Eser KARAKAŞ
Türkiye her konuda, her alanda büyük bir hızla 90’lı senelerinin çukuruna doğru gidiyor, hatta gitti bile.
Meselenin hukuk ve ekonomi ayaklarının kesişimine önümüzde yazılardan birinde değineceğim.
Bugün ise, bizde hakikaten akıl pek yok, tekrar aynı konuyu tartışıyoruz, 90’lı senelerin o popüler konusu Atatürkçülük yine gündemde.
90’lı yıllarda da Atatürkçülük hukuk eksensiz konuşulurdu, bugün de durum pek değişmemiş.
90’lı yılarda da aşağı yukarı taraflar aynı idi, bugün de.
Mustafa Kemal Atatürk İstiklal Harbinin Başkomutanı, Türkiye Cumhuriyeti’nin kurucusu ve ilk Cumhurbaşkanımız.
Bu çerçevede, tarihsel bir şahsiyete saygı duymayı ama aynı zamanda da Atatürk üzerinden hukuk dışı kurumsallaşmalara gitmemeyi öğrenemedik bir türlü.
Olaylar sayısız ama taraflardan birini adeta sembolize eden bir yaklaşımı hatırlatalım.
Bir kendini bilmez (aklıma çok sıfat geliyor ama kullanmak istemiyorum) Atatürkçülüğe muhalefet edeceğim derken Mustafa Kemal’in annesi Zübeyde Hanım’ın Selanik’de genelevlerde çalıştığı ahlaksız iddialarına kadar işi götürmüş idi.
Bizim mahalleden çok büyük tepki almıştı ama gerekli hukuki işlemler yapılmış mı idi şimdi hatırlamıyorum.
İşin sevimsiz yanı o tarihlerde bu ahlaksız ifadelere azımsanmayacak açık ya da örtük destek de geldi.
Atatürkçülüğe Zübeyde Hanım üzerinden karşı çıkmanın hukuk ve ahlak ayağının olmadığı çok açık.
Ama mesele bu kendini bilmez ve yandaşlarıyla sınırlı değil.
Bu tür çirkin iddialara çok haklı ve çok sert tepkiler üreten ve yaşam tarzı olarak da daha modern bir kesim de, mesela Yükseköğretim Kanununun beşinci maddesine (ne demekse, yükseköğretim Atatürk ilke ve inkılaplarına göre düzenlenecek) hiç itiraz etmezdi, yasaya karşılar güya ama konu buraya gelince duruluyor.
Anayasanın o ünlü ikinci maddesindeki Cumhuriyet ilkelerini, demokrasi, laiklik, sosyal hukuk devleti, sonuna kadar ama çağdışı kurumsallaşmalara gitmeden savunalım.
Yükseköğretim Kanununun beşinci maddesini sadece önemli bir örnek olarak veriyorum.
Aynı Kemalist modern kesim Anayasadaki milletvekili yeminindeki Atatürkçülük kavramına da itiraz etmediler, Siyasi Partiler Kanununun ilgili maddesine de.
Bu kesim, biliyorum, Anayasanın da, Yükseköğretim Kanununun da, Siyasi Partiler Kanununun da değişmesini istiyorlar ama nedense bu değindiğim noktalara hiç itirazları yok, kendilerini aynı zamanda da demokratik laik hukuk devletinin savunucusu (!!!) olarak tanımlıyorlar.
Zübeyde Hanım’a hakaret eden o ahlaksız sözde muhafazakar ile milletvekili yeminine itiraz etmeyen sözde modern arasındaki temel fark kanımca sadece aile terbiyesi düzeyi.
Her ikisi de evrensel hukuk ilkelerinden hiç ama hiç nasiplerini almamışlar.
Yine kanımca, düşünce sistemlerindeki benzerlikler hatta özdeşlikler farklılıkların çok ötesinde.
Modern daha terbiyeli, oturmasını, kalkmasını, konuşmasını daha bir terbiye sınırları içinde götürüyor.
Sözde muhafazakarlar da, iktidarları perçinleştiği zaman daha iyi gördük, bu açılardan çok korkunçlar.
Düşünce sistemlerine, hukukla ilişkilerine girmiyorum bile.
Ve bizler, hem Zübeyde Hanım’ın hem Atatürk’ün hatırasına, Cumhuriyet’e hakaretlerden ama aynı zamanda da milletvekili yeminindeki ifadelerden dehşete düşenler bu ülkede azınlıkta ve daha da önemlisi çok zorda kaldık.
16 Nisan 2017 referandumunda Türkiye’nin ne kadar ihtiyaç duyduğu çok ama çok şüpheli maddeler Anayasaya sokuldu, çıkarıldı ama kimse milletvekili yeminini, MGK’yı, dibaceyi, milliyetçilik anlayışını değiştirmeyi önermedi bile.
Yandaş basından da kimse bu konuda “olmuyor arkadaşlar, ayıp ediyoruz” falan demedi.
Bu şeref de bizim sözde muhafazakarlara yeter de artar bile.
