Akif BEKİ
En hızlı iktidar fedaileri, en ateşçi reişçiler bir Fatih Altaylı kadar olamadı...
Cumhurbaşkanı Erdoğan, kendisine rağmen dere yataklarının yapılaşmaya, şehirlerin gökdelenlere açılmasından yakındı yine.
Bu durumu daha önce de aziz millete şikayet etmişti.
Sonuncusu Kanal 7’deki yayındaydı. Şöyle dedi:
“Belediye başkanlığımdan beri söylemişimdir; sakın ha dere yatağına konut yapmayın, sakın ha dikey mimariye tevessül etmeyin, aşırı yüksek binalar yapmayın...”
Fakat onca iktidara yardımcı gazeteci arasından biri de çıkıp şunu sormadı:
Kim bunlar, hangi cüretle Erdoğan’a karşı geliyorlar, laf dinlememek hadlerine mi, yoksa bir dış merkezden mi emir alıyorlar, ‘Erdoğansız Türkiye’ projesinin maşası değillerse dertleri ne?
İktidara kumpas kurmak, milli iradeyi etkisiz ve başarısız göstermek gibi ajanlık ve beşinci kol faaliyetlerinden soruşturulmaları gerekmez miydi?
Ne hikmetse iktidar muhafızlarından bunu isteyen çıkmadı. Savcıları göreve çağıran görülmedi.
Bu lakaytlığa, bu vurdumduymazlığa daha fazla dayanamamış olmalı ki, Habertürk’ten Fatih Altaylı dün sessizliği bozdu. “Madem öyle görevden alın, dava edin” başlığıyla lazım geleni yazdı.
İktidar savunucuları utanır mı bilmem ama şu tepkiyi vermek Altaylı’dan önce onlara düşmez miydi:
“Belediye Başkanlığımdan beri dere yataklarına yerleşilmesine ve yüksek katlı mimariye hep karşı çıktım.’
Bu mealdeki söylemin sahibi Cumhurbaşkanı Erdoğan...
Şimdi kalkıp ‘Ben belediye başkanlığımdan beri buna karşı çıktım’ dediği zaman, tüm bu süreç boyunca birilerinin kendisini dinlemediği, izlemediği, kulak asmadığı ortaya çıkar.
Bu mümkün müdür!
Olabilir.
Ama o zaman herkesin şöyle bir beklentisi oluşur.
Başkan’ı dinlemeyerek bu felaketlere yol açan sorumluların hesap vermesi gerekir.
Hem hukuken hem siyaseten.
Erdoğan, kendisini 20 yıl boyunca dinlemeyerek kentleri dikine yükseltenlerden ve doğaya karşı hareket edenlerden hesap sormalıdır.
Büyük bölümü AK Partili olan bu laf dinlemez başkanların yerine hemen kayyumlar atanmalı, bürokratlar hemen görevden alınmalı ve hepsi birlikte yargı önüne çıkarılmalıdır.
Bu söz dinlemememin sonucunda meydana gelen bu büyük felaketlerin bir bedeli olmalıdır...”
Yerden göğe haklı!
Çarpık yapılaşmaya müsaade eden, sebep olan, göz yuman yetkililerin yanına kalmamalı.
Görevi kötüye kullanmaktan, imar yolsuzluklarından yahut yıkımlardaki ihmal ve kusurlarından dolayı hesap sorulmasa bile...Bari Cumhurbaşkanı’nı dinlememekten mutlaka hesap sorulmalı.
Gökdelenlere, göktırmalayan da denir. Ama hiçbiri hızlı, ateşli reisçilerin bu sessizliği kadar göz ve kulak tırmalamıyor, haberleri olsun.
Millet İttifakında bir kıpırdanma
AK Parti ile MHP için Cumhur İttifakı bir ‘esas olay’dı. Yani baskın ve önde duruyordu. Aralarındaki uyum ve uzlaşmayı, farklılıklarından üstte tutuyorlardı. Bağları, bağımlılık derecesinde güçlü ve sıkıydı.
