Ayhan BİLGEN

Ayhan BİLGEN
Ayhan BİLGEN
Tüm Yazıları
Sokak siyaseti
15.06.2013
2296

 Siyasetçilerin sokağı anlamak yerine tanımlama çabasının siyaset literatüründe  tam karşılığı toplum mühendisliğidir. Hele Taksim Gezi Parkı ile başlayan ve Türkiye’nin her tarafına yayılan eylemleri faiz lobileri ve İsrail ile ilişkilendirerek tarif etme niyeti, bu toplum mühendisliğinin  zirve yapmasıdır. Ortadoğu’da yaşananlarla Türkiye’dekilerin  bir merkezden yönetildiği iddialarını ister “günaydın” diyerek  karşılayın isterseniz “geçmiş olsun” mesajı yayınlayarak. Başkasının baharını alkışlayıp kendi ülkesindekine tahammül edemeyen yaklaşımlar,  tutarsızlıklarını  biraz da içine düştükleri telaşa borçlular.

İngiltere’de G8 protestocularına yönelik sosyal medya kısıtlamalarını örnek gösterecek kadar ölçüyü kaçıranlar, bu tepkileri de faiz lobileri ve İsrail üzerinden mi  tanımlayacaklar ?  Tıpkı Arap baharındaki sokak eylemleri nasıl kolayca sonlanmıyor, aksine  tepki yayılıyor, taleplerin çıtası aşağı inmiyorsa, ABD ve Avrupa’daki toplumsal  gösteriler de uzun soluklu bir değişim iradesini gösteriyor.

Yaşanan sancıyı doğru ve bütüncül  bir sistematik içinde ele almadıkça, bu tepkiyi siyasal  çözüm alternatifleri ile buluşturmak mümkün olmayacaktır. Sorunu Gezi Parkının geleceğine indirgeyerek ele almak, hangi tarafta pozisyon almış olursanız olun kendi kendini kandırmaktır. Gösterilere müdahale biçiminde ısrar etmek , Gezi Parkının geleceğinden daha az önemli olabilir mi ?

Yine olaylar dolayısı ile sıcak paranın ülke ekonomisini terk ettiği analizi doğru olsa bile sokak açısından anlamsızdır. Sermayenin  neye ve kime hizmet ettiğini sorgulayanları, sizin yüzünüzden sıcak para kaçıyor diye suçlamak, akıl sağlımızı kaybetme belirtisidir.

Seçim barajını dert edinmeyip 18 yaş gurubuna seçilme hakkı tanıyan düzenlemeleri gündeme taşımak da benzer bir tutumdur. Bu adımları atmak elbette gereklidir ama asla gerçek sorunu çözmek için yeterli değildir. Bardağı taşıran son damlayı, sorunun sebebi sanmak tam bir hafıza sorunudur.

AP kararını tanımamak hatta iade etmekten bahseden bir dış politika ciddiyetsizliğe ile Hayat Tv'ye yönelik kapatmanın demokratikleşme açısından  ifade ettiği anlam birbirini tamamlamaktadır.

Ve nihayet Roboski davasında, aradan bir buçuk yıl geçtikten sonra Diyarbakır’da verilen görevsizlik ve askeri mahkemeyi adres gösterme kararı, aynaya bakmak için yeter de artar bile. Aynaya bakmak yerine muhataplarınızı suçlayarak işin içinden çıkmaya kalkmak sadece çözülme ve kırılmayı derinleştirir.

Siyaset sokağın nabzını tutamaz hale geldiğinde, sokak kendi siyasetini şekillendirmeye başlar. Tarihin önemli dönüm noktalarında yaşandığı gibi.

Yorum Yap

Yorum yazarak yorumunuzla ilgili doğrudan veya dolaylı tüm sorumluluğu tek başınıza üstleniyorsunuz. Yazılan yorumlardan Marmara Yerel Haber (marmarayerelhaber.com) hiçbir şekilde sorumlu tutulamaz.

Yazarlar