Hakan AKSAY
Bu yazıya Rusya ile Türkiye arasındaki krizin bir haftalık özetini yapıp yarattığı etkiye bir parça ışık tutabilmek için başladım.
Yazı bitmek üzereyken Paris’ten önemli açıklamalar geldi.
Rusya Devlet Başkanı Putin, “Elde ettiğimiz ek bilgiler daha da net gösteriyor ki, uçağımız Suriye’deki IŞİD petrolünün Türkiye’ye ulaşması için gerekli güvenliğin sağlanması amacıyla düşürüldü. Türkmenler ise bahane olarak kullanılıyor.” dedi.
Bu iddiayı daha önce birkaç kez reddetmiş olan Cumhurbaşkanı Erdoğan, bu kez sözlerinin vurgusunu pekiştirmek amacıyla şunları söyledi:
“Bilgim dahilinde böyle bir şey bugüne kadar olmamıştır. Bugüne kadar yasal yollardan petrol almışızdır. İspat edilirse ben bu makamda durmam. Putin’e de bunu soruyorum: Sen o makamda durur musun?”
Bu üslubun Cumhurbaşkanı’nın “Kasımpaşalı”, korkusuz, iddialı ve “hodri meydan” diyen stiline dayandığını hepimiz biliyoruz.
Ancak öyle veya böyle, Rus uçağının düşürülmesinden sadece altı gün sonra dünya kamuoyunda Erdoğan’ın istifası konusu (ihtimali) gündeme gelmiştir.
Hem de bunu gündeme getiren bizzat Erdoğan’ın kendisidir.
Bir hafta önce Türkiye’de kimilerinin “Canım, olay birkaç güne kadar kapanır gider” dediği uçak krizi böylesine güçlü bir etki yaratmıştır.
(Bu arada ilk gün yazdığım yazıya “Düşürülen uçak, Erdoğan-Davutoğlu yönetiminin en ciddi dış politika hatası oldu” başlığını attığım için beni “meseleyi abartmakla” suçlayanlara selam ederim.)
Şimdi gözler Moskova’nın IŞİD konusundaki iddialarını nasıl kanıtlayacağına çevrilmiştir.
Hatırlarsanız, Putin Antalya’daki G20 zirvesinden sonra “Elimizde IŞİD petrolünün pazarlanmasıyla ilgili bilgiler ve uçaklarla uydulardan çekilmiş olan fotoğraflar var” demişti.
Artık bütün dünya bunların açıklanmasını bekliyor.
Bir haftanın özeti
Kriz nasıl çıktı?
Türkiye, bundan bir hafta önce dünyanın en büyük ve güçlü devletlerinden birine silah çekti...
Ve vurdu.
Uçağın nerede vurulduğu, uyarılıp uyarılmadığı, uyarıldıysa – uçuş hızı ve uçuş bölgesi de göz önüne alınarak – bunun ne kadar zaman içinde, nasıl ve kaç kez yapıldığı gibi bir dizi konuda farklı açıklamalar yapıldı.
Vurulan uçak Suriye topraklarına düştü.
Kendilerini düşmekte olan uçaktan fırlatarak paraşüt yardımıyla kurtulmaya çalışan pilotlara yerden -bir bilgisayar oyunu oynar veya lunaparkta atış yapar gibi, neşeyle- ateş açtılar. Ahlakı ve vicdanı bırakın, uluslararası hukuka göre “savaş suçu” sayılan bu eylemin sonucunda pilotlardan biri öldürüldü. Bu “zafer”in açıklaması oradaki Türkmenlerden, Araplardan falan değil, Türkiye Cumhuriyeti vatandaşı, Elazığlı ülkücü Alparslan Çelik’ten geldi.
‘Kriz yönetimi’ fiyaskosu
Uçak düşürüldükten sonra Ankara’dan bir sürü açıklama yapıldı. Önce “Rus uçağının düşürüldüğü”, sonra “düşürülen uçağın hangi ülkeye ait olduğunun bilinmediği”, daha sonra “Rusmuş, ama ne yapabilirdik ki”, ardından “Rus olduğunu bilseydik vurmayabilirdik” gibi birçok cümle kuruldu.
