Nuray MERT
Referandum ile getirilmeye çalışılan sistem neresinden tutsanız elinizde kaldığı için, ‘evet’ kampanyası, kâh geçmiş mağduriyetleri canlı bir öfkeye dönüştürmeye çalışılıyor, kâh karşı çıkanı ‘terörist’ ilan ediyor, kâh yirmi, yirmi beş yaşındaki genç neslin hayatında hiç tanık olmadığı koalisyon krizlerinden dem vuruyor, kâh popülizmin her türüne müracaat ediyor. Popülizm konularından biri de, seçilme yaşının 18’e indirilmesi. İşin içinde sanki ‘gençlere değer vermek’ varmış gibi durduğu için, en az kurcalanan konulardan biri de bu. Diğer taraftan, öngörülen sistem değişikliğinin onca vahim sonucu arasında, bir iki gence göstermelik seçilme şansı verilmekten başka bir değişikliğe sebep olmayacak bir konu olduğu için de fazla tartışma konusu olmuyor.
Oysa, ‘gençlere değer verme’ konusu açılmışken, hiç olmazsa bir iki hatırlatma yapmadan geçmemek lazım. Gençlere değer veren bir siyaset anlayışın göstergesi, bir iki tanesine rütbe vermekten ziyade, bu ülkenin tüm gençlerine, hem ekonomik, hem siyasal manada daha iyi bir gelecek vaadi olabilir. Milyonlarcasının kötü bir eğitime, daha sonra işsizliğe mahkûm edildiği bir düzen, yaşı gittikçe küçülen gençlerden bazısına seçilme şansı verse ne olur, vermese ne olur? Dahası, demokrasi, yani hak ve özgürlüklerin giderek daha fazla kısıtlanmasını öngören bir düzen gençlere nasıl bir gelecek vaat ediyor olabilir? Gençlerin siyaset alanında söz sahibi olması, sadece seçilme imkânından mı ibarettir? Üç genç bir araya gelip, bir konuda görüş beyan etse, okuldan atılan hocalarına destek için bile protesto gösterisi yapsa polis gazı yediği, biraz direnirse gözaltına alındığı bir ülkede, seçilme yaşının inip çıkmasının hiçbir anlamı olmadığını bilmiyor muyuz? Gençlerine, yaşamdan ziyade, ‘şehit’ olarak yüceltilme adına ölmenin vaat edildiği bir ülkede yaşıyoruz, daha ne söyleyeyim?
Genç veya yaşlı ne fark eder, kimsenin seçmen olarak bile özgür olmadığı, seçimini yapmak konusunda ufkunun kısıtlandığı, siyasal tercihin olmazsa olmaz koşulu olan, haber alma, tartışma, kendini ifade özgürlüğünün alabildiğine baskılandığı bir ülkede, seçilme yaşı düşse ne olur, çıksa ne olur? Bu konunun demokrasi ile alakası olmadığı, birkaç gence seçilme hevesi dışında bir şey vaat etmediği ortada. Zaten öyle bir sistem öneriliyor ki, seçilenler çoğunluk oyunu alan partiden değilse zaten, beş yıl susup oturmak dışında bir hareket alanları olmayacak. Yok, çoğunluğun oyunu alan partiden seçiliyorlarsa da, zaten ister 18, ister 68 yaşında olsunlar, partilerinin cumhurbaşkanı olacak liderinin sözünden çıkma şansları yok. Öyle olacağı için, hangi yaş seçilme sorumluluğu için uygundur tartışmasının da aslında bir anlamı yok. Amcaları, hatta dedeleri yaşındaki adamların nasıl gık diyemediğini biliyor, görüyoruz; gençleri bekleyen de aynı şey olacak.
Tabii ki siyasette esas, genç veya yaşlı, kimin hangi fikir dünyasına, hangi gelecek hayaline sahip olduğu. Bu manada, kadın veya erkek olmanın esas alınmasına, bir aldatmaca, göz boyamaca olarak karşı olduğumu kadın kotası tartışması dolayısı ile ifade ettim, kadın düşmanı ilan edildim. Yine de aynı şeyi rahatlıkla gençler için de söyleyebilirim, mesele yaş değil, yani gençlerin daha küçük yaşta Meclis’e girme şansı kazanması, gençlik adına da demokrasi adına da genellenebilir bir kazanım değil, tamamıyla popülist kaygılar ile ortaya atılmış bir mevzu.
