YılmazFıkra gibi ülke ama gel de gül! 23.06.2025 Tüm Yazıları
-
Fehim TAŞTEKİNİran'ın zor seçimi: Topyekûn savaş ya da taksitle ölüm 23.06.2025 Tüm Yazıları
-
Hakan AKSAYRusya, Suriye’den sonra İran’ı da kaybedebilir 22.06.2025 Tüm Yazıları
-
Ali BAYRAMOĞLUKürt meselesinde CHP’nin yakın dönem öyküsü 21.06.2025 Tüm Yazıları
-
Hasan Bülent KAHRAMANTürkiye için bir fırsat: CHP’de yeni kuşak siyaseti 20.06.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet ALTANBasın Tarihi: Neo-Mussoli’nin “Havuz Medyası” 20.06.2025 Tüm Yazıları
-
Cafer SolgunDevlet “devletimiz” olur mu? 20.06.2025 Tüm Yazıları
-
Figen ÇalıkuşuÖcalan İsrail için ne dedi? 20.06.2025 Tüm Yazıları
-
Çiğdem TOKERZeytin ağaçları ve şirketokrasi 20.06.2025 Tüm Yazıları
-
Akif BEKİBahçeli'ye muhalefet ikna oldu da ortağı olmadı mı? 19.06.2025 Tüm Yazıları
-
Erol KATIRCIOĞLUYeni milliyetçilik ve Öcalan 19.06.2025 Tüm Yazıları
-
Ümit AkçaySıcak yaz 18.06.2025 Tüm Yazıları
-
Cansu ÇamlıbelCHP Grup Başkanvekili Gökhan Günaydın: CHP anayasa değişikliği masasına oturmayacak, öyle bir komisy 18.06.2025 Tüm Yazıları
-
Mensur AkgünOyun içinde oyun… 18.06.2025 Tüm Yazıları
-
Elif ÇAKIRNihai hedef Türkiye mi? 18.06.2025 Tüm Yazıları
-
Gökhan BACIKTürkiye ne yapmalı? 17.06.2025 Tüm Yazıları
-
Mücahit BİLİCİModern katil 17.06.2025 Tüm Yazıları
-
Aydın SelcenDemokrasiye giderken cumhuriyetten olmak 17.06.2025 Tüm Yazıları
-
Murat BELGEDaha kötüsü her zaman mümkün 16.06.2025 Tüm Yazıları
-
Bekir AĞIRDIRMHP’nin yeni anayasa hamlesi, köklü bir rejim düzenlemesini mi işaret ediyor? CHP ne yapmalı? 16.06.2025 Tüm Yazıları
-
Eser KARAKAŞSiyasetin (ve biraz da ceplerin) finansmanı, yasalar, AKP ve CHP 15.06.2025 Tüm Yazıları
-
Mesut YEĞENBaas’tan ve İslamcılıktan Sonra 15.06.2025 Tüm Yazıları
-
Vahap COŞKUNÖzgür Özel’in İmtihanı 15.06.2025 Tüm Yazıları
-
Ali TürerBOŞ UMUT, SONU HÜSRAN 12.06.2025 Tüm Yazıları
-
Taha AkyolHer 4 liranın 3’ü faize! 11.06.2025 Tüm Yazıları
-
Ahmet TAŞGETİRENAKP ahlâkî üstünlük mü kazandı? 10.06.2025 Tüm Yazıları
-
Mahfi Egilmezİnsanlar Olmayan Parasını Nerelere Harcıyor? 9.06.2025 Tüm Yazıları
-
İlhami IŞIKBarış süreci için en büyük tehlike nasıl Türkiye’nin iç barışının bozulması oldu? 9.06.2025 Tüm Yazıları
-
Ümit KARDAŞBir anayasa inşa süreci deneyimi: Yeni Anayasa Platformu (YAP) 4.06.2025 Tüm Yazıları
-
Murat SevinçEşitlik korkusu ve 12 Eylül darbesinin büyük zaferi 4.06.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet OcaktanYerli-milli Kur’an meali AK Parti’ye nasip olacak! 2.06.2025 Tüm Yazıları
-
İbrahim KirasErken seçim en geç ne zaman? 29.05.2025 Tüm Yazıları
-
