Enver SEZGİN
Bu ayın sonunda “Barış ve Çözüm Süreci” bir yılını dolduracak. Önce Başbakan Erdoğan’ın “Öcalan ile görüşülüyor ” biçimindeki açıklamasını duyduk. Daha donra Newroz kutlaması sırasında Öcalan’ın “Silahlar sussun siyaset konuşsun ” yönündeki mesajını dinledik. İçinde bulunduğumuz sürece böyle girdik.
Bu bir yıl çok rahat geçmedi. Sıkça sürecin tıkanıp tıkanmadığını konuştuk. Haklı olarak hükümetin yeterli adımları atmaması eleştirildi. Silahlı çatışmaların yeniden başlayacağı kaygısı yaşadık.
Buna rağmen “çatışmasızlık ortamında” bu bir yılı geçirmeyi başardık. Bu başlı başına önemlidir.
Geçen cumartesi günü BDP milletvekilleri, Abdullah Öcalan’la 13’üncü görüşmelerini yaptılar.
Öcalan bir kez daha “süreçle ilgili umudunu koruduğunu” ifade etmiş oldu. Gündemde “İmralı kapısının basın mensuplarına açılması” konusu var.
Türkiye yerel seçimlere işte “bu ortamda” hazırlanıyor.
Geçen on beş ün içinde Malatya, Diyarbakır ve Batman’a gittim. Nusaybin, Beşiri ve Midyat’ı ziyaret ettim.
Çay ocaklarına, kahvehanelere, parklara uğradım. Sivil toplum örgütlerinin yöneticileriyle görüştüm. Ayaküstü sohbet ettiğim de oldu.
Çok sayıda insanla konuşma fırsatı buldum, onları dinledim.
İnsanlar zor günler yaşadı. Büyük acılar çektiler. Ölümü ve yıkımı gördüler, yaşadılar.
Artık eski “kötü günlerin” geri gelmesini istemiyorlar. Bir gazeteci arkadaşım şunu söyledi: “Otuz yıl boyunca bu topraklarda adeta savaş muhabirliği yaptık. Artık Barış ve Çözüm Süreci’ne tanıklık etmek istiyoruz.”
Bölgede bir yıl öncesine göre farklı bir hava gözlemlemek mümkündür. Silahların susmasının yarattığı olumlu havadan söz ediyorum. Şu birkaç aylık sürecin insanların günlük hayatları üzerinde olumlu ve önemli bir etki bıraktığını görebiliyoruz. İnsanlar “çatışmasızlığın” nimetlerinden faydalanmak istiyorlar. Böyle bir ortamda pek çok şey daha görünür oluyor. Demokratik talepler her zamankinden daha net ve daha yüksek sesle dile getiriliyor.
Yıllar sonra ilk kez yerel seçimlere “silahların gölgesi” dışında bir ortamda giriliyor. İnsanlar seçim kampanyası boyunca taleplerini dile getirecekler.
Geçen kasım ayında “PKK Yürütme Komitesi” imzalı bir bildiri yayımlandı. Bu bildiride şu ifadelere yer verilmiş: “İçinde bulunduğumuz yerel seçim döneminin genelde Türkiye’de özel olarak Kürdistan’da PKK ile AKP arasında kıyasıya bir seçim mücadelesi içinde geçeceği açıktır.”
Aynı bildiride seçimlerin tamamlanmasına kadar rekabetin “seçim mücadelesi” biçiminde geçeceği de vurgulanmakta.
Buralarda “seçim mücadelesi” yıllardır BDP ile AK Parti arasında geçti. Bir kez daha aynı yarışmaya tanıklık edeceğiz.
Her yeni seçim süreci, halkın yasal zeminde hak arama bilincinin gelişmesine yardımcı oluyor. Önümüzdeki seçimlerin gerginlik ve çatışmadan uzak bir ortamda ve sadece “bir seçim yarışı” biçiminde geçmesi çözüm sürecine doğrudan etki edecektir.
