Bülent KORUCU
Gözlerimiz televizyon ekranlarında Paris Savcısı’nın yapacağı açıklamayı bekliyor.
DHKP-C, metropollerde eylem yapamayan PKK’nın boşluğunu doldurmak üzere son zamanlarda epeyce aktif. İstanbul’da bilhassa polislere yönelik suikastlar ve güvenlik birimlerini hedef alan bombalı saldırılarla adından söz ettiriyor. Yakın zamandaki eylemsellik, uyuyan hücrelerin harekete geçirildiği izlenimi veriyordu. İstanbul’da daha önce yaptıkları da bilindiği için müteyakkız olunması gereken bir örgüt. Söz konusu örgüte karşı operasyon yapılması sürpriz değil, hatta yapılmaması tuhaf olurdu. Çağdaş Hukukçular Derneği mensubu bazı avukatların bu kapsamda tutuklanması ise tartışma ve eleştiri konusu oldu. Avukatlar yargının üç asli unsurundan biri; hâkim ve savcılar kadar sağlam güvenceye alınmayı hak ediyorlar. Kanun bu amaçla mekânlarının aranmasına belirli kısıtlar getiriyor. O kısıtları hukuk devletinin bir gereği görmek ve prosedürün ötesinde algılamak zorundayız. Suçlu ile meslek icabı kurulan doğal ilişki ile sınırları aşıp suçun parçası haline gelmek ince bir çizgi ile ayrılıyor. Mahkemeler bu çizgiye azami dikkat etmek zorunda.
Hukukun suç isnadıyla ilgili kılıcının iki tarafı da keskindir. ‘Suçu ispatlanana kadar herkes masumdur’ bölümü zaten biliniyor. Madalyonun diğer yüzünde ise hiçbir sınıf ve meslek mensubunun günahsız yani suç işlemez kabul edilemeyeceğini öngörür. Geri kalmış toplumlarda hukuk sadece küçük sineklerin yakalandığı büyüklerin parçalayıp kurtulduğu ağlardır. Bizde de bazen bu hastalık nüksediyor. Askerler, akademisyenler, gazeteciler, avukatlar, yargıçlar ve zenginler diye uzatabileceğimiz bir ‘suçtan azade’ listesi şuur altlarımızda var. Buna karşılık Danıştay cinayetini işleyen Alpaslan Aslan’ın avukat olduğunu hatırlatabiliriz. Van Başkale’de görevli hâkim ve savcının uyuşturucu sevkiyatında suçüstü yakalandığını gündeme getirebiliriz. Zaman aşımına kurban giden Yüksekova Çetesi’nin rütbeli askerlerini listeye ekleyebiliriz. Bunların hiçbirisi mevcut tutuklamaları savunmak için yeterli değil. ÇHD Başkanı Selçuk Kozağaçlı’nın Suriye’den dün dönmesi de ajanlık için delil sayılmaz. Siyasi ve insani açıdan böyle bir zamanda Suriye’de bulunmak sorgulanabilir. Suriye rejimine fikri destek veren, Esed’i ziyaret eden siyasetçiler ve sivil toplum temsilcileri de aynı sorgulamaya tabi tutuluyor. Fakat hiçbirisi ajanlık kapsamında görülmedi. Soruşturmanın selameti açısından düşülen gizlilik ilkesi bizde bazen aksi sonuç veriyor. Soruşturma hakkında kamuoyuna tatmin edici bilgiler verilmediğinde belki de çok haklı kararlar yargı mekanizmasını yıpratıyor. Somut suç delilleri ortaya konmalı. ‘Soruşturma devam ediyor, sonuna kadar gitmesi engellenir.’ savunmasının geçerliliği yok. Hiçbir şey soruşturmaya böyle zarar veremez. Kamu vicdanı tatmin olmazsa mahkeme kararları boşlukta kalır.
Yorum yazarak yorumunuzla ilgili doğrudan veya dolaylı tüm sorumluluğu tek başınıza üstleniyorsunuz. Yazılan yorumlardan Marmara Yerel Haber (marmarayerelhaber.com) hiçbir şekilde sorumlu tutulamaz.
- Sansür VAR!
10.07.2016 - AYM kavgasının perde arkası
4.02.2016 - 28 Şubat'ın konuşulmayanları
1.02.2016 - 28 Şubat deyince kızmayın o halde!
23.02.2016 - Perinçek mutlu, ya AK Partililer?
5.02.2016 - Bülent Arınç'ın özgül ağırlığı var mı?
2.02.2016 - Paralel avcılarına bir öneri!
29.01.2016 - Küfürlü siyaset!
22.01.2016 - Güvenlik zafiyeti yoksa…
15.01.2016 - Anayasa değil baba yasa!
