Yıldıray OĞUR
80’li ve 90’lı yıllarda tankıyla tüfeğiyle siyasetin tam ortasında duran, her lafa karışan, her gün açıklama yapan, kırmızı çizgileri aşıp yaramazlık yapan siyasetçilerin kulağını çeken komutanların herkes adlarını ezbere bilirdi.
İşte o yıllarda bu generallerin vesayetinden bıkan ve onlara karşı kendi laik mahallelerinden dışlanma pahasına mücadele eden bir avuç liberal demokratın bir gelecek hayali vardı:
“Bir gün gelir Türkiye’de kimse Genelkurmay Başkanı’nın adını bilmezse işte o gün Türkiye normal bir ülke olur.”
O günler geldi, bugün sokaktan bir vatandaşı çevirseniz Genelkurmay Başkanı’nın adını bilen birine rastlamak zor olur.
İşi gündemi takip etmek olan gazetecilere hatta siyasetçilere sorsanız belki Genelkurmay Başkanı’nın adını bilenler çıkar ama kuvvet komutanlarının adını bilmek için şu an bu yazıyı yazan yazar dahil Google yardımı gerekir.
Ama buna rağmen ne yazık ki liberal hayal gerçekleşmedi.
Türkiye askeri vesayet gibi bütün halkın onurunu zedeleyen bir garabetten kurtuldu ama artık yüksek rütbeli askerlerin isimlerini bilmediğimiz Türkiye normal bir demokrasi olamadı.
Olmaya çok yaklaşmıştı ama yine nefesler yetmedi.
Ama eskiye de dönmedik.
Bambaşka bir boyuta geçtik.
Bunun son örneği geçen hafta Sakarya Tank Palet Fabrikası’nda düzenlenen, ‘Yeni Nesil Fırtına Obüsleri’nin teslim töreninde yaşandı.
Törende konuşan Cumhurbaşkanı şöyle dedi:
“Görüldüğü gibi birilerinin, ‘Ona buna satıldı’ diyerek iftiralarına hedef olan Arifiye Ana Bakım Fabrikası, farklı alanlarda ordumuzun ihtiyaçlarını karşılamayı sürdürüyor. Sıradan işletme devir işlemini çarpıtarak sermaye düşmanlığı yapanlar, bugün Amerika’dan İngiltere’ye, oradan Almanya’ya kapı kapı dolaşarak, benzin istasyonlarındaki affedersiniz restoranlarda bir şeyler yemeye gayret edenler, yabancı ekonomi komiserlerden yardım dileniyor”
Cumhurbaşkanı’nın böyle konuşmasında bir beis yoktu, sözlerin muhatabı da açık.
Garabet bu sözleri Genelkurmay Başkanı ve Kuvvetler Komutanları alkışlayınca yaşandı.
Belki herşeyi alkışladıkları için refleks olarak bunu da alkışlamışlardı. Ama bu özensizliğin kendisi zaten bu hata değil yapısal bir sorun olduğunu söylüyor.
Bu alkış liberallerin rüyası değil ancak kabusu olabilirdi.
Ama bu alkış üzerine dün yaşananı 90’lı hatta 2000’li yıllar yıllarda bir liberal hayal bile edemezdi.
Bundan 15 yıl öncesine kadar askerlerin gözünün içine bakarak siyaset yapan CHP’nin bu sözlerin muhatabı olan lideri Kılıçdaroğlu dün çıkıp Meclis grubunda şöyle dedi:
“Dün beni siyasal olarak eleştirirken askerlere alkışlatır oldu. Askerlerin alkışlaması şahsen hiç umurumda değil ama devlet açısında büyük bir çürümenin göstergesidir bu. Etrafınıza siyaset koridorlarında kariyer devşiren askerler koyarsınız elinizde bol yıldızlı, apoletli Orta Doğu üniformaları kalır. Onun için komuta kademesi haddini bilsin, siyaset askerin işi değildir. Herkes haddini bilecek, bulunduğu makamın ne olduğunu anlayacak.”
