Ergun BABAHAN
İstanbul Üniversitesi Hukuk Fakültesi birinci sınıf öğrencisiydim. O dönemim polisinin, askerinin, öğrencilerinin bir kısmının bildiği bir katliam, okulumun çıkışında yaşanmıştı. Türkiye'yi 12 Eylül darbesine götüren yolun ilk adımıydı bu saldırı.
O sırada Beyazıt Meydanı Ülkücülerin, Süleymaniye devrimcilerin elindeydi. Okuldan toplu halde çıkan sol görüşlü öğrencileri polis dağılana kadar korumakla görevliyken, o gün çıkış kapısında yalnız başlarına bırakmıştı.
Öğrenci konvoyu Eczacılık Fakültesi önüne geldiğinde gruba yönelen bir kişi “Kahrolsun komünistler” diye bağırıp elindeki bombayı kalabalığın üzerine fırlattı. Daha sonra konvoy otomatik silahlarla tarandı. Bilanço kanlıydı: 7 ölü, 41 yaralı.
Bu ve ardından gelen katliamlar Kenan Evren ve arkadaşlarına darbe için elverişli ortamı sağladı. 16 Mart Katliamı da sonraki kıyımların hesabı da bağımsız yargı önünde sorulamadı. Polisin, rütbeli askerlerin, sonradan milletvekili olacak kimi kontrgerilla üyesi Ülkücülerin rolü netti; ama Türkiye üzerini örttü.
Devlete karşı hep şüpheli oluşum, henüz 18 yaşındayken yaşadığım bu travmayla başladı ve hiç geçmedi. Siyasi amaçları için pırıl pırıl gençleri katlettirmekten çekinmeyen zihniyeti o gün görmüştüm, yaşım 60'a merdiven dayadı hâlâ görmeye devam ediyorum.
Bugün içinde bulunduğumuz durumu daha tehlikeli kılan, ailelerinin bile karşı çıktığı bir grup öğrencinin ideolojik savaşının ötesinde bir gerçekle karşı karşıya olmamız. İster kınayın, ister küfredin, isterseniz her gün hakaret edin ama gerçeği kabul edin; PKK'nin bölgede ciddi bir toplumsal desteği var. Kuşatılıp yıkılan her ilçenin ardından binlerce genç dağa çıkma kararı alıyor.
Bu tabloda akıl hâkim olamıyor ve bir sonuç alınamayacağı bilinen askeri çözümde ısrar ediliyor. The Atlantic röportajında Amerika Başkanı'nın dış politikadaki yanlışların altını çizmek için vurgu yaptığı devlet aklı devreye giriyor.
Obama, Amerikan devlet aklının her krizde askeri devreye sokmasını eleştiriyor ve farklı bir paradigma geliştirilmesine işaret ediyordu. Esad'ın kimyasal silah stokunun bir tek kurşun atılmadan temizlenmesini örnek veriyordu.
Türkiye'nin devlet aklı da toplumsal her talebin askeri yöntemlerle bastırılması üzerine kurulu… Osmanlı'nın çöküş yıllarına takılı kalmış. Önceki gece CNN Türk'te emekli bir general hâlâ Balkan Harbi'ni örnek veriyordu.
Bu korku ve refleks, analizin, demokratik çözüm yollarının önünü tıkıyor. Bununla da kalmıyor, farklı bir ses çıkaran herkesi baskıyla susturmaya çalışıyor. Erdoğan'ın yeni Ceza Yasası teklifi bunun örneği.
Erdoğan bilerek veya bilmeyerek Türkiye'yi toplumsal olarak, ekonomik olarak 12 Eylül öncesi döneme sürüklüyor.
Bu satırlarım darbe tehdidi olarak algılanmasın. Şu anda asker Erdoğan yönetimiyle her istediğini yapıyor ve gelişmelerin tüm sorumluluğunu Saray ve AKP'nin üstüne yıkıyor.
