Murat BELGE
Bu sabahın (yani cumartesi) gazetelerinde Selahattin Demirtaş’ın Başbakan’ın çağrısına cevabı yayımlanıyor. Başbakan’ın çağrısı koşulluydu : “Şöyle şöyle yapacak iseniz konuşalım”! Cevap da koşullu : “Samimi isen konuşalım.” Bir de eki vardı : “BDP ile ilgili görüşünü toptan değiştirsin.” Bunların hepsi, iki gün sonra konuşmayı kesmenin ve kesildiği için karşı tarafı suçlamanın tedbirleri. Belli ki taraflar stratejilerini konuşarak sonuç almaktan çok kesintiye mazeret bulmak üstüne kuruyorlar.
Başbakan BDP için kullandığı dili değiştirse gerçekten iyi olur. Çünkü bu dil, konuşarak anlaşmayı uman birinin dili değil. Bütün görüşlerini değiştirmeye gelince, bu Başbakan’dan çok BDP’nin elinde. Çünkü o görüşler BDP’nin şimdiye kadar sergilediği davranışlarla biçimlendi. Bu davranışlar da barışa ya da anlaşmaya katkıda bulunacak mahiyette şeyler değildi. Yalnız Başbakan değil, hepimizin, Kürt tarafının istediği şeyin barış olduğuna ikna edilmemiz gerekiyor.
Dünkü yazımı bitirdiğim noktaya döneyim : olayın bugün geldiği noktada, bir hükümetin Kürtler’in partisine “PKK ile bütün ilişiğini kes, gel benim yanımda dur” çağrısında bulunmasının anlamı olmadığı gibi, böyle bir şeyin faydası da yok. O ilişkinin olması, olmamasından daha yararlı. Bunun böyle olmaması için, çok daha önceden, Kürt sorununun demokratik siyaset platformunda serbestçe tartışılmasının imkânını yaratmalıydık. Bunu yapan siyasî partilerin kurulmasına, öneri ve strateji geliştirmesine izin vermeliydik. Bu özgür tartışma ortamında Kürtler’in Türkiye’den ayrı devlet kurmalarını savunmak da serbest olmalıydı. Böyle bir demokrasi kurunca, kurulmuşsa, şimdi Kürtler’in hâlâ sahip olmak için didindikleri haklar zaten çoktan ülkenin gündelik gerçeklikleri arasına girmiş olurdu.
Ama Türkiye Cumhuriyeti devleti bunları aklından geçirmedi. Aklından geçirenleri yıldırmak için elinden geleni yaptı. Bunları telaffuz eden birinin siyaset alanına ayak basmasını sonuna kadar engelledi. Oysa sağcı siyaset adamları arasında bile, baş başa konuşurken, “Türkiye’nin rahat soluk almasını sağlayacaksa, Kürtler’in ayrılması da tartışılabilmeli” diyen kişileri bilirim. Ama bunu siyaset kürsüsünde söylediklerini düşünün...
Kürtler’in haklarını legal-demokratik platformda savunmak amacıyla partiler kuruldu. Hiçbiri yaşatılmadı.
Türkiye İşçi Partisi sosyalistti, onun için diş biliyorlardı. Ama 12 Mart’ta “Kürtçülük yaptığı için” kapattılar. O partide yer almış Kürt aydınları ondan sonra biraraya gelemediler.
Bugün BDP dediğimiz parti HEP olarak kurulduğundan beri alfabedeki bütün harf kombinezonlarını denedi. Ama her zaman PKK’ya yakın duruyordu. İyi de, PKK’ya hiç yakın durmayan partiler de kuruldu. Bunlardan bazılarını kuranlar PKK’nın bir suikastına uğrayabileceklerini düşündükleri halde doğru bildiklerini yaptılar. Ama Türkiye Cumhuriyeti devleti bunların hepsini kapattı. Bir Kürt için, PKK’nın nüfuz alanı dışında, ayağını basabileceği bir karış toprak bırakmadı. Türkiye Cumhuriyeti devleti.
Bunlar yapılmasa ve demokratik yolda karar kılınsa büyük bir ihtimalle PKK olmayabilirdi. Veya olabilirdi. Ama o zaman her türlü sorunu demokratik platformda tartışmayı benimseyen (bunu denemiş ve sonuç almış) bir Kürt siyaseti olurdu.
