Mustafa Karaalioğlu
Bir ülke için tam bağımsız olmak, dünyaya bildiği, inandığı gibi tavır koymak ya da emperyalizme geçit vermemekten daha güzel ne olabilir? Böyle bir iddiayı ortaya koyduğunuz zaman buna kim hayır diyebilir? Yeryüzünde bir ağaç gibi hür olmayı kim istemez? İnsan da ister, devletler de…
Bilhassa, imparatorluk geçmişi olan ve şimdi gelişme liginde orta sıralarda bulunan ülkeler için böyle hedefler heyecan vericidir. Uluslararası ilişkilerin zor, sıkıcı, kurallara bağlı, ağır ilerleyen ve çoğu kez bir parmak bal için bir çuval keçiboynuzu yemek gibi meşakkatli tabiatını düşündükçe bir an önce sürüden ayrılmak arzusu artar. Sadece bugünlerde yaşanan ABD’nin vize yasağı nedeniyle değil, bu yaklaşımlar yakın ve uzak tarihimizde defalarca akledilmiştir. Bazen isyan noktasına gelen uluslararası baskılar, bazen sadece iç politik gerekçelerle “tam bağımsızlık” arayışları bayraklaşmıştır.
***
Mesele şu ki dünyada ABD, Almanya, İngiltere ya da Rusya veyahut da Çin dahil bizim idealize ettiğimiz anlamda tek bir tam bağımsız ülke yoktur. Yani, emperyalizmin, haksızlığın, dış müdahalenin açık adresi olarak sayılan ülkeler bile bir şekilde uluslararası sisteme bağlı ve bağımlıdırlar. ABD başta olmak üzere herbiri yorulmadan, bıkmadan yeni müttefikler kazanmak, yeni dostluklar üretmek ve var olanları korumak zorundadır. Sözgelimi, ABD Suriye’de PYD’yi (bile) kendi safında tutmak için karşılıksız silah verirken, Rusya da aynı gerekçeyle bu örgütü kendi siyasi planlarının parçası yapmayı önemsemektedir. Bazen uluslararası ajanslarda, bir süper güç liderinin adını dahi bilmediğimiz bir ülkenin başbakanıyla yanyana fotoğrafını görmemizin nedeni budur. Oturduğu yerden bir telefonla talimat vermek lüksü yoktur. Çünkü o gitmezse bir başkası atlayıp oraya gidecektir. Hasılı, gücü ne olursa olsun ülkeler, kazanabildiği kadar dost kazanmak zorundadır.
Sebebi de çok basittir. Her ülke kendi vatandaşının daha yüksek refah ve daha çok güvenlikle yaşaması için yeryüzü pazarından alabildiğini almayı ister. Daha çok temas daha fazla ticaret getirir, daha fazla ticaret de tabiatı gereği güvenliği artırır, çatışma riskini azaltır. Sözgelimi, ülkemizden geçen petrol ve doğalgaz boru hatlarının ticari avantajı yanında, Türkiye’yi güvenliğine daha fazla önem verilmesi gereken bir ülke yapması gibi… Yoksa niye başkasının gazına, petrolüne aracılık edelim?
Bununla birlikte dünya sahnesi bir piknik alanı da değildir. Diğerlerinden daha güçlü olan ülkeler vardır ve bu durum milletler ailesi için adaletsiz ve dezavantajlı bir düzeni kaçınılmaz kılmaktadır. Kimse kimsenin gerçek dostu değildir ve herkesin feda edilemez çıkarları vardır. Sınırlı da olsa, neticeyi değiştirmemek kaydıyla sempati ve pozitif ayrımcılık elbette vardır. Ama son tahlilde Hıristiyan, Müslümanla olduğu gibi Hıristiyanla da rekabet ve çıkar çatışması halindedir. Kimse kimseye hatır için, bilhassa da karşılıksız bir bardak su vermemektedir. Komplo, senaryo ya da gizli kapaklı plan aramaya gerek yok; dünya gücü gücü yetene kendi gücünü gösterme arenasıdır.
***
Her ülkenin; para, silah, petrol, teknoloji, toprak, nüfus, jeopolitik vb, gibi sermaye kalemleri vardır ve elinde hangisi varsa masaya onunla oturur. Söylemeye gerek yok, en güçlüler, en çok sermayesi olanlar hep avantajlıdır. Maharet, diplomasiyi ve konjonktürü ustalıkla kullanıp refah ve güvenliğine fazladan katkı sağlayabilmektedir.
Vize yasağı veya bir başkası… Bir yol bulunur ve bugün yaşadığımız problemler elbette ortadan kalkar. Ama dünya pazarından daha ticaret ve güvenlik payı almayı başaramazsak bir mesele biter diğeri başlar, seneler böyle geçer.