Tanıl BoraSokak 29.05.2025 Tüm Yazıları
-
Kemal CANSiyasi gündem notları: Üç süreç nerede kesişir veya nerede kopar? 27.05.2025 Tüm Yazıları
-
Taner AKÇAMRuşen Çakır’ın Abdurrahim Semavi ile Kürt açılımı görüşmesi 27.05.2025 Tüm Yazıları
-
Umur TALUSizin en sevdiğiniz tahakküm hangisi! 27.05.2025 Tüm Yazıları
-
Hakan TAHMAZ12 Mayıs, Bahçeli, mecburiyetler 21.05.2025 Tüm Yazıları
-
Berat ÖZİPEKYolsuzluklar, barış ve biz 21.05.2025 Tüm Yazıları
-
Hikmet MUTİAsoyşeytit Pres ' den Cemşit K.nın canlı PKK kongre izlenimleri... 13.05.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet AKAYOtoriterlikten Demokrasiye 12.05.2025 Tüm Yazıları
-
Metin Karabaşoğlu‘Türkiye Müslümanları’ kimler oluyor? 11.05.2025 Tüm Yazıları
-
Ahmet ÖZTÜRKÇetin Uygur bir kitaba sığar mı? 10.05.2025 Tüm Yazıları
-
Gökçer TahincioğluBilek güreşi yoksa masayı mı kıracak? 28.04.2025 Tüm Yazıları
-
Baskın ORANRahip Brunson ve öğrenci Rümeysa 25.04.2025 Tüm Yazıları
-
Sezin ÖNEYKopukluk ve “Anadolu Kırılması” 25.04.2025 Tüm Yazıları
-
Yüksel TAŞKINİktidar milli iradeyi “tapulu arazisi” sandığı için büyük bir bedel ödeyecek 22.04.2025 Tüm Yazıları
-
Ayhan ONGUNDEMOKRATİK EĞİTİM MÜCADELESİNE ADANMIŞ YAŞAMLAR 21.04.2025 Tüm Yazıları
-
Nuray MERTVeda ediyorum 15.04.2025 Tüm Yazıları
-
Hasan CEMALTerörsüz Türkiye! İyi güzel, peki ya demokratik Türkiye?.. 14.04.2025 Tüm Yazıları
-
Gülçin AVŞARŞizofrenik yurttaşlık 14.04.2025 Tüm Yazıları
-
Zeki ALPTEKİNTrump Küreselleşme Sürecini Geriye Döndürebilir mi? 13.04.2025 Tüm Yazıları
-
Pelin CENGİZTrump’ın yeni vergileri diye yazılır, ‘post modern merkantilizm’ diye okunur 7.04.2025 Tüm Yazıları
-
Cennet USLUİktidar neden umduğunu bulamadı? 2.04.2025 Tüm Yazıları
-
Mehveş EVİNBoykot ve sokaklar neden bu kadar korkutuyor? 2.04.2025 Tüm Yazıları
-
Hayko BAĞDATSokaklarda yükselen ses 28.03.2025 Tüm Yazıları
-
Nevzat CİNGİRTCoğrafya kaderimizmiş… 23.03.2025 Tüm Yazıları
-
Selva Demiralpİmamoğlu krizi ve ekonomik yansımaları 20.03.2025 Tüm Yazıları
-
Halil BERKTAYPKK ve Türk solcuları (4) “Dağlarında gerilla var memleketimin” 16.03.2025 Tüm Yazıları
-
Selami GÜREL“Adı belirsiz” süreç hızlı ilerliyor 16.03.2025 Tüm Yazıları
-
Etyen MAHÇUPYANKürt ‘açılımı’nın nedeni Suriye değil, Türkiye! 15.03.2025 Tüm Yazıları
-
Abdullah KıranYeni süreç, umut ve endişeler 11.03.2025 Tüm Yazıları
-
Haluk YurtseverKaosta 'hegemonya' arayışı 11.03.2025 Tüm Yazıları
-
Arzu YILMAZHodri Meydan 10.03.2025 Tüm Yazıları
-
DOĞAN ÖZGÜDENÖcalan'ın ilk barış çağrısından 27 yıl sonra... 10.03.2025 Tüm Yazıları
-
Berrin SönmezCumhur İttifakı'nın ‘muhalefeti dönüştürme görevi…’ 28.02.2025 Tüm Yazıları
