Vahap COŞKUN

Savaş uçaklarından saçılan bombalarla paramparça edilen bedenler, katır sırtlarında taşınan cesetler… Okul masrafını karşılama yolunda yiten çocuk canlar, evladını yitirene anneler, gözü yolda kalan babalar, genç yaşta dul kalan kadınlar, muradına ermemiş nişanlı kızlar… Acı, kan, gözyaşı, feryat… Derin bir sarsıntı… Ruhu örseleyen büyük bir tahribat… Roboski.
Meydana geliş biçimi çok gaddarcaydı. Akabinde yaşananlar da öyle. Kürtler, tarihlerinde devletin zalimliğine daha önce birçok kez maruz kalmışlardı. Şex Said Hareketi’nde, Ağrı’da, Zilan’da, Dersim’de, 33 Kurşun’da, vb. birçok olayda devletin zulmünü hafızaya nakşetmişlerdi. Roboski’de bu zulmü bir kez daha tecrübe ettiler.
Roboski’yi, öncekilerden ayıran en önemli fark, çok “görsel” olmasaydı. Medya uzun bir süre karartma uygulamaya çalıştı ama yaşananın üzerini örtmede başarılı olamadı. Her şey göz önünde oldu, bitti. Toplumsal hafızaya kaydoldu her kare, acıyı büyüttü, kitleselleştirdi. Dolayısıyla Roboski, sadece yakınlarını o katliamda kaybedenlerde değil, bütün Kürtlerde yara açtı. Başlarına gelen türlü felaketlerin sebebinin makbul olmayan kimlikleri olduğu düşüncesi -ki bu zaten var olan bir düşünceydi- Kürtlerin zihninde de yeniden üretildi ve yerleşiklik kazandı.
Devletin acı dili
Devletin kullandığı dil de, Kürtlerin acılarını depreştirdi. Başbakan kalktı Genelkurmay Başkanı’nı tebrik etti. 34 insanın bombalarla paramparça edildiği bir olayda, sorumlu tutulması ve hesap vermesi gereken birinin kamuoyu önünde, adeta inatlaşırcasına, taltif edilmesi vicdanları ayağa kaldırdı. Salt bu değil elbette; hükümet, Roboski’de bir bütün olarak yanlışın içine saptı. Önce, zamana yayarak katliamı unutturmaya çabaladı. Ancak kamuoyunun ısrarlı takibi bunu imkânsız kıldı. Hemen her gün, olayın nasıl meydana geldiği ve sorumluların kim olduğunun tespiti yönünde talepler dillendirildi. Toplumsal hafıza, unutmaya direndi, unutturma çabasının karşısında durdu, Roboski’yi gündem de tuttu.
Zamana oynama ve unutmaya terk etme siyaseti tutmayınca, bu kez hükümet komplo teorilerine sarılmaya ve hatta katliamdan ölenleri sorumlu tutmaya başladı. Ölenlerin“kaçakçı” oldukları hatırlatıldı sürekli. Köylülerin yaptıkları ticaretin devletin bilgisi ve kontrolü dâhilinde olduğu bir yana, sanki “kaçakçı” olmaları halinde gerçekleştirilen doğruymuş gibi bir algı yaratılmaya çalışıldı. Dolar milyoneri gazeteciler, utanmadan köylülerin bu “kaçakçılık”tan ne kadar çok para kazandığını yazabildiler. (İbret vesikası bir yazı için bakınız lütfen: Yılmaz Özdil: ‘Sayın Kaçakçı’, Hürriyet, 06.01.2012, http://www.hurriyet.com.tr/yazarlar/19614987.asp) Ardından köylülerin PKK’li oldukları kimi kez ima edildi, kimi kez de açıktan söylendi. Yani“PKK’li ise olur bunlar”a getirildi, katliam bunun üzerinden normalleştirilmeye ve meşrulaştırılmaya çalışıldı.
