Ayhan ONGUN
(NORMALLEŞMEK ZORUNDAYIZ)
Geçen haftaki yazımda darbe koşullarının oluşması ve darbeye yönelik tepkilerle, toplumun farklı reflekslerini irdelemeye çalışmıştım.
Kim ne derse desin, önceki yazıda da ifade etmeye çalıştığım gibi Türkiye uçurumun eşiğinden döndü.
Her ne kadar, hala bu olayı Gülen mantığıyla “tiyatro” olarak görenler, daha da ileri giderek “Erdoğan, başkanlık yolundaki engelleri temizlemek ve oylarını artırmak için bu darbeyi tezgahladı” diyenler olsa da kimi zamanlama hatası ve beklenmeyen halk direnişi sayesinde ülkeyi kan gölüne çevirecek bir darbe ucuz atlatıldı.
İlerleyen zamanlarda gerek darbeciler ve gerekse darbe karşıtlarıyla ilgili bir dolu bilinmeyen hikayeler ortaya çıkacak, kimler darbecilerin yanındayken son anda saf değiştirdi, kimler iradeleri dışında darbecilerin yanında yer almak zorunda kaldılar; daha net biçimde açıklanacak.
Bu arada devlet organizasyonunda ve özellikle ordunun hiyerarşik yapısında görülen bir dolu zaafların, yapısal ve idari yanlışların gün yüzüne çıkması belki de bu darbeden çıkarılacak en önemli derslerden biridir.
Darbe sonrası çok hızlı davranarak, darbeci artıklarına pek hareket alanı bırakmayan hükümet, aynı çabukluk ve hassasiyeti yargılama aşamasında da gösterir, geçmişte yaşanan haksız, hukuksuz uygulamalar yaşanmazsa, tam demokratikleşme olmasa da, normalleşme yönünde önemli gelişmeler sağlanabilir.
Üç aylığına uygulamaya konulan olağanüstü halle ilgili muhalefet kanadından kimi eleştiriler gelse de, içinde yaşadığımız olağanüstü dönem için makul ve kabul edilebilir gerekçeler sunan iktidara tanınan kredi umarız amacına uygun kullanılır.
Uzun yıllardan beri zaten olağandışı koşullarda, çoğu zamanda kaos ve korku içinde yaşayan toplumun şimdi en çok ihtiyacı olan şey normalleşmedir.
Türkiye Cumhuriyeti yurttaşları son darbe teşebbüsünde gösterdiği direnç ve özgüvenle artık normal bir ülkede, normal vatandaşlar gibi yaşamayı hak ettiklerini göstermişlerdir.
İktidarda AK Parti olduğu için doğal olarak AK Parti yandaşlarının daha çok öne çıktığı gerçeğinden hareketle, kendilerini geri çeken yurttaşları anlamaya çalışsak da, bundan sonraki süreçte normalleşme ve ardından demokrasinin tüm kurum ve kurullarıyla yerleşmesi adına birlikte davranmak zorunda olduğumuzu herkesin kabul etmesi gerekiyor .Bu anlamda son günlerde önemli ve anlamlı adımların atıldığını görüyoruz.
Cumhurbaşkanının siyasi parti liderlerini davet ederek, darbeye karşı duruşlarından dolayı hem teşekkür edip, hem de görüş ve önerilerini alması önemsenmesi gereken bir gelişmedir.
Bu arada parlamentoda grubu bulunan HDP’nin darbe karşıtı ortak bildiriyi imzalamış olmasına karşın Beştepe’ye çağrılmaması da ayrıca tartışılması gereken bir konu.
Keza, Başbakan Binali Yıldırım’ın siyasi parti liderlerini ziyaret ederek süreçle ilgili bilgilendirmesi, Kılıçdaroğlu’nun Ohal’ le ilgili endişe ve önerilerini dikkate alacağını belirtmesi normalleşme ve toplumsal uzlaşı adına önemli bir adımdır.
