Nejat ERDİM
Türkiye toplumunun büyük bir kesimi 101 gün sonra eli kanlı terör örgütü IŞİD'in esir aldığı Musul konsolosluğundaki 49 rehinenin salıverilmelerinin coşkusunu yaşıyor.
Büyük Türkiye, Güçlü Türkiye vs. sloganlarıyla Türk toplumunun milliyetçilik damarları kabartıldıkça kabartılıyor.
49 rehinenin karşılanma törenini bir gövde gösterisine çeviren hükümet, bu gövde gösterisinin henüz taze olan Erdoğansız AKP'nin "can suyu" olacağı bilinci ile akıl almaz bir kibir ve nobranlıkla rehine krizinin çözülmüş olmasını kendi hanesine yazılan bir büyük kazanç olarak görüyor.
101 gün boyunca rehin tutulan 49 konsolosluk görevlisinin IŞİD gibi bir terör örgütünün elinde rehin tutulup ve hiç beklenmedik bir anda salıverilmeleri kuşkusuz ki gizli ve derin ülke politikalarının perde arkasında yaşanılanlara dair akıllara yığınla soru işareti getirmiyor değil.
IŞİD'in sıradan bir terör örgütü olmadığını ve tamamı ile bir global silahlı teşkilat gibi hareket ettiğini göz önünde bulundurduğumuzda öyle hatır-gönül ilişkileri ile elindeki bir büyük kozu heba edeceğini düşünmek saflık olur.
Rehine krizinin çözümünü MİT'in başarısı olarak gösterirken doğrusu akıllara şu soru da gelmiyor değil, Dünyanın en güçlü ülkesi ve aynı zamanda en güçlü istihbarat teşkilatına sahip olan ABD'nin yurttaşlarının kafaları IŞİD tarafından bir bir kameralar karşısında kesilirken, Türkiyenin tam 49 vatandaşını burunları dahi kanamadan kurtarmış olması cidden önemli;ama önemli olduğu kadar da ilginçlik arz etmiyor mu?
Evet, Türkiye 49 rehinenin kurtarılmış olmasından dolayı adeta zafer sarhoşu, mikrofonlara konuşan iktidar sahipleri elde ettikleri bu olağanüstü(!) zaferin kibri sayesinde ne yazık ki burunlarının ucunu görecek durumda değiller.
Türkler, zafer sarhoşluğu yaşarken ne yazık ki ölümün ve cinayetin peşine taktığı Kürtler "varolma" savaşı veriyor.
Türk medyası ve Türk halkının ciddi bir çoğunluğu "Yüce Türk Devletinin" gücü ve kudreti ile övünürken ne yazık ki IŞİD belasının bölgeyi bir ölümcül virüs gibi sardığı bir dönemde bu belayı kendi topraklarında def etmek isteyen Kürtlerin ölüm ile savaşını görecek basiret ve öngörüden çok uzaktalar.
Bu münasebetle Kürtler, zulme ve zorbalığa karşı ölüm savaşına girerken, Türklerin bu savaşı görmeyip "ölüm uykusuna" yatmış olmalarını anlamak mümkün değil.
Sınır kapılarına dayanan, küçücük çocukların, çaresiz ihtiyarların ve zavallı kadınların çığlığının değdiği bu topraklarda ölüm ve göz yaşına karşı sessiz kalmak hangi mantıkla izah edilebilir ki?
Bugün Kürt halkının varlığına ve kazanımlarına saldıran bu çetenin bir sonraki hedefinin zafer sarhoşu olan Türkler olacağını kestirebilmek hiç te uzak bir ihtimal değil.
Kuşkusuz ki tarih Kürtlerin bu büyük bela ile savaşını sayfalarına yazarken bu belaya arka çıkanları, binlerce insanın katledilmesine sebep olan bir mikrobun yayılmasına vesile olanları da lanetleyecektir.
Kürtlerin ölümü, Kürtlerin yenilgisinin bir sonraki aşamasının Türklerin ölümü ve yıkımı olacağını kabul etmek lazım.
