Cafer Solgun
Adalet ve kuşkusuz bu kavramın içerdiği sorunlar, önceki yazımda da biraz değindim, ülkenin yeni yıla devreden sorunları arasında oldukça ağırlıklı bir yer tutuyor. Adalet deyince ilk akla gelen yargı ve bağlantılı meseleler (soruşturma, mahkeme, hapishane, denetimli serbestlik vb.) oluyor. Oysa adalet kavramı daha geniş bir anlama sahip.
Aslında konu yargıyla sınırlı bir kapsamda ele alındığında da mesele önem ve ağırlığından bir şey kaybetmiyor. Şöyle bir düşünün: Ortalıkta kalan anayasa, kararları “yok hükmünde” muamelesi gören Anayasa Mahkemesi (AYM), bağımsız, tarafsız, “güvenilir” olma hüviyetini yitirmiş, siyasi iktidarın hassasiyetlerine endeksli iş gören adliye ve mahkemelerin durumu, ardı arkası kesilmeyen rüşvet iddiaları, liyakat ve “yandaşlık” problemleri... Yargı deyince hemen akla gelen bu sorunlar, sadece yargının değil, ülkenin demokrasi, hak ve özgürlükler alanındaki düşündürücü durumunun da en çarpıcı ve doğrudan göstergesi oluyor.
Adalet ideali
Adalet sadece hukukçuların değil, insanlık ailesinin her ferdinin (uluslar, halklar, sınıflar) kendi şartları ve ihtiyaçlarına göre ulaşmak için çaba gösterdikleri bir ideal. “İdeal” çünkü hem hiçbir zaman tam anlamıyla gerçekleşemeyecek olandır ve hem de her zaman aradığımız ve gerçekleştirmek istediğimiz, bunun için mücadele ettiğimizdir...
Dinsel öğretiler, özellikle vaaz ettikleri ahlaki normlar itibarıyla inanan insanlara en çok adalet nasihat ederler.
Toplumsal, siyasal sorunlara çözüm getirmek iddiasındaki modern ideolojik öğretilerin bu iddialarının temelinde de “adalet” kavramı vardır.
Bu anlamda insanlığın adalet anlayış ve arayışı, bir ideal olarak değişen şartlarla birlikte yeni boyutlar kazanarak hep var olacaktır. Nasıl ki insan toplulukları kabile düzeninde yaşadıklarında da bir “adalet” anlayışına sahip idiyseler, günümüzün en ileri kapitalist ülkelerinde de bir adalet anlayış ve çabasına sahiplik etmektedirler.
Adalet, toplumsal yaşamın hemen her alanında, sosyal ilişki biçimlerinde, sınıfsal hiyerarşinin kaynaklık ettiği sorunlarda, hatta bireysel sorunlarda bir “ölçü” olarak hep insanların dikkatindedir.
Demek oluyor ki adalet, sadece yürürlükteki yasalara göre hukukun ulaşmak, gerçekleştirmek istediği bir amaç olmaktan daha kapsamlı bir anlam ifade etmektedir.
Adalet, demokrasi
Adalet, bir toplumun, hukuksal mimarisi, yasaları ve işleyişi bakımından, devletin, rejimin sözcüğün geniş bağlamında niteliğini ortaya koyan bir anlam da taşır. Demokrasi, diktatörlük, otoriter, totaliter veya oligarşik rejimlerin sahip bu nitelikleri, adalet normlarını nasıl ele aldıkları ve uyguladıklarıyla doğrudan bağlantılıdır.
Bu anlamda devlet-toplum-yurttaş ilişkilerinde hak ve özgürlüklerin şekillendirdiği adalet kavramı ile bir diktatörün ağzından çıkacak laflara bağımlı kılınmış adalet kavramı, kuşkusuz aynı anlamı ifade etmezler... Örneğin Hitler Almanyası ile günümüz Almanyasında adaletin aynı anlam ve içeriğe sahip olduğu hiç kuşkusuz düşünülemez.
Burada kritik öneme sahip olan husus, adaletle doğrudan ilgili hukuksal mekanizmaların birincisi bağımsız ve tarafsız olmaları ve ikincisi temel hak ve özgürlükleri esas alan, evrensel hukuk normlarını gözeten bir anlayışla işlevlendirilmiş olmasıdır.
