Bayram ZİLAN
Churchill, 1922 yılında, bir pazar günü öğleden sonra, hayli yüklü bir öğle yemeği ve bol miktarda şarabın ardından sınırları çizmek üzere masa başına oturur. Eline cetvel alır ve Ortadoğu’nun sınırlarını çizmeye başlar. Rivayet odur ki Churchill, o gün şarabı fazla kaçırmıştır. Cetvelle sınır çizme budalalığında sıra Türkiye’nin Irak ve İran’la olan sınırlarına gelir. Churchill, tam Hakkâri sınırını çizerken eli kayar ve saçma sapan, alakasız, coğrafik düzlemlerle hiçbir ilgisi olmayan bir sınır çizer. Çizdiği sınır geometri kurallarını alt üst eden bir sınır olmasına rağmen düzeltmek istemez ve Hakkâri sınırı o şekilde günümüze kadar gelir.
Birinci Dünya Savaşı sonrası yeniden şekillenen ve sınırları cetvelle çizilen dünyada Kürtler dört parçaya bölündü. Bin yıldır süre gelen bir arada yaşamın arasına sınırlar çizildi. Akrabalar arasına duvarlar örüldü. Duyguların ve düşüncelerin arasına dikenli teller çekildi. Barış ve kardeşliğin arasına mayınlar döşendi.
Kürtlerin makûs talihi olsa gerek, bağlı oldukları bu dört devlette anti-demokratikti ve Kürtler bu ülkelerde yıllarca kimlik ve var olma mücadelesi verdi. Suriye Kürtleri Şam'dan nüfus cüzdanı dahi alamadı, Saddam'ın Irak'ı, en sert müdahale ve katliamları Kürtlere yaptı, İran, bugün hâlâ Kürtleri idam ediyor. Türkiye'de 2000’li yıllara kadar yaşanan acıları anlatmaya gerek yok.
2005’ten sonra Kürtlerin Ortadoğu’daki makûs talihi değişmeye başladı. Irak’ta Barzani, Irak’ın en istikrarlı ve ekonomik açıdan en güçlü bölgesini yönetmeye başladı. Yüzünü Bağdat’a değil, Ankara’ya çevirdi. Öyle ki, Irak dış politikasını 'Özerklik olmaz, Federasyon kabul edilemez' şiarıyla yürüten Türkiye, bugün Irak Kürdistan'ı ile 10 miyar dolarlık bir ticaret hacmine ulaştı. Bu rakamın 2014 sonunda 20 milyar doları aşması bekleniyor. Bu bölgede dolaşımda olan ürünlerin %80'i Türkiye menşeli. Suriye’deki Kürtler, Esed’in “Apartheid Rejim”ine isyan etti ve kuzey bölgede yarı-statü edindi. İran Kürtleri için iyi şeyler söyleyebilmek için henüz çok erken. Onlar için henüz koşulların değişmediğini de not düşmek gerekiyor.
Türkiye, Kürtlerle barıştı. 1.Cumhuriyet’in Kürtlerden gasp ettiği hakları yeniden tek tek Kürtlere iade etmeye başladı. Şimdi 30 yıllık savaşın ağır bakiyesi olan “toplumsal travmalar” onarılmaya çalışılıyor.İstikameti değiştirilen kadim tarih ve sosyoloji, yeniden kendi ırmağında akmaya başlıyor.
Öte yandan, Suriye’de her gün gelişen olaylar, defacto gelişmeler hem Kandil’in hem de KCK’nin Çözüm Süreci’ndeki pozisyonlarını yeniden değerlendirmelerine ve sürecin ruhuna aykırı açıklamalarda bulunmalarına neden oluyor.
KCK/PKK’nin mevcut pozisyon ve duruşlarında yaşadıkları bu gel-gitler, şüphesiz İmralı ile aralarında dönemsel kopuklar da meydana getiriyor.
Çözüm Süreci’nin ilk aşaması olan geri çekilme sürecinde de buna benzer durumlar yaşanmıştı. Kandil, Suriye’de PYD’nin elde ettiği bölgesel üstünlüğü gördükten sonra geri çekilmeyi durdurmuştu.
