Kemal BURKAY
Bir süredir Stokholm’dayım. Kongre bitti, görevi devrettim ve sözde bir süreliğine dinlenmek için geldim. Ne gezer!
Bir kere kuzeyin, gündüzlerin kısa, gecelerinse uzun olduğu günlerine denk geldi. Üstelik geldiğimden beri güneş yüzü görmedik; yağmurlu, sisli günler birbirini izlemekte.
Gerçi ben böyle ortamlarda bile bir iyimserlik nedeni bulur, şiirsel bir atmosfer oluşturur, ona sarınırım.
Ama kendime öyle işler yarattım ki –aslında yapılması gereken işlerdi- sabahtan gece yarısına kadar günlerimi aldı. Böylece ne sıkılmaya zamanım oldu, ne şiirsel bir ortama…
Bunlardan biri “Kürtler ve Kürdistan” adlı tarih çalışmamdı. 6. Baskıya hazırlanırken bilgisayara aktarılmıştı. Onu baştan sona dikkatlice okuyup daha önceki baskılarda ve aktarım sırasında oluşan hataları düzelttim. Bunun yanı sıra kitaplarımı, onlarca yıldır birikmiş dergi ve gazeteleri, yazılarımı yerleştirdim, düzene soktum.
Bu işlerle uğraşırken 20 günüm gelip geçti bile…
Eski yazılarımı, notlarımı gözden geçirirken ilginç şeylerle karşılaştım. Tamamlanmayan şiirler, bazı notlar…
İşte size bir ak kağıdın üzerine çiziştirilip unutulmuş o yarım şiirlerden biri:
Ekim hüzün
Kasım yalnızlık
Aralık ayrılıktır
Bir başka, başlıksız üç mısra:
Güneş sağanağı altında kent
Tozu alınmış bir gökyüzü
Ve sinek kaydı deniz…
Bir başka kağıda ise şu notu düşmüşüm: “Bu dünyada düşünmediği halde var ve var olduğu halde düşünmeyen o kadar çok insan var ki!”
Bu söze bakıp belki şöyle dersiniz: Aynı şey değil mi? “Düşünmediği halde var” ve “var olduğu halde düşünmeyen...”
Yo, bir farkı var, hem de çok önemli bir fark… Bu sözü bana söyleten Dekart’ın ve Marks’ın hayata ve var oluşa dair iki farklı bakış açılarıdır.
Dekart’ın ünlü sözüdür: “Düşünüyorum, o halde varım…” Diğer bir deyişle Dekart, varlığının kanıtı olarak düşünebilme yetisini gösteriyor.
Marks’ın teorisi ise farklıdır. O düşünceyi gelişkin maddenin, insan beyninin ürünü sayar. Marks’ın penceresinden bakınca şöyle de diyebiliriz: Var olduğum için düşünüyorum.
Bu iki söz üstüne de uzun uzun yorum yapmak mümkün. Örneğin hayvanlar düşünebilir mi? Eğer düşünemiyorlarsa, Dekart’a bakarak onları yok mu saymalıyız?
Bu, düşüncenin çerçevesini nasıl çizdiğimize bağlıdır.
İnsan “alet kullanmasını başaran sosyal hayvan” olarak anlatılır. O ellerini kullanarak alet yapar ve elle birlikte beyin de gelişir. Biz insanlar düşünebilen tek canlı olmakla övünürüz. Zekâyı ise koşullara uyum sağlama yeteneği olarak tarif ederiz.
Ama hayvanların da içgüdüleri bizimkinden çok güçlü. İçgüdüler nasıl oluşmuş, onlar deneyimin bir ürünü değil mi? Balık bile oltaya hemen atılmıyor; birçok durumda kuşkulanıyor, çevresinde dönüp duruyor. Karga cevizi yüksekten taşa, betona bırakıp kırmasını beceriyor. Maymun çürük ağaç gövdesindeki böcekleri yemek için bir dal parçası, yani alet kullanıyor.
Böylece onlar da koşullara uyum sağlamayı çok güzel becermiyorlar mı?
Hadi hayvanları bir yana bırakalım; ne de olsa onların kol bacak, göz, kulak gibi organlarının yanı sıra, insanlarınki kadar gelişmemiş olsa da bir beyinleri var. Ama beyinleri olmayan bitkilere; ağaç, ot ve çiçeklere; hatta cansız taşa, suya, havaya ne demeli?.. Onlar da pekâlâ varlar. Demek ki var olmak için düşünmek şart değil.
Ayrıca hem hayvanların, hem bitkilerin sahip olduğu özellikler, yetenekler, renkler de müthiş bir evrimin ürünü değil mi? Buna bakınca biz insanların kendimizi dünyanın nadidesi sayıp evrenin merkezine koymamız için neden yok. Biz de varlığın binbir renginden, binbir varlık biçiminden biriyiz işte.