Öte yandan bir diğer önemli adım, Cumhurbaşkanı Erdoğan’ın Pazar günü finali yapılacak demokrasi mitingine Kılıçdaroğlu ve Bahçeli’yi davet etmesi ve hatta konuşma yapmalarını istemesi, hem Cumhurbaşkanının, hem de Kılıçdaroğlu’nun karşılıklı olarak açtıkları davaları geri çekmeleri, siyaset tarihimizde nadir görülen davranışlardır.
Yeni Anayasa konusunda olumlu yaklaşımlar bir yana, kimi acil anayasa değişiklikleri için siyasi partiler arasında bir konsensus sağlanması, hepimizi umutlandıran önemli adımlardır.
Her koşulda demokrasi ve özgürlükler söz konusu olduğunda karşımıza yaşamsal bir sorun olarak çıkan Kürt sorunu HDP ve PKK denkleminin bu normalleşme sürecinin bir parçası haline gelmesi de kaçınılmaz görünüyor.
Şimdi tüm bu olumlu ve umut verici adımlara karşın, inanıyorum ki belli kesimlerde “ ama geçmişte de oldu, sonu gelmedi, bu iktidara nasıl güveneceğiz? Her zamanki gibi takiyye yapıyorlar!” türünden itirazlar gelecektir.
İktidarla muhalefet arasında bir güven bunalımı olduğu bir gerçek.
Erdoğan’ın başkanlık taleplerine karşı çıkan, bu sistemin Türkiye’ye uygun olmadığını iddia edenler azımsanmayacak kadar önemli bir kitle.
Ancak şunu unutmamak gerekiyor.
İnsanlar ve kurumlar yanlış yapabilir, aldanabilir, aldatılabilirler.
Ama konu ülkenin geleceği, toplumun huzur ve refahı, özellikle de barış olunca; geçmişe çok fazla takılmadan, geleceğin yeni kodlarını oluşturmak, düşmanlıkları bir kenara koyarak, ortak paydalarda buluşmanın zamanıdır.
Türkiye’nin insan potansiyeli ve toplumsal hafızası bunu başaracak güçtedir.
Yeter ki; önyargılardan kurtulup barış içinde bir arada yaşamak zorunda olduğumuz gerçeğini kabullenelim.
Yazarlar
-
Ahmet TAŞGETİRENBölgede Trump operasyonu sürüyor 16.11.2025 Tüm Yazıları
-
Zeki ALPTEKİNEmeğin Sosyolojisi ve Kapitalizmin Geleceği: Marx vs. Marx 16.11.2025 Tüm Yazıları
-
Taha AkyolYenilikçi bir İslam düşünürü Gannuşi 16.11.2025 Tüm Yazıları
-
Gökhan BACIKRus cinleri imana nasıl hizmet etti? Tuhaf bir Soğuk Savaş hikâyesi 16.11.2025 Tüm Yazıları
-
Kemal CANMahkemeye düşmüş siyaset 16.11.2025 Tüm Yazıları
-
Mümtazer TÜRKÖNEAhtapotun kolları 16.11.2025 Tüm Yazıları
-
Fehmi KORU3809 sayfa ve temel çelişki 16.11.2025 Tüm Yazıları
-
Mustafa KaraalioğluÇözüm sürecinin CHP’si daha merkezde 15.11.2025 Tüm Yazıları
-
Ali BAYRAMOĞLUÖzel ve CHP’ye dair son gözlemler 15.11.2025 Tüm Yazıları
-
Ali TürerPATRON KİM? 15.11.2025 Tüm Yazıları
-
Yıldıray OĞURAK Parti üzerine doktora yapmış bir CHP lideri…. 15.11.2025 Tüm Yazıları
-
Murat SevinçCHP hakkında kapatma davası açılır mı? Yok artık, daha neler! 14.11.2025 Tüm Yazıları