Bundan 10 yıl önce gün gelecek Erdoğan’ı CHP’yi eleştiren sözleri yüzünden kuvvet komutanları alkışlayacak, ona karşı da CHP lideri çıkıp “Komuta kademesi haddini bilsin, siyaset askerin işi değildir” diyecek deseydi herhalde kimse inanmazdı.
Ama herhalde konuşmanın şu kısmı da 90’larda ve 2010’larda sadece liberallerin değil, muhafazakarların, AK Partililerin de rüyalarında bir CHP liderinden duymak isteyeceği sözler olurdu:
“Siyaset mi yapmak istiyorlar, çıkarsınlar o kutsal üniformayı hizalansınlar, Erdoğan’ın yanına. Perinçek’e de takılsınlar, Erdoğan artık o dünyaların adamı. Açık söylüyorum; biz değiştik, biz halkın partisiyiz. Biz hangi yanlışları terk ettiysek artık saray tam odur. Statükocu, antireformcu, antiözgürlükçü Kenan Evren kafasına geldiler bunlar. Tamamı Kenan Evren’in hizasındalar.”
Muhtemelen Kılıçdaroğlu’nun “Biz hangi yanlışları terk ettiysek artık saray tam odur” sözleri CHP’li ya da ulusalcı kesimlerin hoşuna gitmeyecek.
Muhtemelen hafta boyu iktidara yakın NTV, CNNTürk gibi kanallara çıkabilen yerli milli olarak tasdik edilmiş ulusalcı isimler, Kılıçdaroğlu’nu yeterince Atatürkçü olmamakla, Cumhuriyet ile sorunu olmakla suçlayacak, AK Partili diğer konuklar da onların bu eleştirilerine hak verecekler.
Sonra hep birlikte DEVA Partisi’ni vatandaşlık tarifi ve anadilde eğitim önerileri için “Türklükle ve rejimle kavgalı” olmakla suçlayacaklar.
İnanması zor değil.
10 yıl önce gün gelecek Anayasa’daki vatandaşlık maddesini değiştirmek için teklif vermiş, milliyetçiliği ayaklarımın altına aldım demiş Başbakan Erdoğan çıkacak “Türk bayrağından, Türk kavramından nefret edenlerle mücadelemizin süreceği bir seçimi yaşayacağımızı şimdiden söylüyorum” diyecek denseydi kim inanırdı?
Ya da gün gelecek Ülkü Ocakları Genel Başkanı’nın öldürülmesini aydınlatmak için CHP lideri bağıracak, MHP lideri sessiz kalacak denseydi?
Türkiye’de son 15 yılda siyasette herhalde sadece dağların yerleri değişmedi.
Ama bu değişimin farkına varmayanlar, hala eski hesapları güdenler de var.
Mesela hafta sonu partisinin İstanbul İl Kongresi’nde konuşan İYİ Parti Lideri Akşener, durup dururken 2010 referandumunda evet verenleri suçladı, “haklı çıktık” dedi.
Sonra parti sözcüsü bu suçlamayı sürdürdü.
Anlaşılan İYİ Parti, anketlerden memnun ve CHP’den daha fazla oy almanın peşinde.
Hazır CHP’nin başına geçmişteki hatalardan bahseden, bundan ders çıkardığını söyleyen bir lider var, biz de CHP’nin geçmişinde hata bulmayanların ve bu değişime, helalleşmeye bozulanların oyunu
alalım diyorlar herhalde.
Eh bunun içinde Kemalistlerin ve milliyetçilerin asla affetmediği YAE’ciler ve 2010 referandumundan daha iyi ve savunmasız düşman nereden bulunur.
Tabii herkes tarihin birbirini affetmediği, haklı çıktığını düşündüğü sayfalarını açarsa bugün herkesin huzuru kaçar.
Birileri 90’lardan bahsetmeye başlar, başka birileri 17/25 Aralık sonrası muhalefetin düşmanım düşmanı dostumdur diyerek kurduğu ittifaklar hakkında konuşur.