1.02.2016
Yazarlar
-
Yıldıray OĞURSessizlik neden en büyük tehdittir? 25.06.2025 Tüm Yazıları
-
İsmet BerkanFatih Altaylı’yı hapse atacağız diye hukuku dibine kadar zorladılar 24.06.2025 Tüm Yazıları
-
İbrahim KahveciHer şey yolunda ise bu fahiş faiz nedir? 24.06.2025 Tüm Yazıları
-
Mümtazer TÜRKÖNEDış Cephe ateş altında iken İç Cephe ne durumda? 24.06.2025 Tüm Yazıları
-
Fehmi KORUSaldırılarla İran’a ‘‘Ölümlerden ölüm beğen’’ denildi 24.06.2025 Tüm Yazıları
-
Ali BULAÇSavaşın meşruiyeti ve ahlaki üstünlük meselesi 23.06.2025 Tüm Yazıları
-
Fehim TAŞTEKİNİran'ın zor seçimi: Topyekûn savaş ya da taksitle ölüm 23.06.2025 Tüm Yazıları
-
Akdoğan ÖzkanWashington’un İran takıntısının şifreleri 23.06.2025 Tüm Yazıları
-
Cihan AKTAŞTahran bir kez daha bombalanırken 23.06.2025 Tüm Yazıları
-
İlker DEMİRİDAMCI İRAN, SOYKIRIMCI İSRAİL DEVLETİ Mİ? 23.06.2025 Tüm Yazıları
-
Mustafa KaraalioğluYeryüzü artık bir Vahşi Batı… 23.06.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet TIRAŞUCUBE SİSTEM CEHENNEMİ… 23.06.2025 Tüm Yazıları
-
Alper GÖRMÜŞDoğru, ülke güvenliği demokrasisiz de sağlanabilir fakat bunu durmaksızın tekrarlamakta bir sorun va 23.06.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet Y. YılmazFıkra gibi ülke ama gel de gül! 23.06.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet Ali ALÇINKAYA"Masada Milyonlar Var;"Barış, Özgürlük ve Demokratik Toplum İçin Örgütlenmeliyiz 23.06.2025 Tüm Yazıları
-
Hakan AKSAYRusya, Suriye’den sonra İran’ı da kaybedebilir 22.06.2025 Tüm Yazıları
-
Ali BAYRAMOĞLUKürt meselesinde CHP’nin yakın dönem öyküsü 21.06.2025 Tüm Yazıları
-
Hasan Bülent KAHRAMANTürkiye için bir fırsat: CHP’de yeni kuşak siyaseti 20.06.2025 Tüm Yazıları
-
Figen ÇalıkuşuÖcalan İsrail için ne dedi? 20.06.2025 Tüm Yazıları
-
Çiğdem TOKERZeytin ağaçları ve şirketokrasi 20.06.2025 Tüm Yazıları
-
Cafer SolgunDevlet “devletimiz” olur mu? 20.06.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet ALTANBasın Tarihi: Neo-Mussoli’nin “Havuz Medyası” 20.06.2025 Tüm Yazıları
-
Erol KATIRCIOĞLUYeni milliyetçilik ve Öcalan 19.06.2025 Tüm Yazıları
-
Akif BEKİBahçeli'ye muhalefet ikna oldu da ortağı olmadı mı? 19.06.2025 Tüm Yazıları
-
Mensur AkgünOyun içinde oyun… 18.06.2025 Tüm Yazıları
-
Elif ÇAKIRNihai hedef Türkiye mi? 18.06.2025 Tüm Yazıları
-
Cansu ÇamlıbelCHP Grup Başkanvekili Gökhan Günaydın: CHP anayasa değişikliği masasına oturmayacak, öyle bir komisy 18.06.2025 Tüm Yazıları
-
Ümit AkçaySıcak yaz 18.06.2025 Tüm Yazıları
-
Mücahit BİLİCİModern katil 17.06.2025 Tüm Yazıları
-
Gökhan BACIKTürkiye ne yapmalı? 17.06.2025 Tüm Yazıları
-
Aydın SelcenDemokrasiye giderken cumhuriyetten olmak 17.06.2025 Tüm Yazıları
-
Bekir AĞIRDIRMHP’nin yeni anayasa hamlesi, köklü bir rejim düzenlemesini mi işaret ediyor? CHP ne yapmalı? 16.06.2025 Tüm Yazıları
-
Murat BELGEDaha kötüsü her zaman mümkün 16.06.2025 Tüm Yazıları
-
Eser KARAKAŞSiyasetin (ve biraz da ceplerin) finansmanı, yasalar, AKP ve CHP 15.06.2025 Tüm Yazıları
-
Vahap COŞKUNÖzgür Özel’in İmtihanı 15.06.2025 Tüm Yazıları
-
Mesut YEĞENBaas’tan ve İslamcılıktan Sonra 15.06.2025 Tüm Yazıları
-
Ali TürerBOŞ UMUT, SONU HÜSRAN 12.06.2025 Tüm Yazıları
-
Taha AkyolHer 4 liranın 3’ü faize! 11.06.2025 Tüm Yazıları
-
Ahmet TAŞGETİRENAKP ahlâkî üstünlük mü kazandı? 10.06.2025 Tüm Yazıları
-
İlhami IŞIKBarış süreci için en büyük tehlike nasıl Türkiye’nin iç barışının bozulması oldu? 9.06.2025 Tüm Yazıları
-
Mahfi Egilmezİnsanlar Olmayan Parasını Nerelere Harcıyor? 9.06.2025 Tüm Yazıları
-
Ümit KARDAŞBir anayasa inşa süreci deneyimi: Yeni Anayasa Platformu (YAP) 4.06.2025 Tüm Yazıları
-
Murat SevinçEşitlik korkusu ve 12 Eylül darbesinin büyük zaferi 4.06.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet OcaktanYerli-milli Kur’an meali AK Parti’ye nasip olacak! 2.06.2025 Tüm Yazıları
-
Tanıl BoraSokak 29.05.2025 Tüm Yazıları
-
İbrahim KirasErken seçim en geç ne zaman? 29.05.2025 Tüm Yazıları
Fahri Melek
Sayin Esayan, cok dogru yazmissiniz sizi tebrik ederim. Maalesef sizi anliyanlar belki yüzde 5 civarindadirlar. Milletin beyni öyle bir yikanmis ki bunun telafisi icin daha yüz yil ister. Selamlar Fahri