-
Doğan AKINAhmet Sever: Eşsiz, kırgın, yalnız… 26.02.2025 Tüm Yazıları
-
Aydın ÜnalParti ve iktidar 25.02.2025 Tüm Yazıları
-
Murat YETKİNCHP’ye açılan soruşturmaların ortak hedefi Ekrem İmamoğlu 12.02.2025 Tüm Yazıları
-
Ümit KIVANÇİç duvarlar 10.02.2025 Tüm Yazıları
-
KEMAL GÖKTAŞPınar Gültekin kararının anatomisi: Bu kararı ailenize izah edebilecek misiniz? 5.02.2025 Tüm Yazıları
-
Ahmet İNSELOtoriter Nasyonal-Kapitalizmin Yeni Eşiği: II. Trump Devri 5.02.2025 Tüm Yazıları
-
İhsan DAĞIİmamoğlu nasıl kurtulur? 1.02.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet Ata UÇUMDEVLET VE KÜRTLER SORUN DEĞİL KONU! 26.01.2025 Tüm Yazıları
-
Şeyhmus DİKEN“Mesele”yi hayatın içinden çözmek 26.01.2025 Tüm Yazıları
-
Kemal ÖZTÜRKKürt meselesindeki psikolojik bariyerler 17.01.2025 Tüm Yazıları
-
Cemile BayraktarKürt meselesinin toplumsal boyutu 16.01.2025 Tüm Yazıları
-
Seyfettin GürselEkonomik büyümede iyimser olunabilir mi? 13.01.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet TEZKANErdoğan’ın planı tuttu 13.01.2025 Tüm Yazıları
-
Münir AKTOLGABATI’DAN FARKLI BİR ÖRNEK OLARAK TÜRKİYE’DE VE ARAP ÜLKELERİNDE DEVRİMCİ DÖNÜŞÜM DİYALEKTİĞİ... 16.12.2024 Tüm Yazıları
-
Necati KURBÜYÜK TÖS BOYKOTU 15.12.2024 Tüm Yazıları
-
Hakan AlbayrakDevrim 10.12.2024 Tüm Yazıları
-
Cenk DoğanÜRETİCİLERE İLK OLARAK KOOPERATİF LAZIM 4.12.2024 Tüm Yazıları
-
Cevat KORKMAZFiller ve Çimen... 22.11.2024 Tüm Yazıları
-
Tuncer KÖSEOĞLUTamirhanelere giden toplar… 4.11.2024 Tüm Yazıları
-
Ayşe HÜRDevletin Muhteşem Örgütlenmesi: 6-7 Eylül 1955 Pogromu 9.09.2024 Tüm Yazıları
-
Abdurrahman DilipakHakikat’e savaş açan troller! 26.08.2024 Tüm Yazıları
-
Ferhat KENTEL“Maarif” marifetiyle yeni “makbul vatandaş” kurma çabaları 26.07.2024 Tüm Yazıları
-
Banu Güven“Bozkurt” Almanya’da sahaya indi 4.07.2024 Tüm Yazıları
-
İBRAHİM Ö. KABOĞLUDevlet ve yürütme kaç başlı? 27.06.2024 Tüm Yazıları
-
Gürbüz ÖZALTINLICHP’nin normalleşme politikası Erdoğan’a mı yarar? 21.06.2024 Tüm Yazıları
-
Oya BAYDARBir yazamama yazısı 14.06.2024 Tüm Yazıları
-
Bayram ZİLANAK Parti’de değişim gecikiyor mu? 4.06.2024 Tüm Yazıları
-
Soli ÖzelBetül Tanbay'ın gözünden "Gezi"nin tarihi 30.05.2024 Tüm Yazıları
-
Reha RUHAVİOĞLUTürkiye’de Kürtçenin Durumu: Gidişat, İmkânlar ve Fırsatlar 18.05.2024 Tüm Yazıları
-
SİBEL HÜRTAŞ31 Mart'ın merkez üssü: Pazarcık ve Elbistan 8.04.2024 Tüm Yazıları
-
Abdulmenaf KIRANNeden Yeterli Halk Desteği Alamıyoruz! 8.04.2024 Tüm Yazıları
-
Atilla AytemurBingöl Erdumlu Kitabı: Film gibi hayat* 24.01.2024 Tüm Yazıları
-
Zülfü DİCLELİ“Gazze’deki Uzun Savaş” 10.01.2024 Tüm Yazıları
-
