Orhan MİROĞLU-Taraf yazıları
İmparatorluğun son yüzyılında başlayan tarihi süreçte, Osmanlı-Kürt ilişkileri bambaşka bir safhaya girdi. Bu dönemde, Ermenilere eninde sonunda kaybedilecek bir halk; ama Kürtlere de Müslüman ve suni olmaları münasebetiyle, ufukta beliren ‘belalara’ karşı yeniden örgütlenmesi ve elde tutulması gereken aşiretler topluluğu gözüyle bakıldı.
1890’da Hamidiye Alaylarını kuran Sultan Abdülhamit şöyle diyordu: ‘Rumeli’de ve bilhassa Anadolu’da, Türk unsurunu kuvvetlendirmek ve her şeyden evvel de, içimizdeki Kürtleri yoğurup kendimize mal etmek şarttır.’
Hamidiye Alayları bu fikrin hayata geçmesi için kuruldu. Kürdistan’ın en güçlü aşiretlerinin silahaltına alınmasını sağlayan bu alaylar; bazı Kürt aydınlarının düşündüğü gibi, Kürt toplumunun modernleşmesine öncülük etmek amacıyla kurulmuş askeri birlikler filan değildi.
Bu alaylar, sadece İmparatorluk sınırları içinde yaşayan Ermenilere karşı değil, Kafkaslar ve Balkanlar’da başlayan savaşlarda da kullanıldılar.
1895- 96’ da gerçekleşen Ermeni katliamlarında Hamidiye Alaylarının aktif katılımı söz konusudur.
Bu alayların kuruluş sürecinde, Mirliva Mahmut Paşa’nın Kürdistan’daki faaliyetleri beş yıl sürdü. Elli civarında alay bu beş yıl içinde kuruldu ve zamanla bu sayı yüze çıktı. Daha sonra İttihatçılar bu sayıyı 25’e düşürdüler.
Devir ne de olsa ulusal çaplı hareketlerin yaşandığı bir devirdi. İttihatçılar, bu askeri birliklerin zamanla kontrol dışı kalabileceklerini düşündüler ve böyle bir gelişmenin, Kürt ulusalcılığını güçlendirmesinden endişe ettiler.
24 Nisan 1915 felaketi bu koşullarda yaşandı.
1915’te Kürtler Ermeni ve Süryani katliamında önemli rol oynadılar. Bu rolün öyle sıradan bir tetikçilik rolü olmadığı açıktır. Hele Süryani’lerin Turabdin bölgesinde yok olmaları tamamen yerel otoritelerle, Kürt ve Arap aşiretleri arasındaki işbirliği sonucunda gerçekleşti. İttihatçıların, Süryaniler için özel bir planları bile yoktu.
Bugün 1915 soykırımıyla yüzleşme, 24 Nisan’la başlayan felaketin inkâr edilmesini mahkum etmekten geçiyor.
Kürtler 1915’i hiçbir zaman inkar etmediler. Fermana Fillaha-Hıristiyanların Fremanıdeyimi o yıllarda toplumun hayatına yerleşmiş bir deyim. İnsanın aklına hiç de hoş olan şeyler getirmiyor. Açıkçası, ferman sonrasında olup biten acı olayları da insanlara hatırlatan bir vurguya sahip.
‘Dema fermana fıllaha’ diye başlayan hikayeler Kürtler arasında yıllarca dilden dile dolaştı durdu.
Ama bu hikâyelerde anlatılan insanlık suçunu kabul etmek, Kürtlere hep ağır geldi. Suça ortaklığı kabullenmek söz konusu olduğunda, Kürt aydınlarının iyi bir sınav verdiği söylenemez. Aydınlarımız, aşiretlerin katliamlarda oynadıkları rolü tamamen İttihatçıların kışkırtıcılığına bağladılar.
