İbrahim Tenekeci
Doksan öncesi. 12 Eylül zihniyetinin etkisini sürdürdüğü yıllar. Birinci tehdit olarak görülüyoruz. İrtica ile mücadele adı altında baskılara maruz kalıyoruz.
Yeni başlayanlar için basit bir örnek: Refah Partisi ve Millî Gençlik Vakfı’nda vazifeliyim. Evrakları parti bürosunda tutmuyor, evlerde saklıyoruz. Yanımızda yöremizde tanımadığımız birini görünce, ona sivil polis muamelesi yapıyoruz. Sesler anında kısılıyor. Aman dikkat.
Aynı yıllar. Şeyh efendiden el alıp vekil olmuş bir büyüğüm var. Onunla beraber tek odalı bir tekke kurduk. Duvarlar boyandı, yere hasır serildi. Çayımız da var. Hepsi bu. Bir ayağı aksak adam ve onun yanında bıyıkları yeni terleyen bir genç. Birkaç hafta sonra üç kişi olduk. Halka genişliyor.
Ben yoktum. Tek odalı tekkemizi polisler basmış, ağabeyi alıp götürmüşler. Duyar duymaz karakola koştum. Oradaki görüntüsü hâlâ gözümün önünden gitmez. Tekkeyi kapatmak zorunda kaldık. Üçüncü kişiyi ise bir daha hiç görmedik. Muhtemelen görevliydi.
28 Şubat sürecinde, Sağduyu gazetesinde kültür sanat editörü ve köşe yazarı olarak çalışıyordum. (1998) Dergileri ve yayınevi de olan büyük bir aileydik. İçinde bulunduğumuz topluluk, ülkemizin en donanımlı cemaati olarak kabul görüyordu. Sonra ip koptu. Gazete, yayınevi ve dergiler kapandı. İslamî camianın hafızası sayılabilecek arşiv nerede, bilmiyorum.
Artık Millî Gazete’deyim. (1999) Sadece küçük bir hatıra: Medya sayfamız var. Orada, diğer gazetelerden iktibas yapıyoruz. Radikal gazetesinden yorumsuz olarak bir alıntı yaptık. Savcılar hemen harekete geçip dava açtılar. Gerekçe: Sizin niyetiniz iyi değil.
Biraz yakına gelelim. İmam Hatip Lisesi’ni bitiren büyük kızım üniversite sınavlarına girecek. (2008) Beraber gidiyoruz. Okul bahçesindeyiz. Sınava girmeden önce uygun bir yere geçip başörtüsünün üzerine peruk taktı. Geldiğinde yüzü darmadağın olmuştu. O psikolojiyle sınava girdi. Bir baba olarak derin üzüntü yaşadım.
Bütün bunlara rağmen devlete küsmedik, memleketimizi sevmeye devam ettik, öç duygusuna kapılmadık.
Bunları neden yazdım, anlattım? Geçenlerde, kendisine hürmet ettiğimiz bir yazar, dün ile bugünü kıyaslayan bir konuşma yaptı ve hakkaniyetten uzak sözler söyledi. Evvela adil olmak gerekir.
Milletin oylarıyla seçilmiş bir lidere rahatlıkla ve yüksek sesle “diktatör” diyenler, devamında şunu söylüyorlar: “Demokrasi istiyoruz.” Peşinde oldukları demokrasinin neye karşılık geldiğini gayet iyi biliyoruz. Bizzat yaşanmıştır ve tecrübeyle sabittir.
YAŞADIĞIMIZ GÜNLER
Hükümet edenlerin uygulamalarını ve gidişatı en çok eleştirenlerden biriyim. Fakat bunu dışardan ve yukardan değil, içerden yapıyorum. Bizimkisi düşmanca bir tutumdan ziyade dostça bir uyarıdır.
Yalana değil, doğruya borcumuz vardır. Yapıcı eleştiri, besin değeri yüksek bir gıdadır. Göz kendisini göremez.
Geride kalmanın acısıyla kaleme alınan metinlere, sarf edilen sözlere eleştiri diyemeyiz. Eleştiri ile düşmanlığı birbirine karıştıranlar, adaletli ve sağlıklı hüküm veremezler.
Adına ‘kutuplaşma’ denilen toplumsal gerginlikten elbette şikâyetçiyiz. Fakat bu durumu sadece mütedeyyin camianın hanesine yazmak, görme bozukluğunun ötesinde bir şeydir.
Asıl mesele, birinci tehdit olarak gösterilen insanların memleketi yönetmesidir. Anahtar kelimeler: Hazımsızlık, tahammülsüzlük, layık görmemek.
Her iktidarın yıpranma payı olur. Şaşıran, şımaran, işgüzarlık eden, ganimet peşine düşen, güç zehirlenmesi yaşayan, imkânlar karşısında aklı karışan kimseler çıkar. Süre uzadıkça sayı da artar. Arzumuz onlardan beri durmaktır.
Ülkemiz kanlı bir darbe teşebbüsü yaşadı. Millet hayatı ölümden döndü. Haliyle bazı özel durumlar oluştu.
