Markar ESAYAN
Bir süredir Cumhurbaşkanı Sayın Recep Tayyip Erdoğan'ın icraatları ve konuşmaları Anayasa'ya aykırı olduğu gerekçesiyle, yani tarafsızlık ilkesine aykırılıkla itham ediliyor. HDP'nin bu konudaki başvurusunu YSK yetkisizlik kararı ile reddetti.
Oysa bu durum Türkiye'nin vesayete karşı verdiği mücadelenin bir kazanımı olarak ortaya çıktı. CHP Baykal döneminde Halil Berktay hocanın belirttiği gibi 2008 yılına kadar askerden darbe beklemişti. 2007 yılında askerin muhtırasında, yargı vesayetinin 367 garabeti yaşanırken kimse Anayasa'ya aykırılıktan vs bahsetmiyordu.
Askerin ve tüm sivil aparatçıkların topyekün darbeye kalkışmasını bir demokratik hak olarak görenler, savunanlar, bugün yüzde 52 oyla seçilmiş bir cumhurbaşkanının süs bitkisi olarak vaziyet etmesini bekliyorlar.
Sanki cumhurbaşkanlığı makamı tarihinde hiç tarafsız olmuş gibi, Erdoğan'dan tarafsızlık talep ediyorlar. Cumhurbaşkanlığı makamı hele hele 1982 darbe anayasasında genişletilmiş sorumsuz yetkisiyle her zaman bürokratik rejimin tarafında oldu. 28 Şubat'ta Cumhurbaşkanı Demirel sözde darbeyi önlemek için hükümeti kandırdı. MGK, MİT ve genelkurmayla birlikte seçilmiş hükümeti devirirken cumhurbaşkanlığı tarafsızdı da, şimdi halkın seçtiği cumhurbaşkanı mesela ülkenin önünü açacak başkanlık sistemini savunduğu için mi tarafsızlığını yitirmiş oluyor?
2007 yılında darbeye kalkıştılar ve bunun sonucunda halk cumhurbaşkanlığına el koydu. Referandumda millet yüzde 68 ile “Bu makam benim” dedi. Biz aslında 2007 ekim ayı itibarıyla halk başkanlığı sistemine geçtik. 2014 seçimlerinde bu kural ilk kez uygulandı ve partili bir cumhurbaşkanı yüzde 52 ile işbaşına geldi.
Artık Türkiye'de makro siyasetin ağırlık merkezi cumhurbaşkanlığına geçmiştir. O makamda kimin olduğundan çok, cumhurbaşkanlığı makamının kimyasındaki bu değişimdir önemli olan. Ancak sistem yamalı olduğu için çelişkilerin giderilmesi gereklidir. Şu anda iki icra makamımız var. Cumhurbaşkanlığı ve başbakanlık… Dua edilsin ki bu iki makamı aynı parti ve meşrepten iki usta siyasetçi temsil ediyor. Ancak gelinen bu durum hızla çelişkilerinden arındırılmazsa ciddi sorunlar bizi beklemektedir.
Sayın Erdoğan'ın yetkiye ihtiyacı yok. Öncellikle üzerinde yüzde 52'lik bir güç yoğunlaşması var. Bu müthiş bir meşruiyettir. İkinci olarak da Cumhurbaşkanı'nın çok geniş yetkileri var. Anayasa'nın 104. maddesini okumak yeterli. Üstelik bu makam şu anda sorumsuz ve denetlemeye kapalıdır. Otoriterlik arzulayan liderler için şu anki durum yeme de yanında yat durumudur. Bunu muhalefet de bal gibi biliyor.
Sorun Erdoğan'ın şahsı değil. Erdoğan'ın yetkilerini halktan yana kullanması. Şimdi Sayın Erdoğan, sorumlu bir siyasetçi olarak üzerindeki güç yoğunlaşmasını ülkenin önünü açacak bir sisteme devretmek ve kalıcı hale getirmek istiyor. Öyle ki ülkenin ayağına takılmış prangalar sökülsün, bize giydirilmiş bu deli gömleğinden kurtulalım.
Muhalefet bunu da biliyor. Türkiye başkanlık sistemi ile taşları yerine oturttuğunda, devleti küçük grupların ele geçirmesi mümkün olmayacağı gibi, gerçek kuvvetler ayrılığı da tesis edilmiş olacak. Öte yandan ülke ilk kez kendine özgü, uygun, yerli bir modelle daha etkin yönetilecek. İşin özü Türkiye'de ilk kez tam anlamıyla halkın iradesi devlet yönetiminde hakim olacak.
İstenmeyen de bu. Türlü laf cambazlıkları ve konuyu Sayın Erdoğan'ın şahsına endeksleyerek bu devrimsel adımı itibarsızlaştırmaya çalışıyorlar.
Ancak sahada edindiğim izlenim çok ümit verici. İnsanlar kimin kendi iradelerinden yana, kimin ise sahtekar olduğunun pekala farkında. Bu uzun yürüyüşün başkanlık ve anayasa ile taçlanacağını biliyorlar.