Oysa, Hamidiye Alaylarını oluşturan güçlü aşiretler çeşitli sebeplerle ama en çok da bu etnik temizliğin bir Hıristiyan-Müslüman kavgası olduğuna inandırıldıkları için suç ortaklığı yaptılar. Askeri bir hiyerarşi söz konusuydu. Ve hiyerarşinin tepesinde İttihatçılar vardı. Mesela Diyarbakır valisi Doktor Reşit, Cemilpaşazadelerden Mustafa Bey komutasında bir milis alayı oluşturmuştu. O zamanlar Diyarbakır’da 120 bin Ermeni yaşıyordu. Oysa Dr. Reşit bu şehirde katliamlardan sonra bir tek Ermeni’nin kalmadığını rapor etmişti. Aynı şekilde Muş ovası içindeki 105 köyün imhası bir gecede tamamlanmıştır.
Kürtler’in eliyle gerçekleşen katliamlar, emirlere uymak gibi basit bir gerekçeyle açıklanamaz. Onlar İttihatçılar’ın propagandalarına gerçekten inandılar, veya inanmak işlerine geldi..
Kürtler 1915’ten önce meydana gelen katliamlarda bir suç ortaklığı yaşamışlardı ve bu suç ortaklığının psikolojisiyle davrandılar. Ermenistan kurulursa onlardan hesap sorulacağını düşündüler..
Kürt aydını son zamanlara kadar bu netameli tarihi dönem hakkında suskun kalmayı tercih etti ve kendisi de sayısız katliamlara maruz kalmış bir halkın, katliamlardan sorumlu olarak gösterilmesine çok sıcak bakmadı. Kürtlerin katliamlardaki rolünün abartılmaması gerektiğini savundu. Dolayısıyla Kürt aydını, ve siyasetçisi, yakın zamana kadar, 1915 söz konusu olduğunda, Kürdistan’da yaşayan Ermenilerin ve Süryanilerin kitleler halinde yok edilmeleri gerçeğiyle yüzleşmek yerine, ‘Kurtarılan Ermenilere ve Süryanilere’ dair hikayelere sığınmayı tercih etti.
Oysa bu hikayeler doğru olsa bile sonuç değişmiyor ve suça ortaklık baki kalıyor.
Alman halkının içinde Schindler gibi insanların olması bu halkın, Yahudi soykırımındaki sorumluluğunu ortadan kaldırmıyor. Biz de, evinin çatı katına gizlediği Ermenileri, kurtaran Urfalı Hacı Halil’ veya 1915’te Midyat’ın Aynwerdo köyüne sığınan Süryanilere kefil olup onları muhtemel bir katliamdan kurtaran Aynkaflı Mıhallemi Şeyhi Fethullah gibi, tarihe mal olmuş insanlar var elbette. Ama bu iyi örnekler, Turabdindeki Süryanilerin ve Beşiri’deki Ermenilerin soykırıma uğratıldıkları gerçeğini değiştirmiyor.
Ermenilerin ve Süryanilerin soykırıma uğratılmaları sadece Türkiye’nin değil, ama Kürdistan’ın da her bakımdan yoksullaşmasını beraberinde getirdi. Sosyal yaşam eskisine göre daha da zayıfladı. Süryani ve Ermeni ustaların, sanatkarların, ekonomik hayattaki yerleri bir daha doldurulamadı. Yakılıp yıkılan köyler, kasabalar viraneye döndü.
Geçen yüzyılda o bölgede başlayan modernleşme hareketlerinin her bakımdan gerçek temsilcileri Ermeniler ve Süryanilerdi. Eğer bu halklar katliamlarla yok edilmeselerdi, bugün elbette sosyal yaşamdan, ekonomiye, sanata ve kültüre kadar her şey bambaşka olurdu.
Kürtlerin de 1915’le ciddi bir yüzleşme yaşamaları gerekir. Olumlu gelişmeler de yok değil. Güney Kürdistan’ın gerçekten hatırı sayılır bir azınlıklar politikası var.
Erbil’deki Asuri Mahallesi Ankava’da, Asuri-Süryani olmayan yurttaşların (Kürtler ve Araplar) mal mülk edinmesi bir hayli zorlaştırılmış durumda.
Amaç bu mahallenin etnik-kültürel kimliğini ve zenginliğini korumaktır.
