İBRAHİM Ö. KABOĞLU
Temmuz 2016’da başlayan olumsuzluklar hız kesmeden sürüyor:
-On yıl süren ortak yönetimde iktidar kavgasının açığa çıkışı (17-25 Aralık 2013) ve darbe girişimi (16 Temmuz 2016).
- Anayasa değişikliği (16 Nisan 2017) ile Osmanlı-Cumhuriyet siyasal mirasının reddi.
-Parti başkanının Devleti temsil ve yürütme yetkilerini tek başına üstlenmesi (9 Temmuz 2018).
-Trakya anakarasını parçalama girişimi (26 Haziran 2021).
Aslında, ana halkalarına değinilen olumsuz işlemler ve eylemler dizisi çok uzun. Amaç, Türkiye ülkesi, ulusu ve devleti olarak içine sürüklendiğimiz süreci elden geldiğince doğru tanılamak. Beş sözcük özetliyor: ilga/imha/inkâr/iğfal/ihlal.
İLGA (bir şeyin varlığını ortadan kaldırma): 2017’de Anayasa değişikliği ile “Türkiye Cumhuriyeti Hükûmeti” ilga edildi. Hükûmet ve parlamenter rejimle ilgili bütün anayasal kurallar kaldırıldı. Tek gerekçe: -gemi kaptanı benzetmesi ile- çift başlı yönetime son vermek. Oysa Avrupa demokrasileri, tek başlı (monist) yönetimden çift başlı (düalist) yönetime doğru evrimle kuruldu.
İMHA (yok etme): Kanal İstanbul, Trakya’da 134 milyon hektar tarım arazisini yok edecek; Trakya ve Marmara bölgesinin ekolojik dengesini bozacak. Çevresel kamu düzeni bozulacak; kentsel kamu düzeni ve başkaca olumsuzluklar saymakla bitmez. Daha genel olarak Covid-19 döneminde bile, tarihsel, kültürel ve doğal miras yağması hız kesmiyor.
İNKAR (yadsıma): Ne var ki, ilga ve imha süreçleri, inkâr söylemi ile yürütüldüğü için İĞFAL (aldatma) ile sonuçlanıyor. Nasıl? Sürekli İHLAL (çiğneme) ve bilgi kirliliği yaratılarak.
Bilgi kirliliği o denli yaygın ve süreklilik taşıyor ki, kendilerinin İLGA ettikleri anayasal kurum ve kavramlar sanki varmış gibi kullanılıyor: bakanlar kurulu, hükümet, kabine toplantısı, toplantıda alınan/alınacak kararlar vb. Oysa bunlar vb. hiçbir kurum ve kavramın anayasal temeli yok.
İĞFAL (aldatma): Daha düşündürücü olanı, olmayan anayasal kavramlar kullanılarak, Anayasa değişikliği ile kaldırıldığı halde toplumda varmış algısı yaratılıyor. İşin tehlikeli yanı ise, “parti başkanlığı yoluyla Devleti temsil ve yürütmenin tek kişide toplanması”nı sakıncalı bulan kimi siyasetçiler, basın-yayın mensupları ve öğretim üyeleri bile, bilgi kirliliği aracı olmakla, tarihsel mirası ilga edenler ile “toplumu iğfal” kervanına katılmakla, Atatürk’ün deyişiyle, “hem kendilerini hem de milleti iğfal etmiş” oluyorlar.
İHLAL (çiğneme): Anayasa ve yasa kurallarının ihlalini sürekli alışkanlık haline getirenler, esasen kendi deyimleri ile “paralel yönetimi” bizzat kurmuş bulunuyor. Nasıl? Anayasa hükümleri dışında bir fiili yönetim suretiyle.
Öyle ki, her yerde hazır ve her şeye nâzır görüntüsü veren kişi, sürekli konuşuyor; bakanlar gibi kendisinin atadığı zevat ise, amirlerinin sözlerini düzeltmekle meşgul. Her şeyi bilme iddiasındaki kişi, meselâ, “3600 ek gösterge tamam” diyor; yardımcısı ise, “bu iş bakanlığın” yanıtını veriyor. İlgili makamlar, yüz bini aşkın “öğretmen ihtiyacı” bildirimlerine karşın, kendisi, “ihtiyaç yok” diyebiliyor, üstelik ayak üstü.