CHP ile İYİ Parti içinse Millet İttifakı bir ‘gölge olay’. Ortam sesi gibi arkadan sürekli uğultusu geliyor ama önde, belirleyici ve o kadar görünür değildi. Aralarındaki ortaklık ilişkisi, bu yüzden daha gevşekti. Dolayısıyla daha bağımsız hareket ediyorlardı.
Birinin mimarisi federasyona benzetilirse diğeri için ‘konfederasyon modeli’ denilebilir.
İki yapının da getirdikleriyle götürdükleri, avantajlarıyla dezavantajları farklıydı.
Ancak mukayeseli üstünlüklerine bakıldığında ‘esas olay’ın, ‘gölge olay’a her zaman ağır bastığı tartışılmaz.
Bütünleşik görünememek, Millet İttifakının belki de en zayıf tarafıydı.
Farklılıklarını, ortaklıklarından daha çok öne çıkarıyorlardı. Fonda kalan bir söylem ve eylem uyumu bile göstermiyorlardı. Ya da bunu vurgulamaktan kaçınıyorlardı.
Fakat “Sınır/hudut namustur” kampanyası bir ilk.
Tesadüf değil de koordineli bir eylemse, dönüm noktası olabilir.
Parti binalarına eş zamanlı olarak benzer pankartlar astılar.
CHP ile İYİ Parti, eylem ve söylem birliği resmi veriyor.
Nereden çıktı?
Benzemezlerin dağınık, uyumsuz ve zorlama ittifakı olmakla yeriliyorlardı. Bu algının aleyhlerine çalıştığını mı değerlendirdiler? Belki...
Düğün dernek karşılaşmaları sayılmazsa Kılıçdaroğlu’yla Akşener, mayıstaki iftardan beri bir araya dahi gelmemişti.
Şimdi ortak eylemde buluşabiliyorlarsa işin rengi değişir.
Yazarlar
-
Yıldıray OĞURSessizlik neden en büyük tehdittir? 25.06.2025 Tüm Yazıları
-
Mümtazer TÜRKÖNEDış Cephe ateş altında iken İç Cephe ne durumda? 24.06.2025 Tüm Yazıları
-
İbrahim KahveciHer şey yolunda ise bu fahiş faiz nedir? 24.06.2025 Tüm Yazıları
-
Fehmi KORUSaldırılarla İran’a ‘‘Ölümlerden ölüm beğen’’ denildi 24.06.2025 Tüm Yazıları
-
İsmet BerkanFatih Altaylı’yı hapse atacağız diye hukuku dibine kadar zorladılar 24.06.2025 Tüm Yazıları
-
Cihan AKTAŞTahran bir kez daha bombalanırken 23.06.2025 Tüm Yazıları
-
Alper GÖRMÜŞDoğru, ülke güvenliği demokrasisiz de sağlanabilir fakat bunu durmaksızın tekrarlamakta bir sorun va 23.06.2025 Tüm Yazıları
-
Mustafa KaraalioğluYeryüzü artık bir Vahşi Batı… 23.06.2025 Tüm Yazıları
-
İlker DEMİRİDAMCI İRAN, SOYKIRIMCI İSRAİL DEVLETİ Mİ? 23.06.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet Ali ALÇINKAYA"Masada Milyonlar Var;"Barış, Özgürlük ve Demokratik Toplum İçin Örgütlenmeliyiz 23.06.2025 Tüm Yazıları
-
Ali BULAÇSavaşın meşruiyeti ve ahlaki üstünlük meselesi 23.06.2025 Tüm Yazıları
-