Oysa Irak-Suriye hattındaki “güncel değişimler” üzerine yapılan “güncel stratejiler”in ne Kürtlere, ne Türklere, ne Kürt Siyasi Hareketi’ne, ne de PKK-Kandil hattına bir faydası yoktur. Emperyal güçlerin ve Londra-Paris-Washington hattının “bozguncu-dizayncı akıl”la kurguladığı bütün planlar bugüne kadar hep Kürtlerin aleyhine olmuştur ve bundan sonra da Kürtlerin aleyhine olacağı aşikârdır.
Kürtler, özellikle de Kandil-KCK hattı, defacto durumlar üzerinden güncel stratejik hedefler belirlemekten bir an önce vazgeçmeli, İmralı’nın çizdiği rota çerçevesinde Kürtlerin geleceğinin yeniden belirlendiği bu konjonktürde Türklerle birlikte hareket etmeli, değişen devlet ve “Yeni Türkiye’nin yerli aklı”yla birlikte ortak stratejiler belirlemelidir.
“Türkiye’nin Batı gladyosunun taşeron örgütü IŞİD’e destek verdiği” yönündeki tezviratlarına inanmak ve Batı medyasının bu yöndeki algı operasyonlarına kanmak, Kandil için bir “akıl tutulması”dır.
Türkiye, IŞİD’in zulmünden kaçan Kürt kardeşlerine kucak açmıştır. Öte yandan Çözüm Süreci’nde ve Kürt barışında, bütün provokasyonlara ve sınırdaki gelişmelere rağmen ilk günkü kararlılığını sürdürmektedir. Kaldı ki, IŞİD’i var edenlerin temel stratejilerinden birisi de “Kürtlerin bölgede aktör olmasını ve Türk-Kürt ittifakını engellemek”tir.
Sonuç olarak, Ortadoğu’nun geleceği Türk-Kürt ittifakının kalıcı tesisine bağlıdır. Batı gladyosu bu kaçınılmaz gerçeğin farkındadır. Ve bu ittifakın gerçekleşmemesi için planlar yapmakta ve bu planları uygulamaktadır.
Peki, Kandil-KCK hattı ve Kürt Siyasi Hareketi bunun ne kadar farkındadır?
1920 ruhuna geri dönüyoruz. Bugün yaşananlar yeni bir Çanakkale Savaşı’dır. Kürtler ve Türkler eğer bu savaşta önce yaptıkları gibi ittifak ederlerse, sınırlar cetvelle değil, kadim tarih ve medeniyet değerleri ışığında, yeniden doğal sınırlarına dönecek.
Ve öyle görünüyor ki, Esed ve Maliki sonrası Kürtler, Irak ve Suriye’de özgür olacaklar ve kendi kendilerini yönetecekler. Bir sonraki aşama, Erbil-Rojava hattının, Kürtlerin eşit vatandaş olduğu, tam demokratik ve bağımsız bir Türkiye ile birleşme referandumu yapmasıdır.
Churchill, 1922’de masa başında eline cetvel alarak sınırlar ve sınırlılıklar çizdi. Çizerken eli kaydı. Aradan 92 yıl geçti. Şimdi, “Churchill aklı”nın ayakları, Türk-Kürt ittifakı ile bu coğrafyadan ebediyen kaydırılıyor. Sınırlar kalkıyor, sınırlılıklar kalkıyor. Geçmişte ayrılıklar getiren sınırlar bugün barış ve kardeşlik getiriyor.
Kürtler ve Türkler, ayaklarına kadar gelen bu büyük bir fırsatı ikinci kez geri tepmeyecek.!