Yazarlar
-
Yıldıray OĞURSessizlik neden en büyük tehdittir? 25.06.2025 Tüm Yazıları
-
İsmet BerkanFatih Altaylı’yı hapse atacağız diye hukuku dibine kadar zorladılar 24.06.2025 Tüm Yazıları
-
İbrahim KahveciHer şey yolunda ise bu fahiş faiz nedir? 24.06.2025 Tüm Yazıları
-
Mümtazer TÜRKÖNEDış Cephe ateş altında iken İç Cephe ne durumda? 24.06.2025 Tüm Yazıları
-
Fehmi KORUSaldırılarla İran’a ‘‘Ölümlerden ölüm beğen’’ denildi 24.06.2025 Tüm Yazıları
-
Alper GÖRMÜŞDoğru, ülke güvenliği demokrasisiz de sağlanabilir fakat bunu durmaksızın tekrarlamakta bir sorun va 23.06.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet TIRAŞUCUBE SİSTEM CEHENNEMİ… 23.06.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet Y. YılmazFıkra gibi ülke ama gel de gül! 23.06.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet Ali ALÇINKAYA"Masada Milyonlar Var;"Barış, Özgürlük ve Demokratik Toplum İçin Örgütlenmeliyiz 23.06.2025 Tüm Yazıları
-
Cihan AKTAŞTahran bir kez daha bombalanırken 23.06.2025 Tüm Yazıları
-
Mustafa KaraalioğluYeryüzü artık bir Vahşi Batı… 23.06.2025 Tüm Yazıları
-
Ali BULAÇSavaşın meşruiyeti ve ahlaki üstünlük meselesi 23.06.2025 Tüm Yazıları
-
İlker DEMİRİDAMCI İRAN, SOYKIRIMCI İSRAİL DEVLETİ Mİ? 23.06.2025 Tüm Yazıları
-
Akdoğan ÖzkanWashington’un İran takıntısının şifreleri 23.06.2025 Tüm Yazıları
-
Fehim TAŞTEKİNİran'ın zor seçimi: Topyekûn savaş ya da taksitle ölüm 23.06.2025 Tüm Yazıları
-
Hakan AKSAYRusya, Suriye’den sonra İran’ı da kaybedebilir 22.06.2025 Tüm Yazıları
-
Ali BAYRAMOĞLUKürt meselesinde CHP’nin yakın dönem öyküsü 21.06.2025 Tüm Yazıları
-
Hasan Bülent KAHRAMANTürkiye için bir fırsat: CHP’de yeni kuşak siyaseti 20.06.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet ALTANBasın Tarihi: Neo-Mussoli’nin “Havuz Medyası” 20.06.2025 Tüm Yazıları
-
Çiğdem TOKERZeytin ağaçları ve şirketokrasi 20.06.2025 Tüm Yazıları
-
Figen ÇalıkuşuÖcalan İsrail için ne dedi? 20.06.2025 Tüm Yazıları
-
Cafer SolgunDevlet “devletimiz” olur mu? 20.06.2025 Tüm Yazıları
-
Erol KATIRCIOĞLUYeni milliyetçilik ve Öcalan 19.06.2025 Tüm Yazıları
-
Akif BEKİBahçeli'ye muhalefet ikna oldu da ortağı olmadı mı? 19.06.2025 Tüm Yazıları
-
Ümit AkçaySıcak yaz 18.06.2025 Tüm Yazıları
-
Cansu ÇamlıbelCHP Grup Başkanvekili Gökhan Günaydın: CHP anayasa değişikliği masasına oturmayacak, öyle bir komisy 18.06.2025 Tüm Yazıları
-
Mensur AkgünOyun içinde oyun… 18.06.2025 Tüm Yazıları
-
Elif ÇAKIRNihai hedef Türkiye mi? 18.06.2025 Tüm Yazıları
-
Gökhan BACIKTürkiye ne yapmalı? 17.06.2025 Tüm Yazıları
-
Aydın SelcenDemokrasiye giderken cumhuriyetten olmak 17.06.2025 Tüm Yazıları
-
Mücahit BİLİCİModern katil 17.06.2025 Tüm Yazıları
-
Murat BELGEDaha kötüsü her zaman mümkün 16.06.2025 Tüm Yazıları
-
Bekir AĞIRDIRMHP’nin yeni anayasa hamlesi, köklü bir rejim düzenlemesini mi işaret ediyor? CHP ne yapmalı? 16.06.2025 Tüm Yazıları
-
Vahap COŞKUNÖzgür Özel’in İmtihanı 15.06.2025 Tüm Yazıları
-
Mesut YEĞENBaas’tan ve İslamcılıktan Sonra 15.06.2025 Tüm Yazıları
-
Eser KARAKAŞSiyasetin (ve biraz da ceplerin) finansmanı, yasalar, AKP ve CHP 15.06.2025 Tüm Yazıları