“Kanal İstanbul’a 5 kuruş ödemedik” diyen aynı kişi, Anayasa’ya aykırı olarak acele kamulaştırma sonucu 5-6 milyar TL’yi kimin ödediğini açıklamıyor.
İHDAS (kurma): “ilga/imha/inkâr/iğfal/ihlâl” beşlisi failleri, pişkin oldukları kadar korkak. “Biz Osmanlı-Cumhuriyet anayasal ve siyasal mirasını; kurumları, kuralları ve değerleri ilga için reddettik” deme cesareti yerine, iktidarlarını iğfal, ihlal ve inkâr yoluyla sürdürmeye çalışıyorlar.
Dürüstlüğün yerini korkuya bıraktığı bir ortamda, yurtseverlere, “yeniden kuruluş” için hiç olmadığından daha çok görev düşüyor: tarih ve ülkeyi kurtarmak, hukuku ve geleceği kurtarmak için.
Bu nedenle, siyasal partiler ve sivil toplum örgütleri arasında örülecek yeni dayanışma ve direnme halkaları, “ihdas” için yaşamsaldır. İhdasın yolu ise Anayasa’dan geçer. CHP’nin öncü işlevi, tarihseldir.
Yazarlar
-
Eser KARAKAŞŞimşek, ÖTV, cari açık ve gümrük birliği 12.08.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet Y. YılmazBöyle mahkemenin hükmüne adalet denir mi? 12.08.2025 Tüm Yazıları
-
Taha Akyol‘Karamsarlık yaymak’ 12.08.2025 Tüm Yazıları
-
Erol KATIRCIOĞLUŞakülünden çıkmış bir ülke: Türkiye 12.08.2025 Tüm Yazıları
-
Hakan TAHMAZYeni çözüm süreci komisyonuna dair 12.08.2025 Tüm Yazıları
-
Akif BEKİYargıda yine mi temizlik başlamış? 12.08.2025 Tüm Yazıları
-
Fehmi KORUTürkiye terörsüz olacak, bölünmeyecek.. Amenna.. Ya Suriye’den gelecek tehdit? 12.08.2025 Tüm Yazıları
-
Gülçin AVŞARSorumluktan kaçmak umuttan kaçmaktır 12.08.2025 Tüm Yazıları
-
İbrahim KirasBakü ve Erivan başardı, Türkiye kazandı 12.08.2025 Tüm Yazıları
-
Mücahit BİLİCİSon vatanı Türkiye olanlar ilk vatanı Türkiye olanlara vatanseverlik dersi veremez 12.08.2025 Tüm Yazıları
-
Akdoğan Özkanİsrail ordusu, Gazze’de ekilebilir arazileri de sıfırlıyor 11.08.2025 Tüm Yazıları
-
Bekir AĞIRDIR'Yeni Türkiye'de umudu yalnızca 51 kişilik komisyona bırakmalı mıyız? 11.08.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet TIRAŞKOMÜNİST BİR YAZAR VE“İKİ KADIN İKİ AŞK…” 11.08.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet Ali ALÇINKAYA15 Ağustos Toplumsal Devrime Giden Yol... 11.08.2025 Tüm Yazıları
-
Yıldıray OĞURÜzgünüm, kimse Türkiye’yi bölmek istemiyor 11.08.2025 Tüm Yazıları
-
Fehim TAŞTEKİNZengezur’a Trump kaması: Kime niyet kime kısmet? 11.08.2025 Tüm Yazıları
-
Cafer SolgunÖzlemek ne uzun bir mesafe, Dersim… 10.08.2025 Tüm Yazıları
-
Doğu ErgilYolsuzluk: Çürümenin Kurumsallaşmış Hali 10.08.2025 Tüm Yazıları
-
