İbrahim Tenekeci
Her nesil, zamanın ruhuna uygun olarak, kendi özellikleriyle birlikte gelir. Son üç nesli düşünelim: Anne babamız, biz ve evlatlarımız. Nesilleri birer kelimeyle özetlemek istersek, herhalde ortaya şu çıkar: Yokluk, zorluk ve bolluk.
Anne babamız kara gün imgesi nedeniyle tutumlu ve kanaatkârdır. Onlara göre dünyanın elli türlü hali vardır. Biz temkinliyiz. Peki, gençler nasıl?
Bizim kuşağın istekleri kişisel değil, toplumsaldı. Önce ahlak ve maneviyat, adil düzen, Ayasofya ibadete açılsın, ülkemiz tam bağımsız olsun vs. Kendi adıma şöyle düşünüyordum mesela: Siyonizm, emperyalizm ve vahşi kapitalizm dururken, kendi devletime neden muhalif olayım? Kimileri bunu devletçilik olarak görebilir ama değil.
Dergicilik yaptığımız için sürekli gençlerle irtibat halindeyiz. Ayrıca yetişkin çocuklarımız da var. Gördüğüm, anladığım şudur: Gençlerin hatırı sayılır kısmı bireysel taleplere ve özgürlük fikrine yöneldi.
Biz sokakta, hayatın içinde, insana dokunarak büyüdük. Mahalle dağıldı, komşuluk zayıfladı, itimat duygusu yara aldı. Yeni nesil televizyonda, bilgisayarda, cep telefonunda, sosyal medyada büyüyor. Hayatsız, insansız ve sanal…
Artık karşımızda büyük ve yepyeni bir kitle var: Genç nüfus. Kanka kelimesini kullandığımız vakit onlara ulaşmış, kalplerine dokunmuş olmuyoruz.
Ak Parti’nin proje odaklı mekanik dilini bu köşede defalarca eleştirdim. Rakamlar, grafikler vs. Bir bürokratın üst makamlara teknik bilgi vermesini anımsatan tanıtım dilinin tesirli olacağına inanmıyorum. Çünkü yeni dönemde, seçmen, yapılan hizmetleri partinin değil, devletin hanesine yazıyor. Örneğin her şiddetli yağmurda Alibeyköy’ün merkezini sel basıyordu. İnsanlar evlerinden filikalarla falan tahliye ediliyordu. Dere yatağı ıslah edilip üstü örtüldü. Büyük ve başarılı bir proje neticesinde Alibeyköy’ün merkezi sel tehlikesinden tamamen kurtuldu. AK Parti, o seçim bölgesinde, bu mühim hizmetinden dolayı beş oy fazla almış mıdır? Sanmıyorum.
Siyaset ile hitabet bir bütündür. Tutuk bir dille anlatacaklarınız muhakkak sınırlıdır. Kitleleri harekete geçirecek olan coşku oluşmaz. Coşku ise siyasetin ritmidir, itici gücüdür. Muhsin Yazıcıoğlu ve Recai Kutan’ın şahsiyetleri ortadadır. Doğru ve düzgün olmak ifadesinin karşısına kıymetli isimleri rahatlıkla yazılabilir. Fakat tutuk olmaları, onları siyaseten belli bir çizginin ötesine taşıyamamıştır. Konuşma ve konuyu değiştirmede hünerli olan birinin karşısına tutuk bir kimseyi çıkarırsanız, üstelik canlı yayına, bunun sonuçları pek parlak olmaz. Nihayetinde, olmadı da.
Görünme ve gösterilme arzusu, camiamızı esir almış durumdadır. Her iki belediye başkan adayının oy kullanma görüntüsüne lütfen dikkatli bakalım. Sandık başında bile bir tarafın mensupları kareye girmek için yarış halinde. Bu örneği çoğaltabiliriz. Cumhurbaşkanı vatandaşla iftar ediyor. Haber bu. Fotoğraf ise sanki başka bir yerden alınmış, yanlış kullanılmış gibi. Nasıl olduysa, devletlilerden fırsat bulup birkaç vatandaş görüntüye girmeyi başarmış. Bu boğucu ve sürekli tekrarlanan manzara, dışarıya ferahlık vermiyor.
Şair Said Yavuz’un imrendiğim bir dizesi var: “Sana gelen anlamın önünden çekil.” Çekilen bir, anlamın önüne geçen bin. Her manada böyle bir durumdayız.