Fehim TAŞTEKİNİran'ın zor seçimi: Topyekûn savaş ya da taksitle ölüm 23.06.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet TIRAŞUCUBE SİSTEM CEHENNEMİ… 23.06.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet Y. YılmazFıkra gibi ülke ama gel de gül! 23.06.2025 Tüm Yazıları
-
Akdoğan ÖzkanWashington’un İran takıntısının şifreleri 23.06.2025 Tüm Yazıları
-
Hakan AKSAYRusya, Suriye’den sonra İran’ı da kaybedebilir 22.06.2025 Tüm Yazıları
-
Ali BAYRAMOĞLUKürt meselesinde CHP’nin yakın dönem öyküsü 21.06.2025 Tüm Yazıları
-
Cafer SolgunDevlet “devletimiz” olur mu? 20.06.2025 Tüm Yazıları
-
Hasan Bülent KAHRAMANTürkiye için bir fırsat: CHP’de yeni kuşak siyaseti 20.06.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet ALTANBasın Tarihi: Neo-Mussoli’nin “Havuz Medyası” 20.06.2025 Tüm Yazıları
-
Figen ÇalıkuşuÖcalan İsrail için ne dedi? 20.06.2025 Tüm Yazıları
-
Çiğdem TOKERZeytin ağaçları ve şirketokrasi 20.06.2025 Tüm Yazıları
-
Akif BEKİBahçeli'ye muhalefet ikna oldu da ortağı olmadı mı? 19.06.2025 Tüm Yazıları
-
Erol KATIRCIOĞLUYeni milliyetçilik ve Öcalan 19.06.2025 Tüm Yazıları
-
Ümit AkçaySıcak yaz 18.06.2025 Tüm Yazıları
-
Mensur AkgünOyun içinde oyun… 18.06.2025 Tüm Yazıları
-
Elif ÇAKIRNihai hedef Türkiye mi? 18.06.2025 Tüm Yazıları
-
Cansu ÇamlıbelCHP Grup Başkanvekili Gökhan Günaydın: CHP anayasa değişikliği masasına oturmayacak, öyle bir komisy 18.06.2025 Tüm Yazıları
-
Aydın SelcenDemokrasiye giderken cumhuriyetten olmak 17.06.2025 Tüm Yazıları
-
Gökhan BACIKTürkiye ne yapmalı? 17.06.2025 Tüm Yazıları
-
Mücahit BİLİCİModern katil 17.06.2025 Tüm Yazıları
-
Bekir AĞIRDIRMHP’nin yeni anayasa hamlesi, köklü bir rejim düzenlemesini mi işaret ediyor? CHP ne yapmalı? 16.06.2025 Tüm Yazıları
-
Murat BELGEDaha kötüsü her zaman mümkün 16.06.2025 Tüm Yazıları
-
Eser KARAKAŞSiyasetin (ve biraz da ceplerin) finansmanı, yasalar, AKP ve CHP 15.06.2025 Tüm Yazıları
-
Vahap COŞKUNÖzgür Özel’in İmtihanı 15.06.2025 Tüm Yazıları
-
Mesut YEĞENBaas’tan ve İslamcılıktan Sonra 15.06.2025 Tüm Yazıları
-
Ali TürerBOŞ UMUT, SONU HÜSRAN 12.06.2025 Tüm Yazıları
-
Taha AkyolHer 4 liranın 3’ü faize! 11.06.2025 Tüm Yazıları
-
Ahmet TAŞGETİRENAKP ahlâkî üstünlük mü kazandı? 10.06.2025 Tüm Yazıları
-
İlhami IŞIKBarış süreci için en büyük tehlike nasıl Türkiye’nin iç barışının bozulması oldu? 9.06.2025 Tüm Yazıları
Yorum yazarak yorumunuzla ilgili doğrudan veya dolaylı tüm sorumluluğu tek başınıza üstleniyorsunuz. Yazılan yorumlardan Marmara Yerel Haber (marmarayerelhaber.com) hiçbir şekilde sorumlu tutulamaz.
Yazarın Diğer Yazıları
5.06.2025
10.05.2025
8.05.2025
1.05.2025
30.04.2025
25.04.2025
22.04.2025
8.04.2025
3.04.2025
28.03.2025