Akif BEKİ
'Karmaşık anlatıyorsun, edebiyat kafa şişiriyor, bizi yormadan basite indirge, yekten sonucu söyle gidelim; iyi mi kötü mü, siyah mı beyaz mı' diyen aceleciler için yalınlaştırıyorum:
Sevilenin, ölesiye sevilmeyi hak ettiğinden hiç şüphe etmediği aşk, gerçek değildir.
Çünkü sadece madrabazlar, kendilerini olduklarından farklı gösterip göstermediklerinden kuşkulanmazlar.
Göz boyayan bir madrabaz olduğunu, madrabaza mı anlatacaksınız! Kendisini zaten adı gibi bilir o.
İç yüzlerini tanıdıklarından; acaba bir madrabaz olabilir miyim, hakkımda yanıltıyor muyum diye en ufak bir gelgit yaşamazlar.
Maskelerinin düşeceğinden, foyalarının çıkacağından ve haklarındaki gerçeğin anlaşılacağından korkmaz sahte aşıklar.
Ve tereddüt göstermemeleri, bu aşk hokkabazlarının gerçekmiş gibi görünmesini sağlar.
Muhatabınız, uğruna ölünecek aşık olduğuna inanıyorsa yazının sonu sizin için iyi bitmiyor velhasıl.
Kıssadan hissenizi de alıp ayrılabilirsiniz: Siz siz olun, yalandan seven gönül hırsızlarına çarpılmayın. Aşklarına güvenilmez, kalp para kadar dandiktirler.
Ha babam film çevirirler. Biletinde ‘ölumsüz aşk’ yazan melodrama girer ama bir acıklı komedi izler çıkarsınız.
Alacağını alanlar dağıldıysa...”Yemek sadece karın doyurmak için yenmez; yazı da slogan atmak değildir, dünyayı siyah-beyaz iki renge indirgemek için okunmaz” diyenlerle devam edelim biz.
1970’lerde psikiyatri literatürüne giren bir rahatsızlık var. Kişi, başarısını ve alkışı hak ettiğinden şüpheye düşer. Şöhretinin asılsız olduğu duygusuna kapılır. Popülaritesinin gerçekliğinden kuşkulanmaya başlar.
Adına “Impostor”, yani “Sahtekar Sendromu” deniyor.
Tanımı gereği, daha çok şöhret sahipleri buna yakalanır.
Avrupa’dan, Amerika’dan magazin haberlerinde duyarsınız. Filan ödüllü artist, falan ünlü modacı, feşmekan yıldız şarkıcı ‘sahtekar’ hissetmekten şikayetçi diye.
Epeydir kafamı kurcalıyor, neden Türkiye’de rastlamıyoruz böyle vakalara?
Bulmuş da hayranlarının sevgisinden bunuyor değil böyleleri. Star şımarıklığıyla da alakası yok.
Daha çok, mükemmelliyetçilik sebebiyle kendisini beğenmeme, yetersiz bulma hali.
Aslında bulunduğu yere bileğinin hakkıyla, emeği çabasıyla gelmiş. Çalışarak kazanmış. Torpille, kayırmayla, güçlü eş sırtından, dost akraba ilişkilerini kullanarak yükselmemiş.
Başkaları da aslını biliyor. Fakat kişinin kendisi buna inanamıyor, inanmakta zorlanıyor.
Özgüven eksikliğiyle karıştırılmasın. Buradaki yetersizlik duygusu; kendini beğenmemekten, kusursuzluk arayışından.
Tasarımcı, model, yazar ve TV sunucusu Alexa Chung mesela. Yetersiz hissetmekten kendini alıkoyamadığını açıklamış.
Oyuncu Kate Winslet, Oscar’ı tesadüfen aldığından işkilleniyor. Sette bunu sürdüremeyebileceğinden sık sık endişe duyuyormuş.
Şair, aktris, şarkıcı ve yazar Maya Angelou’nun içini kemirense, 11 kitabını şans eseri yazmış olabileceği duygusu. Bir gün gerçeğin anlaşılmasından tedirginmiş.
Oysa bizde, şansı partizanlıktan yaver giden ‘parlatılmış star’lar bile kendini beğenmiş oluyor. Bir özgüven patlaması ki, semtlerine dahi uğramıyor yetersizlik kuruntusu.
Toprağından suyundan mıdır, nedense bu fenomen henüz buralarda görülmedi.
Var mı ‘düzenbaz sendromu’na düçar bir şöhretli tanıdığınız?
Namık Kemal’i yanlış anlayıp “Yüksel ki yerin bu yer değildir”i ‘kestirmeden yüksel’ zanneden, kendini daha fazlasına layık gören çok.
Güreş şampiyonumuza banka yöneticiliği teklif edilir. ‘Nasıl olur, boşta onca ehli varken niye ben seçildim’ deyip yeterliliğinden şüphelenmez. Hak da görür, az da.