-
Ali TürerBOŞ UMUT, SONU HÜSRAN 12.06.2025 Tüm Yazıları
-
Taha AkyolHer 4 liranın 3’ü faize! 11.06.2025 Tüm Yazıları
-
Ahmet TAŞGETİRENAKP ahlâkî üstünlük mü kazandı? 10.06.2025 Tüm Yazıları
-
İlhami IŞIKBarış süreci için en büyük tehlike nasıl Türkiye’nin iç barışının bozulması oldu? 9.06.2025 Tüm Yazıları
-
Mahfi Egilmezİnsanlar Olmayan Parasını Nerelere Harcıyor? 9.06.2025 Tüm Yazıları
-
Ümit KARDAŞBir anayasa inşa süreci deneyimi: Yeni Anayasa Platformu (YAP) 4.06.2025 Tüm Yazıları
-
Murat SevinçEşitlik korkusu ve 12 Eylül darbesinin büyük zaferi 4.06.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet OcaktanYerli-milli Kur’an meali AK Parti’ye nasip olacak! 2.06.2025 Tüm Yazıları
-
Tanıl BoraSokak 29.05.2025 Tüm Yazıları
-
İbrahim KirasErken seçim en geç ne zaman? 29.05.2025 Tüm Yazıları
-
Kemal CANSiyasi gündem notları: Üç süreç nerede kesişir veya nerede kopar? 27.05.2025 Tüm Yazıları
-
Taner AKÇAMRuşen Çakır’ın Abdurrahim Semavi ile Kürt açılımı görüşmesi 27.05.2025 Tüm Yazıları
-
Umur TALUSizin en sevdiğiniz tahakküm hangisi! 27.05.2025 Tüm Yazıları
-
Berat ÖZİPEKYolsuzluklar, barış ve biz 21.05.2025 Tüm Yazıları
-
Hakan TAHMAZ12 Mayıs, Bahçeli, mecburiyetler 21.05.2025 Tüm Yazıları
-
Hikmet MUTİAsoyşeytit Pres ' den Cemşit K.nın canlı PKK kongre izlenimleri... 13.05.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet AKAYOtoriterlikten Demokrasiye 12.05.2025 Tüm Yazıları
-
Metin Karabaşoğlu‘Türkiye Müslümanları’ kimler oluyor? 11.05.2025 Tüm Yazıları
-
Ahmet ÖZTÜRKÇetin Uygur bir kitaba sığar mı? 10.05.2025 Tüm Yazıları
-
Gökçer TahincioğluBilek güreşi yoksa masayı mı kıracak? 28.04.2025 Tüm Yazıları
-
Baskın ORANRahip Brunson ve öğrenci Rümeysa 25.04.2025 Tüm Yazıları
-
Sezin ÖNEYKopukluk ve “Anadolu Kırılması” 25.04.2025 Tüm Yazıları
-
Yüksel TAŞKINİktidar milli iradeyi “tapulu arazisi” sandığı için büyük bir bedel ödeyecek 22.04.2025 Tüm Yazıları
-
Ayhan ONGUNDEMOKRATİK EĞİTİM MÜCADELESİNE ADANMIŞ YAŞAMLAR 21.04.2025 Tüm Yazıları
-
Nuray MERTVeda ediyorum 15.04.2025 Tüm Yazıları
-
Hasan CEMALTerörsüz Türkiye! İyi güzel, peki ya demokratik Türkiye?.. 14.04.2025 Tüm Yazıları
-
Gülçin AVŞARŞizofrenik yurttaşlık 14.04.2025 Tüm Yazıları
-
Zeki ALPTEKİNTrump Küreselleşme Sürecini Geriye Döndürebilir mi? 13.04.2025 Tüm Yazıları
-
Pelin CENGİZTrump’ın yeni vergileri diye yazılır, ‘post modern merkantilizm’ diye okunur 7.04.2025 Tüm Yazıları
-
Mehveş EVİNBoykot ve sokaklar neden bu kadar korkutuyor? 2.04.2025 Tüm Yazıları
-
Cennet USLUİktidar neden umduğunu bulamadı? 2.04.2025 Tüm Yazıları
-
Hayko BAĞDATSokaklarda yükselen ses 28.03.2025 Tüm Yazıları
-
Nevzat CİNGİRTCoğrafya kaderimizmiş… 23.03.2025 Tüm Yazıları
-
Selva Demiralpİmamoğlu krizi ve ekonomik yansımaları 20.03.2025 Tüm Yazıları
Yorum yazarak yorumunuzla ilgili doğrudan veya dolaylı tüm sorumluluğu tek başınıza üstleniyorsunuz. Yazılan yorumlardan Marmara Yerel Haber (marmarayerelhaber.com) hiçbir şekilde sorumlu tutulamaz.
Yazarın Diğer Yazıları
21.06.2025
8.06.2025
5.06.2025
1.05.2025
14.04.2025
7.04.2025
31.03.2025
10.03.2025
9.02.2025
13.01.2025