“Kriz yönetimi”nin sefaleti başka bir alanda daha ortaya çıktı: Türkiye’nin en önemli komşularından biri, ticarette en büyük ikinci partneri, enerjide bağımlılık ilişkisi içinde bulunduğu (bu örneklere devam edilebilir) Rusya ile ortaya çıkan tehlikeli gerilimi gidermek için acilen üst düzey girişimlerde bulunulabilirdi.
Cumhurbaşkanı Erdoğan, Rus mevkidaşı Putin’i derhal arayabilir, hemen üzüntüsünü bildirerek özür dileyebilir (o an ve o şekildeözür, şimdiki gibi tartışmalı bir “şeref meselesi” olmayacaktı), “uçağın milliyetinin bilinmemesi”, “angajman” vs. gerekçeleri ve başsağlığı, tazminat gibi unsurları da kullanarak karşı tarafın tepkisini yumuşatmayı deneyebilirdi.
Bu yapılmadığı gibi, Rusya’yı daha fazla kızdıracak bir adım atıldı: Acilen Moskova değil Brüksel arandı ve NATO’dan Rusya’ya karşı koruma istendi.
Ve nihayet Putin ortaya çıkıp çok sert sözlerle Türkiye yönetimini suçladı.
Sonrasındaki 6 günde bu sert tutum devam ediyor.
Dahası Rusya’daki tepkiler, abartılı boyutlara ulaşarak ikili ilişkilerin bazı alanlarının durdurulması veya dondurulmasının dışında, genel olarak Türkiye ve Türkler karşıtı söylemlerin Rus medyasında ve toplumunda hızla yaygınlaşması, Rusya ile ilişkili olan (orada yaşayan, oraya giden, ticaret yapan, okuyan, Rusla evli olan vs.) bütün Türkiye vatandaşlarının tedirgin edilmesi sonucuna yol açtı (elbette Türkiye ve Türklerle benzer ilişkiler içindeki Ruslar da aynı şekilde ürkmüş durumdalar).
En tehlikeli ihtimal hâlâ gündemde
Ankara’dan gelen bazen yumuşak bazen sert açıklamalarda, uçağın düşürülme gerekçesi olarak “angajman kuralları” ve “daha önce herkesin uyarılması” gösterildi. Bu gerekçenin temel dayanağı “ulusal güvenliğin korunması” idi.
Uçağın düşürülmesinden bir hafta sonra, bugün karşılaştığımız sonuçlara bakarak “ulusal güvenliğimiz” açısından daha iyi, daha güçlü konumlarda mıyız, yoksa tersine bu açıdan karşılaştığımız tehlike ve zorluklar arttı mı; buna siz karar verin.
Kriz büyüyor ve hemen her alana yaygınlaşıyor.
En kötüsü, iki ülke arasında askerî gerginlik, çatışma ve savaş çıkması ihtimalidir.
Bu ihtimal, geçen bir hafta içinde ortadan kalkmamıştır. En ufak bir hata, bir kıvılcım, olmadık sonuçlara yol açabilir.
Ben uçak düşürülmesiyle başlayan kriz konusunda bundan önce üç yazı yazdım, bu dördüncüsü. Daha da yazacağım.
On yıllardır Türk-Rus ilişkilerini izleyen biri olarak maalesef pek iyimser değilim.
Şimdilik durumu özetleyen bu bölümü tamamlayarak krizin kimlerde ne tür duygular uyandırdığını eklemek istiyorum:
Kimler üzüldü? Kimler sevindi?
- Zaten sıkıntı içindeki Türkiye ekonomisi, Almanya’dan sonra ikinci önemli partneriyle ilişkilerinde daha şimdiden en az 5-6 milyar dolar zarar etmişe benziyor. Dolayısıyla “ekonomi kurmayları” ve iş çevreleri üzgün. Rusya’daki faaliyetleri kısıtlanan ve çeşitli baskılarla karşılaşan şirketler kaygılı.