Kısa vadede oy getirecek, orta ve uzun vadede merkez sağa oynadığını iddia eden bir partiyi dar bir havuza sıkıştıracak bir strateji bu.
Sık sık unutulsa da o referandumda yüzde 58 evet demişti. Sonraki ilk seçimde AK Parti yüzde 50 oy aldı.
Herhalde sağ bir siyasetçiye bu referandumla ilgili verilebilecek en veciz tavsiye şu cümleler olsa gerek:
“Millet iradesinin önemli bir bölümüne elitist bir yaklaşımla adeta tepeden bakan, referandumda evet oyu kullanmış yüzde 58’lik bir kitleyi neredeyse yok sayan, bütün programını hayır oyu kullananlar üzerine yapan ve bunu açıkça ilan eden bir anlayışla sonuç almamız mümkün gözükmemektedir.”
2011’de Mansur Yavaş’ın Devlet Bahçeli’ye yazdığı ve MHP’den ayrılmasına neden olan mektuptaki bu cümleler hala geçerliliğini koruyor.
CHP’den daha CHP’li olarak merkez sağ olmak da pek mümkün görünmüyor…
Özellikle de dağlar dışında her şeyin yerinin değiştiği bir ülkede…
Yazarlar
-
Mustafa KaraalioğluÇözüm sürecinin CHP’si daha merkezde 15.11.2025 Tüm Yazıları
-
Ali BAYRAMOĞLUÖzel ve CHP’ye dair son gözlemler 15.11.2025 Tüm Yazıları
-
Ali TürerPATRON KİM? 15.11.2025 Tüm Yazıları
-
Yıldıray OĞURAK Parti üzerine doktora yapmış bir CHP lideri…. 15.11.2025 Tüm Yazıları
-
Ahmet TAŞGETİREN“Boğazımdan tek kuruş geçmedi” 14.11.2025 Tüm Yazıları
-
Figen ÇalıkuşuSuriye’de ‘altın oran’ nedir? 14.11.2025 Tüm Yazıları
-
Mümtazer TÜRKÖNECumhurbaşkanı adayını suç örgütü liderine dönüştürmek mümkün mü? 14.11.2025 Tüm Yazıları
-
Taha AkyolCHP nereye? 14.11.2025 Tüm Yazıları
-
Bahadır ÖZGÜRBakın Şahan'ı şikayet eden kimmiş? Her balkona havuz yapan müteahhit savcıya koştu! 14.11.2025 Tüm Yazıları
-
DOĞAN ÖZGÜDEN"Arananlar" zulmü ne zaman son bulacak? 14.11.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet TEZKANİddianamenin ruhu siyasi 14.11.2025 Tüm Yazıları
-
Sedat KAYAİmamoğlu'na istenen 23 asırlık tarihi ceza: Roma İmparatorluğu kurulduğunda hapse girseydi hala ceza 14.11.2025 Tüm Yazıları
-
Murat SevinçCHP hakkında kapatma davası açılır mı? Yok artık, daha neler! 14.11.2025 Tüm Yazıları
-
Hakan TAHMAZBir iddianameden fazlası: CHP’yi dizayn girişimi 14.11.2025 Tüm Yazıları
-
Akif BEKİÖzgür Özel'le kahvaltı: CHP nereye böyle? 14.11.2025 Tüm Yazıları
-
İbrahim KahveciBir iddia-nağme 13.11.2025 Tüm Yazıları
-
Akın ÖZÇERDemokrat Kral’ın anıları 13.11.2025 Tüm Yazıları
-
Nevzat CİNGİRTBelediyenin açıklaması gerçekleri gizliyor mu? 13.11.2025 Tüm Yazıları
-