Bu durumda Dekart, bu lafı mecazi anlamda söylemediyse –ki mecazi anlamda değil, bu onun felsefesinin temeli- pek haklı görünmüyor. Marks Usta ise teorisini maddenin hareket ve değişim ilkesine dayandırır. Bu da maddeyi temel alan malum materyalist felsefedir.
Bana gelince, Marks’a hak verdiğim halde, bazı insanların durumuna bakarak Dekart ve Marks’ı karşı karşıya getirmiş ve şöylesine muzipçe bir rubai yazmışım:
Bilge Dekart: “Düşünüyorum, o halde varım…” dedi
Marks ise: “Temel maddedir, düşünce onun türevi…”
Bence ne o doğru söylüyor ne o! Çokları var ki
Varlık içinde ama, ne beyni var ne de yüreği! (*)
Evet, haksız mıyım? Bu dünyada varlık içinde yüzüp bir beyne ve yüreğe sahip değilmiş gibi davrananlar, ya da, Dekart’ın dediğinin aksine, “düşünmediği halde var”; Marks’ın dediğinin aksine, “var olduğu halde düşünmeyen” insanlar az mı?
Çevrenize bir bakın ve kararı siz verin…
Kemal Burkay
25 Kasım 2014- Stokholm
------------------------------
(*) Kürtçe orijinali:
Dekart got: “Difikirim, ango heme, rastî raman e...”
Marks got: “Berê madde tê, bingeh e, piştra ruh û can e.”
Bi raya min ne ew rast dibê, ne ew! Li vê dinyayê
Gelek hene ku bê mêjû û dil in, lê kêfa wan e...
Tîrmeh, 2003
www.dengekurdistan.nu
Yazarlar
-
Ali BAYRAMOĞLUÖzel ve CHP’ye dair son gözlemler 15.11.2025 Tüm Yazıları
-
Mustafa KaraalioğluÇözüm sürecinin CHP’si daha merkezde 15.11.2025 Tüm Yazıları
-
Ali TürerPATRON KİM? 15.11.2025 Tüm Yazıları
-
Yıldıray OĞURAK Parti üzerine doktora yapmış bir CHP lideri…. 15.11.2025 Tüm Yazıları
-
Figen ÇalıkuşuSuriye’de ‘altın oran’ nedir? 14.11.2025 Tüm Yazıları
-
Taha AkyolCHP nereye? 14.11.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet TEZKANİddianamenin ruhu siyasi 14.11.2025 Tüm Yazıları
-
DOĞAN ÖZGÜDEN"Arananlar" zulmü ne zaman son bulacak? 14.11.2025 Tüm Yazıları
-
Sedat KAYAİmamoğlu'na istenen 23 asırlık tarihi ceza: Roma İmparatorluğu kurulduğunda hapse girseydi hala ceza 14.11.2025 Tüm Yazıları
-
Bahadır ÖZGÜRBakın Şahan'ı şikayet eden kimmiş? Her balkona havuz yapan müteahhit savcıya koştu! 14.11.2025 Tüm Yazıları
-
Akif BEKİÖzgür Özel'le kahvaltı: CHP nereye böyle? 14.11.2025 Tüm Yazıları
-
Mümtazer TÜRKÖNECumhurbaşkanı adayını suç örgütü liderine dönüştürmek mümkün mü? 14.11.2025 Tüm Yazıları
-
Hakan TAHMAZBir iddianameden fazlası: CHP’yi dizayn girişimi 14.11.2025 Tüm Yazıları
-
Ahmet TAŞGETİREN“Boğazımdan tek kuruş geçmedi” 14.11.2025 Tüm Yazıları
-
Murat SevinçCHP hakkında kapatma davası açılır mı? Yok artık, daha neler! 14.11.2025 Tüm Yazıları
-
Mücahit BİLİCİKemalizm’in dindarlarca rehabilitasyonu 13.11.2025 Tüm Yazıları
-
Tanıl BoraMemnuniyetsizler 13.11.2025 Tüm Yazıları
-
Fehmi KORU‘Masumiyet karinesi’ mi, o da ne ki? 13.11.2025 Tüm Yazıları
-
İbrahim KahveciBir iddia-nağme 13.11.2025 Tüm Yazıları
-
KEMAL GÖKTAŞBir “yalanlama” yalanı: CHP üyeliği ve Kanada’ya iltica meselesinde gerçekler 13.11.2025 Tüm Yazıları
-
Akın ÖZÇERDemokrat Kral’ın anıları 13.11.2025 Tüm Yazıları
-
Nevzat CİNGİRTBelediyenin açıklaması gerçekleri gizliyor mu? 13.11.2025 Tüm Yazıları
-
