Bülent KORUCU
“O dönemi hatırladığımızda Genelkurmay Karargâhı’nda, dönemin Başbakanı Erbakan’a omuz atan askerler vardı. Devletin başbakanına ağır hakaretlerde bulunan, devlet geleneğine ve terbiyesine uymayan sözler söyleyen paşalar vardı.
Hiç kimsenin yaptığı yanına kâr kalmamalı.” Başbakan Necmettin Erbakan’ın hukukçu kurmaylarından Şeref Malkoç, o günlerdeki acı tabloyu böyle resmediyordu. Başbakan Erbakan, gerilimi düşürmek için alttan aldıkça askerlerin şımarık tavrı terbiye sınırlarını fazlasıyla aşıyordu. ‘Uyum içindeyiz’ açıklamasına Genelkurmay Genel Sekreterliği anında cevap yetiştiriyordu: “Biz rejim düşmanlarıyla uyum içinde değiliz.”
Rahmetli Necmettin Erbakan, çok zor günlerde başbakanlık yaptı. Hasarı azaltabilmek için amortisör gibi davranıyor, darbenin şiddetini absorbe ederek kitleye yansıtmanın akıllıca olduğunu düşünüyordu. Bu, siyasî ve kişisel bir tercihti. Bir fedakârlık olarak da değerlendirilebilir, ona bakarak tavır belirleyenleri yanıltıcı bir hata olarak da.
28 Şubat’ın hararetli günlerinde onu anlamaya çalışan ama eleştirilerini de esirgemeyen yazılar çıkıyordu. “Keşke Erbakan’ın gezegeni gerçek olsa” başlıklı yazı bunlardan biri. Yeni Şafak Gazetesi Yayın Yönetmeni Mehmet Ocaktan, Başbakanlık’taki görüşmenin ardından kaleme aldığı yazıda şöyle diyor: “Başbakan, üç saatlik konuşması boyunca bize kendisi için kurduğu ‘özel gezegen’in fotoğrafını anlatıyor. Oysa gerçek Türkiye ve siyaset fotoğrafının bu olmadığını herkes biliyor… Sanki 28 Şubat’ta hiçbir şey olmamış, MGK zehir zemberek bildiriler dayatmamış, parlamenter sistemde yarıklar hiç açılmamış… Açıkçası Başbakan, hiçbir şekilde askerlere toz kondurmak niyetinde değil. Uzun MGK toplantısında sevgi ve saygının hâkim olduğunu, birtakım tavsiyeler çıktığını, hükümetin ise bu tavsiyeler konusunda gerekeni yapacağını anlatıyor.”
Benzer ifadeleri gazetenin Ankara Temsilcisi Mustafa Karaalioğlu, Erbakan’ın görevi devrettiği gün yazmıştı. İstifadan bir gün önceki basın toplantısını “Erbakan: Asker emrimizde” sözleriyle manşet yapan gazetede Karaalioğlu, şu yorumu yapıyordu: “Onca saldırıdan, haksızlıktan ve çifte standarttan sonra dün giderayak muhataplarını incitmemeye, dahası hukuk varmış gibi davranmaya dikkat ediyordu.” Karaalioğlu, Başbakan Erbakan’ın şu cümlesini aktarıyordu: “Demokrasinin en büyük koruyucusu bizzat askerin kendisidir.”
Rahmetli Başbakan, komutanların bütün tahkir edici davranışlarına rağmen ordunun halk nezdindeki konumunu korumaya çalışırdı. Sadece 28 Şubat değil, 27 Nisan’ı da kabullenmekte zorlandı. E-muhtıra ve 367 krizi ile kilitlenen sistemi açmak üzere gidilen 22 Temmuz seçimlerindeki tavrı da herhalde bu yüzdendi. Bunun da bir darbe olmadığını ve ‘Siyonizm ve uluslararası güçlerin AKP’ye oy toplama operasyonu’ olduğunu savunuyordu. Kendi üslubu içinde “AKP’ye oy vermek cehenneme bilet almaktır.” diyordu.
Erbakan, ‘İşte demokrasi bu’ cümlesini, başbakanlığı Mesut Yılmaz’a devrederken kullandı. Yeni Şafak Gazetesi birinci sayfada iki liderin tokalaşma fotoğrafı eşliğinde bu başlığı atmıştı. Erbakan, konuşmasını “Demokrasinin en güzel anlarından birini yaşıyoruz.” şeklinde sürdürmüştü. Zaman Gazetesi’nin o haber için attığı ‘Hayırlı olsun’ başlığını eleştirenleri gördükçe; “Acaba yukarıdaki ifadelerden birini kullansaydık daha mı iyi olurdu?” diye düşünmeden edemiyor insan.