Mehveş EVİNYerel yönetimlerle işbirliği kültür politikası için hayati 13.11.2025 Tüm Yazıları
-
KEMAL GÖKTAŞBir “yalanlama” yalanı: CHP üyeliği ve Kanada’ya iltica meselesinde gerçekler 13.11.2025 Tüm Yazıları
-
Mücahit BİLİCİKemalizm’in dindarlarca rehabilitasyonu 13.11.2025 Tüm Yazıları
-
Tanıl BoraMemnuniyetsizler 13.11.2025 Tüm Yazıları
-
Fehmi KORU‘Masumiyet karinesi’ mi, o da ne ki? 13.11.2025 Tüm Yazıları
-
M.Latif YILDIZÇÖZÜM SÜRECİ KOMİSYON VE EKMEN 12.11.2025 Tüm Yazıları
-
Mensur AkgünBaşarılı bir diplomasi örneği… 12.11.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet Ali ALÇINKAYAEnternasyonalizm ve Demokratik Toplum Çağrısı... 12.11.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet OcaktanYeşil sarıklı hocalar bize böyle anlatmamışlardı 12.11.2025 Tüm Yazıları
-
Bekir AĞIRDIRAK Parti’nin 23 yılı: Kitle partisinden devlet partisine, siyaset dilinden güvenlik diline bir dönüş 11.11.2025 Tüm Yazıları
-
Cihan TuğalSosyalist yükseliş dağınık ama yine de oligarşiye bir darbe 11.11.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet TIRAŞİŞ CİNAYETLERİ VE CİNAYET EKONOMİSİ… 11.11.2025 Tüm Yazıları
-
Elif ÇAKIRHSK neden suskun? 11.11.2025 Tüm Yazıları
-
Eser KARAKAŞÖcalan 70’lerde mi kalmış? 11.11.2025 Tüm Yazıları
-
Fehim TAŞTEKİNAkdeniz’den Hazar’a hizalananlar ve Colani’nin Beyaz Saray günü 11.11.2025 Tüm Yazıları
-
Erol KATIRCIOĞLUKürtler davete icabet ediyorlar 11.11.2025 Tüm Yazıları
-
İbrahim KirasDüşmanımız kimdir bizim? 11.11.2025 Tüm Yazıları
-
Doğu ErgilModernlik, gelenek ve Türkiye’nin zihinsel coğrafyası 9.11.2025 Tüm Yazıları
-
İsmet BerkanEğer tuz da koktuysa ne yapmalı? 8.11.2025 Tüm Yazıları
-
Nuray MERTZohran Mamdani Türkiye’de neye denk düşer? 8.11.2025 Tüm Yazıları
-
Gökhan BACIKBaşkanlık monarşisi (presidential monarchy) meselesi: Teorik bir izah 8.11.2025 Tüm Yazıları
-
Zülfü DİCLELİKeşke… 4.11.2025 Tüm Yazıları
-
Ümit KARDAŞSelahattin Demirtaş’ın yazısı, zihnimiz ve zihniyet labirenti 4.11.2025 Tüm Yazıları
-
Necati KUR3 MART 1924 YASALARI 3.11.2025 Tüm Yazıları
-
Kemal CAN“Önerisiz veya bizzat öneriyle eleştiri” 3.11.2025 Tüm Yazıları
-
Seyfettin GürselVahim bir gelişme: İşgücü piyasasında daralma 3.11.2025 Tüm Yazıları
-
Selva DemiralpFiyat istikrarı mı, finansal istikrar mı? 3.11.2025 Tüm Yazıları
-
Berrin SönmezMor-yeşil ekonomi: Ara dönem fırsat yaratabilir 3.11.2025 Tüm Yazıları
-
Ümit AkçayTrump, Fed ve para politikası: Sol, merkez bankası konusunda neyi savunmalı? 2.11.2025 Tüm Yazıları
