Atilla YAYLA
Marx’ın insan, toplum ve mutluluk hakkındaki görüşlerinin tümü gerçekten bir kaçıştır. Bu, Marx’ın “otonom eylem” ile kapitalist “tercihler” arasında yaptığı ayrımda görülür. “Eylem” gerçekte ifade edilmiş tercihten başka bir şey değildir. Ancak yapmayı istediğimiz şeye karar verdikten sonra eylemde bulunuruz. Tabiatın sınırları ve diğer insanların varlığı yüzünden arzu ettiğimiz her şeyi elde edemeyeceğimizden, bu, ulaşmaya çalışacağımız ve bir gün için, bir süre için veya ebediyen bir tarafa ayıracağımız şeydir. Aslında Marx ve Engels bile bir anlamda bunun farkındadırlar. Günün değişik saatlerinde değişik şeyler yapmaktan söz ediyorlar. Bu zaten insanın zamanının kıt olduğu anlamına gelmiyor mu? İki şeyi aynı anda yapamamak veya aynı anda iki yerde olamamak, hayal kırıklığı nedeni değil midir?
Her insan ne zaman ve ne kadar isterse avlanmaya veya balık tutmaya (otonom biçimde) özgür olacağına göre, toplumun çeşitli üyeleri orman hayvanlarını avlamayı veya balıkları yakalamayı onların soyunu tehlikeye düşürecek hızda yapmak isterse ne olacaktır? Birkaç insan aynı anda ve aynı yerde balık tutmak isterse, aynı yerde avlanmak isterse ne olacaktır?
Marx’ın buna cevabı şu olabilir: Herkesin toplumsal yönelimli olması “yoldaşça” bir anlaşmanın ortaya çıkmasını sağlayabilir. Ama bu yeni bir şey değildir. Bu, kıt kaynakların kullanılmasıyla ilgili “karşılıklı anlaşma”lara, “alış-veriş”lere ve “mübadele”lere verilen bir başka isimdir. Komünal mülkiyet haklarının toplumun üyeleri arasında tanzim edilmesidir. Ancak, toplumun tüm üyelerinin üzerinde komünal olarak anlaşılmış sonuçları daima seveceğinin garantisi yoktur. Bazıları, kendilerinin onları dışlayan diğerlerinin çıkarı için “istismar edildiğini” düşünecektir. Bu yüzden, müstakbel komünist cennette bile bazı insanlar diğer insanlardan ve tabiattan yabancılaşabilir.
Aynı şekilde, sanat için sanat ve tabiat için tabiat fikri de doğru olamaz. Sanat için kullanılacak kaynaklar da, tabiatın hediyelerini elde etmek için kullanılacak kaynaklar da (çoğalmaları için çabalanmadıkça) daima sınırlıdır. Marx’ın büyülü komünist dünyası var olsaydı (kurulsaydı) bile, örneğin ormanların ilkel kullanımlar için mi yoksa yerleşme alanları için mi kullanılacağının karara bağlanması gerekecekti. Şüphe yok ki ortak kararlar her ne şekilde alınmış olursa olsun, bazıları bu kararlarla hemfikir olmayacak ve/ya onları sevmeyecektir.
Sanat için kullanılacak kaynaklar da kaçınılmaz olarak sınırlı olacaktır. Sonsuz miktarda boya bulunmayacaktır. Bazı sanatları yapabilmek çin diğer sanatlardan vaz geçmek gerekecek; boya üretmek için kullanılacak maddelerin bir kısmı başka sanat malzemeleri üretimine gidecektir. Bu tercihler arasında hiç çelişki olmayacağını ileri sürmek, gerçek dünyadan kaçıp bir fantezi dünyasına sığınmaktır.
Şurası bir fiziksel ve psikolojik gerçektir ki insanlar, icra edilmesi gereken çeşitli iş ve görevlerle ilgili eğilimleri ve kapasiteleri bakımından birbirlerinden farklıdır. Aynı şekilde, insanların her şeyle uğraşmaktansa belli şeylerde uzmanlaştıklarında daha verimli oldukları da psikolojik ve fiziksel bir gerçektir. İş bölümü hem verimliği, hem toplumun toplam üretimini. Artırır. İşbölümü yaşama standartlarını yükseltir, boş zamanı artırır, daha çeşitli ve kaliteli malların üretilmesini sağlar.
Esasen bunun böyle olduğuna insanlığın son iki asırlık tarihi yakından şahittir. Son iki yüz yıldır insanların boş vaktinin artması ve hayatın daha zevkli hâle gelmesi, kendi menfaatleri peşinde koşan insanların özel mülkiyetin barışçıl kullanımına dayanan bir düzen içinde işbirliği sonucu ortaya çıkmıştır.