Şahin ALPAY"Ergun Abi"ye veda 10.11.2023 Tüm Yazıları
-
Ahmet ALTANYüzyıllık cumhuriyet başarılı mı başarısız mı? 29.10.2023 Tüm Yazıları
-
Levent GültekinDin, insanları kardeş yapar mı? 26.09.2023 Tüm Yazıları
-
Ayhan AKTARŞair Roni Margulies’in ardından… 7.08.2023 Tüm Yazıları
-
Ceyda KaranBiden ve iki cephede birden yenilgi 30.06.2023 Tüm Yazıları
-
Orhan Kemal CENGİZMuhalefetin sınavı asıl şimdi başlıyor 1.06.2023 Tüm Yazıları
-
Roni MARGULIESMutlu bitmiş bir göç öyküsü 20.05.2023 Tüm Yazıları
-
Akın ÖZÇERYeni Bir Çözüm Süreci Ne Kadar Mümkün? 6.05.2023 Tüm Yazıları
-
Burhanettin DURANTarihi Yol Ayrımındaki Kritik Seçim 6.05.2023 Tüm Yazıları
-
Celal BAŞLANGIÇKendini kurtarmak için Erdoğan, Erdoğan’ı reddedecek! 14.04.2023 Tüm Yazıları
-
Sedat KAYAİNSANLIĞIN ÖLÜMÜ 5.03.2023 Tüm Yazıları
-
Ergun AŞÇIErsagun Hanım 5.03.2023 Tüm Yazıları
-
Uğur Gürses‘Dolambaçlı katlı kur’ yolunda 23.01.2023 Tüm Yazıları
-
Besim F. DellaloğluMesafenin Sosyolojisi 16.12.2022 Tüm Yazıları
-
Hidayet Şefkatli TUKSALKur’an kurslarında yatılı eğitim ve çocukların korunması 15.12.2022 Tüm Yazıları
-
Nergis DemirkayaAltılı Masa ortak yönetim planı: Her partiye bir yardımcı bir bakan 17.11.2022 Tüm Yazıları
-
Nabi YAĞCIŞaşıyorum gerçekten… 24.10.2022 Tüm Yazıları
-
Berin UYARONLAR İÇİN... 12.09.2022 Tüm Yazıları
-
İbrahim UsluSeçmen yolsuzluğu önemsiyor mu? 9.09.2022 Tüm Yazıları
-
Hasan GÜRKAN“SEVMEK YİNE DE BİR SARRAF İŞİDİR, YERYÜZÜ KİTAPLIĞINDA” 18.08.2022 Tüm Yazıları
-
Oktay Cansın EMİRALSAVAŞ VE ZAMAN 7.08.2022 Tüm Yazıları
-
Özgül Üstüner COŞKUNİnceden 5.07.2022 Tüm Yazıları
-
Barış SoydanGıda Komitesi’nin ve enflasyonla mücadelede başarısızlığın acıklı öyküsü 21.06.2022 Tüm Yazıları
-
Namık ÇINARBir toplumun geri kalma inadı 21.06.2022 Tüm Yazıları
-
Mehmet BARLASAnkara’yı sel aldı 14.06.2022 Tüm Yazıları
-
Melih ALTINOKAna muhalefet lideri Akşener mi olacak? 14.06.2022 Tüm Yazıları
-
M.Latif YILDIZİKİ MEZAR, İKİ İNSAN ve IRKÇILIK 12.06.2022 Tüm Yazıları
-
Atilla YAYLAKanunlar ve fiyatlar 10.06.2022 Tüm Yazıları
-
Fikret BilaKılıçdaroğlu’nun adaylığı 23.05.2022 Tüm Yazıları
-
Fatma Bostan ÜNSALBu kez Günah Keçisi SADAT mı? 23.05.2022 Tüm Yazıları
-
Ahmet İlhanBurhan Sönmez’in İstanbul İstanbul’unda Yerin Altı ve Üstünde Ne Yaşanıyor? 15.05.2022 Tüm Yazıları
-
Kübra ParSessiz İstila belgeseli ve sığınmacı meselesi 9.05.2022 Tüm Yazıları
-
Yavuz BAYDARİmamoğlu olayı ardından: ’Altılı Masa’ bir ortak aday çıkarabilecek mi? 9.05.2022 Tüm Yazıları
-
Ergun BABAHANTürkiye’nin patlamaya hazır yeni kırılma hattı: Suriyeliler 22.04.2022 Tüm Yazıları
-
