Türkiye’nin milli geliri küçülmeye başladı.Bildiğiniz gibi Orta Vadeli Program’a göre; 2013’te 822 milyar dolar olan milli gelir bu yıl, yani 2014’te, 810 milyar dolara geriledi. Böylecefert başına gelir 10 bin 807 dolardan 10 bin 507 dolara düştü.

Peki, ne anlama geliyor milli gelirin küçülmesi?

Milli gelirin küçülmesi refah düzeyinin gerilemesi anlamına geliyor. Çünkü nüfus artarken milli gelir artmadığından fert başına gelir azalıyor. Ve vatandaşın alım gücü zayıflıyor.

Tabii bu arada hemen hatırlatalım, IMF tarafından yapılan dünya ülkeleri milli gelir büyüklüğü sıralamasında Türkiye 2012’de 17. sıradayken 2013’te 18. sıraya geriledi. Herhalde bu yıl sonunda daha da gerileyecek.

KÜÇÜLMEDEN ALİ BABACAN MI SORUMLU?

Gelelim Türkiye ekonomisinin niçin küçüldüğüne...

Türkiye ekonomisinin küçülmesini pek çok kişi Başbakan Yardımcısı Ali Babacan’ın aldığı makro ihtiyati tedbirlere bağlıyor.Yani lüks tüketimi azaltmaya yönelik taksitli satışların sınırlandırılması nedeniyle iç talebin daraldığı, dolayısıyla ekonominin küçüldüğüne inanılıyor.

Oysa rakamlar farklı bir gerçeği dile getiriyor.Dün Merkez Bankası, Uluslararası Yatırım Pozisyonu verilerini açıkladı. Ve bu verilere göre; Türkiye’de doğrudan yabancı sermaye yatırımları 2013 yılının ilk çeyreğinde 195,1 milyar dolar tutarındayken 2014’ün üçüncü çeyreğinde 145,7 milyar dolara geriledi.

İşte bu nedenle son on sekiz ayda doğrudan yabancı sermaye stokunda yüzde 26 oranında azalma olduğunu görüyoruz. Kısaca doğrudan yabancı sermaye yatırımları kaçıyor bu ülkeden.

Demek ki ekonominin daralması, Ali Babacan’ın aldığı makro ihtiyati tedbirlere değil doğrudan yabancı sermaye stokundaki azalmaya bağlı oluyor.

“Peki, doğrudan yabancı sermaye stoku niçin azalıyor” sorusu hemen akla gelebilir.

Hemen cevaplayalım; yabancı sermaye stoku azalıyor çünkü; bu ülkede yatırım iklimi bozuluyor. Ve hukuki öngörülebilirlik hızla azalıyor. Hatta “Yatırımcı yarın başıma bir iş gelir mi acaba?” korkusunu kapıldı son dönemde.

Bu arada hemen unutmadan, yabancı sermaye stokundaki azalış nedeniyle işsizlik rakamlarının yaz aylarında da arttığına şahit olduğumuzu belirtelim. Ve 2014 Ağustos ayında işsizlerin sayısı geçen yılın aynı ayına göre 500 bin kişi artarak neredeyse üç milyona ulaştı. Ve işsizlik oranı yüzde 10,1’e yükseldi.

Anlayacağınız hukuki öngörülebilirlik olmadığından Türkiye ekonomisinde riskler sürekli artıyor. Ve artan riskler nedeniyle ekonominin büyüme hızı yavaşlıyor. Bu durumda fert başına gelirin azalmaya devam edeceğini söyleyebiliriz. İşte en son açıklanan rakamlara göre ekonomide durum bu.

***

Yeni Türkiye’de yangına taşeron itfaiyeci gidiyor

Bir itfaiyeci okurumuz elektronik mektup göndermiş. İş güvenliği konusunda yeni tedbirler alan siyasetçilerin dikkatine sunuyoruz.

“Biz kamu kurumunda taşeron itfaiyeci olarak çalışmaktayız asgari ücretle tabii ki. Yeri geliyor bizi şehirdeki büyük yangınlara çağırıyorlar. Ve biz de canla başla yangına giriyoruz mecburen. Protokol varmış belediye ile ama bize bir şey olsa arkamızda duracak ne kanun var ne de bir yasa. Biz şimdi bu kamu kurumunda asli işte miyiz yoksa yardımcı işte mi? Bilemiyoruz,” diyor okurumuz.

İşte devlet bu şekilde güvencesiz taşeron itfaiyeci çalıştırdığına göre yeni Türkiye’nin nasıl işçi mezarlığına döndüğünü bu mektup bize açıkça anlatıyor.

[email protected]