- Şu anda en büyük darbeyi alan sektörlerin başında turizmgeliyor. Türk turizminin en önemli gelir kaynağı Almanlardan sonra Rus turistlerdi. 2012 ve 2013’te 4.5 milyon hedefine yaklaşan, bu yılın ilk 9 ayında Rusya’daki krizin de etkisiyle 800 bin kişi kadar fire veren Rus-Türk turizm hattı bundan sonra boşalacak. Rusya Türkiye’ye turist akışını durdurdu ve charter uçuşlarını yasakladı. Dolayısıyla turizmciler ve onunla ilgili sektörler neredeyse yasta.
- 1 Ocak 2016’dan itibaren Türkiye vatandaşlarının Rusya’yavizesiz girme hakkı kalkıyor. Türk işçilerinin işe alınması – yeni kontrat yapılarak işe girecekler için – engelleniyor. Türk şirketleri ve organizasyonları ile Rusya’da yaşayan, çalışan, okuyan, hatta yasal izinleri olanlar bile fiili uygulamalarla rahatsız ediliyor. Bu durum on binlerce insanı ürkütüyor.
- Türk inşaat sektörünün yurtdışındaki başarılarının ve kazançlarının odak noktasındaki Rusya, bundan sonra bu alanda da Türkiye’ye “dur” diyecek. Müteahhitler telaşlı.
- Türkiye-Rusya ulaşım ve nakliye hatlarına sınırlama ve denetimler getiriliyor. Bu önlemlerin artması ihtimali güçlü. İlgili bütün taraflar ve bu arada henüz faaliyetlerine dokunulmayan, ancak yolcu sayısı büyük ölçüde düşecek olan THY, oluşan kriz durumundan dolayı son derece sıkıntılı.
- Türk meyveleri, sebzeleri, et, tavuk ve başka gıda ürünleri iletekstil malları başta olmak üzere Türkiye’nin Rusya’ya gönderdiği bir dizi kalemde büyük darbe yiyen ihracatçılar ağlamaklı.
- Daha neler neler... “Türk dönerinden vazgeçilsin” diyenden“Türkiye’den futbolcu alınmayacak” kararına kadar... Dün daha önceden planlanmış olan 2016 Rusya-Türkiye Kültür Yılı etkinlikleri bile iptal edildi. Bu tür uygulamalardan kim mutlu olur ki?
- Bu arada bir Rus uzman “Bütün bu karmaşadan herhalde ancak Suriye lideri Esad’ın, Ermenistan’ın, Kürtlerin mutlu olabileceği”iddiasını dile getirdi. Ben bu iddiaya yorum yapmayayım.
- Merak ettiğim bir şey var: Geçen salı Rus uçağını vuranların “angajman kuralları”nı epeyce aşan amaçları ve hesapları olduğunu düşünüyorum. Bir hafta sonra, bugün gelinen noktada acaba onlar, ilk adımını attıkları bu büyük kriz içinde ne kadar mutlular?..
Yazarlar
-
Yıldıray OĞURSessizlik neden en büyük tehdittir? 25.06.2025 Tüm Yazıları
-
Mümtazer TÜRKÖNEDış Cephe ateş altında iken İç Cephe ne durumda? 24.06.2025 Tüm Yazıları
-
Fehmi KORUSaldırılarla İran’a ‘‘Ölümlerden ölüm beğen’’ denildi 24.06.2025 Tüm Yazıları
-
İsmet BerkanFatih Altaylı’yı hapse atacağız diye hukuku dibine kadar zorladılar 24.06.2025 Tüm Yazıları
-
İbrahim KahveciHer şey yolunda ise bu fahiş faiz nedir? 24.06.2025 Tüm Yazıları
-