@bayramzilan
Yazarlar
-
Yıldıray OĞURSessizlik neden en büyük tehdittir? 25.06.2025 Tüm Yazıları
-
İsmet BerkanFatih Altaylı’yı hapse atacağız diye hukuku dibine kadar zorladılar 24.06.2025 Tüm Yazıları
-
İbrahim KahveciHer şey yolunda ise bu fahiş faiz nedir? 24.06.2025 Tüm Yazıları
-
Mümtazer TÜRKÖNEDış Cephe ateş altında iken İç Cephe ne durumda? 24.06.2025 Tüm Yazıları
-
Fehmi KORUSaldırılarla İran’a ‘‘Ölümlerden ölüm beğen’’ denildi 24.06.2025 Tüm Yazıları
-
Alper GÖRMÜŞDoğru, ülke güvenliği demokrasisiz de sağlanabilir fakat bunu durmaksızın tekrarlamakta bir sorun va 23.06.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet TIRAŞUCUBE SİSTEM CEHENNEMİ… 23.06.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet Y. YılmazFıkra gibi ülke ama gel de gül! 23.06.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet Ali ALÇINKAYA"Masada Milyonlar Var;"Barış, Özgürlük ve Demokratik Toplum İçin Örgütlenmeliyiz 23.06.2025 Tüm Yazıları
-
Cihan AKTAŞTahran bir kez daha bombalanırken 23.06.2025 Tüm Yazıları
-
Mustafa KaraalioğluYeryüzü artık bir Vahşi Batı… 23.06.2025 Tüm Yazıları
-
Ali BULAÇSavaşın meşruiyeti ve ahlaki üstünlük meselesi 23.06.2025 Tüm Yazıları
-
İlker DEMİRİDAMCI İRAN, SOYKIRIMCI İSRAİL DEVLETİ Mİ? 23.06.2025 Tüm Yazıları
-
Akdoğan ÖzkanWashington’un İran takıntısının şifreleri 23.06.2025 Tüm Yazıları
-
Fehim TAŞTEKİNİran'ın zor seçimi: Topyekûn savaş ya da taksitle ölüm 23.06.2025 Tüm Yazıları
-
Hakan AKSAYRusya, Suriye’den sonra İran’ı da kaybedebilir 22.06.2025 Tüm Yazıları
-
Ali BAYRAMOĞLUKürt meselesinde CHP’nin yakın dönem öyküsü 21.06.2025 Tüm Yazıları
-
Hasan Bülent KAHRAMANTürkiye için bir fırsat: CHP’de yeni kuşak siyaseti 20.06.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet ALTANBasın Tarihi: Neo-Mussoli’nin “Havuz Medyası” 20.06.2025 Tüm Yazıları
-
Çiğdem TOKERZeytin ağaçları ve şirketokrasi 20.06.2025 Tüm Yazıları
-
Figen ÇalıkuşuÖcalan İsrail için ne dedi? 20.06.2025 Tüm Yazıları
-
Cafer SolgunDevlet “devletimiz” olur mu? 20.06.2025 Tüm Yazıları
-
Erol KATIRCIOĞLUYeni milliyetçilik ve Öcalan 19.06.2025 Tüm Yazıları
-
Akif BEKİBahçeli'ye muhalefet ikna oldu da ortağı olmadı mı? 19.06.2025 Tüm Yazıları
-
Ümit AkçaySıcak yaz 18.06.2025 Tüm Yazıları
-
Cansu ÇamlıbelCHP Grup Başkanvekili Gökhan Günaydın: CHP anayasa değişikliği masasına oturmayacak, öyle bir komisy 18.06.2025 Tüm Yazıları
-
Mensur AkgünOyun içinde oyun… 18.06.2025 Tüm Yazıları
-
Elif ÇAKIRNihai hedef Türkiye mi? 18.06.2025 Tüm Yazıları
-
Gökhan BACIKTürkiye ne yapmalı? 17.06.2025 Tüm Yazıları
-
Aydın SelcenDemokrasiye giderken cumhuriyetten olmak 17.06.2025 Tüm Yazıları
-
Mücahit BİLİCİModern katil 17.06.2025 Tüm Yazıları
-
Murat BELGEDaha kötüsü her zaman mümkün 16.06.2025 Tüm Yazıları
-
Bekir AĞIRDIRMHP’nin yeni anayasa hamlesi, köklü bir rejim düzenlemesini mi işaret ediyor? CHP ne yapmalı? 16.06.2025 Tüm Yazıları
-
Vahap COŞKUNÖzgür Özel’in İmtihanı 15.06.2025 Tüm Yazıları
-
Mesut YEĞENBaas’tan ve İslamcılıktan Sonra 15.06.2025 Tüm Yazıları
-
Eser KARAKAŞSiyasetin (ve biraz da ceplerin) finansmanı, yasalar, AKP ve CHP 15.06.2025 Tüm Yazıları