Ancak bu, kendi başına gerçekleşebilecek, ulaşılabilecek bir “düzey” değildir. Örneğin diktatörlükle yönetilen bir ülkede yargı ve hukuk sisteminin bağımsız ve tarafsız olması mümkün Olabilir mi? Bu yönüyle gerçek, sahici ve işleyen bir demokrasi ile adalet kavramının birbirini besleyen, tanımlayan doğrudan bir özelliği bulunduğunu vurgulamak gerekir.
Bağımsız bir yargı, ancak işleyen bir demokraside, başta siyasi iktidar (devlet) olmak üzere güç odaklarına karşı koruduğu mesafesiyle mümkün olabilir. Adil bir toplum, ancak bir eşit yurttaşlar toplumu olabilmekle mümkündür. Hukukun üstünlüğü prensibi, ancak güç ve iktidar sahipleri karşısında evrensel hukuk normlarını esas alan bir yönetim anlayışı ve bunu sahiplenen duyarlı, sorumlu bir toplum olabilmekle sahici bir nitelik kazanır...
Bu nedenle adalet; eşitlik ve özgürlük değerleriyle birlikte anlamlıdır, değerlidir ve “ideal” olana ulaşabilme çabasının temel sorunudur...
Adil olmak, ahlaklı olmak
Adalet, aynı zamanda evrensel manasında ahlak ile de ilgili bir kavramdır. Çoğu durumda “ahlaklı” olmak ile “adil” olmak birbirini ifade eden insan karakterleridir. Tersinden düşünülecek olursa adil, adaletli olmayan biri, “ahlaklı” da kabul edilemez.
Nasıl ki hırsızlığı meslek edinmiş birinin “adil” olması beklenemezse, onun ahlaklı bir yaşamı olduğu da söylenemez.
Eğer bir diktatörün yönetim tarzına damgasını vuran ölçü, onun iktidarı uğruna her türlü kötülüğe başvurmaktan çekinmemesi ise, onun bu pratiğinde “ahlak” ve “adalet” aramak, deveye hendek atlatmak kadar beyhudedir.
Tersinden söylenecek olursa, genel ve evrensel manasında adalet ve ahlakı erdem olarak benimsemiş birinin hırsız olması veya diktatör olması ya da bir başka kötülükle bilerek isteyerek haşır neşir olması, mümkün değildir.
Roma Hukukunun temellerini atan hukukçulardan kabul edilen Ulpianus’un adalet tanımı, gerek bireyler gerekse de hukuk ve adaletin işleyişi bakımından bir ahlaki norm değeri de ifade eder: “Adalet; onurlu yaşamak, başkasına zarar vermemek, herkese kendine ait olanı vermektir.”
Adaletin asgari normları itibarıyla dahi tartışılır hale getirildiği bir devlet, yozlaşmıştır, çürümüştür. Adalet duygu ve duyarlılığını yitirmiş bir toplum da eğer bu çürümeyi taşıyorsa, düşkün olur.
Adalet duygumuzu kaybetmeyelim, hiçbir anlamı ve görüngüsüyle adaletsizliğe boyun eğmeyelim, seyirci kalmayalım. Adil ve onurlu bir yaşam, hakkımızdır...
Yazarlar
-
Figen ÇalıkuşuErdoğan’dan tarihi itiraf… 19.07.2025 Tüm Yazıları
-
Mesut YEĞENKürtler, Türkler ve Araplar 19.07.2025 Tüm Yazıları
-
Ali BULAÇ“İçerde Nutuk, dışarda Kur’an!” 19.07.2025 Tüm Yazıları
-
Mümtazer TÜRKÖNEKim bu Ümmet? 19.07.2025 Tüm Yazıları
-
Cafer Solgun“Geri zekalıya anlatır gibi” 19.07.2025 Tüm Yazıları
-
Taha AkyolOrta Doğu’da İsrail tehdidi 19.07.2025 Tüm Yazıları
-
İbrahim Kirasİslamcılık ve post-İslamcılık ve modernizm ve milliyetçilik 19.07.2025 Tüm Yazıları
-
Çiğdem TOKERZeytin ağacı taşımanın suç olduğu ülke: Portekiz 19.07.2025 Tüm Yazıları
-
Elif ÇAKIRSiyaset çıkar, itibar, zenginleşme aracı olmadığında… 19.07.2025 Tüm Yazıları
-