Kemal BURKAYİSVEÇ DEMOKRASİSİ VE KURAN YAKMA OLAYI… 17.04.2022 Tüm Yazıları
-
Tarık Ziya EkinciGAZETECİ AYDIN ENGİN VEFAT ETTİ 24.03.2022 Tüm Yazıları
-
Cengiz AKTARSavaş notları 1.03.2022 Tüm Yazıları
-
İbrahim KaragülBu bir Avrupa savaşı ve çok uzun sürecek. -Batı, Türk-Rus savaşı istiyor! 1.03.2022 Tüm Yazıları
-
Aydın ENGİNBir MHP’nin 2. Başbuğ’undan, bir benden 7.02.2022 Tüm Yazıları
-
Nezih DUYGUMete Toksöyle (30 Mart 1954 - 02 Şubat 2022) 3.02.2022 Tüm Yazıları
-
Ahmet KARDAM28/29 Ocak Karadeniz Katliamı'nın 101. Yılı 1.02.2022 Tüm Yazıları
-
Ahmet TAKAN“Ya herro ya merro” mu dedi?.. 7.01.2022 Tüm Yazıları
-
Mustafa PAÇAL2022 yılı karamsarlıklarımızı tersine çevirebilir mi? 4.01.2022 Tüm Yazıları
-
Galip DALAYOrtadoğu’nun ‘Yeni Dönemi’ 9.12.2021 Tüm Yazıları
-
Muharrem SarıkayaOylardaki yükselişin ağırlığı 7.11.2021 Tüm Yazıları
-
Şevki ÇELİKCİKEMAL ARABACI 17.10.2021 Tüm Yazıları
-
Metin GürcanFırat batısı, Suriye, riskler, tespitler: Ufukta bir operasyon mu var? 13.10.2021 Tüm Yazıları
-
Metin MünirErkeğin kadını ezmesi 22.09.2021 Tüm Yazıları
-
Mehmet AcetSon anketler ne diyor? 9.09.2021 Tüm Yazıları
-
M.Latif YILDIZKONYA KATLİAMI VE GAZETECİLİK MESLEĞİ ÜZERİNE 2.08.2021 Tüm Yazıları
-
Yasin AKTAYTaliban’ın inancıyla ters olma arzusu 26.07.2021 Tüm Yazıları
-
Süleyman Seyfi Öğün2023’e doğru Türkiye 26.07.2021 Tüm Yazıları
-
Yusuf KaplanFetih ruhu ve rüyası 28.06.2021 Tüm Yazıları
-
Cem SANCARHanımefendi diyeceksiniz 28.06.2021 Tüm Yazıları
-
Ali AYDINİşsiz Kalan Antikorlar, Lanetli Pay ve Siyaset 17.06.2021 Tüm Yazıları
-
Ömer F. GergerlioğluMuhafazakârlar çürümeye niye sessiz? 8.06.2021 Tüm Yazıları
-
Mustafa ÖztürkNiyet ve akıbet 29.05.2021 Tüm Yazıları
-
Ayşe BöhürlerTarih büyük harflerle yazılmaz 28.05.2021 Tüm Yazıları
-
Gazi BAŞYURTBir zamanlar sayılamazdık parmak ile, şimdi eksiliyoruz birer birer… 25.05.2021 Tüm Yazıları
-
Yıldız ÖNENİsrail’in sonu gelmez işgalciliği 15.05.2021 Tüm Yazıları
-
Ömer Ahmet ÖZERENBİR 1 MAYIS Anekdotu… 10.05.2021 Tüm Yazıları
-
Osman CAN24 Nisan 1915: Kardeşimin Cenazesini Kaldıramadım Hala! 29.04.2021 Tüm Yazıları
-
Verda ÖZERBırak artık eski normali 28.04.2021 Tüm Yazıları
-
Yetvart DANZİKYAN24 Nisan’ı anmak 24.04.2021 Tüm Yazıları
-
Kurtuluş TAYİZPandemide Erdoğan'ı devirme planı çöktü 22.04.2021 Tüm Yazıları
-
Ali Saydam23 Nisan ‘Çocuklara Hürmet’ Günü 22.04.2021 Tüm Yazıları
-
Vedat BilginSistem değişti de ne oldu! 22.04.2021 Tüm Yazıları
-
Ali TarakçıZEVZEK'in asıl amacı Montrö değilmiş! 17.04.2021 Tüm Yazıları
-
Burak Bilgehan ÖzpekVesayet Nedir, Nasıl Kurulur, Niçin Çöker? 16.04.2021 Tüm Yazıları
-
Firuz TÜRKERDARBE GİRİŞİMİNE HAZIR OLMAK 4.04.2021 Tüm Yazıları