Akdoğan ÖzkanWashington’un İran takıntısının şifreleri 23.06.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet TIRAŞUCUBE SİSTEM CEHENNEMİ… 23.06.2025 Tüm Yazıları
-
Alper GÖRMÜŞDoğru, ülke güvenliği demokrasisiz de sağlanabilir fakat bunu durmaksızın tekrarlamakta bir sorun va 23.06.2025 Tüm Yazıları
-
Cihan AKTAŞTahran bir kez daha bombalanırken 23.06.2025 Tüm Yazıları
-
Ali BULAÇSavaşın meşruiyeti ve ahlaki üstünlük meselesi 23.06.2025 Tüm Yazıları
-
Mustafa KaraalioğluYeryüzü artık bir Vahşi Batı… 23.06.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet Y. YılmazFıkra gibi ülke ama gel de gül! 23.06.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet Ali ALÇINKAYA"Masada Milyonlar Var;"Barış, Özgürlük ve Demokratik Toplum İçin Örgütlenmeliyiz 23.06.2025 Tüm Yazıları
-
İlker DEMİRİDAMCI İRAN, SOYKIRIMCI İSRAİL DEVLETİ Mİ? 23.06.2025 Tüm Yazıları
-
Fehim TAŞTEKİNİran'ın zor seçimi: Topyekûn savaş ya da taksitle ölüm 23.06.2025 Tüm Yazıları
-
Hakan AKSAYRusya, Suriye’den sonra İran’ı da kaybedebilir 22.06.2025 Tüm Yazıları
-
Ali BAYRAMOĞLUKürt meselesinde CHP’nin yakın dönem öyküsü 21.06.2025 Tüm Yazıları
-
Figen ÇalıkuşuÖcalan İsrail için ne dedi? 20.06.2025 Tüm Yazıları
-
Cafer SolgunDevlet “devletimiz” olur mu? 20.06.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet ALTANBasın Tarihi: Neo-Mussoli’nin “Havuz Medyası” 20.06.2025 Tüm Yazıları
-
Hasan Bülent KAHRAMANTürkiye için bir fırsat: CHP’de yeni kuşak siyaseti 20.06.2025 Tüm Yazıları
-
Çiğdem TOKERZeytin ağaçları ve şirketokrasi 20.06.2025 Tüm Yazıları
-
Erol KATIRCIOĞLUYeni milliyetçilik ve Öcalan 19.06.2025 Tüm Yazıları
-
Akif BEKİBahçeli'ye muhalefet ikna oldu da ortağı olmadı mı? 19.06.2025 Tüm Yazıları
-
Elif ÇAKIRNihai hedef Türkiye mi? 18.06.2025 Tüm Yazıları
-
Ümit AkçaySıcak yaz 18.06.2025 Tüm Yazıları
-
Mensur AkgünOyun içinde oyun… 18.06.2025 Tüm Yazıları
-
Cansu ÇamlıbelCHP Grup Başkanvekili Gökhan Günaydın: CHP anayasa değişikliği masasına oturmayacak, öyle bir komisy 18.06.2025 Tüm Yazıları
-
Gökhan BACIKTürkiye ne yapmalı? 17.06.2025 Tüm Yazıları
-
Mücahit BİLİCİModern katil 17.06.2025 Tüm Yazıları
-
Aydın SelcenDemokrasiye giderken cumhuriyetten olmak 17.06.2025 Tüm Yazıları
-
Murat BELGEDaha kötüsü her zaman mümkün 16.06.2025 Tüm Yazıları
-
Bekir AĞIRDIRMHP’nin yeni anayasa hamlesi, köklü bir rejim düzenlemesini mi işaret ediyor? CHP ne yapmalı? 16.06.2025 Tüm Yazıları
-
Eser KARAKAŞSiyasetin (ve biraz da ceplerin) finansmanı, yasalar, AKP ve CHP 15.06.2025 Tüm Yazıları
-
Mesut YEĞENBaas’tan ve İslamcılıktan Sonra 15.06.2025 Tüm Yazıları
-
Vahap COŞKUNÖzgür Özel’in İmtihanı 15.06.2025 Tüm Yazıları
-
Ali TürerBOŞ UMUT, SONU HÜSRAN 12.06.2025 Tüm Yazıları
-
Taha AkyolHer 4 liranın 3’ü faize! 11.06.2025 Tüm Yazıları