-
Ali TürerBOŞ UMUT, SONU HÜSRAN 12.06.2025 Tüm Yazıları
-
Taha AkyolHer 4 liranın 3’ü faize! 11.06.2025 Tüm Yazıları
-
Ahmet TAŞGETİRENAKP ahlâkî üstünlük mü kazandı? 10.06.2025 Tüm Yazıları
-
İlhami IŞIKBarış süreci için en büyük tehlike nasıl Türkiye’nin iç barışının bozulması oldu? 9.06.2025 Tüm Yazıları
-
Mahfi Egilmezİnsanlar Olmayan Parasını Nerelere Harcıyor? 9.06.2025 Tüm Yazıları
-
Ümit KARDAŞBir anayasa inşa süreci deneyimi: Yeni Anayasa Platformu (YAP) 4.06.2025 Tüm Yazıları
-
Murat SevinçEşitlik korkusu ve 12 Eylül darbesinin büyük zaferi 4.06.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet OcaktanYerli-milli Kur’an meali AK Parti’ye nasip olacak! 2.06.2025 Tüm Yazıları
-
Tanıl BoraSokak 29.05.2025 Tüm Yazıları
-
İbrahim KirasErken seçim en geç ne zaman? 29.05.2025 Tüm Yazıları
-
Kemal CANSiyasi gündem notları: Üç süreç nerede kesişir veya nerede kopar? 27.05.2025 Tüm Yazıları
-
Taner AKÇAMRuşen Çakır’ın Abdurrahim Semavi ile Kürt açılımı görüşmesi 27.05.2025 Tüm Yazıları
-
Umur TALUSizin en sevdiğiniz tahakküm hangisi! 27.05.2025 Tüm Yazıları
-
Berat ÖZİPEKYolsuzluklar, barış ve biz 21.05.2025 Tüm Yazıları
-
Hakan TAHMAZ12 Mayıs, Bahçeli, mecburiyetler 21.05.2025 Tüm Yazıları
-
Hikmet MUTİAsoyşeytit Pres ' den Cemşit K.nın canlı PKK kongre izlenimleri... 13.05.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet AKAYOtoriterlikten Demokrasiye 12.05.2025 Tüm Yazıları
-
Metin Karabaşoğlu‘Türkiye Müslümanları’ kimler oluyor? 11.05.2025 Tüm Yazıları
-
Ahmet ÖZTÜRKÇetin Uygur bir kitaba sığar mı? 10.05.2025 Tüm Yazıları
-
Gökçer TahincioğluBilek güreşi yoksa masayı mı kıracak? 28.04.2025 Tüm Yazıları
-
Baskın ORANRahip Brunson ve öğrenci Rümeysa 25.04.2025 Tüm Yazıları
-
Sezin ÖNEYKopukluk ve “Anadolu Kırılması” 25.04.2025 Tüm Yazıları
-
Yüksel TAŞKINİktidar milli iradeyi “tapulu arazisi” sandığı için büyük bir bedel ödeyecek 22.04.2025 Tüm Yazıları
-
Ayhan ONGUNDEMOKRATİK EĞİTİM MÜCADELESİNE ADANMIŞ YAŞAMLAR 21.04.2025 Tüm Yazıları
-
Nuray MERTVeda ediyorum 15.04.2025 Tüm Yazıları
-
Hasan CEMALTerörsüz Türkiye! İyi güzel, peki ya demokratik Türkiye?.. 14.04.2025 Tüm Yazıları
-
Gülçin AVŞARŞizofrenik yurttaşlık 14.04.2025 Tüm Yazıları
-
Zeki ALPTEKİNTrump Küreselleşme Sürecini Geriye Döndürebilir mi? 13.04.2025 Tüm Yazıları
-
Pelin CENGİZTrump’ın yeni vergileri diye yazılır, ‘post modern merkantilizm’ diye okunur 7.04.2025 Tüm Yazıları
-
Mehveş EVİNBoykot ve sokaklar neden bu kadar korkutuyor? 2.04.2025 Tüm Yazıları
-
Cennet USLUİktidar neden umduğunu bulamadı? 2.04.2025 Tüm Yazıları
-
Hayko BAĞDATSokaklarda yükselen ses 28.03.2025 Tüm Yazıları
-
Nevzat CİNGİRTCoğrafya kaderimizmiş… 23.03.2025 Tüm Yazıları
-
Selva Demiralpİmamoğlu krizi ve ekonomik yansımaları 20.03.2025 Tüm Yazıları
Yorum yazarak yorumunuzla ilgili doğrudan veya dolaylı tüm sorumluluğu tek başınıza üstleniyorsunuz. Yazılan yorumlardan Marmara Yerel Haber (marmarayerelhaber.com) hiçbir şekilde sorumlu tutulamaz.
Yazarın Diğer Yazıları
10.05.2024
7.05.2024
3.05.2024
29.04.2024
26.04.2024
18.04.2020
25.02.2020
12.02.2020
19.01.2020
15.01.2019