Dünya kamu oyunun Kürtlerin bu çetelere ve onun arkasındaki güçlere karşı verdiği savaşı görmesi ve gereken desteği bir an önce sağlaması lazım, aksi halde her geçen gün tehlikenin boyutu daha da büyüyor.
http://blog.radikal.com.tr/politika/zafer-sarhosu-turkler-olum-ile-savasan-kurtler-73074
Yazarlar
-
Yıldıray OĞURSessizlik neden en büyük tehdittir? 25.06.2025 Tüm Yazıları
-
İbrahim KahveciHer şey yolunda ise bu fahiş faiz nedir? 24.06.2025 Tüm Yazıları
-
Fehmi KORUSaldırılarla İran’a ‘‘Ölümlerden ölüm beğen’’ denildi 24.06.2025 Tüm Yazıları
-
İsmet BerkanFatih Altaylı’yı hapse atacağız diye hukuku dibine kadar zorladılar 24.06.2025 Tüm Yazıları
-
Mümtazer TÜRKÖNEDış Cephe ateş altında iken İç Cephe ne durumda? 24.06.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet Ali ALÇINKAYA"Masada Milyonlar Var;"Barış, Özgürlük ve Demokratik Toplum İçin Örgütlenmeliyiz 23.06.2025 Tüm Yazıları
-
Alper GÖRMÜŞDoğru, ülke güvenliği demokrasisiz de sağlanabilir fakat bunu durmaksızın tekrarlamakta bir sorun va 23.06.2025 Tüm Yazıları
-
Cihan AKTAŞTahran bir kez daha bombalanırken 23.06.2025 Tüm Yazıları
-
Mustafa KaraalioğluYeryüzü artık bir Vahşi Batı… 23.06.2025 Tüm Yazıları
-
Ali BULAÇSavaşın meşruiyeti ve ahlaki üstünlük meselesi 23.06.2025 Tüm Yazıları
-
İlker DEMİRİDAMCI İRAN, SOYKIRIMCI İSRAİL DEVLETİ Mİ? 23.06.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet TIRAŞUCUBE SİSTEM CEHENNEMİ… 23.06.2025 Tüm Yazıları
-
Fehim TAŞTEKİNİran'ın zor seçimi: Topyekûn savaş ya da taksitle ölüm 23.06.2025 Tüm Yazıları
-
Akdoğan ÖzkanWashington’un İran takıntısının şifreleri 23.06.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet Y. YılmazFıkra gibi ülke ama gel de gül! 23.06.2025 Tüm Yazıları
-
Hakan AKSAYRusya, Suriye’den sonra İran’ı da kaybedebilir 22.06.2025 Tüm Yazıları
-
Ali BAYRAMOĞLUKürt meselesinde CHP’nin yakın dönem öyküsü 21.06.2025 Tüm Yazıları
-
Figen ÇalıkuşuÖcalan İsrail için ne dedi? 20.06.2025 Tüm Yazıları
-
Çiğdem TOKERZeytin ağaçları ve şirketokrasi 20.06.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet ALTANBasın Tarihi: Neo-Mussoli’nin “Havuz Medyası” 20.06.2025 Tüm Yazıları
-
Cafer SolgunDevlet “devletimiz” olur mu? 20.06.2025 Tüm Yazıları
-
Hasan Bülent KAHRAMANTürkiye için bir fırsat: CHP’de yeni kuşak siyaseti 20.06.2025 Tüm Yazıları
-
Erol KATIRCIOĞLUYeni milliyetçilik ve Öcalan 19.06.2025 Tüm Yazıları
-
Akif BEKİBahçeli'ye muhalefet ikna oldu da ortağı olmadı mı? 19.06.2025 Tüm Yazıları
-
Mensur AkgünOyun içinde oyun… 18.06.2025 Tüm Yazıları
-
Ümit AkçaySıcak yaz 18.06.2025 Tüm Yazıları
-
Elif ÇAKIRNihai hedef Türkiye mi? 18.06.2025 Tüm Yazıları
-
Cansu ÇamlıbelCHP Grup Başkanvekili Gökhan Günaydın: CHP anayasa değişikliği masasına oturmayacak, öyle bir komisy 18.06.2025 Tüm Yazıları
Yorum yazarak yorumunuzla ilgili doğrudan veya dolaylı tüm sorumluluğu tek başınıza üstleniyorsunuz. Yazılan yorumlardan Marmara Yerel Haber (marmarayerelhaber.com) hiçbir şekilde sorumlu tutulamaz.
Yazarın Diğer Yazıları
11.06.2015
4.02.2015
19.05.2015
14.05.2015
9.02.2015
8.02.2015
4.04.2015
28.03.2015
24.03.2015
23.03.2015