Ayhan BİLGEN
Şam’daki yangının sadece Hatay’ı , Hakkari’yi değil Ankara’yı da ısıtacağı kesin. Savaş siyasetinde ittifak eden aktörler arasında bile adeta bir siyaset savaşı yaşanmaya başlandı.
Cumhurbaşkanlığına vekalet eden “vatandaş Çiçek” tarafından yapılan çağrıya, bizzat kendi partisinden gelen tepkiler gösteriyor ki Ankara, kıran kırana bir iktidar kavgasına gebe. Ankara’da “kim kimdir” sorusundan daha önemli olan kimin kiminle bir hesaplaşma içerisine gireceğidir.
Antep patlamasından sonra yayınlanan taziye mesajında bile “istihbarat zaafı” vurgusu, acıların arkasındaki öfke ve hesapları da gözler önüne seriyor.
Savaşların bir kısmı halkların direniş kararlılığından kaynaklanıyorsa daha büyük bir kısmı iktidar hırslarından beslenir. Hep daha fazla güç sahibi olma, hükmetme, yönetme arzusu taşıyanlar, kendi sonlarını da hazırlayan maceralara yeltenirler.
Siyasetin krize girdiği dönemlerde yıldızının parlayacağına inananlar, koltuk sevdaları uğruna kendi saraylarını da yakarlar.
Bu kavgaya taraf olmak, iktidar savaşının içine oynayan mesajlara umut bağlamak ezilenler açısından fantezi hükmündedir. Zalimler arasındaki kavgalar elbette mazlumların daha rahat nefes almasına yönelik fırsatlar doğurabilir. Ama umudunu buna kodlayan angajmanlar, çok daha onur kırıcı gelişmeleri beraberinde getirebilir.
Arasında siyaset savaşı veren aktörlerin, mazlumlar karşısında savaş siyaseti ittifakı ile hareket ettiğini dikkate almadığınızda, fillerin tepişmesinde ezilmekten kurtulamazsınız.
Suriye Kürtlerini kendi saflarında yer almadığı için Esad rejimi yanlısı olmakla suçlayanlar, işin hangi noktaya doğru kaymaya başladığının henüz farkına vardılar. “Ya bendensin ya düşmanımsın” dayatmasına boyun eğme niyeti olmayan grupların lehine işleyen bir zaman dilimi içindeyiz.
Ankara’da ayak oyunlarına dayanan iç siyaset çekişmeleri, yeni dizayn operasyonlarının sinyallerini vermektedir. Kartların yeniden dağıtılması sırasında kendine daha fazla pay düşmesi üzerine hesap yapanlar her an oyun dışı kalma ihtimali ile de karşı karşıya bulunmaktalar.
Her yol kavşağında daha yukarı çıkabilmek için babasını bile satmaya hazır siyasetçilerin, ancak birinin ayağı kayarsa kendilerinin ipi göğüsleme şansının yükseleceği inancı, önümüzdeki günler Ankara’sının temel belirleyicisi olacak.
Böyle dönemlerde yeni kahramanlar, yeni kurtarıcılar ihdas etme girişimleri de işin bir başka boyutunu oluşturur. Ülkenin bu hale gelmesinde en çok payı olanların bile cilalanıp yeniden servis edildiği günlerde, her devrin adamı olma yeteneğine sahip tipler, kendilerini daha avantajlı görürler.
Savaş siyasetinin Türkiye gerçeği haline gelmesinin birinci dereceden sorumluları, bir anda kriz çözen lider rollerine soyunur, siyasetin sorun çözme ve uzlaştırma becerisi olduğuna dair nutuklar atarlar.
Suriye’den sonra sıranın kime geleceği konusunda İran’lı yetkililer ne kadar haklı çıkacak bilmiyorum ama, herkesin pozisyonunun tehdit altına gireceği hamleler yapılmadan Suriye’de taşlar yerine oturmayacaktır.