Mehveş EVİNYerel yönetimlerle işbirliği kültür politikası için hayati 13.11.2025 Tüm Yazıları
-
M.Latif YILDIZÇÖZÜM SÜRECİ KOMİSYON VE EKMEN 12.11.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet OcaktanYeşil sarıklı hocalar bize böyle anlatmamışlardı 12.11.2025 Tüm Yazıları
-
Mensur AkgünBaşarılı bir diplomasi örneği… 12.11.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet Ali ALÇINKAYAEnternasyonalizm ve Demokratik Toplum Çağrısı... 12.11.2025 Tüm Yazıları
-
Erol KATIRCIOĞLUKürtler davete icabet ediyorlar 11.11.2025 Tüm Yazıları
-
İbrahim KirasDüşmanımız kimdir bizim? 11.11.2025 Tüm Yazıları
-
Eser KARAKAŞÖcalan 70’lerde mi kalmış? 11.11.2025 Tüm Yazıları
-
Fehim TAŞTEKİNAkdeniz’den Hazar’a hizalananlar ve Colani’nin Beyaz Saray günü 11.11.2025 Tüm Yazıları
-
Bekir AĞIRDIRAK Parti’nin 23 yılı: Kitle partisinden devlet partisine, siyaset dilinden güvenlik diline bir dönüş 11.11.2025 Tüm Yazıları
-
Cihan TuğalSosyalist yükseliş dağınık ama yine de oligarşiye bir darbe 11.11.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet TIRAŞİŞ CİNAYETLERİ VE CİNAYET EKONOMİSİ… 11.11.2025 Tüm Yazıları
-
Elif ÇAKIRHSK neden suskun? 11.11.2025 Tüm Yazıları
-
Doğu ErgilModernlik, gelenek ve Türkiye’nin zihinsel coğrafyası 9.11.2025 Tüm Yazıları
-
Gökhan BACIKBaşkanlık monarşisi (presidential monarchy) meselesi: Teorik bir izah 8.11.2025 Tüm Yazıları
-
İsmet BerkanEğer tuz da koktuysa ne yapmalı? 8.11.2025 Tüm Yazıları
-
Nuray MERTZohran Mamdani Türkiye’de neye denk düşer? 8.11.2025 Tüm Yazıları
-
Zülfü DİCLELİKeşke… 4.11.2025 Tüm Yazıları
-
Ümit KARDAŞSelahattin Demirtaş’ın yazısı, zihnimiz ve zihniyet labirenti 4.11.2025 Tüm Yazıları
-
Berrin SönmezMor-yeşil ekonomi: Ara dönem fırsat yaratabilir 3.11.2025 Tüm Yazıları
-
Kemal CAN“Önerisiz veya bizzat öneriyle eleştiri” 3.11.2025 Tüm Yazıları
-
Seyfettin GürselVahim bir gelişme: İşgücü piyasasında daralma 3.11.2025 Tüm Yazıları
-
Selva DemiralpFiyat istikrarı mı, finansal istikrar mı? 3.11.2025 Tüm Yazıları
-
Necati KUR3 MART 1924 YASALARI 3.11.2025 Tüm Yazıları
-
Ümit AkçayTrump, Fed ve para politikası: Sol, merkez bankası konusunda neyi savunmalı? 2.11.2025 Tüm Yazıları
-
İlker DEMİRSÜREÇ VE "DİLİN KEMİĞİ"! 31.10.2025 Tüm Yazıları
-
Vahap COŞKUNMenzile doğru bir adım daha 28.10.2025 Tüm Yazıları
-
İlhami IŞIKDünyanın araf dönemine denk gelen Türkiye’nin çözümü 25.10.2025 Tüm Yazıları
-
Etyen MAHÇUPYANKemalizm mi daha ‘iyi’, (Yeni) İttihatçılık mı? (3) 25.10.2025 Tüm Yazıları
-
Ali BULAÇİki din, iki tanrı tasavvuru 23.10.2025 Tüm Yazıları
-
Mesut YEĞENAK Parti 2.0’a Hazır Mıyız? 17.10.2025 Tüm Yazıları
-
Mahfi EgilmezGüvenli Liman: Altın ve Gümüş 14.10.2025 Tüm Yazıları
-
Sezin ÖNEYBaşkalarının acısı… 14.10.2025 Tüm Yazıları
-
Hasan Bülent KAHRAMAN‘Parlak gelecek’ ve sol gelecek... 12.10.2025 Tüm Yazıları
-
Fikret BilaSüreç yönetmenin sorumluluğu 11.10.2025 Tüm Yazıları
-
Metin Karabaşoğluİnsanların devletlerle savaşı 9.10.2025 Tüm Yazıları
-
Cemile BayraktarSosyal medya çürümüşlüğü 9.10.2025 Tüm Yazıları
-
İlnur ÇEVİKTrump’ın dünyasına hoşgeldiniz… 3.10.2025 Tüm Yazıları