Gökçer TahincioğluKardeşinin cenazesine gidememek 19.07.2025 Tüm Yazıları
-
Bahadır ÖZGÜR103 kişinin ölümündeki suçu sahte belgeyle gizlediler 19.07.2025 Tüm Yazıları
-
Yıldıray OĞURKutuplaşmanın son mağduru; CHP’nin ilk imam hatip müdürü Celal Hoca 19.07.2025 Tüm Yazıları
-
Eser KARAKAŞSiyasi meşruiyet ve matematik 19.07.2025 Tüm Yazıları
-
Sedat KAYABeşiktaş düzene karşı çıktı: Sessiz devrimin adı olacak 19.07.2025 Tüm Yazıları
-
Fehmi KORUEski bir anıdan günümüzde yaşananlara çıkartılacak ders 19.07.2025 Tüm Yazıları
-
Hakan TAHMAZCumhurbaşkanı’nın ittifak çıkışı ve silahsızlanma sürecinin gölgesinde muhalefet 19.07.2025 Tüm Yazıları
-
Umur TALUİnsan hiç üzülmez mi… utanmaz mı hiç? 19.07.2025 Tüm Yazıları
-
Doğu ErgilÖtekileştirmek Ve Ötekileştirdiklerimizle Yüzleşmek – “Kürt Sorunu”na Alternatif Bir Bakış 19.07.2025 Tüm Yazıları
-
Ali TürerULUSAL KİMLİK DAVASI 18.07.2025 Tüm Yazıları
-
İbrahim Kahveciİşsizlik Vergisi… 17.07.2025 Tüm Yazıları
-
Ahmet TAŞGETİREN“Kutup başı” 17.07.2025 Tüm Yazıları
-
Hakan AKSAYBırakın ömür boyu otursunlar o koltuklarda 17.07.2025 Tüm Yazıları
-
İlker DEMİRSÜRECE DOĞRU TUTUM 17.07.2025 Tüm Yazıları
-
Hasan Bülent KAHRAMANTaşıyıcı koalisyonlar ve ormanın içindeki CHP 17.07.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet ALTANBasın Tarihi: Öcalan’ın Önerisi… 17.07.2025 Tüm Yazıları
-
Mustafa KaraalioğluCoğrafyanın kader olmadığı ülke... 17.07.2025 Tüm Yazıları
-
Akif BEKİHepiniz oradaydınız be-2 15.07.2025 Tüm Yazıları
-
Vahap COŞKUNGeri Dönüşsüz Yol 15.07.2025 Tüm Yazıları
-
İsmet BerkanZenginin malı züğürdün çenesi: Bu tekneler neden yanıyor? 15.07.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet Ali ALÇINKAYATarihi Anlamak, Yargılamak Değil; TKP ve TBKP, Yasallık, Yenilenme ve Kürt Özgürlük Hareketi Üzerine 15.07.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet TIRAŞTARİHSEL “TKP’NİN TARİHİ” YAZILMALI… 14.07.2025 Tüm Yazıları
-
Gökhan BACIKMutlular, kızgınlar, endişeliler: Kürt sorunu nasıl çözülecek? 14.07.2025 Tüm Yazıları
-
Taner AKÇAMAcaba Kürt sorununun önündeki engel “Atatürk miti” mi? 14.07.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet OcaktanPKK silahları yaktı acaba şehre de demokrasi gelir mi? 14.07.2025 Tüm Yazıları
-
Akdoğan ÖzkanSoykırım ekonomisini ifşanın bedeli 14.07.2025 Tüm Yazıları
-
Alper GÖRMÜŞErdoğan’ın imkânsız hayali: Suriye’de Rojava’yı Türkiye’de CHP’yi kendi kaderine terk etmeye razı bi 14.07.2025 Tüm Yazıları
-
İlhami IŞIK11 Temmuz’dan sonra sıra neye geldi? 14.07.2025 Tüm Yazıları
-
Bekir AĞIRDIRYeni süreç, yeni stratejiler: İktidardaki çatlaklar ve çelişkiler muhalet için tuzak mı, yoksa fırsa 14.07.2025 Tüm Yazıları
-
Ümit AkçayDış borç ve sosyalist kemer sıkma 13.07.2025 Tüm Yazıları
-
Fehim TAŞTEKİNBundan sonra top devletin sahasına geçiyor 13.07.2025 Tüm Yazıları
Yorum yazarak yorumunuzla ilgili doğrudan veya dolaylı tüm sorumluluğu tek başınıza üstleniyorsunuz. Yazılan yorumlardan Marmara Yerel Haber (marmarayerelhaber.com) hiçbir şekilde sorumlu tutulamaz.
Yazarın Diğer Yazıları
11.07.2025
6.07.2025
30.06.2025
20.06.2025
15.06.2025
1.06.2025
23.05.2025
10.05.2025
27.04.2025
19.04.2025