-
Yıldız RamazanoğluYeni metin ne söyleyecek? 25.03.2021 Tüm Yazıları
-
RAGIP DURAN'Bir tek kişinin otoritesi suçtur!' 22.03.2021 Tüm Yazıları
-
Sevilay YALMANMesele Gergerlioğlu meselesi değil! 19.03.2021 Tüm Yazıları
-
Mehmet AKBACAKİZMİT KÖRFEZİ YAKIN, DENİZ BİZE ÇOK UZAK! 17.03.2021 Tüm Yazıları
-
Ural ATEŞERANADİL... 21.02.2021 Tüm Yazıları
-
Demir Küçükaydınİki Devrimci – Türeci ve Şahin 4.01.2021 Tüm Yazıları
-
Perihan MAĞDENHayaller: ETHOS, Gerçekler: BİR BAŞKADIR BENİM MEMLEKETİM 18.11.2020 Tüm Yazıları
-
Talat ULUSOY9 Eylül 1922, İzmir’in “KURTULUŞ” Günü’nde… 9.09.2020 Tüm Yazıları
-
Mahmut ÖVÜRAK Parti mi “İhvan’cı” siz mi operasyon çekiyorsunuz? 8.09.2020 Tüm Yazıları
-
Mustafa Yurtsever2010 YILI REFERANDUMU’NUN BİTMEYEN HİKAYESİ 29.08.2020 Tüm Yazıları
-
Hilâl KAPLANİstanbul Sözleşmesi yaşatır mı? 7.08.2020 Tüm Yazıları
-
Eşref ÇAKARKonca Yazışmaları... 5.08.2020 Tüm Yazıları
-
Zekeriya KurşunOsmanlı Kudüs’ü 4.06.2020 Tüm Yazıları
-
Ahmet ALTANÜmitliyim, çünkü… 26.05.2020 Tüm Yazıları
-
Kadri GÜRSELTürkiye’de darbe mi olacak gerçekten? 16.05.2020 Tüm Yazıları
-
Sinan ÇİFTYÜREKTürbülanstan mayın tarlasına dalış yapan AKP! 13.05.2020 Tüm Yazıları
-
Yaşar YAKIŞTürkiye’nin iktidar partisi yardımlaşmayı da tekeline almak istiyor 25.04.2020 Tüm Yazıları
-
Orhan PamukEski salgınlar ve bugün biz 24.04.2020 Tüm Yazıları
-
Bejan MATURÖlüm hangi boşluğu doldurur? 12.04.2020 Tüm Yazıları
-
Umut ÖZKIRIMLIKorona ve milliyetçilik 8.04.2020 Tüm Yazıları
-
Raffi Hermon Araks‘ARTSAX (Dağlık Karabağ) MESELESİ, NEDİR VE NE DEĞİLDİR? 1.04.2020 Tüm Yazıları
-
Serdar KAYAİslam, Bilim, Virüs, Kumaş 24.03.2020 Tüm Yazıları
-
Markar ESAYANKarantina günlerinde yalnızlık... 20.03.2020 Tüm Yazıları
-
Eyüphan KAYACorona Virüs bir musibettir 19.03.2020 Tüm Yazıları
-
Merve Şebnem OruçSürreel bir devrim: Gezi 23.02.2020 Tüm Yazıları
-
Metehan DemirMoskovanın samimiyet testi 23.02.2020 Tüm Yazıları
-
Tayfun AtayGoebbels korosu söylüyor: "Her şey mükemmel efendim!" 18.02.2020 Tüm Yazıları
-
Yalçın AKDOĞANBirilerini suçlama yarışı 8.02.2020 Tüm Yazıları
-
Hüseyin GÜLERCECHP, şimdi de İlker Başbuğu alet ediyor 8.02.2020 Tüm Yazıları
-
Ufuk COŞKUNCemevleri için Cumhurbaşkanı’na Çağrı! 20.01.2020 Tüm Yazıları
-
Yalçın ERGÜNDOĞANGökdelen hançeri tam İzmir’in kalbine saplanıyordu ki… 16.12.2019 Tüm Yazıları
-
Nihat Ali ÖzcanOrtadoğu’nun karmakarışık halleri 22.10.2019 Tüm Yazıları
-
İbrahim TenekeciDün ve bugün 11.09.2019 Tüm Yazıları
-
Haşmet BABAOĞLUİçerisini iyi anlamak için dışarıya bak! 9.09.2019 Tüm Yazıları
-
Esat KORKMAZYOLDAŞIM YAVUZ ÇANAK 29.08.2019 Tüm Yazıları
