Mustafa Karaalioğlu
Tartışması bitmeyen ve İstanbul’da da neticesi kesinleşmeyen yerel seçimler üzerindeki gergin merak sürerken Türkiye’nin dış politikadaki ağır gündemi giderek kendini gösteriyor. Bu hafta yaşanan ve yaşanacak olan trafik bunun işaretleridir.
Türkiye ile ABD arasında hem ikili ilişkilerin sarsılan ritmi hem de Rusya ile füze ticaretinin ürettiği yeni gündem nedeniyle muhakkak surette iyi yönetilmesi gereken bir kriz potansiyeli bulunuyor. Kimilerine göre de kriz safhasında bulunuyoruz ama en azından iki ülke arasındaki yoğun temas bu aşamayı teyid etmiyor. Sırada ayrıca, NATO Genel Sekreteri’nin ziyareti var.
Ne var ki Türkiye S-400 konusunda en azından ikili komisyon önerisini kabul ettiremezse gerilimin hızlanması ihtimali yüksek.
Kabaca özetleyecek olursak Ankara’nın Washington’da kongre, senato, dışişleri veya Pentagon’da güvenebileceği destekçileri bulunmuyor. Nitekim, bu kurumların hemen hepsinden S-400 konusunda gelen mesajlar; daha doğrusu tehditler, dışarıdan izleyenlere iki müttefikin konuşması gibi görünmeyecek kadar düşmanca sayılabilir. Eğer füzeler alınacak olursa Türkiye’ye sert bir ambargo uygulanması konusunda hem hazırlık hem de ABD Başkanı’nın motive edilmesi konusunda yoğun bir mesai gözleniyor. Bunun ilk ayağı da malum Ankara’nın F-35 projesinden dışlanması…
Türkiye ise, açıkça kendisini bağlayacak bir netlikte S-400’lerin alınacağını tekrarlıyor ve hatta artık tarih de belirlenmiş durumda. Cumhurbaşkanı Erdoğan’dan başlayarak bütün yetkililer değişmez bir pozisyonu ilan etmiş durumda: “S-400’ler alınacak hatta S-500’ler için de görüşülecek. ABD’nin tehdit dili sonuç alamaz…”
***
Egemen bir devlet için bu aşamaya gelmiş, ödemesi yapılmış ve ilan edilmiş bir işlemden geri dönmeye zorlanmak elbette ki kabul edilemez. Üstelik Türkiye bu süreçte oyunu açık oynayarak ihtiyacını anlattı ve ikna edilmeyi bekleyen bir politika izlemedi. Kararın gerçek anlamda geri dönüşsüz olduğunu gösteren her hamleyi yapmaktan da geri durmadı. Teslimat tarihi bile Haziran-Temmuz olarak açıklandı. Yaz aylarının mevsim normallerinden daha sıcak geçeceği aşikar…
Öte yandan Türkiye’nin şu sıralarda yaşamak istemeyeceği tek şey, sınırlı ya da geniş bir ABD ambargosudur. Bütün tehditlere rağmen Washington’un bir müttefiki kaybetmek anlamına gelecek son hamleyi yapmayacağı umuluyor. Umarız da öyle olsun… Herhangi bir ülkeden çok daha fazla güvenlik ihtiyacı olan Türkiye’ye savunma tercihlerinde müttefiklerden daha fazla seçenek sunulması anormal değildir. ABD’nin de NATO’nun da bu gözlükle bakması adil bir yaklaşım olacaktır.
Ancak, iyimserliğimize rağmen gerçekler fazla keskin ve sert gelişiyor.
Bu tabloda Ankara’nın ambargoyu önlemek için tek çıkış yolu Trump’ı ikna etmekten geçiyor. Gelin görün ki Rusya’ya açıkça avantaj sağlanan bir işlemde destek beklemek için Trump’ın elinin hiç de rahat olamayacağı bir süreçteyiz.
Dış politikada olup bitenlerin ve olup biteceklerin içeriye etkisini gözardı edemeyeceğimiz zor bir takvime adım atmış bulunuyoruz. Ankara’nın beklentisi ile Washington’un reaksiyonu ekseninde Moskova’nın ise keyifle izlediği heyecanlı bir satranç oyunu başlamış bulunuyor.