-
Akif BEKİÖzgür Özel'le kahvaltı: CHP nereye böyle? 14.11.2025 Tüm Yazıları
-
Hakan TAHMAZBir iddianameden fazlası: CHP’yi dizayn girişimi 14.11.2025 Tüm Yazıları
-
DOĞAN ÖZGÜDEN"Arananlar" zulmü ne zaman son bulacak? 14.11.2025 Tüm Yazıları
-
Figen ÇalıkuşuSuriye’de ‘altın oran’ nedir? 14.11.2025 Tüm Yazıları
-
Bahadır ÖZGÜRBakın Şahan'ı şikayet eden kimmiş? Her balkona havuz yapan müteahhit savcıya koştu! 14.11.2025 Tüm Yazıları
-
Sedat KAYAİmamoğlu'na istenen 23 asırlık tarihi ceza: Roma İmparatorluğu kurulduğunda hapse girseydi hala ceza 14.11.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet TEZKANİddianamenin ruhu siyasi 14.11.2025 Tüm Yazıları
-
İbrahim KahveciBir iddia-nağme 13.11.2025 Tüm Yazıları
-
Mücahit BİLİCİKemalizm’in dindarlarca rehabilitasyonu 13.11.2025 Tüm Yazıları
-
KEMAL GÖKTAŞBir “yalanlama” yalanı: CHP üyeliği ve Kanada’ya iltica meselesinde gerçekler 13.11.2025 Tüm Yazıları
-
Tanıl BoraMemnuniyetsizler 13.11.2025 Tüm Yazıları
-
Mehveş EVİNYerel yönetimlerle işbirliği kültür politikası için hayati 13.11.2025 Tüm Yazıları
-
Akın ÖZÇERDemokrat Kral’ın anıları 13.11.2025 Tüm Yazıları
-
Nevzat CİNGİRTBelediyenin açıklaması gerçekleri gizliyor mu? 13.11.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet Ali ALÇINKAYAEnternasyonalizm ve Demokratik Toplum Çağrısı... 12.11.2025 Tüm Yazıları
-
M.Latif YILDIZÇÖZÜM SÜRECİ KOMİSYON VE EKMEN 12.11.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet OcaktanYeşil sarıklı hocalar bize böyle anlatmamışlardı 12.11.2025 Tüm Yazıları
-
Mensur AkgünBaşarılı bir diplomasi örneği… 12.11.2025 Tüm Yazıları
-
Elif ÇAKIRHSK neden suskun? 11.11.2025 Tüm Yazıları
-
Erol KATIRCIOĞLUKürtler davete icabet ediyorlar 11.11.2025 Tüm Yazıları
-
Fehim TAŞTEKİNAkdeniz’den Hazar’a hizalananlar ve Colani’nin Beyaz Saray günü 11.11.2025 Tüm Yazıları
-
Bekir AĞIRDIRAK Parti’nin 23 yılı: Kitle partisinden devlet partisine, siyaset dilinden güvenlik diline bir dönüş 11.11.2025 Tüm Yazıları
-
Eser KARAKAŞÖcalan 70’lerde mi kalmış? 11.11.2025 Tüm Yazıları
-
Cihan TuğalSosyalist yükseliş dağınık ama yine de oligarşiye bir darbe 11.11.2025 Tüm Yazıları
-
İbrahim KirasDüşmanımız kimdir bizim? 11.11.2025 Tüm Yazıları






































Yorum yazarak yorumunuzla ilgili doğrudan veya dolaylı tüm sorumluluğu tek başınıza üstleniyorsunuz. Yazılan yorumlardan Marmara Yerel Haber (marmarayerelhaber.com) hiçbir şekilde sorumlu tutulamaz.
Yazarın Diğer Yazıları
19.08.2021
31.03.2021
17.03.2021
3.02.2021
23.10.2020
30.09.2020
28.07.2020
19.05.2020
15.05.2020
19.03.2020