Muhafazakâr siyaset, kendini inkâr etmeden zamanın ruhunu kavramak, dilini yakalamak zorundadır. Aziz İstanbul’un ruhu, manevi kapısı ve kilit taşı olan bir beldemizde gördüm. Yeni yönetimin ilk icraatlarından biri, belki de birincisi. Her yeri büyük pankartlarla donatmışlar. Bir popçu konser verecek. Peki, afişte ne yazıyor? Şu: “Eğlenceyi katlıyoruz!” Hayır, bunu demek istemedim. Zamanın ruhunu kavramak ve gençlere ulaşmak derken, kastımız bu değildi.
Çok sık gündeme gelen konulardan biri de fabrika ayarlarına dönülmesi. Şu saatten sonra böyle bir imkân var mıdır? Mecaz olarak söyleyelim: Artık üretim değil, tüketim ve eğlence toplumuyuz. Eskiden kimseye yük olmamak düşüncesi hâkimdi. Şimdi büyük çoğunluk devletin eline bakıyor. Dostluklar sonuna kadar kullanılmak isteniyor.
Bir ara, tükenmekte olan mesleklere merak duydum. Belgeseller seyrettim. Yaşlı ustaların ortak şikâyeti, çırak bulamamak. Kimse çocuğunu bu mesleğe vermek istemiyor, diyorlar. İlk bakışta haklı gibi görünüyorlar.
İşin aslı: Kendi çocuklarını güzelce okutmuş, günümüze uygun şekilde meslek sahibi yapmış. Milletin çocuklarını ise sekiz on yaşında alıp ziyan edecek. Mesela semerci, nalbant. İlçede zaten yirmi at kalmış, kalmamış. Sonuç?
Bunu şunun için anlattım, yazdım: Milletin evlatlarından fedakârlık beklerken, kendi çocuklarımız ne yapıyor? Siyasetçi, gazeteci, kanaat önderi, edebiyatçı; bu soruyu herkesin samimiyetle kendisine sorması gerekiyor.
Son olarak üslup meselesine değinmek isterim. Bu konuyla ilgili birden fazla müstakil yazı kaleme aldım. Bozulan ve bulanan üslubumuza dikkat çekmeye çalıştım. Sahici bir üslubun eksikliği son seçimlerde iyice kendini gösterdi.
Mümin, dili güllü olandır. Dikenli bir dille kimin gönlüne dokunabiliriz?
Yazarlar
-
Yıldıray OĞURSessizlik neden en büyük tehdittir? 25.06.2025 Tüm Yazıları
-
Mümtazer TÜRKÖNEDış Cephe ateş altında iken İç Cephe ne durumda? 24.06.2025 Tüm Yazıları
-
Fehmi KORUSaldırılarla İran’a ‘‘Ölümlerden ölüm beğen’’ denildi 24.06.2025 Tüm Yazıları
-
İsmet BerkanFatih Altaylı’yı hapse atacağız diye hukuku dibine kadar zorladılar 24.06.2025 Tüm Yazıları
-
İbrahim KahveciHer şey yolunda ise bu fahiş faiz nedir? 24.06.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet Y. YılmazFıkra gibi ülke ama gel de gül! 23.06.2025 Tüm Yazıları
-
Mustafa KaraalioğluYeryüzü artık bir Vahşi Batı… 23.06.2025 Tüm Yazıları
-
Alper GÖRMÜŞDoğru, ülke güvenliği demokrasisiz de sağlanabilir fakat bunu durmaksızın tekrarlamakta bir sorun va 23.06.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet TIRAŞUCUBE SİSTEM CEHENNEMİ… 23.06.2025 Tüm Yazıları
-
İlker DEMİRİDAMCI İRAN, SOYKIRIMCI İSRAİL DEVLETİ Mİ? 23.06.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet Ali ALÇINKAYA"Masada Milyonlar Var;"Barış, Özgürlük ve Demokratik Toplum İçin Örgütlenmeliyiz 23.06.2025 Tüm Yazıları