Yazarlar
-
Yıldıray OĞURSessizlik neden en büyük tehdittir? 25.06.2025 Tüm Yazıları
-
İbrahim KahveciHer şey yolunda ise bu fahiş faiz nedir? 24.06.2025 Tüm Yazıları
-
Fehmi KORUSaldırılarla İran’a ‘‘Ölümlerden ölüm beğen’’ denildi 24.06.2025 Tüm Yazıları
-
İsmet BerkanFatih Altaylı’yı hapse atacağız diye hukuku dibine kadar zorladılar 24.06.2025 Tüm Yazıları
-
Mümtazer TÜRKÖNEDış Cephe ateş altında iken İç Cephe ne durumda? 24.06.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet Ali ALÇINKAYA"Masada Milyonlar Var;"Barış, Özgürlük ve Demokratik Toplum İçin Örgütlenmeliyiz 23.06.2025 Tüm Yazıları
-
Alper GÖRMÜŞDoğru, ülke güvenliği demokrasisiz de sağlanabilir fakat bunu durmaksızın tekrarlamakta bir sorun va 23.06.2025 Tüm Yazıları
-
Cihan AKTAŞTahran bir kez daha bombalanırken 23.06.2025 Tüm Yazıları
-
Mustafa KaraalioğluYeryüzü artık bir Vahşi Batı… 23.06.2025 Tüm Yazıları
-
Ali BULAÇSavaşın meşruiyeti ve ahlaki üstünlük meselesi 23.06.2025 Tüm Yazıları
-
İlker DEMİRİDAMCI İRAN, SOYKIRIMCI İSRAİL DEVLETİ Mİ? 23.06.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet TIRAŞUCUBE SİSTEM CEHENNEMİ… 23.06.2025 Tüm Yazıları
-
Fehim TAŞTEKİNİran'ın zor seçimi: Topyekûn savaş ya da taksitle ölüm 23.06.2025 Tüm Yazıları
-
Akdoğan ÖzkanWashington’un İran takıntısının şifreleri 23.06.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet Y. YılmazFıkra gibi ülke ama gel de gül! 23.06.2025 Tüm Yazıları
-
Hakan AKSAYRusya, Suriye’den sonra İran’ı da kaybedebilir 22.06.2025 Tüm Yazıları
-
Ali BAYRAMOĞLUKürt meselesinde CHP’nin yakın dönem öyküsü 21.06.2025 Tüm Yazıları
-
Figen ÇalıkuşuÖcalan İsrail için ne dedi? 20.06.2025 Tüm Yazıları
-
Çiğdem TOKERZeytin ağaçları ve şirketokrasi 20.06.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet ALTANBasın Tarihi: Neo-Mussoli’nin “Havuz Medyası” 20.06.2025 Tüm Yazıları
-
Cafer SolgunDevlet “devletimiz” olur mu? 20.06.2025 Tüm Yazıları
-
Hasan Bülent KAHRAMANTürkiye için bir fırsat: CHP’de yeni kuşak siyaseti 20.06.2025 Tüm Yazıları
-
Erol KATIRCIOĞLUYeni milliyetçilik ve Öcalan 19.06.2025 Tüm Yazıları
-
Akif BEKİBahçeli'ye muhalefet ikna oldu da ortağı olmadı mı? 19.06.2025 Tüm Yazıları
-
Mensur AkgünOyun içinde oyun… 18.06.2025 Tüm Yazıları
-
Ümit AkçaySıcak yaz 18.06.2025 Tüm Yazıları
-
Elif ÇAKIRNihai hedef Türkiye mi? 18.06.2025 Tüm Yazıları
-
Cansu ÇamlıbelCHP Grup Başkanvekili Gökhan Günaydın: CHP anayasa değişikliği masasına oturmayacak, öyle bir komisy 18.06.2025 Tüm Yazıları
Yorum yazarak yorumunuzla ilgili doğrudan veya dolaylı tüm sorumluluğu tek başınıza üstleniyorsunuz. Yazılan yorumlardan Marmara Yerel Haber (marmarayerelhaber.com) hiçbir şekilde sorumlu tutulamaz.
Yazarın Diğer Yazıları
10.07.2016
4.02.2016
1.02.2016
23.02.2016
5.02.2016
2.02.2016
29.01.2016
22.01.2016
15.01.2016
1.02.2016