Biz İran’a yönelik bir İsrail saldırısını tartışırken Suriye’deki yeni dizayna ihtiyatlı yaklaşan bölgesel aktörler, İsrail’e yönelik bir atak geliştirirlerse bütün hesapların altüst olacağını unutmayalım.
Yeni Türkiye’de kimin nerede olacağına yönelik planlamalarda, muhtemel bir Lübnan Hizbullah’ı ile İsrail arasındaki gerilimde nerede durulduğu son derece belirleyici olacaktır. İçerde Kürt sorunu dışarıda Filistin sorunu çözülmeden ucuz kahramanlık hevesleri savaş siyasetinden başka bir tablo ortaya çıkarmayacaktır.
Siyaset savaşı, henüz savaş siyasetinin dışındaki alternatifleri hesaba katma iradesinden oldukça uzakta seyrediyor.
Yazarlar
-
İlker DEMİRBU KOMİSYON NE ÇÖZER? 10.08.2025 Tüm Yazıları
-
İsmet BerkanDevleti yönetenler milletlerine güven vermek istiyor olsaydı… 10.08.2025 Tüm Yazıları
-
Berrin SönmezTeo-politik inşaya karşı dinsel bireycilik: İtaat mı? İtiraz mı? 10.08.2025 Tüm Yazıları
-
Taha AkyolYargı niye böyle? 10.08.2025 Tüm Yazıları
-
Mümtazer TÜRKÖNE“Norm Devlet” üzerinde 19 Mart gölgesi 10.08.2025 Tüm Yazıları
-
Hakan AlbayrakKadife eldiven zamanı 10.08.2025 Tüm Yazıları
-
Fehmi KORUÇevremiz çok bilinmeyenli bir denklem gibi, yoksa bilinebilir mi? 10.08.2025 Tüm Yazıları
-
Cafer SolgunÖzlemek ne uzun bir mesafe, Dersim… 10.08.2025 Tüm Yazıları
-
Ümit AkçayBir dönüm noktasında mıyız? 10.08.2025 Tüm Yazıları
-
İlhami IŞIKYeni Süreç, korkular ve umutlar 10.08.2025 Tüm Yazıları
-
Doğu ErgilYolsuzluk: Çürümenin Kurumsallaşmış Hali 10.08.2025 Tüm Yazıları
-
Ali BAYRAMOĞLUSiyaset CHP’siz, CHP siyasetsiz olmaz 9.08.2025 Tüm Yazıları
-
Mesut YEĞENSüreç Olmasaydı 9.08.2025 Tüm Yazıları
-
Yıldıray OĞURMehmet Ali Sebük’ü neden kimse hatırlamıyor? 9.08.2025 Tüm Yazıları
-
Mustafa KaraalioğluGeri dönülmez çözümde son düzlük... 9.08.2025 Tüm Yazıları
-
Akif BEKİHakan Fidan'ın diploması 9.08.2025 Tüm Yazıları
-
Zeki ALPTEKİNÜretici Güçlerin Gelişiminin Motorlarından Biri Olarak Toplumsal-Sınıfsal Mücadeleler 9.08.2025 Tüm Yazıları
-
İbrahim KirasHükümet yalanladı konu kapandı 9.08.2025 Tüm Yazıları
-
Murat SevinçKürt sorunu, komisyon ve Marx… 8.08.2025 Tüm Yazıları
-
Figen ÇalıkuşuÇeteler çağı ve muhteşem çöküş… 8.08.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet OcaktanAK Parti kendini nasıl bu hallere düşürdü… 8.08.2025 Tüm Yazıları
-
Cemile BayraktarŞeffaf, açık ve çoğulcu 7.08.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet ALTANBasın Tarihi: “İmralı’da Bir Mahkûm” 7.08.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet Y. YılmazAYM kararı yargıyı bağlayacak mı? 7.08.2025 Tüm Yazıları