-
Akdoğan ÖzkanWashington’un İran takıntısının şifreleri 23.06.2025 Tüm Yazıları
-
Fehim TAŞTEKİNİran'ın zor seçimi: Topyekûn savaş ya da taksitle ölüm 23.06.2025 Tüm Yazıları
-
Ali BULAÇSavaşın meşruiyeti ve ahlaki üstünlük meselesi 23.06.2025 Tüm Yazıları
-
Cihan AKTAŞTahran bir kez daha bombalanırken 23.06.2025 Tüm Yazıları
-
Hakan AKSAYRusya, Suriye’den sonra İran’ı da kaybedebilir 22.06.2025 Tüm Yazıları
-
Ali BAYRAMOĞLUKürt meselesinde CHP’nin yakın dönem öyküsü 21.06.2025 Tüm Yazıları
-
Hasan Bülent KAHRAMANTürkiye için bir fırsat: CHP’de yeni kuşak siyaseti 20.06.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet ALTANBasın Tarihi: Neo-Mussoli’nin “Havuz Medyası” 20.06.2025 Tüm Yazıları
-
Çiğdem TOKERZeytin ağaçları ve şirketokrasi 20.06.2025 Tüm Yazıları
-
Figen ÇalıkuşuÖcalan İsrail için ne dedi? 20.06.2025 Tüm Yazıları
-
Cafer SolgunDevlet “devletimiz” olur mu? 20.06.2025 Tüm Yazıları
-
Akif BEKİBahçeli'ye muhalefet ikna oldu da ortağı olmadı mı? 19.06.2025 Tüm Yazıları
-
Erol KATIRCIOĞLUYeni milliyetçilik ve Öcalan 19.06.2025 Tüm Yazıları
-
Mensur AkgünOyun içinde oyun… 18.06.2025 Tüm Yazıları
-
Elif ÇAKIRNihai hedef Türkiye mi? 18.06.2025 Tüm Yazıları
-
Ümit AkçaySıcak yaz 18.06.2025 Tüm Yazıları
-
Cansu ÇamlıbelCHP Grup Başkanvekili Gökhan Günaydın: CHP anayasa değişikliği masasına oturmayacak, öyle bir komisy 18.06.2025 Tüm Yazıları
-
Aydın SelcenDemokrasiye giderken cumhuriyetten olmak 17.06.2025 Tüm Yazıları
-
Gökhan BACIKTürkiye ne yapmalı? 17.06.2025 Tüm Yazıları
-
Mücahit BİLİCİModern katil 17.06.2025 Tüm Yazıları
-
Murat BELGEDaha kötüsü her zaman mümkün 16.06.2025 Tüm Yazıları
-
Bekir AĞIRDIRMHP’nin yeni anayasa hamlesi, köklü bir rejim düzenlemesini mi işaret ediyor? CHP ne yapmalı? 16.06.2025 Tüm Yazıları
-
Eser KARAKAŞSiyasetin (ve biraz da ceplerin) finansmanı, yasalar, AKP ve CHP 15.06.2025 Tüm Yazıları
-
Vahap COŞKUNÖzgür Özel’in İmtihanı 15.06.2025 Tüm Yazıları
-
Mesut YEĞENBaas’tan ve İslamcılıktan Sonra 15.06.2025 Tüm Yazıları
-
Ali TürerBOŞ UMUT, SONU HÜSRAN 12.06.2025 Tüm Yazıları
-
Taha AkyolHer 4 liranın 3’ü faize! 11.06.2025 Tüm Yazıları
-
Ahmet TAŞGETİRENAKP ahlâkî üstünlük mü kazandı? 10.06.2025 Tüm Yazıları
-
Mahfi Egilmezİnsanlar Olmayan Parasını Nerelere Harcıyor? 9.06.2025 Tüm Yazıları
-
İlhami IŞIKBarış süreci için en büyük tehlike nasıl Türkiye’nin iç barışının bozulması oldu? 9.06.2025 Tüm Yazıları
-
Ümit KARDAŞBir anayasa inşa süreci deneyimi: Yeni Anayasa Platformu (YAP) 4.06.2025 Tüm Yazıları
-
Murat SevinçEşitlik korkusu ve 12 Eylül darbesinin büyük zaferi 4.06.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet OcaktanYerli-milli Kur’an meali AK Parti’ye nasip olacak! 2.06.2025 Tüm Yazıları
-
Tanıl BoraSokak 29.05.2025 Tüm Yazıları
-
