Hilâl KAPLAN
"Milli" kelimesi, "milleti İbrahim" tanımlaması gereği İslâmî entonasyonu olan fakat %99'unun Müslüman olduğu iddia edilen güzide ülkemizde İslâm'dan neşet anlamından oldukça uzağa düşmüş bir kavram. "Milli olmak" başlıklı eski bir yazımda bu durumu şöyle tarif etmeye çalışmıştım:
"İçi boşaltılan milli kavramı, İslâm'da haram olan kumarın, devlet tarafından sistematikleştirildiği bir kurumun "Milli Piyango İdaresi" olarak ya da yine İslâm'da haram olan alkollü bir içecek olan rakının "milli içki" olarak adlandırılmasına olanak sağlamaktadır. Milli kelimesinin sahip olduğu dinî anlam ile ona atfedilen seküler anlam arasındaki boşluğa en iyi işaret eden "milli olmak" deyişi olsa gerek. Gündelik dilde milli olmak, spordaki anlamından çok, bir erkeğin genelde İslâm'a göre gayrı-meşru bir biçimde bir kadınla ilk kez beraber olması anlamında kullanılır."
Demek ki İslâm'ın murad ettiği mahiyetten soyutlanmış bir kavramdan söz ediyoruz. Bir de her ne kadar zor olsa da seküler bir biçimde "milli" kelimesini düşünmeye çalışalım. Bu durumda "milli"nin, "milletin çıkarları önceleyen" kişiyi veya durumu nitelemek için kullanılan bir sıfat olduğunu varsaymamız gerekir. Peki, vakıa gerçekten böyle midir, bakalım.
Başbakan Erdoğan ile medya patronları ve genel yayın yönetmenlerinin biraraya gelip PKK ile mücadelede medyanın rolünü "off the record" masaya yatırdıkları toplantı hakkında Yasemin Çongar'ın yazdığı isabetli yorum sonrası "millî gazetecilik" kavramı tedavüle girmiş gibi görünüyor. Ancak kavramın gündeme gelmesi eskiden "millî gazeteci" eksikliği çekmemizden kaynaklanmıyor elbette...
Radikal'in Genel Yayın Yönetmeni Eyüp Can'ın yazdığına göre Başbakan Erdoğan, toplantının amacının sansüre teşvik veya medyaya müdahale etme çabası olmadığının altını özellikle çizmiş. Ancak buna rağmen bazı gazeteciler hemen her konuda Başbakan'ı bir "onay makamı"na dönüştürme gayreti içine girmiş.Şöyle diyor Can:
Allahaşkına söyler misiniz, bir gazeteci terör olayları sırasında yayın akışını kesip kesmemeyi, hangi fotoğrafı nasıl kullanacağını, kanalına kimi çağırıp çağırmayacağını, 'son dakika' anonsunu ekranda kaç dakika tutması gerektiğini neden Başbakan'a sorar? Maalesef soruldu."
Üstelik, toplantıda bulunmayan bazı meslektaşlarını yaptıkları röportajlar ve yazdıkları yazılar sebebiyle Başbakan'a şikâyet etmeye kalkanlar bile olmuş. Toplumun -hadi bağlamına oturması için "milletin" diyelim- bilgilenme hakkını savunmak mesleğinin birincil şartı olması gereken gazateciler, devleti yönetenlerden milleti nasıl bilgilendirmeyecekleri yönünde akıl istiyorlar! Anlayacağınız, "millî gazeteci"nin milletle ilgisi vardır ama yansıtılan anlamda değil. Milli gazeteci sadece devleti alinin çıkarlarını gözetir, bu uğurda hakikati kurban etmekten çekinmez, birincil sorumluluğunun para verip gazetesini alan okuruna karşı değil de devleti yönetenlere karşı olduğunu düşünür.
Bu sert eleştiriyi yaparken milleti bilgilendirme ile PKK propagandası yapmak arasında ince bir çizgi olduğunu yadsımıyorum. Gazeteci propaganda aracı olmaktan elbette çekinmelidir. Gazetecinin manipülatif haberlere imza atması da milletin gerçekleri öğrenmesine engel olan bir durumdur neticede. Ancak bu çift tarafı olan kaygan bir yoldur. Örgütün manipülasyonuna alet olmaktan çekinildiği kadar devletin manipülasyonuna da alet olmaktan uzak durulmalıdır. Üstelik devlet yöneticileri böyle bir talepte bulunmamışken bir gazetecinin buna gönül eğdirmesini anlamak zor.