-
Ahmet TAŞGETİRENAKP ahlâkî üstünlük mü kazandı? 10.06.2025 Tüm Yazıları
-
Mahfi Egilmezİnsanlar Olmayan Parasını Nerelere Harcıyor? 9.06.2025 Tüm Yazıları
-
İlhami IŞIKBarış süreci için en büyük tehlike nasıl Türkiye’nin iç barışının bozulması oldu? 9.06.2025 Tüm Yazıları
-
Murat SevinçEşitlik korkusu ve 12 Eylül darbesinin büyük zaferi 4.06.2025 Tüm Yazıları
-
Ümit KARDAŞBir anayasa inşa süreci deneyimi: Yeni Anayasa Platformu (YAP) 4.06.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet OcaktanYerli-milli Kur’an meali AK Parti’ye nasip olacak! 2.06.2025 Tüm Yazıları
-
Tanıl BoraSokak 29.05.2025 Tüm Yazıları
-
İbrahim KirasErken seçim en geç ne zaman? 29.05.2025 Tüm Yazıları
-
Umur TALUSizin en sevdiğiniz tahakküm hangisi! 27.05.2025 Tüm Yazıları
-
Kemal CANSiyasi gündem notları: Üç süreç nerede kesişir veya nerede kopar? 27.05.2025 Tüm Yazıları
-
Taner AKÇAMRuşen Çakır’ın Abdurrahim Semavi ile Kürt açılımı görüşmesi 27.05.2025 Tüm Yazıları
-
Hakan TAHMAZ12 Mayıs, Bahçeli, mecburiyetler 21.05.2025 Tüm Yazıları
-
Berat ÖZİPEKYolsuzluklar, barış ve biz 21.05.2025 Tüm Yazıları
-
Hikmet MUTİAsoyşeytit Pres ' den Cemşit K.nın canlı PKK kongre izlenimleri... 13.05.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet AKAYOtoriterlikten Demokrasiye 12.05.2025 Tüm Yazıları
-
Metin Karabaşoğlu‘Türkiye Müslümanları’ kimler oluyor? 11.05.2025 Tüm Yazıları
-
Ahmet ÖZTÜRKÇetin Uygur bir kitaba sığar mı? 10.05.2025 Tüm Yazıları
-
Gökçer TahincioğluBilek güreşi yoksa masayı mı kıracak? 28.04.2025 Tüm Yazıları
-
Baskın ORANRahip Brunson ve öğrenci Rümeysa 25.04.2025 Tüm Yazıları
-
Sezin ÖNEYKopukluk ve “Anadolu Kırılması” 25.04.2025 Tüm Yazıları
-
Yüksel TAŞKINİktidar milli iradeyi “tapulu arazisi” sandığı için büyük bir bedel ödeyecek 22.04.2025 Tüm Yazıları
-
Ayhan ONGUNDEMOKRATİK EĞİTİM MÜCADELESİNE ADANMIŞ YAŞAMLAR 21.04.2025 Tüm Yazıları
-
Nuray MERTVeda ediyorum 15.04.2025 Tüm Yazıları
-
Gülçin AVŞARŞizofrenik yurttaşlık 14.04.2025 Tüm Yazıları
-
Hasan CEMALTerörsüz Türkiye! İyi güzel, peki ya demokratik Türkiye?.. 14.04.2025 Tüm Yazıları
-
Zeki ALPTEKİNTrump Küreselleşme Sürecini Geriye Döndürebilir mi? 13.04.2025 Tüm Yazıları
-
Pelin CENGİZTrump’ın yeni vergileri diye yazılır, ‘post modern merkantilizm’ diye okunur 7.04.2025 Tüm Yazıları
-
Cennet USLUİktidar neden umduğunu bulamadı? 2.04.2025 Tüm Yazıları
-
Mehveş EVİNBoykot ve sokaklar neden bu kadar korkutuyor? 2.04.2025 Tüm Yazıları
-
Hayko BAĞDATSokaklarda yükselen ses 28.03.2025 Tüm Yazıları
-
Nevzat CİNGİRTCoğrafya kaderimizmiş… 23.03.2025 Tüm Yazıları
-
Selva Demiralpİmamoğlu krizi ve ekonomik yansımaları 20.03.2025 Tüm Yazıları
-
