Yasin AKTAY
Uluslararası ilişkilerde aktörlerin çıkarları için kıyasıya verdikleri mücadeleler çoğu kez, işin neticesinde “akıl bunun neresinde?” diye sordurtur. Çünkü çıkarlarının peşinde koyan aktörlerin yüksek zeka ve stratejik akıl performansları sergileyerek ortaya koydukları siyaset, işin neticesinde hem kendilerinin çok şey kaybettikleri hem de tabii ki çoğu kez rakiplerinin de çok şey kaybettiği bir sonuca yuvarlanır.
Hesaplar görüldüğünde hiç kimsenin kazanmadığı, herkesin kaybettiği bir tablonun ortaya çıktığı görülür. Bir bakıma devletler kendi kazançlarını rakip gördükleri ülkelerin kayıplarında gördüğü için bu sonuçta yadırganacak fazla bir şey yok. Oysa bu şekildeki devlet davranışı çok sıradandır ve ne kendisi için ne de dünyanın geri kalanı için hiç bir değer ortaya koymaz, hiç bir gelecek inşa etmez. Bu devlet davranışının ve hesapçılığının arkaplanında son derece arkaik duygular vardır. Kıskançlık, çekemezlik, tamahkarlık gibi.
Uzun uzun strateji analizleri yapılarak bir ülkenin bir rekabet sürecindeki davranışına yüksek zeka örnekleri ve stratejik akıllar yakıştırılabilir. Oysa çoğu kez bunlar sadece analizleri yapanların ince zekalarının mahsulüdür, hareketi yapanlar sadece bir arkaik duygunun esiri olmuşlardır, o kadar.
Ortadoğu sözkonusu olduğunda bazı devletlerin ortaya koyduğu performans bu söylediklerimin en iyi örneğidir. Hepsinin üstünde çok daha büyük bir hesap yoksa sahada oynayan aktörlerin hepsinin çıldırmış olması gerektiğini rahatlıkla düşünebilirsiniz. Kendi ülkesinin çıkarını veya hatta kendi iktidarını koruma adına her bir aktörün ortaya koyduğu siyaset, her birinin biraz daha kaybetmesine yol açıyor. Tabi bu kayıplar bütün bölgenin toplam kaybını daha da artırıyor ve her geçen gün Ortadoğu’nun parçalanmışlığının daha da pekişmesine yol açılıyor.
Bu süreçte siyasetleri çok etkili gibi değerlendirilen ve sahadaki nüfuzları her geçen gün daha da artan İran ve Suudi Arabistan, örneğin, sahadaki her etkinlikleriyle hem kendi kayıplarını hem de bölgenin toplam kayıplarını artırmaktan başka bir şey yapmıyorlar.
İran'ın Suriye, Irak ve Yemen'de izlediği Şiici politikalar, görünürde sahada yayılmasını sağlıyor ama arkasında yabancı bir işgal gücünün bıraktığına benzer acılar ve duygular bırakıyor. Günün sonunda hesap görüldüğünde yolun başında neredeyse bir buçuk milyar Müslümana ulaşabilecek bir meşruiyet ve sempati potansiyeline sahip olan İran’ın 100-150 milyon Şii nüfusuna hapsolmuş, geriye kalan nüfus için de tam bir husumet ve güvensizlik nesnesine dönüşmüş olduğunu görüyoruz.
Yetmişli yılların sonları ile seksenlerde 1,5 milyarlık İslam Dünyasının özgürlük umudu ve özlemi olmaya talip olan İran İslam Devriminin bugün meşhur Safevi stratejik aklının bütün maharetlerini basit bir mezhepçi devlete dönüşmek üzere harcamış olması inanılır gibi değildir, ama gerçektir. O stratejik akıl gelir kendi halkını hunharca katleden bir cani diktatörle özdeşleşme yanlışında bocalatabilir. Görünürde İran çok etkili hamleler yapmaktadır, ama bu hamleler ondan geriye dünyaya vaat edebileceği hiç bir değer bırakmamaktadır.