Malumunuz 1990'larda faili meçhul cinayetler işlenirken, milli gazetecilerin hasıraltı etmesi sayesinde millet uzunca bir süre devletinin bu utanç verici eylemlerinden haberdar olamadı. (Öğrendiğime göre Bülent Arınç liderliğinde bir tür "sansür kurulu" kurulmasını öneren kişinin de 90'lardaki en büyük manipülasyon aracının sahibi şahıs olduğunu not etmek gerek...) Zira bunları haberleştirmek de örgüt propagandası olarak görülüyordu. Günümüzde farklı bir devlet zihniyetinin hakim olmaya başladığını görüyoruz ama gazeteci zihniyeti sanırım aynı oranda değişmiş değil.
Bu ülke huzura erecekse, bunu biraz da milletin düşünüş tarzına en çok etki etme imkânına sahip olan medya sayesinde yapacak. Medya, hakikati milletten saklanmanın görev tanımının gereği olduğunu düşündüğü süreceyse bunun gerçekleşmesi imkânsız. Gazeteci milletinin, devlete yaranmaktan ziyade milletin bilgilenme hakkına sahip çıkması temennisiyle...
Not: Van'daki depremde hayatını kaybeden kardeşlerimize Allah'tan rahmet, yakınlarına sabrı cemîl diliyorum.
Yorum yazarak yorumunuzla ilgili doğrudan veya dolaylı tüm sorumluluğu tek başınıza üstleniyorsunuz. Yazılan yorumlardan Marmara Yerel Haber (marmarayerelhaber.com) hiçbir şekilde sorumlu tutulamaz.
- Her şey güzel olur tabii!
17.06.2019 - Mazlum Başbakanım
27.05.2019 - Sağa sola T.C. yazmakla olsaydı...
6.05.2019 - Kılıçdaroğlu’na YPG için ‘terörist’ dedirttik
1.05.2019 - Havalimanı canavarı, metrobüs sapığı ve diğerleri
29.04.2019 - Papa ve 1915
24.04.2019 - Mundar seçim!
16.04.2019 - Assange’a karakol, Dündar’a saraylar
15.04.2019 - Akdeniz’den geliyorlar
12.04.2019 - Belediyelerde yeni dönem: Koalisyon yönetimi
8.02.2019
Yazarlar
-
Gökhan BACIKErken Cumhuriyet dönemi eleştirileri: Revizyonizm mi, Türk usülü “woke” mu? 31.12.2025 Tüm Yazıları
-
Akif BEKİVicdansız senenin kelimesi dijital vicdanmış 31.12.2025 Tüm Yazıları
-
İbrahim KahveciOkudukça yoksullaşan bir ülkeyiz 31.12.2025 Tüm Yazıları
-
Taha AkyolKara bir yıl 2025 31.12.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet Ocaktan2026’da deliler çağına karşı bir umut ışığı yanar mı? 31.12.2025 Tüm Yazıları
-
Yıldıray OĞURHavf ve reca arasında yeni bir yıla... 31.12.2025 Tüm Yazıları
-
Mümtazer TÜRKÖNEBölücüler ve Ülkücüler 31.12.2025 Tüm Yazıları
-
Mensur AkgünGemini’ye göre 2026’da Türkiye… 31.12.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet Ali ALÇINKAYA2026’ya Girerken; Barış, Demokratik Toplum ve Enternasyonal Özgürlük Yürüyüşü... 31.12.2025 Tüm Yazıları
-
Fehim TAŞTEKİNAfrika Boynuzu’ndaki oyun: İsrail kime şah çekti? 30.12.2025 Tüm Yazıları
-
Fehmi KORU2026: Beklentiler, beklentiler… 30.12.2025 Tüm Yazıları
-
Ahmet TAŞGETİRENNasıl anılmak isterdiniz? 30.12.2025 Tüm Yazıları
-
Erol KATIRCIOĞLUÇözüm için mücadele demokrasi için mücadeledir 30.12.2025 Tüm Yazıları
-
Hakan TAHMAZTürkiye’ye özgü sürecin muhasebesi 30.12.2025 Tüm Yazıları
-
KEMAL GÖKTAŞBarış Akademisyenleri'nin göreve iadesine istinaf engeli: Daire, Danıştay kararına direndi 30.12.2025 Tüm Yazıları
-
Eser KARAKAŞUlus devlet, milli egemenlik, çevre, insan hakları, uyuşturucu ve Venezuela 29.12.2025 Tüm Yazıları
-