Selami GÜREL“Adı belirsiz” süreç hızlı ilerliyor 16.03.2025 Tüm Yazıları
-
Halil BERKTAYPKK ve Türk solcuları (4) “Dağlarında gerilla var memleketimin” 16.03.2025 Tüm Yazıları
-
Etyen MAHÇUPYANKürt ‘açılımı’nın nedeni Suriye değil, Türkiye! 15.03.2025 Tüm Yazıları
-
Abdullah KıranYeni süreç, umut ve endişeler 11.03.2025 Tüm Yazıları
-
Haluk YurtseverKaosta 'hegemonya' arayışı 11.03.2025 Tüm Yazıları
-
DOĞAN ÖZGÜDENÖcalan'ın ilk barış çağrısından 27 yıl sonra... 10.03.2025 Tüm Yazıları
-
Arzu YILMAZHodri Meydan 10.03.2025 Tüm Yazıları
-
Berrin SönmezCumhur İttifakı'nın ‘muhalefeti dönüştürme görevi…’ 28.02.2025 Tüm Yazıları
-
Doğan AKINAhmet Sever: Eşsiz, kırgın, yalnız… 26.02.2025 Tüm Yazıları
-
Aydın ÜnalParti ve iktidar 25.02.2025 Tüm Yazıları
-
Murat YETKİNCHP’ye açılan soruşturmaların ortak hedefi Ekrem İmamoğlu 12.02.2025 Tüm Yazıları
-
Ümit KIVANÇİç duvarlar 10.02.2025 Tüm Yazıları
-
Ahmet İNSELOtoriter Nasyonal-Kapitalizmin Yeni Eşiği: II. Trump Devri 5.02.2025 Tüm Yazıları
-
KEMAL GÖKTAŞPınar Gültekin kararının anatomisi: Bu kararı ailenize izah edebilecek misiniz? 5.02.2025 Tüm Yazıları
-
İhsan DAĞIİmamoğlu nasıl kurtulur? 1.02.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet Ata UÇUMDEVLET VE KÜRTLER SORUN DEĞİL KONU! 26.01.2025 Tüm Yazıları
-
Şeyhmus DİKEN“Mesele”yi hayatın içinden çözmek 26.01.2025 Tüm Yazıları
-
Kemal ÖZTÜRKKürt meselesindeki psikolojik bariyerler 17.01.2025 Tüm Yazıları
-
Cemile BayraktarKürt meselesinin toplumsal boyutu 16.01.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet TEZKANErdoğan’ın planı tuttu 13.01.2025 Tüm Yazıları
-
Seyfettin GürselEkonomik büyümede iyimser olunabilir mi? 13.01.2025 Tüm Yazıları
-
Münir AKTOLGABATI’DAN FARKLI BİR ÖRNEK OLARAK TÜRKİYE’DE VE ARAP ÜLKELERİNDE DEVRİMCİ DÖNÜŞÜM DİYALEKTİĞİ... 16.12.2024 Tüm Yazıları
-
Necati KURBÜYÜK TÖS BOYKOTU 15.12.2024 Tüm Yazıları
-
Hakan AlbayrakDevrim 10.12.2024 Tüm Yazıları
-
Cenk DoğanÜRETİCİLERE İLK OLARAK KOOPERATİF LAZIM 4.12.2024 Tüm Yazıları
-
Cevat KORKMAZFiller ve Çimen... 22.11.2024 Tüm Yazıları
-
Tuncer KÖSEOĞLUTamirhanelere giden toplar… 4.11.2024 Tüm Yazıları
-
Ayşe HÜRDevletin Muhteşem Örgütlenmesi: 6-7 Eylül 1955 Pogromu 9.09.2024 Tüm Yazıları
-
Abdurrahman DilipakHakikat’e savaş açan troller! 26.08.2024 Tüm Yazıları
-
Ferhat KENTEL“Maarif” marifetiyle yeni “makbul vatandaş” kurma çabaları 26.07.2024 Tüm Yazıları
Yorum yazarak yorumunuzla ilgili doğrudan veya dolaylı tüm sorumluluğu tek başınıza üstleniyorsunuz. Yazılan yorumlardan Marmara Yerel Haber (marmarayerelhaber.com) hiçbir şekilde sorumlu tutulamaz.
Yazarın Diğer Yazıları
11.05.2025
10.05.2025
13.04.2025
29.03.2025
20.03.2025
6.03.2025
20.02.2025
13.02.2025
16.01.2025
9.01.2025