-
Ali KİREMİTCİDÜNYADA VE TÜRKİYE’DE SİYASET YENİDEN ŞEKİLLENİYOR 13.07.2019 Tüm Yazıları
-
Tayfun TURANAYILANA GAZOZ, BAYILANA LİMON. 11.07.2019 Tüm Yazıları
-
Mustafa DAĞCIÖTEKİLEŞTİRMENİN ÖTESİ= DÜŞMANLAŞTIRMAK 3.07.2019 Tüm Yazıları
-
Gürkan-Zengin23 Haziran seçimleri: Bir vak’ayi hayriyye 25.06.2019 Tüm Yazıları
-
Serdar ESEN"Herşey Çok Güzel Olacak" mı? 9.06.2019 Tüm Yazıları
-
Celal DENİZIRKÇILIĞIN TEDAVİSİ VAR MIDIR? 9.06.2019 Tüm Yazıları
-
Ahmet AY14 Mayıs güzellemelerinin anlamı 15.05.2019 Tüm Yazıları
-
Salih TunaZincir sesleri 23.04.2019 Tüm Yazıları
-
Beril DEDEOĞLUİflas eden tüccar, eski defterleri karıştırırmış 27.02.2019 Tüm Yazıları
-
İbrahim TığlıBu ne iki yüzlülük!... 26.02.2019 Tüm Yazıları
-
Nermin ALPAYİNSAN VE EKONOMİK DEĞERİ 8.02.2019 Tüm Yazıları
-
İlnur ÇEVİKSUUDİLER UNUTMAK İSTİYOR AMA OLMUYOR 8.02.2019 Tüm Yazıları
-
Ümit FıratBir mahalli seçim hatırası 15.01.2019 Tüm Yazıları
-
Murat AKSOYUnutmayalım yerel seçime gidiyoruz 11.01.2019 Tüm Yazıları
-
Ekin GÜNBİR… İKİ… İZMİR MARŞIYLA KOŞ! 4.01.2019 Tüm Yazıları
-
Ahmet SeverTürkiye bu kadar tehdit ve hakaret eden bir Cumhurbaşkanı görmedi 18.12.2018 Tüm Yazıları
-
İbrahim SEDİYANİKirletme 15.12.2018 Tüm Yazıları
-
Nadi ÖZTÜFEKÇİUlusal mı Ulusalcılık mı? 15.12.2018 Tüm Yazıları
-
M.Şükrü HANİOĞLUDünya “biz”i parçalamak için mi savaştı? 26.11.2018 Tüm Yazıları
-
Cemil ERTEMEkonominin geleceğini simgeler anlatır! 31.10.2018 Tüm Yazıları
-
Amberin ZAMANCemal Kaşıkçı ve Türkiye’nin itibarı 10.10.2018 Tüm Yazıları
-
Mete YararCastle International 28.09.2018 Tüm Yazıları
-
Mehmet CANFilistin ulusal sorunu-II 25.09.2018 Tüm Yazıları
-
Leyla İPEKCİAile içi eğitimin maneviyatı (1) 18.09.2018 Tüm Yazıları
-
Ümit KurtTarihçi Kieser: Modern Türkiye'nin eş kurucusu Talat Paşa 17.09.2018 Tüm Yazıları
-
Güngör UrasABD’DE BORÇ KRİZİ 10.08.2018 Tüm Yazıları
-
Serpil Çevikcan24 Haziran sonrasındaki şema 30.05.2018 Tüm Yazıları
-
Hüseyin ÇAKIRVaatlerinizi sözleşme olarak imzalayın… 27.05.2018 Tüm Yazıları
-
Kürşat BUMİNLGS Türkçe: Çocuklarla dalga mı geçiyorsunuz? 7.02.2018 Tüm Yazıları
-
Yusuf Ziya DÖGERTürkiye Seçimlerinin Kilidi Kürdler 6.02.2018 Tüm Yazıları
-
Aslı AydıntaşbaşYaklaşan facia 6.02.2018 Tüm Yazıları
-
Özgür MumcuTutuklu yargı 6.02.2018 Tüm Yazıları
-
Arife KÖSEHawaii’den sonra nükleer savaş tehdidini yeniden düşünmek 1.02.2018 Tüm Yazıları
-
Güldalı COŞKUNSeçim kritiği desem de…. 1.02.2018 Tüm Yazıları
-
Ergün Diler23 gizli toplantı. 8.01.2018 Tüm Yazıları
-
Ceren KENARMusul sonrası DEAŞ 14.07.2017 Tüm Yazıları
-
Okay GÖNENSİNSertleşme mi normalleşme mi? 11.07.2017 Tüm Yazıları
