Markar ESAYAN
Hayatı, parçalı algılamaya alışmışız. Olayları ve zamanı bölerek algılıyoruz. Bu bağlantı kopukluğu ümitsizliği beraberinde getiriyor. Geleceğin kaygıları “şimdi”nin üzerine biniyor, sonra o ikisi geçmişi “an”dan koparıp insanı bir hücreye kapatıyor. “Geçmiş için bir şey yapılamaz. Şimdiki an, geleceğin felaketlerini önlemek için feda edilmelidir” kanısı buradan geliyor.
Yani elimizde olan iki şeyi, geçmişi yanlış hatırlayarak, şimdi’yi ise geleceğin korkutucu beklentilerine kurban ederek etkisizleştiriyoruz.
Mesela ölüm... Yitirdiğimiz sevdiklerimiz... Ayrılıklar sonra... Artık bizden uzak olanlar, bizim uzaklaştıklarımız. Hep o son anda donar yaşadıklarımız. Anılar hep o son yaşanan kırılmaya dair olur.
Hayatlarının sonbaharında aşkı yakalamış bir çiftin hikâyesini anlatan o filmi hatırlıyorum. Her şey rüya gibi yaşanırken, kadın kanser olmuştu. Ölümün yakın olduğunu ikisi de biliyordu. Adam tüm soğukkanlılığına rağmen yıkılmıştı. Amerikalı kadının o hep görmeyi arzu ettiği saklı vadiye gittiler. Yağmur bastırdı. Yeşil çayırların arasında, büyüleyici bir doğanın kucağında, ölümün hemen yanlarında olduğunu bilen birbirine âşık iki insan. Erkek çok üzgün. Kadın ise çok daha bilgeydi. Çoğunluk öyle olmaz mı zaten?
Bir kulübeye sığındılar. Kadın ağlayan yaşlı adamın ellerini tuttu; “Ben öldüğümde çok üzülme. Ölümümden ibaret olmasın sendeki hatıram. Çünkü, o ölüm, bizim güzel günlerimizin, şimdi çekilen acı da, geçmişte yaşadığımız mutlulukların doğal bir parçası.”
Kadın aslında, ölümün verdiği bilgelikle, adamın parçalanmış algısını ve yüzeyselliğini tamir ediyordu. Bir türlü yastan çıkamayan, daha doğrusu bir türlü yasa giremeyen insanlardaki o algı parçalanması.
Ölüleri rahat bırakmak. Terk edenleri, terk edilenleri, tüm kayıpları rahat bırakmak.. saygının gereğidir bu, şifanın da... Yoksa, yaşanan tüm güzellikler de hayattan çıkarılmış, insana ve her şeye haksızlık edilmiş olur. Bu hayatı durdurur, iyi şeyler yaşamayı engeller. Yaslar tutulmalı, yaslar bitmeli ve hayata devam etmeli.
Ama bunun olması için, “şeyleri” hayatımızda doğru yerlere yerleştirmek gerek.
Sevmenin bir ahlakı ve kuralı vardır. Çoğu insan dertlerine deva olsun diye sevmeye çalışıyor. Eşlerini, sevdiklerini, dostları, dertlerin ve kaygıların çöp tenekesi gibi kullanıyorlar. İnsanlar bir misyonla girebiliyorlar ancak hayatlarına. Onlara deva olmak için. Kendileriyle ilgili şu yanlış kanaati değiştirse insanlar; saf kurbanlar olmadıklarını, hesapçı ve bencil beklentilerle dolu oldukları gerçeğini fark etseler. Bir hayali insanlara en baştan giydirip, sonra hayal kırıklığına uğramak. Sevginin bu hesapların içinde ezilip gitmesi. Aranan şeyler değil, yöntem yanlış sanki.
Ölene kızılır mı mesela? Kızıyoruz. Hayatımızda üstlendiği görevleri eksik bıraktığını ve aslında bizim düşmanımız olduğunu düşünüyoruz. Bir sürü projenin yarım kalmasına duyulan bir öfke...
Sevmek doğuştan getirdiğimiz doğal bir özellik değil. İlk zamanlarda hissettiğiniz ve sonra tükenen o şey de sevgi değil. Olsa olsa doğanın insana verdiği bir başlangıç sermayesi. Ondan geçici bir tutku yaratmak da, emek verip sevgiyi ortaya çıkarmak da insanın elinde.