-
nevzat cingirtNeden Yazmıyorsun? 30.09.2025 Tüm Yazıları
-
Cafer SolgunYazmak, ciddi bir iştir 28.09.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet ALTANAlev rengi hüznüyle sonbahar… 25.09.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet Ata UÇUMTERÖRSÜZ TÜRKİYE’YE GEÇİŞ SÜRECİ! 14.09.2025 Tüm Yazıları
-
Murat YETKİNÖcalan, Erdoğan’a “Seni yine başkan yaptırırız” sözü mü veriyor? 11.09.2025 Tüm Yazıları
-
Abdurrahman DilipakPalantir ve "Tech. Republic" 7.09.2025 Tüm Yazıları
-
Şeyhmus DİKENBarışı dilerken 6.09.2025 Tüm Yazıları
-
Baskın ORANTürkiye’de ve Yunanistan’da Aleviler – Yeni Bir Tablo 1.09.2025 Tüm Yazıları
-
Galip DALAYKüresel Güney Neden Çin’den Vazgeçmiyor 1.09.2025 Tüm Yazıları
-
Murat BELGEMete Tunçay 25.08.2025 Tüm Yazıları
-
Abdulmenaf KIRANÇÖZÜM NASIL GELİR! 20.08.2025 Tüm Yazıları
-
Hakan AKSAYPutin, Trump’ı parmağında oynatmaya devam ediyor 17.08.2025 Tüm Yazıları
-
Gülçin AVŞARSorumluktan kaçmak umuttan kaçmaktır 12.08.2025 Tüm Yazıları
-
Hakan AlbayrakKadife eldiven zamanı 10.08.2025 Tüm Yazıları
-
Zeki ALPTEKİNÜretici Güçlerin Gelişiminin Motorlarından Biri Olarak Toplumsal-Sınıfsal Mücadeleler 9.08.2025 Tüm Yazıları
-
Alper GÖRMÜŞZora girmiş bir anlatı: “ABD emperyalizminin değişmez stratejik hedefi bağımsız Kürt devleti” 1.08.2025 Tüm Yazıları
-
Berat ÖZİPEKEzberler bozulurken mağduriyetler de son bulmalı 1.08.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet AKAYAnkara, CHP, Çözüm Süreci ve Şam Arasındaki Tıkanıklık: 29.07.2025 Tüm Yazıları
-
Abdullah KıranYeni süreç ve Suriye denklemi 27.07.2025 Tüm Yazıları
-
Taner AKÇAMAcaba Kürt sorununun önündeki engel “Atatürk miti” mi? 14.07.2025 Tüm Yazıları
-
Cihan AKTAŞTahran bir kez daha bombalanırken 23.06.2025 Tüm Yazıları
-
Aydın SelcenDemokrasiye giderken cumhuriyetten olmak 17.06.2025 Tüm Yazıları
-
Hikmet MUTİAsoyşeytit Pres ' den Cemşit K.nın canlı PKK kongre izlenimleri... 13.05.2025 Tüm Yazıları
-
Ahmet ÖZTÜRKÇetin Uygur bir kitaba sığar mı? 10.05.2025 Tüm Yazıları
-
Yüksel TAŞKINİktidar milli iradeyi “tapulu arazisi” sandığı için büyük bir bedel ödeyecek 22.04.2025 Tüm Yazıları
-
Ayhan ONGUNDEMOKRATİK EĞİTİM MÜCADELESİNE ADANMIŞ YAŞAMLAR 21.04.2025 Tüm Yazıları
-
Pelin CENGİZTrump’ın yeni vergileri diye yazılır, ‘post modern merkantilizm’ diye okunur 7.04.2025 Tüm Yazıları
-
Cennet USLUİktidar neden umduğunu bulamadı? 2.04.2025 Tüm Yazıları
-
Hayko BAĞDATSokaklarda yükselen ses 28.03.2025 Tüm Yazıları
-
Selami GÜREL“Adı belirsiz” süreç hızlı ilerliyor 16.03.2025 Tüm Yazıları
-
Halil BERKTAYPKK ve Türk solcuları (4) “Dağlarında gerilla var memleketimin” 16.03.2025 Tüm Yazıları




























































































Yorum yazarak yorumunuzla ilgili doğrudan veya dolaylı tüm sorumluluğu tek başınıza üstleniyorsunuz. Yazılan yorumlardan Marmara Yerel Haber (marmarayerelhaber.com) hiçbir şekilde sorumlu tutulamaz.
Yazarın Diğer Yazıları
25.02.2022
28.08.2021
16.05.2020
12.05.2020
8.05.2020
4.05.2020
29.01.2020
18.10.2019
10.10.2019
24.03.2020