“Savaş Çeteleri” işte bu nedenle Yüksekova’da olduğu gibi devreye giriyorlar. Cinayetler işleyip ortalığı bulandırmak istiyorlar. Esasen “Çözüm Süreci”nin halkın omuzları üzerinde yükselmesinden korkuyorlar.
Türkiye’yi o eski “Savaş Günleri”ne geri götürmek istiyorlar. Onlar bir kez daha kanlı oyunun peşindedirler.
Bu oyunu bozacak olan yine halkın kendisidir.
[email protected]
http://www.taraf.com.tr/enver-sezgin/makale-cozum-sureci-ve-yerel-secimler.htm
Yorum yazarak yorumunuzla ilgili doğrudan veya dolaylı tüm sorumluluğu tek başınıza üstleniyorsunuz. Yazılan yorumlardan Marmara Yerel Haber (marmarayerelhaber.com) hiçbir şekilde sorumlu tutulamaz.
Yazarlar
-
Ümit AkçayBir dönüm noktasında mıyız? 10.08.2025 Tüm Yazıları
-
Doğu ErgilYolsuzluk: Çürümenin Kurumsallaşmış Hali 10.08.2025 Tüm Yazıları
-
Mümtazer TÜRKÖNE“Norm Devlet” üzerinde 19 Mart gölgesi 10.08.2025 Tüm Yazıları
-
Taha AkyolYargı niye böyle? 10.08.2025 Tüm Yazıları
-
İlhami IŞIKYeni Süreç, korkular ve umutlar 10.08.2025 Tüm Yazıları
-
İsmet BerkanDevleti yönetenler milletlerine güven vermek istiyor olsaydı… 10.08.2025 Tüm Yazıları
-
Hakan AlbayrakKadife eldiven zamanı 10.08.2025 Tüm Yazıları
-
İlker DEMİRBU KOMİSYON NE ÇÖZER? 10.08.2025 Tüm Yazıları
-
Fehmi KORUÇevremiz çok bilinmeyenli bir denklem gibi, yoksa bilinebilir mi? 10.08.2025 Tüm Yazıları
-
Cafer SolgunÖzlemek ne uzun bir mesafe, Dersim… 10.08.2025 Tüm Yazıları
-
Berrin SönmezTeo-politik inşaya karşı dinsel bireycilik: İtaat mı? İtiraz mı? 10.08.2025 Tüm Yazıları
-
Mesut YEĞENSüreç Olmasaydı 9.08.2025 Tüm Yazıları
-
Ali BAYRAMOĞLUSiyaset CHP’siz, CHP siyasetsiz olmaz 9.08.2025 Tüm Yazıları
-
İbrahim KirasHükümet yalanladı konu kapandı 9.08.2025 Tüm Yazıları
-
Zeki ALPTEKİNÜretici Güçlerin Gelişiminin Motorlarından Biri Olarak Toplumsal-Sınıfsal Mücadeleler 9.08.2025 Tüm Yazıları
-
Mustafa KaraalioğluGeri dönülmez çözümde son düzlük... 9.08.2025 Tüm Yazıları
-
Yıldıray OĞURMehmet Ali Sebük’ü neden kimse hatırlamıyor? 9.08.2025 Tüm Yazıları
-
Akif BEKİHakan Fidan'ın diploması 9.08.2025 Tüm Yazıları
-
Murat SevinçKürt sorunu, komisyon ve Marx… 8.08.2025 Tüm Yazıları
-
Figen ÇalıkuşuÇeteler çağı ve muhteşem çöküş… 8.08.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet OcaktanAK Parti kendini nasıl bu hallere düşürdü… 8.08.2025 Tüm Yazıları
-
Tanıl BoraÇağdaş Türkiye 7.08.2025 Tüm Yazıları
-
Ali BULAÇİsa’nın takipçilerine sığınan Muhammed’in takipçileri 7.08.2025 Tüm Yazıları
-
Nevzat CİNGİRTUtanmazlığın ve Çürümüşlüğün Belgesi: Sahte Diploma Skandalı 7.08.2025 Tüm Yazıları
-
Ümit KARDAŞAdemimerkeziyet: Dikey güçler ayrılığı ya da paylaşımı 7.08.2025 Tüm Yazıları
-
Cemile BayraktarŞeffaf, açık ve çoğulcu 7.08.2025 Tüm Yazıları
-