Suudi Arabistan ve Birleşik Arap Emirliklerinin özellikle Arap Baharı sürecine karşı verdikleri açık mücadele de bugünün Ortadoğu’sunun istikrarsızlığının en önemli sebeplerinden biri. Her iki ülkenin mücadelesinin tek hedefi demokrasi ve bilhassa Müslüman Kardeşlerdir (MK).
Belli ki MK’in iktidara geldiği demokratik süreçleri kendine tehdit olarak gördüler ve durduk yerde neredeyse 90 ülkede örgütü ve önemli entelektüel çevresi olan MK’i kendine düşman ettiler.
Oysa MK’in ne Suudi Arabistan’a ne de BAE’ne bu kadar düşmanlığı celbedecek bir tehdidi veya karşıtlığı yoktu. Arap Baharı ülkelerinin şartları Körfez ülkelerininkinden çok farklıydı ve buradaki dalgaların onları doğrudan etkilemesini gerektirecek bir durum yoktu. MK Arap Baharı sürecine bile çok aktif biçimde değil, ancak herkes yerini aldıktan sonra katılmıştı ve hiç bir radikal tutumları yoktu.
Demokrasiyi geliştirme ve güçlendirme potansiyeli olan bu toplumsallığı durduk yerde hedef almalarını gerektirecek hiç bir durum yoktu. Hatta isteseydiler bu devrim dalgasını yanlarına alarak çok daha farklı, hem kendilerinin hem İslam dünyasının hem de bütün dünyanın çok kazançlı çıkacağı bir değişimin destekçileri olabilirlerdi. İslam dünyasının makus talihini bu sayede yenmenin öncüleri olup, kendi ülkelerindeki iktidarlarını bile daha fazla pekiştirebilirlerdi.
Bunun yerine son derece arkaik duygularına yenilerek bu gelişmeden kendilerine gereksiz bir tehdit algıladılar. Yanlış algıladıkları bu tehdidi gidermek için de dünyanın en ayıp, en yüz kızartıcı, en mücrim işi olan darbeleri “tedbir” olarak sarıldılar.
Bugün destekledikleri darbeler işbaşında olduğu için, belli nüfuz alanları elde etmiş gibi görünüyorlar ama ne bu alanlar kendileri için güvenli ve sürdürülebilir ne de bu alanlardaki nüfuzlarından dolayı bir güç veya saygınlık elde etmiş değiller. Dahası bu darbelere vermiş oldukları katkılar dolayısıyla kendi vatandaşlarının nezdinde meşruiyetleri de saygınlıkları da her geçen gün daha fazla aşınıyor.
Üstelik algıladıkları tehdide karşı ortaya koydukları tedbirler kendi güvenliklerini çok daha fazla tehdit edecek sonuçlar üretiyor. Öyle ki, her geçen gün düne nazaran korkularını doğrulayacak tehlikelerle karşılaşmaları çok daha muhtemel hale geliyor.
Demek ki, stratejik akıl ve idare herşey değilmiş, biraz da basiret ve kalp gerekiyormuş.