İnsanlığı sefaletten, endişeden ve ihtiyaçlarını karşılayamamaktan kurtaran, liberal kapitalizm olmuştur. Piyasa kapitalizmi insanları ağır işçilikten ve çoğu zaman hayatı riske atan tatsız işlerden kurtardı. Serbest piyasa, maddî ve kültürel konfor üretmek için gerekli çalışma süresini giderek artan sayıda insan için giderek kısalttı. İnsanlara ekonomik özgürlüğün sağladığı zenginlikten zevk almaları için lâzım olan serbest zamanı sağladı; bu çerçevede, daha uzun ve daha sağlıklı hayatlar yaşamalarını da mümkün kıldı.
İnsanın günlük hayatındaki (Marx’ın bahsettiği anlamda) yabancılaşmadan kurtarılması da, sermaye birikimine dayanan özgürlükçü kapitalizmin kazanımları tarafından sağlandı. Serbest piyasacı kapitalizm çalışanların verimliliğini artırdı; elde edilebilir faydalı mal ve hizmet arzını artıran sermaye birikimi ve kâr amacı güden üretim yoluyla, insanı varlığını sürdürme endişesinden kurtardı. Serbest piyasalar insanları zevk ve eğlence araçlarına daha fazla sahip olmaya, hayat araçlarını artırmaya muktedir kıldı.
Serbest piyasaların bunlardan başka faydaları da var. Belki de en önemlisi, toplumda bir tür eşitliği veya eşit insanî değere sahip olmayı sağlamış olması. Avusturya İktisat Okulu mensuplarından F. A. Hayek’in işaret ettiği üzere, serbest piyasa sistemi toplumun bütün üyelerinin aynı amaçlar, gayeler ve değerler hiyerarşisi üzerinde mutabık kalmasını gerektirmez. Rekabetçi piyasa sisteminde her birey, kendi amaçlarını seçmekte ve mutluluğu kendi yolunda aramakta özgürdür. Piyasada her insan diğer insanlardan kendi amaçlarına ulaşma yolunda yararlanır. Böyle bir ortamda, bireyler arasında, merkezî bir otoritenin zor kullanarak sağlayabileceğinden çok daha kapsamlı bir iş bölümü ortaya çıkar ve toplumun kollektif amaçlarına daha fazla hizmet edilir.
Marx daha önce ve yukarıda özetlenen fikirleriyle gerçeklerden kaçtı. Serbest piyasanın, iş bölümünün, rekabetçi ekonominin üretebileceği şeyleri insanların bu disipline katlanmadan, gerekli çalışma zahmetine girmeden elde edebilmelerini istedi. R. Ebeling’in dediği gibi, bu, istediği her şeyi her zaman elde edemeyeceğini bilmeden sınırsız taleplerde bulunan ve herkesin kendisine talep ettiği şeyleri temin emek zorunda olduğunu zanneden şımarık bir çocuk tavrı gibiydi.
Yazarlar
-
Mehmet ALTANBasın Tarihi: Sahur Pilavı… 26.06.2025 Tüm Yazıları
-
Mustafa KaraalioğluSiyasi belirsizlik rüzgarıyla, ‘erken’ seçime doğru… 26.06.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet Y. YılmazKılıçdaroğlu, Erdoğan’a hizmet etmeye hazır 26.06.2025 Tüm Yazıları
-
İbrahim KirasTrump niçin İran’ı vurdu? 26.06.2025 Tüm Yazıları
-
Ali BAYRAMOĞLUBu çağda harita böyle değişiyor 26.06.2025 Tüm Yazıları
-
Akın ÖZÇERÖzgür Özel CHP’de neyi değiştirdi? 26.06.2025 Tüm Yazıları
-
Hakan AKSAYZindanın kapıları açıldı ve muhalif lider serbest bırakıldı 26.06.2025 Tüm Yazıları
-
Yıldıray OĞURSessizlik neden en büyük tehdittir? 25.06.2025 Tüm Yazıları
-
İbrahim KahveciHer şey yolunda ise bu fahiş faiz nedir? 24.06.2025 Tüm Yazıları
-
Fehmi KORUSaldırılarla İran’a ‘‘Ölümlerden ölüm beğen’’ denildi 24.06.2025 Tüm Yazıları
-
