Gülay GÖKTÜRK
Birinci olay Perşembe günü Şırnak’ta yaşandı. Jandarma Özel Harekat Tabur Komutanlığında görev yapan bir jandarma uzman çavuş, çocuklarını da yanına alıp, rahatsızlanan eşini hastaneye götürdü. Muayenenin ardından ailesiyle birlikte şehir merkezine dönen uzman çavuşun yolu silahlı 4 PKK’lı tarafından kesildi. PKK’lılar uzman çavuşu ailesinden ayırıp araçtan indirdiler. Ama eşi, kocasını böyle göz göre göre ölüme göndermedi, araçtan fırlayıp kocasının yanına koştu ve “Öleceksek beraber ölelim” diyerek meydan okudu PKK’lılara.
İşte bu direniş herşeyi değiştirdi. Yaşananları izleyen çevre halkı daha fazla dayanamadı, uzman çavuş ve ailesini korumak için müdahale etti. Ailenin etrafında toplanan bir grup vatandaş, eli silahlı teröristlere direnmeye başladı. PKK’lılar, sayısı bir anda artan insan kalabalığını görünce bocaladılar, ne yapacaklarını bilemediler. Korkutmak için havaya ateş açtılar ama bu arada, aileye yardıma gelenler kargaşadan yararlanarak jandarma uzman çavuş ve ailesini, bir araca bindirip meydandan uzaklaştırdılar, böylece hayatını kurtardılar.
İkinci olay ertesi gün Şemdinli Konur Vadisi’ne yaşandı.
PKK, geçtiğimiz ay başında Konur Vadisi'ndeki Şemdinli ile Konur Köyü arasında bulunan 'Mehendi-1' köprüsünü patlayıcılarla yıkmıştı. 2 Eylülde ilçeye ulaşımın sağlandığı diğer yol üzerindeki köprüyü de aynı şekilde patlatarak bölge halkının ilçeyle ulaşımını kesti. Ayrıca Su Gediği bölgesinde bulunan GSM şirketlerine ait baz istasyonlarını yakarak cep telefonlarını da kullanılamaz hale getirdi.
Bunun üzerine, Konur ve Uğuraçan köyleri ile bu köylere bağlı Aktütün, Dereyanı ve Yeşilbayır mezralarında yaşayan yaklaşık 400 kişi, 30 minibüs ile Mehendi bölgesine gelerek, PKK'yı protesto yürüyüşü yaptılar. Köylüler, hayatla bağlantılarının kesildiğini, ayrıca, Mehendi - Su Gediği istikametine hayvanlarını geçirmelerine, o bölgede bulunan arazilerini, meralarını kullanmalarına PKK'lı teröristler tarafından izin verilmediğini söyleyip, bütün bu baskılara tepki gösterdiler.
Ajanslardan aldığım bu iki haberi böyle uzun uzun aktarmamın bir sebebi var: Ben bölgenin yeniden huzura kavuşmasında bölge halkından PKK’ya yönelik olarak gelen bu tür tepkilerin çok belirleyici olduğuna inanıyorum.
PKK Çözüm Süreci’nin başından bu yana bölgede kendi deyimiyle “alan hakimiyeti” kurma peşinde. Bunu çözüm süreci öncesinde denedi, başaramadı; bugün yine başaramayacak. Şu anda “öz yönetim” denemelerine giriştiği yerlerde gün aşırı yaptığı serhildan çağrılarına rağmen halkın büyük çoğunluğunun desteğini alamadığını, sokağa dökemediğini biliyoruz. Zaten doğrudan sivil halkı hedef alan eylemlere başlaması da, bunu gördüğünü ve “ikna”dan vazgeçip cinayetlerle sindirme aşamasına geçtiğini gösteriyor.
Nüfusun büyük çoğunluğu can korkusu içinde kabuğuna çekilip bu karanlık günlerin bir an önce bitmesi için dua ederken, bir kısmı da bölgeden göçüyor.
Ama işte bu haberlerde de gördüğümüz gibi, yavaş yavaş doğduğu topraklara sahip çıkan, evini- barkını, özgürlüğünü savunan, PKK’nın “alan hakimiyeti” altında yaşamaya isyan eden sesler de çıkıyor artık.
Elbette ki herkesten uzman çavuşun eşi gibi kahramanlık yapmasını beklemiyoruz. Ama bölge halkının çeşitli olaylarda ortak tepkisini toplu biçimde ortaya koymaya başlaması halinde, bu gelişme PKK’nın kimyasını bozacak, onu can evinden vuracak en önemli gelişme olacaktır.
Terör örgütü kendisine biat etmeyen tek tek kişileri kuytularda öldürebilir. Ama iş makinalarını yaktırmamak için, kepenklerini kapatmamak için, köprülerini- yollarını korumak için barajlarını korumak için bir araya gelip sesini yükselten yüzlerce- binlerce insana karşı meydan savaşı veremez.
Çözüm Süreci’nin akıbeti en başından bu yana bölge halkının iradesiyle şekillendi. Bugün yeniden rayına girerse yine bu iradenin kendini ortaya koymasıyla girecek.