Yazarlar
-
Yıldıray OĞURHavf ve reca arasında yeni bir yıla... 31.12.2025 Tüm Yazıları
-
Mümtazer TÜRKÖNEBölücüler ve Ülkücüler 31.12.2025 Tüm Yazıları
-
İbrahim KahveciOkudukça yoksullaşan bir ülkeyiz 31.12.2025 Tüm Yazıları
-
Mensur AkgünGemini’ye göre 2026’da Türkiye… 31.12.2025 Tüm Yazıları
-
Taha AkyolKara bir yıl 2025 31.12.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet Ocaktan2026’da deliler çağına karşı bir umut ışığı yanar mı? 31.12.2025 Tüm Yazıları
-
Akif BEKİVicdansız senenin kelimesi dijital vicdanmış 31.12.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet Ali ALÇINKAYA2026’ya Girerken; Barış, Demokratik Toplum ve Enternasyonal Özgürlük Yürüyüşü... 31.12.2025 Tüm Yazıları
-
Gökhan BACIKErken Cumhuriyet dönemi eleştirileri: Revizyonizm mi, Türk usülü “woke” mu? 31.12.2025 Tüm Yazıları
-
KEMAL GÖKTAŞBarış Akademisyenleri'nin göreve iadesine istinaf engeli: Daire, Danıştay kararına direndi 30.12.2025 Tüm Yazıları
-
Erol KATIRCIOĞLUÇözüm için mücadele demokrasi için mücadeledir 30.12.2025 Tüm Yazıları
-
Ahmet TAŞGETİRENNasıl anılmak isterdiniz? 30.12.2025 Tüm Yazıları
-
Fehim TAŞTEKİNAfrika Boynuzu’ndaki oyun: İsrail kime şah çekti? 30.12.2025 Tüm Yazıları
-
Fehmi KORU2026: Beklentiler, beklentiler… 30.12.2025 Tüm Yazıları
-
Hakan TAHMAZTürkiye’ye özgü sürecin muhasebesi 30.12.2025 Tüm Yazıları
-
Bekir AĞIRDIRTürkiye'de davaların portresine kısa bir bakış: Hâlâ en güçlü ortak talep neden adalet? 29.12.2025 Tüm Yazıları
-
Murat SevinçLeyla Zana ve Gözde Şeker ne yaptı? 29.12.2025 Tüm Yazıları
-
Nevzat CİNGİRTBir fotoğraf karesinden çok daha ötesi... 29.12.2025 Tüm Yazıları
-
Eser KARAKAŞUlus devlet, milli egemenlik, çevre, insan hakları, uyuşturucu ve Venezuela 29.12.2025 Tüm Yazıları
-
Bahadır ÖZGÜRUyuşturucu dosyasındaki sürpriz isim! "Cumhurbaşkanımızın tensipleri ile…" 29.12.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet TEZKANİktidar medyası infilak etti 29.12.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet TIRAŞYENİ YILDA DA KURU EKMEK BİZİ BEKLİYOR… 29.12.2025 Tüm Yazıları
-
Akın ÖZÇER23 yılın en kötüsü 29.12.2025 Tüm Yazıları
-
Mustafa PAÇALRTÜK ve basın özgürlüğüne geçit yok… 28.12.2025 Tüm Yazıları
-
Kemal CAN2025 giderken 28.12.2025 Tüm Yazıları
-
Mesut YEĞENRaporların Gösterdiği 28.12.2025 Tüm Yazıları
-
Abdulmenaf KIRAN11. YARGI PAKETİ, YENİ ADALETSİZLİK VE EŞİTSİZLİKLER YARATTI 28.12.2025 Tüm Yazıları
-
Ahmet İlhanKararsızlığın Erdemi: Kesinliğin Gölgesinde Düşünmek 27.12.2025 Tüm Yazıları
-
Tanıl BoraYılın Kelimesi 27.12.2025 Tüm Yazıları
-
Ali BAYRAMOĞLUÜlke siyasetin neresinde, hangi evresinde? 27.12.2025 Tüm Yazıları
-
Yetvart DANZİKYANLeyla Zana vakası bir gösterge. Ama neyin? 26.12.2025 Tüm Yazıları
-
Figen ÇalıkuşuSuriye, güvenlik ve 15 milyon bağımlı… 26.12.2025 Tüm Yazıları
-
Nuray MERTİslamcılık Öldü mü? 26.12.2025 Tüm Yazıları
-