Berrin SönmezTeo-politik inşaya karşı dinsel bireycilik: İtaat mı? İtiraz mı? 10.08.2025 Tüm Yazıları
-
Mümtazer TÜRKÖNE“Norm Devlet” üzerinde 19 Mart gölgesi 10.08.2025 Tüm Yazıları
-
İlhami IŞIKYeni Süreç, korkular ve umutlar 10.08.2025 Tüm Yazıları
-
İsmet BerkanDevleti yönetenler milletlerine güven vermek istiyor olsaydı… 10.08.2025 Tüm Yazıları
-
Hakan AlbayrakKadife eldiven zamanı 10.08.2025 Tüm Yazıları
-
İlker DEMİRBU KOMİSYON NE ÇÖZER? 10.08.2025 Tüm Yazıları
-
Ümit AkçayBir dönüm noktasında mıyız? 10.08.2025 Tüm Yazıları
-
Mustafa KaraalioğluGeri dönülmez çözümde son düzlük... 9.08.2025 Tüm Yazıları
-
Ali BAYRAMOĞLUSiyaset CHP’siz, CHP siyasetsiz olmaz 9.08.2025 Tüm Yazıları
-
Mesut YEĞENSüreç Olmasaydı 9.08.2025 Tüm Yazıları
-
Zeki ALPTEKİNÜretici Güçlerin Gelişiminin Motorlarından Biri Olarak Toplumsal-Sınıfsal Mücadeleler 9.08.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet OcaktanAK Parti kendini nasıl bu hallere düşürdü… 8.08.2025 Tüm Yazıları
-
Murat SevinçKürt sorunu, komisyon ve Marx… 8.08.2025 Tüm Yazıları
-
Figen ÇalıkuşuÇeteler çağı ve muhteşem çöküş… 8.08.2025 Tüm Yazıları
-
Cemile BayraktarŞeffaf, açık ve çoğulcu 7.08.2025 Tüm Yazıları
-
Ali BULAÇİsa’nın takipçilerine sığınan Muhammed’in takipçileri 7.08.2025 Tüm Yazıları
-
Gökçer TahincioğluKalorifer kazanından rektör danışmanlığına ve öğretim görevliliğine uzanan yol: Sahte diplomaya ne g 7.08.2025 Tüm Yazıları
-
Nevzat CİNGİRTUtanmazlığın ve Çürümüşlüğün Belgesi: Sahte Diploma Skandalı 7.08.2025 Tüm Yazıları
-
Tanıl BoraÇağdaş Türkiye 7.08.2025 Tüm Yazıları
-
Ümit KARDAŞAdemimerkeziyet: Dikey güçler ayrılığı ya da paylaşımı 7.08.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet ALTANBasın Tarihi: “İmralı’da Bir Mahkûm” 7.08.2025 Tüm Yazıları
-
Bahadır ÖZGÜR‘Dijital devlet’ işgali: Girilmedik kurum yok! 6.08.2025 Tüm Yazıları
-
Çiğdem TOKERİki öncü şirkete nasıl sızıldı: Denetimsizliğin çürüttüğü devlet 6.08.2025 Tüm Yazıları
-
Murat BELGEKaş yaparken göz çıkarmak 6.08.2025 Tüm Yazıları
-
Vahap COŞKUNKalemşörler ve Çubuk Ustaları da Silah Bıraksın! 5.08.2025 Tüm Yazıları
-
Mahfi EgilmezEkonomiyi düzeltmekle iş bitmez 5.08.2025 Tüm Yazıları
-
İbrahim KahveciÇürüme! 4.08.2025 Tüm Yazıları
Yorum yazarak yorumunuzla ilgili doğrudan veya dolaylı tüm sorumluluğu tek başınıza üstleniyorsunuz. Yazılan yorumlardan Marmara Yerel Haber (marmarayerelhaber.com) hiçbir şekilde sorumlu tutulamaz.
Yazarın Diğer Yazıları
20.06.2024
13.06.2024
30.05.2024
27.05.2024
2.05.2024
11.04.2024
29.03.2024
22.03.2024
7.03.2024
29.02.2024