“Yönetim Şekli Nepotizm” dedirten örnekler, dünkü Karar’ın manşetindeydi. Rektör yakınları, eş durumu ve akraba kontenjanından akademik kadrolara atanır. Ama doğru kişi olduklarından emindirler, asla yetersizlik kaygısı çekmezler.
Bu coğrafyada, kendi doğruluğundan şüphelenmek de düşe düşe şaire düşer:
“Ger derse Fuzûlî ki güzellerde vefa var/Aldanma ki şair sözü elbette yalandır.”
Yazarlar
-
Hakan AlbayrakKadife eldiven zamanı 10.08.2025 Tüm Yazıları
-
Taha AkyolYargı niye böyle? 10.08.2025 Tüm Yazıları
-
İlhami IŞIKYeni Süreç, korkular ve umutlar 10.08.2025 Tüm Yazıları
-
Mümtazer TÜRKÖNE“Norm Devlet” üzerinde 19 Mart gölgesi 10.08.2025 Tüm Yazıları
-
Ümit AkçayBir dönüm noktasında mıyız? 10.08.2025 Tüm Yazıları
-
İlker DEMİRBU KOMİSYON NE ÇÖZER? 10.08.2025 Tüm Yazıları
-
Cafer SolgunÖzlemek ne uzun bir mesafe, Dersim… 10.08.2025 Tüm Yazıları
-
İsmet BerkanDevleti yönetenler milletlerine güven vermek istiyor olsaydı… 10.08.2025 Tüm Yazıları
-
Fehmi KORUÇevremiz çok bilinmeyenli bir denklem gibi, yoksa bilinebilir mi? 10.08.2025 Tüm Yazıları
-
Berrin SönmezTeo-politik inşaya karşı dinsel bireycilik: İtaat mı? İtiraz mı? 10.08.2025 Tüm Yazıları
-
Doğu ErgilYolsuzluk: Çürümenin Kurumsallaşmış Hali 10.08.2025 Tüm Yazıları
-
Mustafa KaraalioğluGeri dönülmez çözümde son düzlük... 9.08.2025 Tüm Yazıları
-
Ali BAYRAMOĞLUSiyaset CHP’siz, CHP siyasetsiz olmaz 9.08.2025 Tüm Yazıları
-
Zeki ALPTEKİNÜretici Güçlerin Gelişiminin Motorlarından Biri Olarak Toplumsal-Sınıfsal Mücadeleler 9.08.2025 Tüm Yazıları
-
Mesut YEĞENSüreç Olmasaydı 9.08.2025 Tüm Yazıları
-
Akif BEKİHakan Fidan'ın diploması 9.08.2025 Tüm Yazıları
-
Yıldıray OĞURMehmet Ali Sebük’ü neden kimse hatırlamıyor? 9.08.2025 Tüm Yazıları
-
İbrahim KirasHükümet yalanladı konu kapandı 9.08.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet OcaktanAK Parti kendini nasıl bu hallere düşürdü… 8.08.2025 Tüm Yazıları
-
Figen ÇalıkuşuÇeteler çağı ve muhteşem çöküş… 8.08.2025 Tüm Yazıları
-
Murat SevinçKürt sorunu, komisyon ve Marx… 8.08.2025 Tüm Yazıları
-
Gökçer TahincioğluKalorifer kazanından rektör danışmanlığına ve öğretim görevliliğine uzanan yol: Sahte diplomaya ne g 7.08.2025 Tüm Yazıları
-
Nevzat CİNGİRTUtanmazlığın ve Çürümüşlüğün Belgesi: Sahte Diploma Skandalı 7.08.2025 Tüm Yazıları
-
Ali BULAÇİsa’nın takipçilerine sığınan Muhammed’in takipçileri 7.08.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet ALTANBasın Tarihi: “İmralı’da Bir Mahkûm” 7.08.2025 Tüm Yazıları
-
Ümit KARDAŞAdemimerkeziyet: Dikey güçler ayrılığı ya da paylaşımı 7.08.2025 Tüm Yazıları
-
Tanıl BoraÇağdaş Türkiye 7.08.2025 Tüm Yazıları
-
Cemile BayraktarŞeffaf, açık ve çoğulcu 7.08.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet Y. YılmazAYM kararı yargıyı bağlayacak mı? 7.08.2025 Tüm Yazıları
Yorum yazarak yorumunuzla ilgili doğrudan veya dolaylı tüm sorumluluğu tek başınıza üstleniyorsunuz. Yazılan yorumlardan Marmara Yerel Haber (marmarayerelhaber.com) hiçbir şekilde sorumlu tutulamaz.
Yazarın Diğer Yazıları
8.08.2025
5.08.2025
29.07.2025
26.07.2025
24.07.2025
23.07.2025
15.07.2025
10.07.2025
19.06.2025
5.06.2025