-
Tanıl BoraÇağdaş Türkiye 7.08.2025 Tüm Yazıları
-
Ali BULAÇİsa’nın takipçilerine sığınan Muhammed’in takipçileri 7.08.2025 Tüm Yazıları
-
Gökçer TahincioğluKalorifer kazanından rektör danışmanlığına ve öğretim görevliliğine uzanan yol: Sahte diplomaya ne g 7.08.2025 Tüm Yazıları
-
Ümit KARDAŞAdemimerkeziyet: Dikey güçler ayrılığı ya da paylaşımı 7.08.2025 Tüm Yazıları
-
Nevzat CİNGİRTUtanmazlığın ve Çürümüşlüğün Belgesi: Sahte Diploma Skandalı 7.08.2025 Tüm Yazıları
-
Murat BELGEKaş yaparken göz çıkarmak 6.08.2025 Tüm Yazıları
-
Bahadır ÖZGÜR‘Dijital devlet’ işgali: Girilmedik kurum yok! 6.08.2025 Tüm Yazıları
-
Çiğdem TOKERİki öncü şirkete nasıl sızıldı: Denetimsizliğin çürüttüğü devlet 6.08.2025 Tüm Yazıları
-
Eser KARAKAŞMeslek liseleri tartışmaları (1) 6.08.2025 Tüm Yazıları
-
Erol KATIRCIOĞLUDemokratlar, ümmetçiler, ırkçılar 6.08.2025 Tüm Yazıları
-
Vahap COŞKUNKalemşörler ve Çubuk Ustaları da Silah Bıraksın! 5.08.2025 Tüm Yazıları
-
Mahfi EgilmezEkonomiyi düzeltmekle iş bitmez 5.08.2025 Tüm Yazıları
-
Hakan TAHMAZTerörsüz Türkiye hedefi: Hukukun ve siyasetin rolü 5.08.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet TIRAŞKUVVETLER AYRILIĞI YOK İSE… 4.08.2025 Tüm Yazıları
-
Fehim TAŞTEKİNMisak-ı Suriye! 4.08.2025 Tüm Yazıları
-
Bekir AĞIRDIRGüvensizliğin gölgesinde siyaset: Geçen yıla kıyasla korku düzeyimiz yükseldi, peki neden? 4.08.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet Ali ALÇINKAYABarış ve Demokratik Toplum Çağrısı; Hasta Tutsaklar 4.08.2025 Tüm Yazıları
-
Akdoğan ÖzkanBatı artık Kiev’de Zalujni’yi görmek istiyor gibi 4.08.2025 Tüm Yazıları
-
İbrahim KahveciÇürüme! 4.08.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet TEZKANErdoğan’ın korktuğu başına geldi 3.08.2025 Tüm Yazıları
-
Gökhan BACIKBatı, Türkiye, ulus-devlet: Vazgeçmenin fırsatları ve riskleri 3.08.2025 Tüm Yazıları
-
Abdurrahman DilipakPartiler ve toplum nereye gidiyor? 3.08.2025 Tüm Yazıları
-
Elif ÇAKIRKomisyon hayırlara vesile olsun inşallah… 2.08.2025 Tüm Yazıları
-
Berat ÖZİPEKEzberler bozulurken mağduriyetler de son bulmalı 1.08.2025 Tüm Yazıları
-
Akın ÖZÇERSüreç ya da Çözüm Komisyonu 1.08.2025 Tüm Yazıları
Yorum yazarak yorumunuzla ilgili doğrudan veya dolaylı tüm sorumluluğu tek başınıza üstleniyorsunuz. Yazılan yorumlardan Marmara Yerel Haber (marmarayerelhaber.com) hiçbir şekilde sorumlu tutulamaz.
Yazarın Diğer Yazıları
17.06.2015
7.04.2015
5.04.2015
31.03.2015
29.03.2015
24.03.2015
22.03.2015
16.03.2015
15.03.2015
8.03.2015