Atatürk’ü sevmeyebilirsin ama hatırasına, ismine saygı göstereceksin, Cumhuriyet’in kurucusudur.
Ama aynı zamanda da Türkiye’nin 21. yüzyılda evrensel hukukla bağdaşmayan anayasal kurumlarına itiraz edeceksin.
Bu kadar zor mu bu iş?
Yazarlar
-
Ali BAYRAMOĞLUÖzel ve CHP’ye dair son gözlemler 15.11.2025 Tüm Yazıları
-
Mustafa KaraalioğluÇözüm sürecinin CHP’si daha merkezde 15.11.2025 Tüm Yazıları
-
Ali TürerPATRON KİM? 15.11.2025 Tüm Yazıları
-
Yıldıray OĞURAK Parti üzerine doktora yapmış bir CHP lideri…. 15.11.2025 Tüm Yazıları
-
Taha AkyolCHP nereye? 14.11.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet TEZKANİddianamenin ruhu siyasi 14.11.2025 Tüm Yazıları
-
Bahadır ÖZGÜRBakın Şahan'ı şikayet eden kimmiş? Her balkona havuz yapan müteahhit savcıya koştu! 14.11.2025 Tüm Yazıları
-
Sedat KAYAİmamoğlu'na istenen 23 asırlık tarihi ceza: Roma İmparatorluğu kurulduğunda hapse girseydi hala ceza 14.11.2025 Tüm Yazıları
-
Hakan TAHMAZBir iddianameden fazlası: CHP’yi dizayn girişimi 14.11.2025 Tüm Yazıları
-
Figen ÇalıkuşuSuriye’de ‘altın oran’ nedir? 14.11.2025 Tüm Yazıları
-
Akif BEKİÖzgür Özel'le kahvaltı: CHP nereye böyle? 14.11.2025 Tüm Yazıları
-
DOĞAN ÖZGÜDEN"Arananlar" zulmü ne zaman son bulacak? 14.11.2025 Tüm Yazıları
-
Mümtazer TÜRKÖNECumhurbaşkanı adayını suç örgütü liderine dönüştürmek mümkün mü? 14.11.2025 Tüm Yazıları
-
Murat SevinçCHP hakkında kapatma davası açılır mı? Yok artık, daha neler! 14.11.2025 Tüm Yazıları
-
Ahmet TAŞGETİREN“Boğazımdan tek kuruş geçmedi” 14.11.2025 Tüm Yazıları
-
Fehmi KORU‘Masumiyet karinesi’ mi, o da ne ki? 13.11.2025 Tüm Yazıları
-
İbrahim KahveciBir iddia-nağme 13.11.2025 Tüm Yazıları
-
Nevzat CİNGİRTBelediyenin açıklaması gerçekleri gizliyor mu? 13.11.2025 Tüm Yazıları
-
Tanıl BoraMemnuniyetsizler 13.11.2025 Tüm Yazıları
-
KEMAL GÖKTAŞBir “yalanlama” yalanı: CHP üyeliği ve Kanada’ya iltica meselesinde gerçekler 13.11.2025 Tüm Yazıları
-
Akın ÖZÇERDemokrat Kral’ın anıları 13.11.2025 Tüm Yazıları
-
Mehveş EVİNYerel yönetimlerle işbirliği kültür politikası için hayati 13.11.2025 Tüm Yazıları
-
Mücahit BİLİCİKemalizm’in dindarlarca rehabilitasyonu 13.11.2025 Tüm Yazıları
-
M.Latif YILDIZÇÖZÜM SÜRECİ KOMİSYON VE EKMEN 12.11.2025 Tüm Yazıları
-
Mensur AkgünBaşarılı bir diplomasi örneği… 12.11.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet Ali ALÇINKAYAEnternasyonalizm ve Demokratik Toplum Çağrısı... 12.11.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet OcaktanYeşil sarıklı hocalar bize böyle anlatmamışlardı 12.11.2025 Tüm Yazıları
-
Fehim TAŞTEKİNAkdeniz’den Hazar’a hizalananlar ve Colani’nin Beyaz Saray günü 11.11.2025 Tüm Yazıları
-
Elif ÇAKIRHSK neden suskun? 11.11.2025 Tüm Yazıları
-
Cihan TuğalSosyalist yükseliş dağınık ama yine de oligarşiye bir darbe 11.11.2025 Tüm Yazıları
-
Eser KARAKAŞÖcalan 70’lerde mi kalmış? 11.11.2025 Tüm Yazıları
































Yorum yazarak yorumunuzla ilgili doğrudan veya dolaylı tüm sorumluluğu tek başınıza üstleniyorsunuz. Yazılan yorumlardan Marmara Yerel Haber (marmarayerelhaber.com) hiçbir şekilde sorumlu tutulamaz.
Yazarın Diğer Yazıları
3.11.2025
28.10.2025
23.10.2025
14.10.2025
8.10.2025
23.09.2025
8.09.2025
1.09.2025
29.08.2025
25.08.2025