-
İlker DEMİRSÜREÇ VE "DİLİN KEMİĞİ"! 31.10.2025 Tüm Yazıları
-
Vahap COŞKUNMenzile doğru bir adım daha 28.10.2025 Tüm Yazıları
-
İlhami IŞIKDünyanın araf dönemine denk gelen Türkiye’nin çözümü 25.10.2025 Tüm Yazıları
-
Etyen MAHÇUPYANKemalizm mi daha ‘iyi’, (Yeni) İttihatçılık mı? (3) 25.10.2025 Tüm Yazıları
-
Ali BULAÇİki din, iki tanrı tasavvuru 23.10.2025 Tüm Yazıları
-
Mesut YEĞENAK Parti 2.0’a Hazır Mıyız? 17.10.2025 Tüm Yazıları
-
Sezin ÖNEYBaşkalarının acısı… 14.10.2025 Tüm Yazıları
-
Mahfi EgilmezGüvenli Liman: Altın ve Gümüş 14.10.2025 Tüm Yazıları
-
Hasan Bülent KAHRAMAN‘Parlak gelecek’ ve sol gelecek... 12.10.2025 Tüm Yazıları
-
Fikret BilaSüreç yönetmenin sorumluluğu 11.10.2025 Tüm Yazıları
-
Cemile BayraktarSosyal medya çürümüşlüğü 9.10.2025 Tüm Yazıları
-
Metin Karabaşoğluİnsanların devletlerle savaşı 9.10.2025 Tüm Yazıları
-
İlnur ÇEVİKTrump’ın dünyasına hoşgeldiniz… 3.10.2025 Tüm Yazıları
-
nevzat cingirtNeden Yazmıyorsun? 30.09.2025 Tüm Yazıları
-
Cafer SolgunYazmak, ciddi bir iştir 28.09.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet ALTANAlev rengi hüznüyle sonbahar… 25.09.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet Ata UÇUMTERÖRSÜZ TÜRKİYE’YE GEÇİŞ SÜRECİ! 14.09.2025 Tüm Yazıları
-
Murat YETKİNÖcalan, Erdoğan’a “Seni yine başkan yaptırırız” sözü mü veriyor? 11.09.2025 Tüm Yazıları
-
Abdurrahman DilipakPalantir ve "Tech. Republic" 7.09.2025 Tüm Yazıları
-
Şeyhmus DİKENBarışı dilerken 6.09.2025 Tüm Yazıları
-
Baskın ORANTürkiye’de ve Yunanistan’da Aleviler – Yeni Bir Tablo 1.09.2025 Tüm Yazıları
-
Galip DALAYKüresel Güney Neden Çin’den Vazgeçmiyor 1.09.2025 Tüm Yazıları
-
Murat BELGEMete Tunçay 25.08.2025 Tüm Yazıları
-
Abdulmenaf KIRANÇÖZÜM NASIL GELİR! 20.08.2025 Tüm Yazıları
-
Hakan AKSAYPutin, Trump’ı parmağında oynatmaya devam ediyor 17.08.2025 Tüm Yazıları
-
Gülçin AVŞARSorumluktan kaçmak umuttan kaçmaktır 12.08.2025 Tüm Yazıları
-
Hakan AlbayrakKadife eldiven zamanı 10.08.2025 Tüm Yazıları
-
Zeki ALPTEKİNÜretici Güçlerin Gelişiminin Motorlarından Biri Olarak Toplumsal-Sınıfsal Mücadeleler 9.08.2025 Tüm Yazıları
-
Alper GÖRMÜŞZora girmiş bir anlatı: “ABD emperyalizminin değişmez stratejik hedefi bağımsız Kürt devleti” 1.08.2025 Tüm Yazıları
-
Berat ÖZİPEKEzberler bozulurken mağduriyetler de son bulmalı 1.08.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet AKAYAnkara, CHP, Çözüm Süreci ve Şam Arasındaki Tıkanıklık: 29.07.2025 Tüm Yazıları