BDP’nin İstanbul’da bir Ermeni veya Süryani vatandaşı aday göstermek istediğini, ama her nedense bunun başarılamadığını biliyoruz. Bu adımı sadece BDP’den beklemek de doğru değil.
Mardin’de BDP’nin desteklediği bir Süryani aday, Erol Dora var, ve bu çok anlamlı bir siyasi jest. Tarihin kötülüklerine karşı hoş bir meydan okuma..Bu dönem, mecliste bir Süryani milletvekilimiz olacak. İnkar politikalarıyla yüzleşmek ve daha fazlasını yapmak için hiçbir bahane de kalmadı.
Rahat uyu sevgili Hrant, henüz inkarla baş edemedik, ama senin açtığın yolda yürümeye devam ediyoruz.
Yazarlar
-
Yıldıray OĞURSessizlik neden en büyük tehdittir? 25.06.2025 Tüm Yazıları
-
Mümtazer TÜRKÖNEDış Cephe ateş altında iken İç Cephe ne durumda? 24.06.2025 Tüm Yazıları
-
Fehmi KORUSaldırılarla İran’a ‘‘Ölümlerden ölüm beğen’’ denildi 24.06.2025 Tüm Yazıları
-
İbrahim KahveciHer şey yolunda ise bu fahiş faiz nedir? 24.06.2025 Tüm Yazıları
-
İsmet BerkanFatih Altaylı’yı hapse atacağız diye hukuku dibine kadar zorladılar 24.06.2025 Tüm Yazıları
-
İlker DEMİRİDAMCI İRAN, SOYKIRIMCI İSRAİL DEVLETİ Mİ? 23.06.2025 Tüm Yazıları
-
Akdoğan ÖzkanWashington’un İran takıntısının şifreleri 23.06.2025 Tüm Yazıları
-
Alper GÖRMÜŞDoğru, ülke güvenliği demokrasisiz de sağlanabilir fakat bunu durmaksızın tekrarlamakta bir sorun va 23.06.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet Y. YılmazFıkra gibi ülke ama gel de gül! 23.06.2025 Tüm Yazıları
-
Ali BULAÇSavaşın meşruiyeti ve ahlaki üstünlük meselesi 23.06.2025 Tüm Yazıları
-
Fehim TAŞTEKİNİran'ın zor seçimi: Topyekûn savaş ya da taksitle ölüm 23.06.2025 Tüm Yazıları
-
Mustafa KaraalioğluYeryüzü artık bir Vahşi Batı… 23.06.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet Ali ALÇINKAYA"Masada Milyonlar Var;"Barış, Özgürlük ve Demokratik Toplum İçin Örgütlenmeliyiz 23.06.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet TIRAŞUCUBE SİSTEM CEHENNEMİ… 23.06.2025 Tüm Yazıları
-
Cihan AKTAŞTahran bir kez daha bombalanırken 23.06.2025 Tüm Yazıları
-
Hakan AKSAYRusya, Suriye’den sonra İran’ı da kaybedebilir 22.06.2025 Tüm Yazıları
-
Ali BAYRAMOĞLUKürt meselesinde CHP’nin yakın dönem öyküsü 21.06.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet ALTANBasın Tarihi: Neo-Mussoli’nin “Havuz Medyası” 20.06.2025 Tüm Yazıları
-
Hasan Bülent KAHRAMANTürkiye için bir fırsat: CHP’de yeni kuşak siyaseti 20.06.2025 Tüm Yazıları
-
Figen ÇalıkuşuÖcalan İsrail için ne dedi? 20.06.2025 Tüm Yazıları
-
Cafer SolgunDevlet “devletimiz” olur mu? 20.06.2025 Tüm Yazıları
-