Yazarlar
-
Eser KARAKAŞŞimşek, ÖTV, cari açık ve gümrük birliği 12.08.2025 Tüm Yazıları
-
Gülçin AVŞARSorumluktan kaçmak umuttan kaçmaktır 12.08.2025 Tüm Yazıları
-
Fehmi KORUTürkiye terörsüz olacak, bölünmeyecek.. Amenna.. Ya Suriye’den gelecek tehdit? 12.08.2025 Tüm Yazıları
-
Mücahit BİLİCİSon vatanı Türkiye olanlar ilk vatanı Türkiye olanlara vatanseverlik dersi veremez 12.08.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet Y. YılmazBöyle mahkemenin hükmüne adalet denir mi? 12.08.2025 Tüm Yazıları
-
Hakan TAHMAZYeni çözüm süreci komisyonuna dair 12.08.2025 Tüm Yazıları
-
Taha Akyol‘Karamsarlık yaymak’ 12.08.2025 Tüm Yazıları
-
Akif BEKİYargıda yine mi temizlik başlamış? 12.08.2025 Tüm Yazıları
-
İbrahim KirasBakü ve Erivan başardı, Türkiye kazandı 12.08.2025 Tüm Yazıları
-
Erol KATIRCIOĞLUŞakülünden çıkmış bir ülke: Türkiye 12.08.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet Ali ALÇINKAYA15 Ağustos Toplumsal Devrime Giden Yol... 11.08.2025 Tüm Yazıları
-
Fehim TAŞTEKİNZengezur’a Trump kaması: Kime niyet kime kısmet? 11.08.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet TIRAŞKOMÜNİST BİR YAZAR VE“İKİ KADIN İKİ AŞK…” 11.08.2025 Tüm Yazıları
-
Bekir AĞIRDIR'Yeni Türkiye'de umudu yalnızca 51 kişilik komisyona bırakmalı mıyız? 11.08.2025 Tüm Yazıları
-
Yıldıray OĞURÜzgünüm, kimse Türkiye’yi bölmek istemiyor 11.08.2025 Tüm Yazıları
-
Akdoğan Özkanİsrail ordusu, Gazze’de ekilebilir arazileri de sıfırlıyor 11.08.2025 Tüm Yazıları
-
İlhami IŞIKYeni Süreç, korkular ve umutlar 10.08.2025 Tüm Yazıları
-
İsmet BerkanDevleti yönetenler milletlerine güven vermek istiyor olsaydı… 10.08.2025 Tüm Yazıları
-
Hakan AlbayrakKadife eldiven zamanı 10.08.2025 Tüm Yazıları
-
İlker DEMİRBU KOMİSYON NE ÇÖZER? 10.08.2025 Tüm Yazıları
-
Doğu ErgilYolsuzluk: Çürümenin Kurumsallaşmış Hali 10.08.2025 Tüm Yazıları
-
Berrin SönmezTeo-politik inşaya karşı dinsel bireycilik: İtaat mı? İtiraz mı? 10.08.2025 Tüm Yazıları
-
Ümit AkçayBir dönüm noktasında mıyız? 10.08.2025 Tüm Yazıları
-
Cafer SolgunÖzlemek ne uzun bir mesafe, Dersim… 10.08.2025 Tüm Yazıları
-
Mümtazer TÜRKÖNE“Norm Devlet” üzerinde 19 Mart gölgesi 10.08.2025 Tüm Yazıları
-
Ali BAYRAMOĞLUSiyaset CHP’siz, CHP siyasetsiz olmaz 9.08.2025 Tüm Yazıları
-
Mustafa KaraalioğluGeri dönülmez çözümde son düzlük... 9.08.2025 Tüm Yazıları
-
Mesut YEĞENSüreç Olmasaydı 9.08.2025 Tüm Yazıları
-
Zeki ALPTEKİNÜretici Güçlerin Gelişiminin Motorlarından Biri Olarak Toplumsal-Sınıfsal Mücadeleler 9.08.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet OcaktanAK Parti kendini nasıl bu hallere düşürdü… 8.08.2025 Tüm Yazıları
-
Figen ÇalıkuşuÇeteler çağı ve muhteşem çöküş… 8.08.2025 Tüm Yazıları
-
Murat SevinçKürt sorunu, komisyon ve Marx… 8.08.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet ALTANBasın Tarihi: “İmralı’da Bir Mahkûm” 7.08.2025 Tüm Yazıları
-
Ali BULAÇİsa’nın takipçilerine sığınan Muhammed’in takipçileri 7.08.2025 Tüm Yazıları
-
Tanıl BoraÇağdaş Türkiye 7.08.2025 Tüm Yazıları
-
Ümit KARDAŞAdemimerkeziyet: Dikey güçler ayrılığı ya da paylaşımı 7.08.2025 Tüm Yazıları
-
Cemile BayraktarŞeffaf, açık ve çoğulcu 7.08.2025 Tüm Yazıları
-
Gökçer TahincioğluKalorifer kazanından rektör danışmanlığına ve öğretim görevliliğine uzanan yol: Sahte diplomaya ne g 7.08.2025 Tüm Yazıları
-
Nevzat CİNGİRTUtanmazlığın ve Çürümüşlüğün Belgesi: Sahte Diploma Skandalı 7.08.2025 Tüm Yazıları
-
Bahadır ÖZGÜR‘Dijital devlet’ işgali: Girilmedik kurum yok! 6.08.2025 Tüm Yazıları
-
Çiğdem TOKERİki öncü şirkete nasıl sızıldı: Denetimsizliğin çürüttüğü devlet 6.08.2025 Tüm Yazıları
Yorum yazarak yorumunuzla ilgili doğrudan veya dolaylı tüm sorumluluğu tek başınıza üstleniyorsunuz. Yazılan yorumlardan Marmara Yerel Haber (marmarayerelhaber.com) hiçbir şekilde sorumlu tutulamaz.
Yazarın Diğer Yazıları
4.08.2025
2.08.2025
21.07.2025
17.07.2025
14.07.2025
13.07.2025
26.06.2025
23.06.2025
21.06.2025
8.06.2025