Sevgi karşındakini işgal etmek değildir. Sevgi karşındakini merak etmektir. Sevgi beklentisizliktir. Sevgi bu beklentisizliğin suladığı filizin büyüdüğünü izlemek ve ne çok şey kazandığımıza şaşırmaktır.
Sevgi davete gönlü boş gitmemektir. Kendini yavaş yavaş sunmak, karşındakini de acele ettirmemektir. Sevgi mülkiyet hakkı değildir. Sevgi bazen yitirmeyi göze almaktır. Sevgi yalnızlıktan korkmanın şifası da değildir. Yalnızlık insanın kendisiyle karşılaşma korkusudur, içsel bir meseledir. Severek iyileşebilirsiniz, ama sizi iyileştirecek olan sevdiğiniz kişiden beklentileriniz değil, birlikte yaptığınız yolculukta başınıza gelenlerdir.
Maddeye kütlesini veren Tanrı Parçacığı ise, insana anlamını veren sevgidir.
Yazarlar
-
Yıldıray OĞURSessizlik neden en büyük tehdittir? 25.06.2025 Tüm Yazıları
-
İbrahim KahveciHer şey yolunda ise bu fahiş faiz nedir? 24.06.2025 Tüm Yazıları
-
Fehmi KORUSaldırılarla İran’a ‘‘Ölümlerden ölüm beğen’’ denildi 24.06.2025 Tüm Yazıları
-
İsmet BerkanFatih Altaylı’yı hapse atacağız diye hukuku dibine kadar zorladılar 24.06.2025 Tüm Yazıları
-
Mümtazer TÜRKÖNEDış Cephe ateş altında iken İç Cephe ne durumda? 24.06.2025 Tüm Yazıları
-
İlker DEMİRİDAMCI İRAN, SOYKIRIMCI İSRAİL DEVLETİ Mİ? 23.06.2025 Tüm Yazıları
-
Cihan AKTAŞTahran bir kez daha bombalanırken 23.06.2025 Tüm Yazıları
-
Akdoğan ÖzkanWashington’un İran takıntısının şifreleri 23.06.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet TIRAŞUCUBE SİSTEM CEHENNEMİ… 23.06.2025 Tüm Yazıları
-
Alper GÖRMÜŞDoğru, ülke güvenliği demokrasisiz de sağlanabilir fakat bunu durmaksızın tekrarlamakta bir sorun va 23.06.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet Y. YılmazFıkra gibi ülke ama gel de gül! 23.06.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet Ali ALÇINKAYA"Masada Milyonlar Var;"Barış, Özgürlük ve Demokratik Toplum İçin Örgütlenmeliyiz 23.06.2025 Tüm Yazıları
-
Ali BULAÇSavaşın meşruiyeti ve ahlaki üstünlük meselesi 23.06.2025 Tüm Yazıları
-
Mustafa KaraalioğluYeryüzü artık bir Vahşi Batı… 23.06.2025 Tüm Yazıları
-
Fehim TAŞTEKİNİran'ın zor seçimi: Topyekûn savaş ya da taksitle ölüm 23.06.2025 Tüm Yazıları
-
Hakan AKSAYRusya, Suriye’den sonra İran’ı da kaybedebilir 22.06.2025 Tüm Yazıları
-
Ali BAYRAMOĞLUKürt meselesinde CHP’nin yakın dönem öyküsü 21.06.2025 Tüm Yazıları
-
Çiğdem TOKERZeytin ağaçları ve şirketokrasi 20.06.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet ALTANBasın Tarihi: Neo-Mussoli’nin “Havuz Medyası” 20.06.2025 Tüm Yazıları
-
Cafer SolgunDevlet “devletimiz” olur mu? 20.06.2025 Tüm Yazıları
-
Hasan Bülent KAHRAMANTürkiye için bir fırsat: CHP’de yeni kuşak siyaseti 20.06.2025 Tüm Yazıları
-
Figen ÇalıkuşuÖcalan İsrail için ne dedi? 20.06.2025 Tüm Yazıları
-
Erol KATIRCIOĞLUYeni milliyetçilik ve Öcalan 19.06.2025 Tüm Yazıları
-
Akif BEKİBahçeli'ye muhalefet ikna oldu da ortağı olmadı mı? 19.06.2025 Tüm Yazıları