Seçim sonuçları nasıl gerçekleşirse gerçekleşsin, halkın bu yürüyüşüne engel olamayacaklar.
Halk başkanlık sistemi ile yönetimin tümüne el koyacak, mesele hallolacak.
Yazarlar
-
Doğu ErgilBeklenen Mesih: Kurtarıcı arayışının toplumsal anatomisi 1.10.2025 Tüm Yazıları
-
Taha AkyolTrump Planı? 1.10.2025 Tüm Yazıları
-
Metin KarabaşoğluYönetilenlerin özgürlüğü yöneteni de özgürleştirir 1.10.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet OcaktanS-400’leri ne yapabiliriz? 1.10.2025 Tüm Yazıları
-
Akif BEKİHamas’ı kim silahsızlandıracak? 1.10.2025 Tüm Yazıları
-
Mümtazer TÜRKÖNEÖcalan’ın özgürlüğü 1.10.2025 Tüm Yazıları
-
Mensur AkgünEleştirelim ama plana da şans tanıyalım… 1.10.2025 Tüm Yazıları
-
Ümit KARDAŞ“Ortaklaşmacı demokrasi” örnekleri: Fransa-Yeni Kaledonya özerk bölgesi 1.10.2025 Tüm Yazıları
-
Yıldıray OĞURTrump’ın Gazze Planı’nın alternatifi ne? 1.10.2025 Tüm Yazıları
-
Elif ÇAKIRMHP’li Yıldız’ın KON’u AK Partili Miroğlu’nun Roja Welat’ı… 30.09.2025 Tüm Yazıları
-
Cihan TuğalKirk ve ICE vakaları ile faşizme doğru mu? 30.09.2025 Tüm Yazıları
-
Fehmi KORUGazetecilik bir kez daha tartışılıyor 30.09.2025 Tüm Yazıları
-
İbrahim KahveciAsgari ücret 30.000 TL 30.09.2025 Tüm Yazıları
-
İbrahim KirasKendi uçağımızı kendimiz yaparken 30.09.2025 Tüm Yazıları
-
nevzat cingirtNeden Yazmıyorsun? 30.09.2025 Tüm Yazıları
-
Erol KATIRCIOĞLUKrallar ve ulus-devletler 30.09.2025 Tüm Yazıları
-
İsmet BerkanJet motoru sıkıntısı: Tek geciken Kaan değil 30.09.2025 Tüm Yazıları
-
Ümit AkçayArjantin’in çıkmazı: Şok terapi, bağımlılık ve ABD’nin gölgesi 30.09.2025 Tüm Yazıları
-
Hakan TAHMAZYeni Çözüm Süreci: Hakikatle yüzleşme 30.09.2025 Tüm Yazıları
-
Bahadır ÖZGÜRTÜSİAD isyan etmişti: Ciner’e kayyumun gerekçesi o madde! 29.09.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet Ali ALÇINKAYATürkiye’nin Demokratikleşmesi ve Kürt Sorununun Çözümü: Ciddiyetin Tarihsel Zorunluluğu... 29.09.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet TEZKANGazetecilik can çekişiyor! 29.09.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet TIRAŞSİYASETÇİ ZENGİNLEŞİRKEN VATANDAŞ FAKİRLEŞİYOR, NEDEN? 29.09.2025 Tüm Yazıları
-
Bekir AĞIRDIRZeytinlik yasasından Akbelen ve İliç'e; enerji ve maden hikâyesinde kaybolan gelecek 29.09.2025 Tüm Yazıları
-
Ali BULAÇZaferden hapishaneye 28.09.2025 Tüm Yazıları
-
Mücahit BİLİCİTrump-Erdoğan görüşmesine hile karıştı mı? 28.09.2025 Tüm Yazıları
-
Ali BAYRAMOĞLUErdoğan’ın tercihleri 28.09.2025 Tüm Yazıları
-
İlhami IŞIKSüreç Suriye’yi, Suriye süreci bekliyor. Peki bu kısırdöngü nasıl aşılacak? 28.09.2025 Tüm Yazıları
-
Mustafa KaraalioğluTrump’a neler verdik, neler alacağız! 28.09.2025 Tüm Yazıları
-
Akın ÖZÇERSarkozy’nin tarihi mahkûmiyeti 28.09.2025 Tüm Yazıları
-
Sezin ÖNEYMutlakiyetçiler ve Cumhuriyetçiler 28.09.2025 Tüm Yazıları
Yorum yazarak yorumunuzla ilgili doğrudan veya dolaylı tüm sorumluluğu tek başınıza üstleniyorsunuz. Yazılan yorumlardan Marmara Yerel Haber (marmarayerelhaber.com) hiçbir şekilde sorumlu tutulamaz.
Yazarın Diğer Yazıları
9.05.2019
2.05.2019
24.04.2019
21.04.2019
18.04.2019
16.04.2019
13.04.2019
10.04.2019
3.02.2019
28.03.2019