İbrahim KirasErken seçim en geç ne zaman? 29.05.2025 Tüm Yazıları
-
Taner AKÇAMRuşen Çakır’ın Abdurrahim Semavi ile Kürt açılımı görüşmesi 27.05.2025 Tüm Yazıları
-
Kemal CANSiyasi gündem notları: Üç süreç nerede kesişir veya nerede kopar? 27.05.2025 Tüm Yazıları
-
Umur TALUSizin en sevdiğiniz tahakküm hangisi! 27.05.2025 Tüm Yazıları
-
Berat ÖZİPEKYolsuzluklar, barış ve biz 21.05.2025 Tüm Yazıları
-
Hakan TAHMAZ12 Mayıs, Bahçeli, mecburiyetler 21.05.2025 Tüm Yazıları
-
Hikmet MUTİAsoyşeytit Pres ' den Cemşit K.nın canlı PKK kongre izlenimleri... 13.05.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet AKAYOtoriterlikten Demokrasiye 12.05.2025 Tüm Yazıları
-
Metin Karabaşoğlu‘Türkiye Müslümanları’ kimler oluyor? 11.05.2025 Tüm Yazıları
-
Ahmet ÖZTÜRKÇetin Uygur bir kitaba sığar mı? 10.05.2025 Tüm Yazıları
-
Gökçer TahincioğluBilek güreşi yoksa masayı mı kıracak? 28.04.2025 Tüm Yazıları
-
Baskın ORANRahip Brunson ve öğrenci Rümeysa 25.04.2025 Tüm Yazıları
-
Sezin ÖNEYKopukluk ve “Anadolu Kırılması” 25.04.2025 Tüm Yazıları
-
Yüksel TAŞKINİktidar milli iradeyi “tapulu arazisi” sandığı için büyük bir bedel ödeyecek 22.04.2025 Tüm Yazıları
-
Ayhan ONGUNDEMOKRATİK EĞİTİM MÜCADELESİNE ADANMIŞ YAŞAMLAR 21.04.2025 Tüm Yazıları
-
Nuray MERTVeda ediyorum 15.04.2025 Tüm Yazıları
-
Gülçin AVŞARŞizofrenik yurttaşlık 14.04.2025 Tüm Yazıları
-
Hasan CEMALTerörsüz Türkiye! İyi güzel, peki ya demokratik Türkiye?.. 14.04.2025 Tüm Yazıları
-
Zeki ALPTEKİNTrump Küreselleşme Sürecini Geriye Döndürebilir mi? 13.04.2025 Tüm Yazıları
-
Pelin CENGİZTrump’ın yeni vergileri diye yazılır, ‘post modern merkantilizm’ diye okunur 7.04.2025 Tüm Yazıları
-
Mehveş EVİNBoykot ve sokaklar neden bu kadar korkutuyor? 2.04.2025 Tüm Yazıları
-
Cennet USLUİktidar neden umduğunu bulamadı? 2.04.2025 Tüm Yazıları
-
Hayko BAĞDATSokaklarda yükselen ses 28.03.2025 Tüm Yazıları
-
Nevzat CİNGİRTCoğrafya kaderimizmiş… 23.03.2025 Tüm Yazıları
-
Selva Demiralpİmamoğlu krizi ve ekonomik yansımaları 20.03.2025 Tüm Yazıları
-
Selami GÜREL“Adı belirsiz” süreç hızlı ilerliyor 16.03.2025 Tüm Yazıları
-
Halil BERKTAYPKK ve Türk solcuları (4) “Dağlarında gerilla var memleketimin” 16.03.2025 Tüm Yazıları
-
Etyen MAHÇUPYANKürt ‘açılımı’nın nedeni Suriye değil, Türkiye! 15.03.2025 Tüm Yazıları
-
Abdullah KıranYeni süreç, umut ve endişeler 11.03.2025 Tüm Yazıları
-
Haluk YurtseverKaosta 'hegemonya' arayışı 11.03.2025 Tüm Yazıları
-
Arzu YILMAZHodri Meydan 10.03.2025 Tüm Yazıları
Yorum yazarak yorumunuzla ilgili doğrudan veya dolaylı tüm sorumluluğu tek başınıza üstleniyorsunuz. Yazılan yorumlardan Marmara Yerel Haber (marmarayerelhaber.com) hiçbir şekilde sorumlu tutulamaz.
Yazarın Diğer Yazıları
29.06.2019
6.02.2019
26.01.2019
19.01.2019
5.02.2019
29.12.2018
26.12.2018
19.12.2018
28.11.2018
21.11.2018