Bekir AĞIRDIRTürkiye'de davaların portresine kısa bir bakış: Hâlâ en güçlü ortak talep neden adalet? 29.12.2025 Tüm Yazıları
-
Nevzat CİNGİRTBir fotoğraf karesinden çok daha ötesi... 29.12.2025 Tüm Yazıları
-
Bahadır ÖZGÜRUyuşturucu dosyasındaki sürpriz isim! "Cumhurbaşkanımızın tensipleri ile…" 29.12.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet TIRAŞYENİ YILDA DA KURU EKMEK BİZİ BEKLİYOR… 29.12.2025 Tüm Yazıları
-
Murat SevinçLeyla Zana ve Gözde Şeker ne yaptı? 29.12.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet TEZKANİktidar medyası infilak etti 29.12.2025 Tüm Yazıları
-
Akın ÖZÇER23 yılın en kötüsü 29.12.2025 Tüm Yazıları
-
Mustafa PAÇALRTÜK ve basın özgürlüğüne geçit yok… 28.12.2025 Tüm Yazıları
-
Kemal CAN2025 giderken 28.12.2025 Tüm Yazıları
-
Mesut YEĞENRaporların Gösterdiği 28.12.2025 Tüm Yazıları
-
Abdulmenaf KIRAN11. YARGI PAKETİ, YENİ ADALETSİZLİK VE EŞİTSİZLİKLER YARATTI 28.12.2025 Tüm Yazıları
-
Ali BAYRAMOĞLUÜlke siyasetin neresinde, hangi evresinde? 27.12.2025 Tüm Yazıları
-
Ahmet İlhanKararsızlığın Erdemi: Kesinliğin Gölgesinde Düşünmek 27.12.2025 Tüm Yazıları
-
Tanıl BoraYılın Kelimesi 27.12.2025 Tüm Yazıları
-
Figen ÇalıkuşuSuriye, güvenlik ve 15 milyon bağımlı… 26.12.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet ALTAN100 Bin Dolar Kazanan “Yeni Yoksul” Mu? 26.12.2025 Tüm Yazıları
-
Nuray MERTİslamcılık Öldü mü? 26.12.2025 Tüm Yazıları
-
Cihan TuğalSovyetler ve Bookchin 26.12.2025 Tüm Yazıları
-
Yetvart DANZİKYANLeyla Zana vakası bir gösterge. Ama neyin? 26.12.2025 Tüm Yazıları
-
Mustafa Karaalioğlu‘Entegre strateji’ varsa, niye tek yönünü görüyoruz? 25.12.2025 Tüm Yazıları
-
İsmet BerkanKomisyonda uzlaşma çıkmazsa süreç yine de ilerler mi? 24.12.2025 Tüm Yazıları
-
Doğu ErgilGüvenlikten kimliğe, inkârdan yurttaşlığa 24.12.2025 Tüm Yazıları
-
Mücahit BİLİCİSekülerleşme sorunu veya Müslümanlar nasıl modernleşecek? 23.12.2025 Tüm Yazıları
-
Murat BELGEYüzdük yüzdük 22.12.2025 Tüm Yazıları
-
Ümit AkçayPax Americana sonrası Almanya: Yeşil dönüşümden askeri Keynesçiliğe 21.12.2025 Tüm Yazıları
-
Cemile BayraktarThank you Ahmed 19.12.2025 Tüm Yazıları
-
Vahap COŞKUNKüfürbazlar ve ötesi 19.12.2025 Tüm Yazıları
-
İbrahim KirasAK Parti hariç herkes CHP 19.12.2025 Tüm Yazıları
-
Seyfettin GürselPara politikasında sınav zamanı 18.12.2025 Tüm Yazıları
-
Abdurrahman DilipakNüfusumuz dibe vururken! 18.12.2025 Tüm Yazıları
-
Şeyhmus DİKEN"O Yıl", hangi yıl? 15.12.2025 Tüm Yazıları
















































MBayram
Yıldıray arkadaşım ilk önce asıl teröristin kim olduğunda anlaşmak gerek?Emperyalist barbarların ve onların işbirlikci,tetikcisi yerli işbirlikcisi devletlerin terörist olduğunu bakar kör olmayıp görmek gerekir.PKK olmada n daha doğrusu sistem PKK yi yaratmadan Kürtleri gark gurkla tarifliyordunuz ya şimdi hala mahkemelerinde bilinmeyen dilde TV açmak zorunda kaldınız bunu ne sağladı?Dürüst olun ve başka yerlerde gerillaları alkışlarken Türkiyede neden nevret kusuyorsunuz.İlker Demir ark adaşı
kenan
İnsanın bazen durup inandığı şeylerin doğruluğunu sorgulaması ve bir muhasebe yapması erdemdir. Bu erdemi göstermek yerine, karşısındaki insanı bilgisizlikle, cahillikle suçlaması ise her şeyden önce, ayıptır.