Son olarak, bence seçilme sorumluğu ile yaş arasında bir ilişki olması gerekip gerekmediği de tartışılmaya değer bir konu. Aman gençler çok kızar diye bu konudan uzak durmak cesaretsizlikten başka bir şey değil. Seçme ve seçilme tabii ki birbirinden farklı konular, değil diyorsanız, o halde talip olunan makam ne fark eder, 18 yaşından itibaren cumhurbaşkanı adayı da olsunlar. Doğrusu ben, eğer konu cidden ve samimiyetle gençliğin siyasete katılımı olsaydı da, 18 yaşın erken olduğunu düşünenlerden olacaktım. ‘Neden gençlere güvenmiyorsunuz’ sorusu popülist demagojiden başka bir şey değil, mesele güven değil, zira ona bakarsanız sizin zihniyetinizdeki yaşlılarınıza da güvenmiyoruz, mevzu o değil. Ayrıca asıl gençleri hafife alan, onları bir ‘elmaşekeri’ olarak tasarladıkları 18 yaşta seçilme vaadi ile geleceklerini karartacak bir sisteme ikna edeceğini sananlar.
Yazarlar
-
Mehmet Ocaktan2026’da deliler çağına karşı bir umut ışığı yanar mı? 31.12.2025 Tüm Yazıları
-
İbrahim KahveciOkudukça yoksullaşan bir ülkeyiz 31.12.2025 Tüm Yazıları
-
Yıldıray OĞURHavf ve reca arasında yeni bir yıla... 31.12.2025 Tüm Yazıları
-
Mensur AkgünGemini’ye göre 2026’da Türkiye… 31.12.2025 Tüm Yazıları
-
Mümtazer TÜRKÖNEBölücüler ve Ülkücüler 31.12.2025 Tüm Yazıları
-
Gökhan BACIKErken Cumhuriyet dönemi eleştirileri: Revizyonizm mi, Türk usülü “woke” mu? 31.12.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet Ali ALÇINKAYA2026’ya Girerken; Barış, Demokratik Toplum ve Enternasyonal Özgürlük Yürüyüşü... 31.12.2025 Tüm Yazıları
-
Taha AkyolKara bir yıl 2025 31.12.2025 Tüm Yazıları
-
Akif BEKİVicdansız senenin kelimesi dijital vicdanmış 31.12.2025 Tüm Yazıları
-
KEMAL GÖKTAŞBarış Akademisyenleri'nin göreve iadesine istinaf engeli: Daire, Danıştay kararına direndi 30.12.2025 Tüm Yazıları
-
Fehim TAŞTEKİNAfrika Boynuzu’ndaki oyun: İsrail kime şah çekti? 30.12.2025 Tüm Yazıları
-
Ahmet TAŞGETİRENNasıl anılmak isterdiniz? 30.12.2025 Tüm Yazıları
-
Erol KATIRCIOĞLUÇözüm için mücadele demokrasi için mücadeledir 30.12.2025 Tüm Yazıları
-
Fehmi KORU2026: Beklentiler, beklentiler… 30.12.2025 Tüm Yazıları
-
Hakan TAHMAZTürkiye’ye özgü sürecin muhasebesi 30.12.2025 Tüm Yazıları
-
Murat SevinçLeyla Zana ve Gözde Şeker ne yaptı? 29.12.2025 Tüm Yazıları
-
Akın ÖZÇER23 yılın en kötüsü 29.12.2025 Tüm Yazıları
-
Bekir AĞIRDIRTürkiye'de davaların portresine kısa bir bakış: Hâlâ en güçlü ortak talep neden adalet? 29.12.2025 Tüm Yazıları
-
Eser KARAKAŞUlus devlet, milli egemenlik, çevre, insan hakları, uyuşturucu ve Venezuela 29.12.2025 Tüm Yazıları
-
Nevzat CİNGİRTBir fotoğraf karesinden çok daha ötesi... 29.12.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet TIRAŞYENİ YILDA DA KURU EKMEK BİZİ BEKLİYOR… 29.12.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet TEZKANİktidar medyası infilak etti 29.12.2025 Tüm Yazıları