Hakaret
Ali Topuz, Ümit Kıvanç’ın çektiği “Üzülme Anne Güzel Yerdeyim” adlı belgeselde konuşan Roboskililerin sıkılıkla “hakaret” sözünü kullandıklarına dikkat çekiyor. Bu katliamda en değerli varlıklarını yitiren insanlar, “ellerini açıp dua ediyor ve hem olayın kendisini, hem sonrasındaki hükümet, devlet yetkililerinin sözlerini, tutumlarını, hepsini ‘hakaret’ diye tanımlıyorlar.” (Radikal, 28.12.2013)
Bilinmeli bu hakarete uğratılmışlık duygusu, yalnızca Roboskililer veya BDP ve PKK’ye yakın Kürtlerde değil, Kürtlerin büyük bir kesimince hissediliyor. Ve devletin bu hakareti ortadan kaldırmak yerine tam tersine bu hakareti sürdüren, kanırtan tavırları da tüm Kürtleri incitiyor, kırıyor.
Hakikat için seferberlik
Roboski’nin üzerinde iki yıllık bir süre geçti. Ne yasama, ne yargı ve ne de yürütme üstüne düşüne yaptı. Katliam halen açığa kavuşturulmuş değil, dolayısıyla hakaret devam ediyor. Tez elden yapılması lazım gelen iki şey var: Birincisi, açık ve net bir özürdür. Bir utanç, kanlı bir utanç, yaşanmıştır Roboski’de. Devlet faili olduğu bu utançtan dolayı lafı dolandırmadan halktan özür dilemeli, helallik istemelidir. Bu, Roboski’nin aydınlatılmasına ivme kazandırır ve yeni Roboski’lerin önüne geçmenin ilk adımı olur. Eğer devlet kendi utancıyla yüzleşmezse, ilerde başka utançların yaşanmasının önüne geçilemez.
İkincisi, hakikatin ortaya çıkarılması için seferber olmaktır. Katliamın nasıl meydana geldiği, emri kimlerin verdiği ve sorumlular hakkında ne tür işlem yapıldığı halen bir muammadır. Roboski dosyası mahkemeden mahkemeye dolaşıyor, kamu vicdanı her geçen gün daha fazla yaralanıyor. Roboski, unutturulmaya terk edilerek kapatılamaz. Sorumluluk devlete aittir; kamuoyu vicdanını tatmin edecek olan ise, gerçeğin tüm ayrıntılarıyla bilinir olması ve sorumluların hak ettikleri cezaya çarptırılacak olmasıdır.
Yazarlar
-
Mehmet Ali ALÇINKAYA2026’ya Girerken; Barış, Demokratik Toplum ve Enternasyonal Özgürlük Yürüyüşü... 31.12.2025 Tüm Yazıları
-
İbrahim KahveciOkudukça yoksullaşan bir ülkeyiz 31.12.2025 Tüm Yazıları
-
Yıldıray OĞURHavf ve reca arasında yeni bir yıla... 31.12.2025 Tüm Yazıları
-
Gökhan BACIKErken Cumhuriyet dönemi eleştirileri: Revizyonizm mi, Türk usülü “woke” mu? 31.12.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet Ocaktan2026’da deliler çağına karşı bir umut ışığı yanar mı? 31.12.2025 Tüm Yazıları
-
Akif BEKİVicdansız senenin kelimesi dijital vicdanmış 31.12.2025 Tüm Yazıları
-
Mümtazer TÜRKÖNEBölücüler ve Ülkücüler 31.12.2025 Tüm Yazıları
-
Taha AkyolKara bir yıl 2025 31.12.2025 Tüm Yazıları
-
Mensur AkgünGemini’ye göre 2026’da Türkiye… 31.12.2025 Tüm Yazıları
-
Fehmi KORU2026: Beklentiler, beklentiler… 30.12.2025 Tüm Yazıları
-
Fehim TAŞTEKİNAfrika Boynuzu’ndaki oyun: İsrail kime şah çekti? 30.12.2025 Tüm Yazıları
-
Erol KATIRCIOĞLUÇözüm için mücadele demokrasi için mücadeledir 30.12.2025 Tüm Yazıları