kenan ceran
okuduğunu anlamak nekadar zor . yorumlara bakıyorun eğer yazıyı tamamen okuyupta yazılmış yorumlar ise bu toplumdan bi cacık olmaz. sen ne yazarsan yaz ben istediğim gibi anlayayım . sadece başlığa bakıp yorum yaptılar ise .... sayın yazar bence bukadar uzun yazma . taraf ol tek cümle yaz biri düşman biri dost de en azından taraftarın olur. hak adalet nemize gerek bendensen haklısın. adil davranmaya çalışırsan işin çok zor. empati mempati bunlar bize çok uzak.
servan
1804 yılından bu yana bu ülkede 29 isyan olmuş ve her seferinde kürtler kılıçtan geçirilmiş. ve haklara dahada gaspedilmiş. sürgün idam onlara reva görülmüş dilleri, kültürleri yasaklanmış.her türlü asimilasyon politikaları uygulanmış ve yok etmek için ne gerekiyorsa yapılmış.halende yapılmaya devam ediliyor siz ve sizin gibi düşünen, rant kavkası peşindeki kandırılmiş kürtler de buna ayak uyuyor.son örnek 4+4+4 nedir biliyormusun 4 yaşında anaokulu 5 yaşında ilkokul amaç kürt kürt asimilasyonu
firat lazoğlu
Sayın yıldıray bunları sen yazıyorsun sen okuyorsun sen inanıyorsun. PKK olmasaydı. Kürt halkı bugün Türk olacaklardı. Biz Türk olmak istemiyoruz. Bizimde örf ve adetlerimiz vardır. Göreneklerimiz vardır. Bunları yok ediyordunuz. Keşke Türkiye Bir suriye kadar olabilseydi Kürtlerin olan şeyleri verebilme insanlığını yakalayabilseydi.Son olarak Bülent arınç şünü diyordu biz bayrağımızı çöpte bulmadık Sorarım size Kürtler için hangi yol açıktır haklarını elde edebilmesi için. Buna sen de hazır değ
mesut
çözüm neymiş barış anlat da anlayalım. Bu sorunun kültürel haklar etrafında döndüğünü sanacak kadar safsan ya salaksın ya da salak gibi gözüküyorsun.
emir acar
yıldıray beyin mantığıyla bakarsak suriyeli muhalifler silahı bırakıp şiddetten vazgeçerse istedikleri özgürlüğe kavuşabilirler. gerçek ise binlercesinin infaz edilip, on binlercesinin hapislere tıkılıp, köpek önüne atılan kemik kadar değeri olan iyileştirmelerle her şeyin eski tas eski hamam devam edeceği. yüzlerce insanın öldüğü, bir kasabanın boşaltıldığı rivayetleri dönerken, neler olup bittiğini yıldıraydan öğrenemeyip gerilladan öğreniyorsak sıkıntı bdplilerde değil türk gazeteciliğinde.
muharrem
doğruları yazmışsın eline sağlık.hangi milletler konuşarak hangi insanlar savaşarak sorunlarına çözüm bulurlar.birazda bu işler insanın gelişimi ile ilgili.mesela afrikada her an savaş var.
m baran
mhp nin alkışladığı timler böyle katilleri yok eden timlerdir onlar da olmasa bütün itler şehre inse nolur acaba
baris seven
Yıldıray bey tam bir saptırma uzmanı olmuşsun. Siyasetinin özünü iyi biliyoruz. Seni oraya atayan hocandan biliriz. Hani şu Pentagon yakınlarında kalan hoca varya. Tüm söyleminizin özü aynıdır: Türk tarafından Ergenekon, Kürt tarafından PKK kötüdür. Onlardır her şeyi mahveden. Öyle ise senin siyasetini savunduğun hocan ve de AKP neden siyasi çözüme yanaşmıyor. Niye Kürtçe eğitime hayır. 8 bin Kürt siyasetçi niye içerde. Sana yakışır bir söz: En büyük korkun kendi yalanlarındır