Şerafettin Elçi parti kurmuş olanlardan biri. PKK’nın denetlediği bir alanda bulunmaktan kaçındı sonuna kadar. Altan Tan inançlı bir İslâmcı’dır. PKK ile bir düşünce yakınlığı içinde bulunduğu düşünülemez (Kürt olmanın yarattığı ortaklıklar dışında). Ama bugün ikisi de BDP’nin oluşturduğu platformda siyaset yapıyor.
Şimdi bu tarihi tersine çevirme imkânımız yok. Bunu tartışabiliriz, tartışmamız iyi de olur. Ama “olmamış gibi” yapamayız, “gibi yapma”yı ne kadar seversek sevelim. Başlangıç noktası, yani gidişatta bir değişiklik olacaksa, o değişikliğin başlangıç noktası burası.
Anlaşmak üzere konuşmaya sahiden niyetiniz varsa, buyurun buradan başlayın.
Yazarlar
-
Yıldıray OĞURHavf ve reca arasında yeni bir yıla... 31.12.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet Ocaktan2026’da deliler çağına karşı bir umut ışığı yanar mı? 31.12.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet Ali ALÇINKAYA2026’ya Girerken; Barış, Demokratik Toplum ve Enternasyonal Özgürlük Yürüyüşü... 31.12.2025 Tüm Yazıları
-
Taha AkyolKara bir yıl 2025 31.12.2025 Tüm Yazıları
-
İbrahim KahveciOkudukça yoksullaşan bir ülkeyiz 31.12.2025 Tüm Yazıları
-
Akif BEKİVicdansız senenin kelimesi dijital vicdanmış 31.12.2025 Tüm Yazıları
-
Gökhan BACIKErken Cumhuriyet dönemi eleştirileri: Revizyonizm mi, Türk usülü “woke” mu? 31.12.2025 Tüm Yazıları
-
Mümtazer TÜRKÖNEBölücüler ve Ülkücüler 31.12.2025 Tüm Yazıları
-
Mensur AkgünGemini’ye göre 2026’da Türkiye… 31.12.2025 Tüm Yazıları
-
Hakan TAHMAZTürkiye’ye özgü sürecin muhasebesi 30.12.2025 Tüm Yazıları
-
Fehim TAŞTEKİNAfrika Boynuzu’ndaki oyun: İsrail kime şah çekti? 30.12.2025 Tüm Yazıları
-
Ahmet TAŞGETİRENNasıl anılmak isterdiniz? 30.12.2025 Tüm Yazıları
-
KEMAL GÖKTAŞBarış Akademisyenleri'nin göreve iadesine istinaf engeli: Daire, Danıştay kararına direndi 30.12.2025 Tüm Yazıları
-
Erol KATIRCIOĞLUÇözüm için mücadele demokrasi için mücadeledir 30.12.2025 Tüm Yazıları
-
Fehmi KORU2026: Beklentiler, beklentiler… 30.12.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet TIRAŞYENİ YILDA DA KURU EKMEK BİZİ BEKLİYOR… 29.12.2025 Tüm Yazıları
-
Murat SevinçLeyla Zana ve Gözde Şeker ne yaptı? 29.12.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet TEZKANİktidar medyası infilak etti 29.12.2025 Tüm Yazıları
-
Akın ÖZÇER23 yılın en kötüsü 29.12.2025 Tüm Yazıları
-
Bahadır ÖZGÜRUyuşturucu dosyasındaki sürpriz isim! "Cumhurbaşkanımızın tensipleri ile…" 29.12.2025 Tüm Yazıları
-
Bekir AĞIRDIRTürkiye'de davaların portresine kısa bir bakış: Hâlâ en güçlü ortak talep neden adalet? 29.12.2025 Tüm Yazıları
-
Nevzat CİNGİRTBir fotoğraf karesinden çok daha ötesi... 29.12.2025 Tüm Yazıları
-