Mümtazer TÜRKÖNEDış Cephe ateş altında iken İç Cephe ne durumda? 24.06.2025 Tüm Yazıları
-
İsmet BerkanFatih Altaylı’yı hapse atacağız diye hukuku dibine kadar zorladılar 24.06.2025 Tüm Yazıları
-
Fehim TAŞTEKİNİran'ın zor seçimi: Topyekûn savaş ya da taksitle ölüm 23.06.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet Ali ALÇINKAYA"Masada Milyonlar Var;"Barış, Özgürlük ve Demokratik Toplum İçin Örgütlenmeliyiz 23.06.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet TIRAŞUCUBE SİSTEM CEHENNEMİ… 23.06.2025 Tüm Yazıları
-
Alper GÖRMÜŞDoğru, ülke güvenliği demokrasisiz de sağlanabilir fakat bunu durmaksızın tekrarlamakta bir sorun va 23.06.2025 Tüm Yazıları
-
Akdoğan ÖzkanWashington’un İran takıntısının şifreleri 23.06.2025 Tüm Yazıları
-
Ali BULAÇSavaşın meşruiyeti ve ahlaki üstünlük meselesi 23.06.2025 Tüm Yazıları
-
İlker DEMİRİDAMCI İRAN, SOYKIRIMCI İSRAİL DEVLETİ Mİ? 23.06.2025 Tüm Yazıları
-
Cihan AKTAŞTahran bir kez daha bombalanırken 23.06.2025 Tüm Yazıları
-
Çiğdem TOKERZeytin ağaçları ve şirketokrasi 20.06.2025 Tüm Yazıları
-
Figen ÇalıkuşuÖcalan İsrail için ne dedi? 20.06.2025 Tüm Yazıları
-
Hasan Bülent KAHRAMANTürkiye için bir fırsat: CHP’de yeni kuşak siyaseti 20.06.2025 Tüm Yazıları
-
Cafer SolgunDevlet “devletimiz” olur mu? 20.06.2025 Tüm Yazıları
-
Erol KATIRCIOĞLUYeni milliyetçilik ve Öcalan 19.06.2025 Tüm Yazıları
-
Akif BEKİBahçeli'ye muhalefet ikna oldu da ortağı olmadı mı? 19.06.2025 Tüm Yazıları
-
Elif ÇAKIRNihai hedef Türkiye mi? 18.06.2025 Tüm Yazıları
-
Ümit AkçaySıcak yaz 18.06.2025 Tüm Yazıları
-
Mensur AkgünOyun içinde oyun… 18.06.2025 Tüm Yazıları
-
Cansu ÇamlıbelCHP Grup Başkanvekili Gökhan Günaydın: CHP anayasa değişikliği masasına oturmayacak, öyle bir komisy 18.06.2025 Tüm Yazıları
-
Gökhan BACIKTürkiye ne yapmalı? 17.06.2025 Tüm Yazıları
-
Aydın SelcenDemokrasiye giderken cumhuriyetten olmak 17.06.2025 Tüm Yazıları
-
Mücahit BİLİCİModern katil 17.06.2025 Tüm Yazıları
-
Murat BELGEDaha kötüsü her zaman mümkün 16.06.2025 Tüm Yazıları
-
Bekir AĞIRDIRMHP’nin yeni anayasa hamlesi, köklü bir rejim düzenlemesini mi işaret ediyor? CHP ne yapmalı? 16.06.2025 Tüm Yazıları
-
Mesut YEĞENBaas’tan ve İslamcılıktan Sonra 15.06.2025 Tüm Yazıları
-
Vahap COŞKUNÖzgür Özel’in İmtihanı 15.06.2025 Tüm Yazıları
-
Eser KARAKAŞSiyasetin (ve biraz da ceplerin) finansmanı, yasalar, AKP ve CHP 15.06.2025 Tüm Yazıları
-
Ali TürerBOŞ UMUT, SONU HÜSRAN 12.06.2025 Tüm Yazıları
-
Taha AkyolHer 4 liranın 3’ü faize! 11.06.2025 Tüm Yazıları
-
Ahmet TAŞGETİRENAKP ahlâkî üstünlük mü kazandı? 10.06.2025 Tüm Yazıları
-
İlhami IŞIKBarış süreci için en büyük tehlike nasıl Türkiye’nin iç barışının bozulması oldu? 9.06.2025 Tüm Yazıları
-
Mahfi Egilmezİnsanlar Olmayan Parasını Nerelere Harcıyor? 9.06.2025 Tüm Yazıları
-
Murat SevinçEşitlik korkusu ve 12 Eylül darbesinin büyük zaferi 4.06.2025 Tüm Yazıları
-
Ümit KARDAŞBir anayasa inşa süreci deneyimi: Yeni Anayasa Platformu (YAP) 4.06.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet OcaktanYerli-milli Kur’an meali AK Parti’ye nasip olacak! 2.06.2025 Tüm Yazıları
-
Tanıl BoraSokak 29.05.2025 Tüm Yazıları
-