-
Abdullah KıranYeni süreç ve Suriye denklemi 27.07.2025 Tüm Yazıları
-
Taner AKÇAMAcaba Kürt sorununun önündeki engel “Atatürk miti” mi? 14.07.2025 Tüm Yazıları
-
Cihan AKTAŞTahran bir kez daha bombalanırken 23.06.2025 Tüm Yazıları
-
Aydın SelcenDemokrasiye giderken cumhuriyetten olmak 17.06.2025 Tüm Yazıları
-
Hikmet MUTİAsoyşeytit Pres ' den Cemşit K.nın canlı PKK kongre izlenimleri... 13.05.2025 Tüm Yazıları
-
Ahmet ÖZTÜRKÇetin Uygur bir kitaba sığar mı? 10.05.2025 Tüm Yazıları
-
Yüksel TAŞKINİktidar milli iradeyi “tapulu arazisi” sandığı için büyük bir bedel ödeyecek 22.04.2025 Tüm Yazıları
-
Ayhan ONGUNDEMOKRATİK EĞİTİM MÜCADELESİNE ADANMIŞ YAŞAMLAR 21.04.2025 Tüm Yazıları
-
Pelin CENGİZTrump’ın yeni vergileri diye yazılır, ‘post modern merkantilizm’ diye okunur 7.04.2025 Tüm Yazıları
-
Cennet USLUİktidar neden umduğunu bulamadı? 2.04.2025 Tüm Yazıları
-
Hayko BAĞDATSokaklarda yükselen ses 28.03.2025 Tüm Yazıları
-
Selami GÜREL“Adı belirsiz” süreç hızlı ilerliyor 16.03.2025 Tüm Yazıları
-
Halil BERKTAYPKK ve Türk solcuları (4) “Dağlarında gerilla var memleketimin” 16.03.2025 Tüm Yazıları
-
Haluk YurtseverKaosta 'hegemonya' arayışı 11.03.2025 Tüm Yazıları
-
Arzu YILMAZHodri Meydan 10.03.2025 Tüm Yazıları
-
Aydın ÜnalParti ve iktidar 25.02.2025 Tüm Yazıları
-
Ümit KIVANÇİç duvarlar 10.02.2025 Tüm Yazıları
-
Ahmet İNSELOtoriter Nasyonal-Kapitalizmin Yeni Eşiği: II. Trump Devri 5.02.2025 Tüm Yazıları
-
İhsan DAĞIİmamoğlu nasıl kurtulur? 1.02.2025 Tüm Yazıları
-
Kemal ÖZTÜRKKürt meselesindeki psikolojik bariyerler 17.01.2025 Tüm Yazıları
-
Münir AKTOLGABATI’DAN FARKLI BİR ÖRNEK OLARAK TÜRKİYE’DE VE ARAP ÜLKELERİNDE DEVRİMCİ DÖNÜŞÜM DİYALEKTİĞİ... 16.12.2024 Tüm Yazıları
-
Cenk DoğanÜRETİCİLERE İLK OLARAK KOOPERATİF LAZIM 4.12.2024 Tüm Yazıları
-
Cevat KORKMAZFiller ve Çimen... 22.11.2024 Tüm Yazıları
-
Tuncer KÖSEOĞLUTamirhanelere giden toplar… 4.11.2024 Tüm Yazıları
-
Ayşe HÜRDevletin Muhteşem Örgütlenmesi: 6-7 Eylül 1955 Pogromu 9.09.2024 Tüm Yazıları








































































































Yorum yazarak yorumunuzla ilgili doğrudan veya dolaylı tüm sorumluluğu tek başınıza üstleniyorsunuz. Yazılan yorumlardan Marmara Yerel Haber (marmarayerelhaber.com) hiçbir şekilde sorumlu tutulamaz.
Yazarın Diğer Yazıları
10.11.2025
8.11.2025
3.11.2025
1.11.2025
29.10.2025
27.10.2025
21.10.2025
18.10.2025
13.10.2025
11.10.2025