-
İhsan ELİAÇIKDini çoğulculuk gereği kadından imam olabilir 23.06.2017 Tüm Yazıları
-
Adil GÜRHay Allah yine çenemi tutamadım! 16.04.2017 Tüm Yazıları
-
Hüseyin SARIBAŞHAYIR, YETER ARTIK! 18.02.2017 Tüm Yazıları
-
İlhan ÇETİNFiliz 22 gündür hayata tutunmaya çalışıyor... 7.02.2017 Tüm Yazıları
-
Mustafa ARMAGANÇankaya’nın karakutusu Latife Hanım mı? 7.02.2017 Tüm Yazıları
-
Süleyman YAŞARVatandaşın dövizini devlete dört katı faizle satıyorlar 26.07.2016 Tüm Yazıları
-
A.Turan ALKAN40 $, hem de ‘döge döge’ 15.07.2016 Tüm Yazıları
-
İhsan YILMAZÜmmetin ortak dili: İngilizce 13.07.2016 Tüm Yazıları
-
Bülent KORUCUÖzel haber bayramı 11.07.2016 Tüm Yazıları
-
Gökhan ÖZGÜNBen HDP’ye oy veriyorum… 28.06.2016 Tüm Yazıları
-
Orhan MİROĞLUYazmaya kısa bir mola veriyorum 17.04.2016 Tüm Yazıları
-
Cemil KOÇAKVe Türkiye ‘hayır’ diyor! 16.04.2016 Tüm Yazıları
-
Sema İZOLCennette de hendek var mı anne? 15.02.2016 Tüm Yazıları
-
Lale KEMALMİT-Mossad kırılganlığı, Rusya ile IŞİD gerilimi 9.02.2016 Tüm Yazıları
-
Birgül HAKANAli Demirsoy 9.02.2016 Tüm Yazıları
-
Sanem ALTANAcılar usta, bizler çırağız.. 6.02.2016 Tüm Yazıları
-
Hadi ULUENGİNOtoriterlik yükselirken 4.02.2016 Tüm Yazıları
-
Demiray ORAL‘Serbest kötülük ortamı’nı icat ettik / Hep birlikte - Tev bi hev re* 2.02.2016 Tüm Yazıları
-
Mehmet BARANSUYasadışı dinleme suç değilmiş! 1.02.2016 Tüm Yazıları
-
Enver SEZGİNEkrem Sezgin 1.02.2016 Tüm Yazıları
-
Gülay GÖKTÜRKAYM’den AİHM’e cevap 12.01.2016 Tüm Yazıları
-
Yasemin YILDIRIMSayın Kılıçdaroğlu elinizi yükseltin ve “Demirtaş 15 Temmuz gecesi neredeydi?” diye sorun 5.01.2016 Tüm Yazıları
-
Ayhan BİLGENYalanın gücü tükenir, onur kavgası tükenmez 30.12.2015 Tüm Yazıları
-
Zeliha AKPINARNefretiniz elektriğe dönüştürülebilseydi bütün dünyayı aydınlatırdı 29.12.2015 Tüm Yazıları
-
Umur COŞKUNSöz Geçmez, Top Mermisi İşlemez 28.12.2015 Tüm Yazıları
-
Abdülkadir Küçükbayrak“Analar ağlamasın”dan “Analarını ağlatacağız”a nasıl gelindi! 28.12.2015 Tüm Yazıları
-
Ekrem DUMANLIGeç kaldın ey Müslüman 17.11.2015 Tüm Yazıları
-
Semra POLATFransa'nın mülteci ayarlı bombaları 14.11.2015 Tüm Yazıları
-
Ferdan ERGUTHDP içi bir PKK eleştirisi mümkün müdür? 12.11.2015 Tüm Yazıları
-
Nejat ERDİMIŞİD,KÜRTLER VE KAPIMIZDAKİ TEHLİKE! 22.07.2015 Tüm Yazıları
Yorum yazarak yorumunuzla ilgili doğrudan veya dolaylı tüm sorumluluğu tek başınıza üstleniyorsunuz. Yazılan yorumlardan Marmara Yerel Haber (marmarayerelhaber.com) hiçbir şekilde sorumlu tutulamaz.
Yazarın Diğer Yazıları
1.06.2025
18.05.2025
10.05.2025
1.05.2025
22.04.2025
24.03.2025
20.03.2025
18.02.2025
13.02.2025
10.02.2025