Çiğdem TOKERZeytin ağaçları ve şirketokrasi 20.06.2025 Tüm Yazıları
-
Akif BEKİBahçeli'ye muhalefet ikna oldu da ortağı olmadı mı? 19.06.2025 Tüm Yazıları
-
Erol KATIRCIOĞLUYeni milliyetçilik ve Öcalan 19.06.2025 Tüm Yazıları
-
Cansu ÇamlıbelCHP Grup Başkanvekili Gökhan Günaydın: CHP anayasa değişikliği masasına oturmayacak, öyle bir komisy 18.06.2025 Tüm Yazıları
-
Elif ÇAKIRNihai hedef Türkiye mi? 18.06.2025 Tüm Yazıları
-
Ümit AkçaySıcak yaz 18.06.2025 Tüm Yazıları
-
Mensur AkgünOyun içinde oyun… 18.06.2025 Tüm Yazıları
-
Gökhan BACIKTürkiye ne yapmalı? 17.06.2025 Tüm Yazıları
-
Aydın SelcenDemokrasiye giderken cumhuriyetten olmak 17.06.2025 Tüm Yazıları
-
Mücahit BİLİCİModern katil 17.06.2025 Tüm Yazıları
-
Bekir AĞIRDIRMHP’nin yeni anayasa hamlesi, köklü bir rejim düzenlemesini mi işaret ediyor? CHP ne yapmalı? 16.06.2025 Tüm Yazıları
-
Murat BELGEDaha kötüsü her zaman mümkün 16.06.2025 Tüm Yazıları
-
Vahap COŞKUNÖzgür Özel’in İmtihanı 15.06.2025 Tüm Yazıları
-
Mesut YEĞENBaas’tan ve İslamcılıktan Sonra 15.06.2025 Tüm Yazıları
-
Eser KARAKAŞSiyasetin (ve biraz da ceplerin) finansmanı, yasalar, AKP ve CHP 15.06.2025 Tüm Yazıları
-
Ali TürerBOŞ UMUT, SONU HÜSRAN 12.06.2025 Tüm Yazıları
-
Taha AkyolHer 4 liranın 3’ü faize! 11.06.2025 Tüm Yazıları
-
Ahmet TAŞGETİRENAKP ahlâkî üstünlük mü kazandı? 10.06.2025 Tüm Yazıları
-
İlhami IŞIKBarış süreci için en büyük tehlike nasıl Türkiye’nin iç barışının bozulması oldu? 9.06.2025 Tüm Yazıları
-
Mahfi Egilmezİnsanlar Olmayan Parasını Nerelere Harcıyor? 9.06.2025 Tüm Yazıları
-
Ümit KARDAŞBir anayasa inşa süreci deneyimi: Yeni Anayasa Platformu (YAP) 4.06.2025 Tüm Yazıları
-
Murat SevinçEşitlik korkusu ve 12 Eylül darbesinin büyük zaferi 4.06.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet OcaktanYerli-milli Kur’an meali AK Parti’ye nasip olacak! 2.06.2025 Tüm Yazıları
-
İbrahim KirasErken seçim en geç ne zaman? 29.05.2025 Tüm Yazıları
-
Tanıl BoraSokak 29.05.2025 Tüm Yazıları
-
Kemal CANSiyasi gündem notları: Üç süreç nerede kesişir veya nerede kopar? 27.05.2025 Tüm Yazıları
-
Taner AKÇAMRuşen Çakır’ın Abdurrahim Semavi ile Kürt açılımı görüşmesi 27.05.2025 Tüm Yazıları
-
Umur TALUSizin en sevdiğiniz tahakküm hangisi! 27.05.2025 Tüm Yazıları
-
Hakan TAHMAZ12 Mayıs, Bahçeli, mecburiyetler 21.05.2025 Tüm Yazıları
-
Berat ÖZİPEKYolsuzluklar, barış ve biz 21.05.2025 Tüm Yazıları
-
Hikmet MUTİAsoyşeytit Pres ' den Cemşit K.nın canlı PKK kongre izlenimleri... 13.05.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet AKAYOtoriterlikten Demokrasiye 12.05.2025 Tüm Yazıları
-