Cihan TuğalSovyetler ve Bookchin 26.12.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet ALTAN100 Bin Dolar Kazanan “Yeni Yoksul” Mu? 26.12.2025 Tüm Yazıları
-
Mustafa Karaalioğlu‘Entegre strateji’ varsa, niye tek yönünü görüyoruz? 25.12.2025 Tüm Yazıları
-
İsmet BerkanKomisyonda uzlaşma çıkmazsa süreç yine de ilerler mi? 24.12.2025 Tüm Yazıları
-
Doğu ErgilGüvenlikten kimliğe, inkârdan yurttaşlığa 24.12.2025 Tüm Yazıları
-
Mücahit BİLİCİSekülerleşme sorunu veya Müslümanlar nasıl modernleşecek? 23.12.2025 Tüm Yazıları
-
Murat BELGEYüzdük yüzdük 22.12.2025 Tüm Yazıları
-
Ümit AkçayPax Americana sonrası Almanya: Yeşil dönüşümden askeri Keynesçiliğe 21.12.2025 Tüm Yazıları
-
Cemile BayraktarThank you Ahmed 19.12.2025 Tüm Yazıları
-
İbrahim KirasAK Parti hariç herkes CHP 19.12.2025 Tüm Yazıları
-
Vahap COŞKUNKüfürbazlar ve ötesi 19.12.2025 Tüm Yazıları
-
Seyfettin GürselPara politikasında sınav zamanı 18.12.2025 Tüm Yazıları
-
Abdurrahman DilipakNüfusumuz dibe vururken! 18.12.2025 Tüm Yazıları
-
Şeyhmus DİKEN"O Yıl", hangi yıl? 15.12.2025 Tüm Yazıları
-
Yıldız ÖNENGüney Amerika’da büyüyen gölge 13.12.2025 Tüm Yazıları
-
Elif ÇAKIRBu durumda AİHM yetkilileri de Trump’tan yardım istesin… 13.12.2025 Tüm Yazıları
-
Ümit KARDAŞEntelektüel üretimin kaybı-Rejimin vesayeti-Siyasetin iflası 13.12.2025 Tüm Yazıları
-
Berrin Sönmezİktidar politikası ters mi tepiyor, tersine mi işletiliyor? 13.12.2025 Tüm Yazıları
-
Mahfi EgilmezOrta sınıf nereye gitti? 12.12.2025 Tüm Yazıları
-
Ahmet TAKANBahis oynayan bakan kim?.. CASUS KİM?.. 12.12.2025 Tüm Yazıları
-
Ali BULAÇHakim sınıfın iki zümresi 11.12.2025 Tüm Yazıları
-
SİBEL HÜRTAŞCHP programı halka ne vadediyor? Nasıl bir parlamenter sistem? 9.12.2025 Tüm Yazıları
-
Selva DemiralpHissedilemeyen büyümenin anatomisi 9.12.2025 Tüm Yazıları
-
Berat ÖZİPEKİmralı için CHP’yi sıkıştırmaya gerek var mı? 5.12.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet AKAYTürkiye İçin Irak Peşmergeleri Sorun Olmuyor da Rojava neden Sorun! 4.12.2025 Tüm Yazıları
-
İlker DEMİRPOLEMİK SENDROMDA 4.12.2025 Tüm Yazıları
-
Galip DALAYOrta Doğu, Trump Amerika’sına Uyum Sağlıyor 3.12.2025 Tüm Yazıları
-
Zekeriya KurşunDağıstan Cumhuriyeti ve Ayna Gamzatova 1.12.2025 Tüm Yazıları
-
İlhami IŞIKEve siyaset için dönüş öncesi bir mıntıka temizliği gerek 1.12.2025 Tüm Yazıları
-
Sezin ÖNEYŞu meşhur “İznik Konsili” 1.12.2025 Tüm Yazıları
-
Taner AKÇAMABD’de bir şeyler oluyor: Nick Fuentes 30.11.2025 Tüm Yazıları
-
Fikret BilaAK Parti çekingen 26.11.2025 Tüm Yazıları


































































Yorum yazarak yorumunuzla ilgili doğrudan veya dolaylı tüm sorumluluğu tek başınıza üstleniyorsunuz. Yazılan yorumlardan Marmara Yerel Haber (marmarayerelhaber.com) hiçbir şekilde sorumlu tutulamaz.
Yazarın Diğer Yazıları
3.06.2020
6.01.2019
16.10.2019
14.10.2019
9.09.2019
8.07.2019
8.07.2019
22.04.2019
1.02.2019
25.02.2019