Gökçer TahincioğluKalorifer kazanından rektör danışmanlığına ve öğretim görevliliğine uzanan yol: Sahte diplomaya ne g 7.08.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet Y. YılmazAYM kararı yargıyı bağlayacak mı? 7.08.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet ALTANBasın Tarihi: “İmralı’da Bir Mahkûm” 7.08.2025 Tüm Yazıları
-
Murat BELGEKaş yaparken göz çıkarmak 6.08.2025 Tüm Yazıları
-
Erol KATIRCIOĞLUDemokratlar, ümmetçiler, ırkçılar 6.08.2025 Tüm Yazıları
-
Bahadır ÖZGÜR‘Dijital devlet’ işgali: Girilmedik kurum yok! 6.08.2025 Tüm Yazıları
-
Çiğdem TOKERİki öncü şirkete nasıl sızıldı: Denetimsizliğin çürüttüğü devlet 6.08.2025 Tüm Yazıları
-
Eser KARAKAŞMeslek liseleri tartışmaları (1) 6.08.2025 Tüm Yazıları
-
Vahap COŞKUNKalemşörler ve Çubuk Ustaları da Silah Bıraksın! 5.08.2025 Tüm Yazıları
-
Hakan TAHMAZTerörsüz Türkiye hedefi: Hukukun ve siyasetin rolü 5.08.2025 Tüm Yazıları
-
Mahfi EgilmezEkonomiyi düzeltmekle iş bitmez 5.08.2025 Tüm Yazıları
-
Akdoğan ÖzkanBatı artık Kiev’de Zalujni’yi görmek istiyor gibi 4.08.2025 Tüm Yazıları
-
Bekir AĞIRDIRGüvensizliğin gölgesinde siyaset: Geçen yıla kıyasla korku düzeyimiz yükseldi, peki neden? 4.08.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet Ali ALÇINKAYABarış ve Demokratik Toplum Çağrısı; Hasta Tutsaklar 4.08.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet TIRAŞKUVVETLER AYRILIĞI YOK İSE… 4.08.2025 Tüm Yazıları
Îsmaîl Girikî
.Çözüm süreci başlamadıkı , sürecin handi aşmasından konuşulsun? PKK nin bölgedki hakimiyetin dayandığı enbüyük faktür Devletin kulluk kuvvetleri olduğu onutmayin. PKKda üzdüzye diye bir kaide yoktur. Her şey İmralideki Ergenekonda eyitilen Abdullah Öcalanin elinde. Ne olursa olsun bütün olan ve bitenler İmrali devlet Ergenekonunda yapılır. Ben ar tık bu kelimelerden nefret ediyorum, „Çözüm, Süreç, aşama, ve milli birlik projesi.“ Niye efret ediyorum onuda izah edeyim. PKk ile istihbarat ortasında bir Kurd muzakeresi yok. Olanlar danışıklı bir alışverişten ibarettir. PKK ve başındaki melaizmi güncelelme siyasetinin yürütücülerinde olan Öcalan ve kurmaylarınin devlet ile başından beri izlemiş oldukları eylemlerin bir yol haritasınin muzakeresi olmuştur. Kurd müzakeresi demek Kurd halkinin milli haklarının tartışmasız iade edilmesi demektir. BUna karşi olan PKK ve Öcalan zaten böylesi bir müzakereye yanaşma düşüncei kesinlikle yoktur.Devlet bir sadakat yapmiyor. 11. Yyl. Orta asyadan muhacir olarak anadoluya bisafir olarak gelen, daha sonraları kanlı eylemlerle tarihin nefretini barındırani kabul eden Büyk halklaradan Kurdlerin haklarını bir kemaizmin iki dudak arasında hapsedilmesi esefle karşıliyorum. Türk gazetecileri büyük yalanlarla PKkyi büyütüyorlar. Bu bir nevide onalara propaganda oluyur. Îsmaîl Girikî 20.7.2013