-
KEMAL GÖKTAŞBarış Akademisyenleri'nin göreve iadesine istinaf engeli: Daire, Danıştay kararına direndi 30.12.2025 Tüm Yazıları
-
Ahmet TAŞGETİRENNasıl anılmak isterdiniz? 30.12.2025 Tüm Yazıları
-
Hakan TAHMAZTürkiye’ye özgü sürecin muhasebesi 30.12.2025 Tüm Yazıları
-
Bekir AĞIRDIRTürkiye'de davaların portresine kısa bir bakış: Hâlâ en güçlü ortak talep neden adalet? 29.12.2025 Tüm Yazıları
-
Eser KARAKAŞUlus devlet, milli egemenlik, çevre, insan hakları, uyuşturucu ve Venezuela 29.12.2025 Tüm Yazıları
-
Akın ÖZÇER23 yılın en kötüsü 29.12.2025 Tüm Yazıları
-
Murat SevinçLeyla Zana ve Gözde Şeker ne yaptı? 29.12.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet TIRAŞYENİ YILDA DA KURU EKMEK BİZİ BEKLİYOR… 29.12.2025 Tüm Yazıları
-
Bahadır ÖZGÜRUyuşturucu dosyasındaki sürpriz isim! "Cumhurbaşkanımızın tensipleri ile…" 29.12.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet TEZKANİktidar medyası infilak etti 29.12.2025 Tüm Yazıları
-
Nevzat CİNGİRTBir fotoğraf karesinden çok daha ötesi... 29.12.2025 Tüm Yazıları
-
Mesut YEĞENRaporların Gösterdiği 28.12.2025 Tüm Yazıları
-
Abdulmenaf KIRAN11. YARGI PAKETİ, YENİ ADALETSİZLİK VE EŞİTSİZLİKLER YARATTI 28.12.2025 Tüm Yazıları
-
Kemal CAN2025 giderken 28.12.2025 Tüm Yazıları
-
Mustafa PAÇALRTÜK ve basın özgürlüğüne geçit yok… 28.12.2025 Tüm Yazıları
-
Ahmet İlhanKararsızlığın Erdemi: Kesinliğin Gölgesinde Düşünmek 27.12.2025 Tüm Yazıları
-
Ali BAYRAMOĞLUÜlke siyasetin neresinde, hangi evresinde? 27.12.2025 Tüm Yazıları
-
Tanıl BoraYılın Kelimesi 27.12.2025 Tüm Yazıları
-
Nuray MERTİslamcılık Öldü mü? 26.12.2025 Tüm Yazıları
-
Cihan TuğalSovyetler ve Bookchin 26.12.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet ALTAN100 Bin Dolar Kazanan “Yeni Yoksul” Mu? 26.12.2025 Tüm Yazıları
-
Figen ÇalıkuşuSuriye, güvenlik ve 15 milyon bağımlı… 26.12.2025 Tüm Yazıları
-
Yetvart DANZİKYANLeyla Zana vakası bir gösterge. Ama neyin? 26.12.2025 Tüm Yazıları
-
Mustafa Karaalioğlu‘Entegre strateji’ varsa, niye tek yönünü görüyoruz? 25.12.2025 Tüm Yazıları
-
Doğu ErgilGüvenlikten kimliğe, inkârdan yurttaşlığa 24.12.2025 Tüm Yazıları
-
İsmet BerkanKomisyonda uzlaşma çıkmazsa süreç yine de ilerler mi? 24.12.2025 Tüm Yazıları
-
Mücahit BİLİCİSekülerleşme sorunu veya Müslümanlar nasıl modernleşecek? 23.12.2025 Tüm Yazıları
-
Murat BELGEYüzdük yüzdük 22.12.2025 Tüm Yazıları
-
Ümit AkçayPax Americana sonrası Almanya: Yeşil dönüşümden askeri Keynesçiliğe 21.12.2025 Tüm Yazıları
-
Vahap COŞKUNKüfürbazlar ve ötesi 19.12.2025 Tüm Yazıları











































Yorum yazarak yorumunuzla ilgili doğrudan veya dolaylı tüm sorumluluğu tek başınıza üstleniyorsunuz. Yazılan yorumlardan Marmara Yerel Haber (marmarayerelhaber.com) hiçbir şekilde sorumlu tutulamaz.
Yazarın Diğer Yazıları
28.10.2025
8.09.2025
3.09.2025
27.08.2025
23.08.2025
19.08.2025
14.08.2025
5.08.2025
29.07.2025
22.07.2025