Eser KARAKAŞUlus devlet, milli egemenlik, çevre, insan hakları, uyuşturucu ve Venezuela 29.12.2025 Tüm Yazıları
-
Kemal CAN2025 giderken 28.12.2025 Tüm Yazıları
-
Mesut YEĞENRaporların Gösterdiği 28.12.2025 Tüm Yazıları
-
Mustafa PAÇALRTÜK ve basın özgürlüğüne geçit yok… 28.12.2025 Tüm Yazıları
-
Abdulmenaf KIRAN11. YARGI PAKETİ, YENİ ADALETSİZLİK VE EŞİTSİZLİKLER YARATTI 28.12.2025 Tüm Yazıları
-
Ahmet İlhanKararsızlığın Erdemi: Kesinliğin Gölgesinde Düşünmek 27.12.2025 Tüm Yazıları
-
Ali BAYRAMOĞLUÜlke siyasetin neresinde, hangi evresinde? 27.12.2025 Tüm Yazıları
-
Tanıl BoraYılın Kelimesi 27.12.2025 Tüm Yazıları
-
Cihan TuğalSovyetler ve Bookchin 26.12.2025 Tüm Yazıları
-
Yetvart DANZİKYANLeyla Zana vakası bir gösterge. Ama neyin? 26.12.2025 Tüm Yazıları
-
Figen ÇalıkuşuSuriye, güvenlik ve 15 milyon bağımlı… 26.12.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet ALTAN100 Bin Dolar Kazanan “Yeni Yoksul” Mu? 26.12.2025 Tüm Yazıları
-
Nuray MERTİslamcılık Öldü mü? 26.12.2025 Tüm Yazıları
-
Mustafa Karaalioğlu‘Entegre strateji’ varsa, niye tek yönünü görüyoruz? 25.12.2025 Tüm Yazıları
-
Doğu ErgilGüvenlikten kimliğe, inkârdan yurttaşlığa 24.12.2025 Tüm Yazıları
-
İsmet BerkanKomisyonda uzlaşma çıkmazsa süreç yine de ilerler mi? 24.12.2025 Tüm Yazıları
-
Mücahit BİLİCİSekülerleşme sorunu veya Müslümanlar nasıl modernleşecek? 23.12.2025 Tüm Yazıları
-
Murat BELGEYüzdük yüzdük 22.12.2025 Tüm Yazıları
-
Ümit AkçayPax Americana sonrası Almanya: Yeşil dönüşümden askeri Keynesçiliğe 21.12.2025 Tüm Yazıları
-
Vahap COŞKUNKüfürbazlar ve ötesi 19.12.2025 Tüm Yazıları
-
Cemile BayraktarThank you Ahmed 19.12.2025 Tüm Yazıları
-
İbrahim KirasAK Parti hariç herkes CHP 19.12.2025 Tüm Yazıları
-
Seyfettin GürselPara politikasında sınav zamanı 18.12.2025 Tüm Yazıları
-
Abdurrahman DilipakNüfusumuz dibe vururken! 18.12.2025 Tüm Yazıları
-
Şeyhmus DİKEN"O Yıl", hangi yıl? 15.12.2025 Tüm Yazıları
-
Elif ÇAKIRBu durumda AİHM yetkilileri de Trump’tan yardım istesin… 13.12.2025 Tüm Yazıları
-
Berrin Sönmezİktidar politikası ters mi tepiyor, tersine mi işletiliyor? 13.12.2025 Tüm Yazıları
-
Ümit KARDAŞEntelektüel üretimin kaybı-Rejimin vesayeti-Siyasetin iflası 13.12.2025 Tüm Yazıları
-
Yıldız ÖNENGüney Amerika’da büyüyen gölge 13.12.2025 Tüm Yazıları
-
Mahfi EgilmezOrta sınıf nereye gitti? 12.12.2025 Tüm Yazıları





















































Yorum yazarak yorumunuzla ilgili doğrudan veya dolaylı tüm sorumluluğu tek başınıza üstleniyorsunuz. Yazılan yorumlardan Marmara Yerel Haber (marmarayerelhaber.com) hiçbir şekilde sorumlu tutulamaz.
Yazarın Diğer Yazıları
8.12.2025
1.12.2025
24.11.2025
25.08.2025
6.08.2025
1.08.2025
28.07.2025
22.07.2025
30.06.2025
16.06.2025