Metin Karabaşoğlu‘Türkiye Müslümanları’ kimler oluyor? 11.05.2025 Tüm Yazıları
-
Ahmet ÖZTÜRKÇetin Uygur bir kitaba sığar mı? 10.05.2025 Tüm Yazıları
-
Gökçer TahincioğluBilek güreşi yoksa masayı mı kıracak? 28.04.2025 Tüm Yazıları
-
Baskın ORANRahip Brunson ve öğrenci Rümeysa 25.04.2025 Tüm Yazıları
-
Sezin ÖNEYKopukluk ve “Anadolu Kırılması” 25.04.2025 Tüm Yazıları
-
Yüksel TAŞKINİktidar milli iradeyi “tapulu arazisi” sandığı için büyük bir bedel ödeyecek 22.04.2025 Tüm Yazıları
-
Ayhan ONGUNDEMOKRATİK EĞİTİM MÜCADELESİNE ADANMIŞ YAŞAMLAR 21.04.2025 Tüm Yazıları
-
Nuray MERTVeda ediyorum 15.04.2025 Tüm Yazıları
-
Hasan CEMALTerörsüz Türkiye! İyi güzel, peki ya demokratik Türkiye?.. 14.04.2025 Tüm Yazıları
-
Gülçin AVŞARŞizofrenik yurttaşlık 14.04.2025 Tüm Yazıları
-
Zeki ALPTEKİNTrump Küreselleşme Sürecini Geriye Döndürebilir mi? 13.04.2025 Tüm Yazıları
-
Pelin CENGİZTrump’ın yeni vergileri diye yazılır, ‘post modern merkantilizm’ diye okunur 7.04.2025 Tüm Yazıları
-
Mehveş EVİNBoykot ve sokaklar neden bu kadar korkutuyor? 2.04.2025 Tüm Yazıları
-
Cennet USLUİktidar neden umduğunu bulamadı? 2.04.2025 Tüm Yazıları
-
Hayko BAĞDATSokaklarda yükselen ses 28.03.2025 Tüm Yazıları
-
Nevzat CİNGİRTCoğrafya kaderimizmiş… 23.03.2025 Tüm Yazıları
-
Selva Demiralpİmamoğlu krizi ve ekonomik yansımaları 20.03.2025 Tüm Yazıları
-
Selami GÜREL“Adı belirsiz” süreç hızlı ilerliyor 16.03.2025 Tüm Yazıları
-
Halil BERKTAYPKK ve Türk solcuları (4) “Dağlarında gerilla var memleketimin” 16.03.2025 Tüm Yazıları
-
Etyen MAHÇUPYANKürt ‘açılımı’nın nedeni Suriye değil, Türkiye! 15.03.2025 Tüm Yazıları
-
Abdullah KıranYeni süreç, umut ve endişeler 11.03.2025 Tüm Yazıları
-
Haluk YurtseverKaosta 'hegemonya' arayışı 11.03.2025 Tüm Yazıları
-
Arzu YILMAZHodri Meydan 10.03.2025 Tüm Yazıları
-
DOĞAN ÖZGÜDENÖcalan'ın ilk barış çağrısından 27 yıl sonra... 10.03.2025 Tüm Yazıları
-
Berrin SönmezCumhur İttifakı'nın ‘muhalefeti dönüştürme görevi…’ 28.02.2025 Tüm Yazıları
-
Doğan AKINAhmet Sever: Eşsiz, kırgın, yalnız… 26.02.2025 Tüm Yazıları
-
Aydın ÜnalParti ve iktidar 25.02.2025 Tüm Yazıları
-
Murat YETKİNCHP’ye açılan soruşturmaların ortak hedefi Ekrem İmamoğlu 12.02.2025 Tüm Yazıları
-
Ümit KIVANÇİç duvarlar 10.02.2025 Tüm Yazıları
Yorum yazarak yorumunuzla ilgili doğrudan veya dolaylı tüm sorumluluğu tek başınıza üstleniyorsunuz. Yazılan yorumlardan Marmara Yerel Haber (marmarayerelhaber.com) hiçbir şekilde sorumlu tutulamaz.
Yazarın Diğer Yazıları
7.10.2012
3.09.2012
1.09.2012
30.08.2012
27.08.2012
25.08.2012
23.08.2012
20.08.2012
18.08.2012
16.08.2012