-
Cansu ÇamlıbelCHP Grup Başkanvekili Gökhan Günaydın: CHP anayasa değişikliği masasına oturmayacak, öyle bir komisy 18.06.2025 Tüm Yazıları
-
Mensur AkgünOyun içinde oyun… 18.06.2025 Tüm Yazıları
-
Ümit AkçaySıcak yaz 18.06.2025 Tüm Yazıları
-
Elif ÇAKIRNihai hedef Türkiye mi? 18.06.2025 Tüm Yazıları
-
Aydın SelcenDemokrasiye giderken cumhuriyetten olmak 17.06.2025 Tüm Yazıları
-
Mücahit BİLİCİModern katil 17.06.2025 Tüm Yazıları
-
Gökhan BACIKTürkiye ne yapmalı? 17.06.2025 Tüm Yazıları
-
Bekir AĞIRDIRMHP’nin yeni anayasa hamlesi, köklü bir rejim düzenlemesini mi işaret ediyor? CHP ne yapmalı? 16.06.2025 Tüm Yazıları
-
Murat BELGEDaha kötüsü her zaman mümkün 16.06.2025 Tüm Yazıları
-
Vahap COŞKUNÖzgür Özel’in İmtihanı 15.06.2025 Tüm Yazıları
-
Eser KARAKAŞSiyasetin (ve biraz da ceplerin) finansmanı, yasalar, AKP ve CHP 15.06.2025 Tüm Yazıları
-
Mesut YEĞENBaas’tan ve İslamcılıktan Sonra 15.06.2025 Tüm Yazıları
-
Ali TürerBOŞ UMUT, SONU HÜSRAN 12.06.2025 Tüm Yazıları
-
Taha AkyolHer 4 liranın 3’ü faize! 11.06.2025 Tüm Yazıları
-
Ahmet TAŞGETİRENAKP ahlâkî üstünlük mü kazandı? 10.06.2025 Tüm Yazıları
-
İlhami IŞIKBarış süreci için en büyük tehlike nasıl Türkiye’nin iç barışının bozulması oldu? 9.06.2025 Tüm Yazıları
-
Mahfi Egilmezİnsanlar Olmayan Parasını Nerelere Harcıyor? 9.06.2025 Tüm Yazıları
-
Ümit KARDAŞBir anayasa inşa süreci deneyimi: Yeni Anayasa Platformu (YAP) 4.06.2025 Tüm Yazıları
-
Murat SevinçEşitlik korkusu ve 12 Eylül darbesinin büyük zaferi 4.06.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet OcaktanYerli-milli Kur’an meali AK Parti’ye nasip olacak! 2.06.2025 Tüm Yazıları
-
İbrahim KirasErken seçim en geç ne zaman? 29.05.2025 Tüm Yazıları
-
Tanıl BoraSokak 29.05.2025 Tüm Yazıları
-
Kemal CANSiyasi gündem notları: Üç süreç nerede kesişir veya nerede kopar? 27.05.2025 Tüm Yazıları
-
Umur TALUSizin en sevdiğiniz tahakküm hangisi! 27.05.2025 Tüm Yazıları
-
Taner AKÇAMRuşen Çakır’ın Abdurrahim Semavi ile Kürt açılımı görüşmesi 27.05.2025 Tüm Yazıları
-
Hakan TAHMAZ12 Mayıs, Bahçeli, mecburiyetler 21.05.2025 Tüm Yazıları
-
Berat ÖZİPEKYolsuzluklar, barış ve biz 21.05.2025 Tüm Yazıları
-
Hikmet MUTİAsoyşeytit Pres ' den Cemşit K.nın canlı PKK kongre izlenimleri... 13.05.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet AKAYOtoriterlikten Demokrasiye 12.05.2025 Tüm Yazıları
-
Metin Karabaşoğlu‘Türkiye Müslümanları’ kimler oluyor? 11.05.2025 Tüm Yazıları
-
Ahmet ÖZTÜRKÇetin Uygur bir kitaba sığar mı? 10.05.2025 Tüm Yazıları
Yorum yazarak yorumunuzla ilgili doğrudan veya dolaylı tüm sorumluluğu tek başınıza üstleniyorsunuz. Yazılan yorumlardan Marmara Yerel Haber (marmarayerelhaber.com) hiçbir şekilde sorumlu tutulamaz.
Yazarın Diğer Yazıları
9.05.2019
2.05.2019
24.04.2019
21.04.2019
18.04.2019
16.04.2019
13.04.2019
10.04.2019
3.02.2019
28.03.2019