Bu toplum, parçalanmaz ise bugünleri 1940 tek parti günleri gibi hatırlayacak. 12 Eylül öncesi nefret ve cinnet ortamıydı, bunun geniş çaplı modelinin Türkiye'yi götüreceği yer de ortada…
Yazarlar
-
Yıldıray OĞURSessizlik neden en büyük tehdittir? 25.06.2025 Tüm Yazıları
-
Fehmi KORUSaldırılarla İran’a ‘‘Ölümlerden ölüm beğen’’ denildi 24.06.2025 Tüm Yazıları
-
Mümtazer TÜRKÖNEDış Cephe ateş altında iken İç Cephe ne durumda? 24.06.2025 Tüm Yazıları
-
İsmet BerkanFatih Altaylı’yı hapse atacağız diye hukuku dibine kadar zorladılar 24.06.2025 Tüm Yazıları
-
İbrahim KahveciHer şey yolunda ise bu fahiş faiz nedir? 24.06.2025 Tüm Yazıları
-
Akdoğan ÖzkanWashington’un İran takıntısının şifreleri 23.06.2025 Tüm Yazıları
-
Mustafa KaraalioğluYeryüzü artık bir Vahşi Batı… 23.06.2025 Tüm Yazıları
-
Alper GÖRMÜŞDoğru, ülke güvenliği demokrasisiz de sağlanabilir fakat bunu durmaksızın tekrarlamakta bir sorun va 23.06.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet TIRAŞUCUBE SİSTEM CEHENNEMİ… 23.06.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet Ali ALÇINKAYA"Masada Milyonlar Var;"Barış, Özgürlük ve Demokratik Toplum İçin Örgütlenmeliyiz 23.06.2025 Tüm Yazıları
-
Cihan AKTAŞTahran bir kez daha bombalanırken 23.06.2025 Tüm Yazıları
-
İlker DEMİRİDAMCI İRAN, SOYKIRIMCI İSRAİL DEVLETİ Mİ? 23.06.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet Y. YılmazFıkra gibi ülke ama gel de gül! 23.06.2025 Tüm Yazıları
-
Ali BULAÇSavaşın meşruiyeti ve ahlaki üstünlük meselesi 23.06.2025 Tüm Yazıları
-
Fehim TAŞTEKİNİran'ın zor seçimi: Topyekûn savaş ya da taksitle ölüm 23.06.2025 Tüm Yazıları
-
Hakan AKSAYRusya, Suriye’den sonra İran’ı da kaybedebilir 22.06.2025 Tüm Yazıları
-
Ali BAYRAMOĞLUKürt meselesinde CHP’nin yakın dönem öyküsü 21.06.2025 Tüm Yazıları
-
Figen ÇalıkuşuÖcalan İsrail için ne dedi? 20.06.2025 Tüm Yazıları
-
Hasan Bülent KAHRAMANTürkiye için bir fırsat: CHP’de yeni kuşak siyaseti 20.06.2025 Tüm Yazıları
-
Cafer SolgunDevlet “devletimiz” olur mu? 20.06.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet ALTANBasın Tarihi: Neo-Mussoli’nin “Havuz Medyası” 20.06.2025 Tüm Yazıları
-
Çiğdem TOKERZeytin ağaçları ve şirketokrasi 20.06.2025 Tüm Yazıları
-
Akif BEKİBahçeli'ye muhalefet ikna oldu da ortağı olmadı mı? 19.06.2025 Tüm Yazıları
-
Erol KATIRCIOĞLUYeni milliyetçilik ve Öcalan 19.06.2025 Tüm Yazıları
-
Cansu ÇamlıbelCHP Grup Başkanvekili Gökhan Günaydın: CHP anayasa değişikliği masasına oturmayacak, öyle bir komisy 18.06.2025 Tüm Yazıları
-
Ümit AkçaySıcak yaz 18.06.2025 Tüm Yazıları
-
Elif ÇAKIRNihai hedef Türkiye mi? 18.06.2025 Tüm Yazıları
-
Mensur AkgünOyun içinde oyun… 18.06.2025 Tüm Yazıları
-
Aydın SelcenDemokrasiye giderken cumhuriyetten olmak 17.06.2025 Tüm Yazıları
-
Mücahit BİLİCİModern katil 17.06.2025 Tüm Yazıları
-
Gökhan BACIKTürkiye ne yapmalı? 17.06.2025 Tüm Yazıları
Yorum yazarak yorumunuzla ilgili doğrudan veya dolaylı tüm sorumluluğu tek başınıza üstleniyorsunuz. Yazılan yorumlardan Marmara Yerel Haber (marmarayerelhaber.com) hiçbir şekilde sorumlu tutulamaz.
Yazarın Diğer Yazıları
24.03.2022
7.03.2022
1.03.2022
21.02.2022
28.01.2022
11.01.2022
6.01.2022
3.01.2022
25.11.2021
18.11.2021