Taner AKÇAMRuşen Çakır’ın Abdurrahim Semavi ile Kürt açılımı görüşmesi 27.05.2025 Tüm Yazıları
-
Kemal CANSiyasi gündem notları: Üç süreç nerede kesişir veya nerede kopar? 27.05.2025 Tüm Yazıları
-
Umur TALUSizin en sevdiğiniz tahakküm hangisi! 27.05.2025 Tüm Yazıları
-
Berat ÖZİPEKYolsuzluklar, barış ve biz 21.05.2025 Tüm Yazıları
-
Hakan TAHMAZ12 Mayıs, Bahçeli, mecburiyetler 21.05.2025 Tüm Yazıları
-
Hikmet MUTİAsoyşeytit Pres ' den Cemşit K.nın canlı PKK kongre izlenimleri... 13.05.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet AKAYOtoriterlikten Demokrasiye 12.05.2025 Tüm Yazıları
-
Metin Karabaşoğlu‘Türkiye Müslümanları’ kimler oluyor? 11.05.2025 Tüm Yazıları
-
Ahmet ÖZTÜRKÇetin Uygur bir kitaba sığar mı? 10.05.2025 Tüm Yazıları
-
Gökçer TahincioğluBilek güreşi yoksa masayı mı kıracak? 28.04.2025 Tüm Yazıları
-
Baskın ORANRahip Brunson ve öğrenci Rümeysa 25.04.2025 Tüm Yazıları
-
Sezin ÖNEYKopukluk ve “Anadolu Kırılması” 25.04.2025 Tüm Yazıları
-
Yüksel TAŞKINİktidar milli iradeyi “tapulu arazisi” sandığı için büyük bir bedel ödeyecek 22.04.2025 Tüm Yazıları
-
Ayhan ONGUNDEMOKRATİK EĞİTİM MÜCADELESİNE ADANMIŞ YAŞAMLAR 21.04.2025 Tüm Yazıları
-
Nuray MERTVeda ediyorum 15.04.2025 Tüm Yazıları
-
Gülçin AVŞARŞizofrenik yurttaşlık 14.04.2025 Tüm Yazıları
-
Hasan CEMALTerörsüz Türkiye! İyi güzel, peki ya demokratik Türkiye?.. 14.04.2025 Tüm Yazıları
-
Zeki ALPTEKİNTrump Küreselleşme Sürecini Geriye Döndürebilir mi? 13.04.2025 Tüm Yazıları
-
Pelin CENGİZTrump’ın yeni vergileri diye yazılır, ‘post modern merkantilizm’ diye okunur 7.04.2025 Tüm Yazıları
-
Mehveş EVİNBoykot ve sokaklar neden bu kadar korkutuyor? 2.04.2025 Tüm Yazıları
-
Cennet USLUİktidar neden umduğunu bulamadı? 2.04.2025 Tüm Yazıları
-
Hayko BAĞDATSokaklarda yükselen ses 28.03.2025 Tüm Yazıları
-
Nevzat CİNGİRTCoğrafya kaderimizmiş… 23.03.2025 Tüm Yazıları
-
Selva Demiralpİmamoğlu krizi ve ekonomik yansımaları 20.03.2025 Tüm Yazıları
-
Selami GÜREL“Adı belirsiz” süreç hızlı ilerliyor 16.03.2025 Tüm Yazıları
-
Halil BERKTAYPKK ve Türk solcuları (4) “Dağlarında gerilla var memleketimin” 16.03.2025 Tüm Yazıları
-
Etyen MAHÇUPYANKürt ‘açılımı’nın nedeni Suriye değil, Türkiye! 15.03.2025 Tüm Yazıları
-
Abdullah KıranYeni süreç, umut ve endişeler 11.03.2025 Tüm Yazıları
-
Haluk YurtseverKaosta 'hegemonya' arayışı 11.03.2025 Tüm Yazıları
-
Arzu YILMAZHodri Meydan 10.03.2025 Tüm Yazıları
-
DOĞAN ÖZGÜDENÖcalan'ın ilk barış çağrısından 27 yıl sonra... 10.03.2025 Tüm Yazıları
-
Berrin SönmezCumhur İttifakı'nın ‘muhalefeti dönüştürme görevi…’ 28.02.2025 Tüm Yazıları
-
Doğan AKINAhmet Sever: Eşsiz, kırgın, yalnız… 26.02.2025 Tüm Yazıları
-
Aydın ÜnalParti ve iktidar 25.02.2025 Tüm Yazıları
-
Murat YETKİNCHP’ye açılan soruşturmaların ortak hedefi Ekrem İmamoğlu 12.02.2025 Tüm Yazıları
Yorum yazarak yorumunuzla ilgili doğrudan veya dolaylı tüm sorumluluğu tek başınıza üstleniyorsunuz. Yazılan yorumlardan Marmara Yerel Haber (marmarayerelhaber.com) hiçbir şekilde sorumlu tutulamaz.
Yazarın Diğer Yazıları
16.04.2021
24.04.2020
12.02.2020
13.11.2019
28.07.2019
28.05.2019
22.05.2019
14.05.2019
12.05.2019
18.04.2019