Özgür ruhlu bütün Kürtler, çağdışı bir şiddet örgütünün sınırlarını çizdiği bir alanda ona biat ederek yaşamaya razı olmadıklarını ne kadar yüksek sesle seslendirirlerse o kadar çabuk çıkacağız bu kabustan.
Yazarlar
-
İsmet BerkanDevleti yönetenler milletlerine güven vermek istiyor olsaydı… 10.08.2025 Tüm Yazıları
-
Hakan AlbayrakKadife eldiven zamanı 10.08.2025 Tüm Yazıları
-
Doğu ErgilYolsuzluk: Çürümenin Kurumsallaşmış Hali 10.08.2025 Tüm Yazıları
-
Fehmi KORUÇevremiz çok bilinmeyenli bir denklem gibi, yoksa bilinebilir mi? 10.08.2025 Tüm Yazıları
-
Berrin SönmezTeo-politik inşaya karşı dinsel bireycilik: İtaat mı? İtiraz mı? 10.08.2025 Tüm Yazıları
-
Cafer SolgunÖzlemek ne uzun bir mesafe, Dersim… 10.08.2025 Tüm Yazıları
-
Taha AkyolYargı niye böyle? 10.08.2025 Tüm Yazıları
-
İlker DEMİRBU KOMİSYON NE ÇÖZER? 10.08.2025 Tüm Yazıları
-
İlhami IŞIKYeni Süreç, korkular ve umutlar 10.08.2025 Tüm Yazıları
-
Ümit AkçayBir dönüm noktasında mıyız? 10.08.2025 Tüm Yazıları
-
Mümtazer TÜRKÖNE“Norm Devlet” üzerinde 19 Mart gölgesi 10.08.2025 Tüm Yazıları
-
Ali BAYRAMOĞLUSiyaset CHP’siz, CHP siyasetsiz olmaz 9.08.2025 Tüm Yazıları
-
İbrahim KirasHükümet yalanladı konu kapandı 9.08.2025 Tüm Yazıları
-
Mustafa KaraalioğluGeri dönülmez çözümde son düzlük... 9.08.2025 Tüm Yazıları
-
Akif BEKİHakan Fidan'ın diploması 9.08.2025 Tüm Yazıları
-
Mesut YEĞENSüreç Olmasaydı 9.08.2025 Tüm Yazıları
-
Zeki ALPTEKİNÜretici Güçlerin Gelişiminin Motorlarından Biri Olarak Toplumsal-Sınıfsal Mücadeleler 9.08.2025 Tüm Yazıları
-
Yıldıray OĞURMehmet Ali Sebük’ü neden kimse hatırlamıyor? 9.08.2025 Tüm Yazıları
-
Figen ÇalıkuşuÇeteler çağı ve muhteşem çöküş… 8.08.2025 Tüm Yazıları
-
Murat SevinçKürt sorunu, komisyon ve Marx… 8.08.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet OcaktanAK Parti kendini nasıl bu hallere düşürdü… 8.08.2025 Tüm Yazıları
-
Tanıl BoraÇağdaş Türkiye 7.08.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet ALTANBasın Tarihi: “İmralı’da Bir Mahkûm” 7.08.2025 Tüm Yazıları
-
Gökçer TahincioğluKalorifer kazanından rektör danışmanlığına ve öğretim görevliliğine uzanan yol: Sahte diplomaya ne g 7.08.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet Y. YılmazAYM kararı yargıyı bağlayacak mı? 7.08.2025 Tüm Yazıları
-
Ali BULAÇİsa’nın takipçilerine sığınan Muhammed’in takipçileri 7.08.2025 Tüm Yazıları
-
Ümit KARDAŞAdemimerkeziyet: Dikey güçler ayrılığı ya da paylaşımı 7.08.2025 Tüm Yazıları
-
Cemile BayraktarŞeffaf, açık ve çoğulcu 7.08.2025 Tüm Yazıları
-
Nevzat CİNGİRTUtanmazlığın ve Çürümüşlüğün Belgesi: Sahte Diploma Skandalı 7.08.2025 Tüm Yazıları
-
Murat BELGEKaş yaparken göz çıkarmak 6.08.2025 Tüm Yazıları
-
Bahadır ÖZGÜR‘Dijital devlet’ işgali: Girilmedik kurum yok! 6.08.2025 Tüm Yazıları
-
Eser KARAKAŞMeslek liseleri tartışmaları (1) 6.08.2025 Tüm Yazıları
-
Erol KATIRCIOĞLUDemokratlar, ümmetçiler, ırkçılar 6.08.2025 Tüm Yazıları
Yorum yazarak yorumunuzla ilgili doğrudan veya dolaylı tüm sorumluluğu tek başınıza üstleniyorsunuz. Yazılan yorumlardan Marmara Yerel Haber (marmarayerelhaber.com) hiçbir şekilde sorumlu tutulamaz.
Yazarın Diğer Yazıları
10.01.2016
8.02.2016
3.02.2016
31.12.2015
29.12.2015
27.12.2015
25.12.2015
22.12.2015
21.12.2015
18.12.2015