Darbe girişiminde bulunanlar, darbeye maruz kalmış gibi davranıyorlar. Yumruk atan, yumruk yemeyi göze almış demektir. Bunlar öyle değil. Onca fenalıktan sonra bedel ödemeye yanaşmıyor ve hiçbir şey olmamış gibi yaşamlarına devam etmek istiyorlar.
İhanet şebekesiyle mücadele esnasında bazı yanlışlıklar olmuştur, oluyor. Öte yandan, bir hatayı genele yaymaya çalışan bir algı operasyonu işliyor. Bu planın parçası olanların duruşlarını tartışabiliriz.
Yaşadığımız günleri ve içinde bulunduğumuz hassas durumu darbe dönemleriyle kıyaslamak, nereden bakılırsa bakılsın, tavır sahibi insanların işi olamaz.
Yazarlar
-
Yıldıray OĞURSessizlik neden en büyük tehdittir? 25.06.2025 Tüm Yazıları
-
İbrahim KahveciHer şey yolunda ise bu fahiş faiz nedir? 24.06.2025 Tüm Yazıları
-
Fehmi KORUSaldırılarla İran’a ‘‘Ölümlerden ölüm beğen’’ denildi 24.06.2025 Tüm Yazıları
-
İsmet BerkanFatih Altaylı’yı hapse atacağız diye hukuku dibine kadar zorladılar 24.06.2025 Tüm Yazıları
-
Mümtazer TÜRKÖNEDış Cephe ateş altında iken İç Cephe ne durumda? 24.06.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet Ali ALÇINKAYA"Masada Milyonlar Var;"Barış, Özgürlük ve Demokratik Toplum İçin Örgütlenmeliyiz 23.06.2025 Tüm Yazıları
-
Alper GÖRMÜŞDoğru, ülke güvenliği demokrasisiz de sağlanabilir fakat bunu durmaksızın tekrarlamakta bir sorun va 23.06.2025 Tüm Yazıları
-
Cihan AKTAŞTahran bir kez daha bombalanırken 23.06.2025 Tüm Yazıları
-
Mustafa KaraalioğluYeryüzü artık bir Vahşi Batı… 23.06.2025 Tüm Yazıları
-
Ali BULAÇSavaşın meşruiyeti ve ahlaki üstünlük meselesi 23.06.2025 Tüm Yazıları
-
İlker DEMİRİDAMCI İRAN, SOYKIRIMCI İSRAİL DEVLETİ Mİ? 23.06.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet TIRAŞUCUBE SİSTEM CEHENNEMİ… 23.06.2025 Tüm Yazıları
-
Fehim TAŞTEKİNİran'ın zor seçimi: Topyekûn savaş ya da taksitle ölüm 23.06.2025 Tüm Yazıları
-
Akdoğan ÖzkanWashington’un İran takıntısının şifreleri 23.06.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet Y. YılmazFıkra gibi ülke ama gel de gül! 23.06.2025 Tüm Yazıları
-
Hakan AKSAYRusya, Suriye’den sonra İran’ı da kaybedebilir 22.06.2025 Tüm Yazıları
-
Ali BAYRAMOĞLUKürt meselesinde CHP’nin yakın dönem öyküsü 21.06.2025 Tüm Yazıları
-
Figen ÇalıkuşuÖcalan İsrail için ne dedi? 20.06.2025 Tüm Yazıları
-
Çiğdem TOKERZeytin ağaçları ve şirketokrasi 20.06.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet ALTANBasın Tarihi: Neo-Mussoli’nin “Havuz Medyası” 20.06.2025 Tüm Yazıları
-
Cafer SolgunDevlet “devletimiz” olur mu? 20.06.2025 Tüm Yazıları
-
Hasan Bülent KAHRAMANTürkiye için bir fırsat: CHP’de yeni kuşak siyaseti 20.06.2025 Tüm Yazıları
-
Erol KATIRCIOĞLUYeni milliyetçilik ve Öcalan 19.06.2025 Tüm Yazıları
-
Akif BEKİBahçeli'ye muhalefet ikna oldu da ortağı olmadı mı? 19.06.2025 Tüm Yazıları
-
Mensur AkgünOyun içinde oyun… 18.06.2025 Tüm Yazıları
-
Ümit AkçaySıcak yaz 18.06.2025 Tüm Yazıları
-
Elif ÇAKIRNihai hedef Türkiye mi? 18.06.2025 Tüm Yazıları
-
Cansu ÇamlıbelCHP Grup Başkanvekili Gökhan Günaydın: CHP anayasa değişikliği masasına oturmayacak, öyle bir komisy 18.06.2025 Tüm Yazıları
Yorum yazarak yorumunuzla ilgili doğrudan veya dolaylı tüm sorumluluğu tek başınıza üstleniyorsunuz. Yazılan yorumlardan Marmara Yerel Haber (marmarayerelhaber.com) hiçbir şekilde sorumlu tutulamaz.
Yazarın Diğer Yazıları
29.06.2019
6.02.2019
26.01.2019
19.01.2019
5.02.2019
29.12.2018
26.12.2018
19.12.2018
28.11.2018
21.11.2018