-
Bahadır ÖZGÜRUyuşturucu dosyasındaki sürpriz isim! "Cumhurbaşkanımızın tensipleri ile…" 29.12.2025 Tüm Yazıları
-
Kemal CAN2025 giderken 28.12.2025 Tüm Yazıları
-
Mustafa PAÇALRTÜK ve basın özgürlüğüne geçit yok… 28.12.2025 Tüm Yazıları
-
Abdulmenaf KIRAN11. YARGI PAKETİ, YENİ ADALETSİZLİK VE EŞİTSİZLİKLER YARATTI 28.12.2025 Tüm Yazıları
-
Mesut YEĞENRaporların Gösterdiği 28.12.2025 Tüm Yazıları
-
Tanıl BoraYılın Kelimesi 27.12.2025 Tüm Yazıları
-
Ahmet İlhanKararsızlığın Erdemi: Kesinliğin Gölgesinde Düşünmek 27.12.2025 Tüm Yazıları
-
Ali BAYRAMOĞLUÜlke siyasetin neresinde, hangi evresinde? 27.12.2025 Tüm Yazıları
-
Nuray MERTİslamcılık Öldü mü? 26.12.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet ALTAN100 Bin Dolar Kazanan “Yeni Yoksul” Mu? 26.12.2025 Tüm Yazıları
-
Yetvart DANZİKYANLeyla Zana vakası bir gösterge. Ama neyin? 26.12.2025 Tüm Yazıları
-
Figen ÇalıkuşuSuriye, güvenlik ve 15 milyon bağımlı… 26.12.2025 Tüm Yazıları
-
Cihan TuğalSovyetler ve Bookchin 26.12.2025 Tüm Yazıları
-
Mustafa Karaalioğlu‘Entegre strateji’ varsa, niye tek yönünü görüyoruz? 25.12.2025 Tüm Yazıları
-
İsmet BerkanKomisyonda uzlaşma çıkmazsa süreç yine de ilerler mi? 24.12.2025 Tüm Yazıları
-
Doğu ErgilGüvenlikten kimliğe, inkârdan yurttaşlığa 24.12.2025 Tüm Yazıları
-
Mücahit BİLİCİSekülerleşme sorunu veya Müslümanlar nasıl modernleşecek? 23.12.2025 Tüm Yazıları
-
Murat BELGEYüzdük yüzdük 22.12.2025 Tüm Yazıları
-
Ümit AkçayPax Americana sonrası Almanya: Yeşil dönüşümden askeri Keynesçiliğe 21.12.2025 Tüm Yazıları
-
Cemile BayraktarThank you Ahmed 19.12.2025 Tüm Yazıları
-
Vahap COŞKUNKüfürbazlar ve ötesi 19.12.2025 Tüm Yazıları
-
İbrahim KirasAK Parti hariç herkes CHP 19.12.2025 Tüm Yazıları
-
Abdurrahman DilipakNüfusumuz dibe vururken! 18.12.2025 Tüm Yazıları
-
Seyfettin GürselPara politikasında sınav zamanı 18.12.2025 Tüm Yazıları
-
Şeyhmus DİKEN"O Yıl", hangi yıl? 15.12.2025 Tüm Yazıları
-
Elif ÇAKIRBu durumda AİHM yetkilileri de Trump’tan yardım istesin… 13.12.2025 Tüm Yazıları
-
Yıldız ÖNENGüney Amerika’da büyüyen gölge 13.12.2025 Tüm Yazıları
-
Ümit KARDAŞEntelektüel üretimin kaybı-Rejimin vesayeti-Siyasetin iflası 13.12.2025 Tüm Yazıları
-
Berrin Sönmezİktidar politikası ters mi tepiyor, tersine mi işletiliyor? 13.12.2025 Tüm Yazıları




















































Yorum yazarak yorumunuzla ilgili doğrudan veya dolaylı tüm sorumluluğu tek başınıza üstleniyorsunuz. Yazılan yorumlardan Marmara Yerel Haber (marmarayerelhaber.com) hiçbir şekilde sorumlu tutulamaz.
Yazarın Diğer Yazıları
8.11.2025
7.11.2025
19.10.2025
4.10.2025
15.04.2025
10.03.2025
23.02.2025
16.02.2025
11.11.2024
14.06.2024