Nejat ERDİM

Zafer sarhoşu Türkler, ölüm ile savaşan Kürtler
22.09.2014
1831

 Türkiye toplumunun büyük bir kesimi  101 gün sonra eli kanlı terör örgütü IŞİD'in esir aldığı Musul konsolosluğundaki 49 rehinenin salıverilmelerinin coşkusunu yaşıyor.

Büyük Türkiye, Güçlü Türkiye  vs. sloganlarıyla Türk toplumunun milliyetçilik damarları kabartıldıkça kabartılıyor.

49 rehinenin karşılanma törenini bir gövde gösterisine çeviren hükümet, bu gövde gösterisinin henüz taze olan Erdoğansız AKP'nin "can suyu" olacağı bilinci ile akıl almaz bir kibir ve nobranlıkla rehine krizinin çözülmüş olmasını kendi hanesine yazılan bir büyük kazanç olarak görüyor.

101 gün boyunca rehin tutulan 49 konsolosluk görevlisinin IŞİD gibi bir terör örgütünün elinde rehin tutulup ve hiç beklenmedik bir anda salıverilmeleri kuşkusuz ki gizli ve derin ülke politikalarının perde arkasında yaşanılanlara dair akıllara yığınla soru işareti getirmiyor değil.

IŞİD'in sıradan bir terör örgütü olmadığını ve tamamı ile bir global silahlı teşkilat gibi hareket ettiğini göz önünde bulundurduğumuzda öyle hatır-gönül ilişkileri ile elindeki bir büyük kozu heba edeceğini düşünmek saflık olur.

Rehine krizinin çözümünü MİT'in başarısı olarak gösterirken doğrusu akıllara şu soru da gelmiyor değil, Dünyanın en güçlü ülkesi ve aynı zamanda en güçlü istihbarat teşkilatına sahip olan ABD'nin yurttaşlarının kafaları IŞİD tarafından bir bir kameralar karşısında kesilirken, Türkiyenin tam 49 vatandaşını burunları dahi kanamadan kurtarmış olması cidden önemli;ama önemli olduğu kadar da ilginçlik arz etmiyor mu?

Evet, Türkiye 49 rehinenin kurtarılmış olmasından dolayı adeta zafer sarhoşu, mikrofonlara konuşan iktidar sahipleri elde ettikleri bu olağanüstü(!) zaferin kibri sayesinde ne yazık ki burunlarının ucunu görecek durumda değiller.

Türkler, zafer sarhoşluğu yaşarken ne yazık ki ölümün ve cinayetin peşine taktığı Kürtler "varolma" savaşı veriyor.

Türk medyası ve Türk halkının ciddi bir çoğunluğu "Yüce Türk Devletinin" gücü ve kudreti ile övünürken ne yazık ki  IŞİD belasının bölgeyi bir ölümcül virüs gibi sardığı bir dönemde bu belayı kendi topraklarında def etmek isteyen Kürtlerin ölüm ile savaşını görecek basiret ve öngörüden çok uzaktalar.

Bu münasebetle Kürtler, zulme ve zorbalığa karşı ölüm savaşına girerken, Türklerin bu savaşı görmeyip "ölüm uykusuna" yatmış olmalarını anlamak mümkün değil.

Sınır kapılarına dayanan, küçücük çocukların, çaresiz ihtiyarların ve zavallı kadınların çığlığının değdiği bu topraklarda ölüm ve göz yaşına karşı sessiz kalmak hangi mantıkla izah edilebilir ki?

Bugün Kürt halkının varlığına ve kazanımlarına saldıran bu çetenin bir sonraki hedefinin zafer sarhoşu olan Türkler olacağını kestirebilmek hiç te uzak bir ihtimal değil.

Kuşkusuz ki tarih Kürtlerin bu büyük bela ile savaşını sayfalarına yazarken bu belaya arka çıkanları, binlerce insanın katledilmesine sebep olan bir mikrobun yayılmasına vesile olanları da lanetleyecektir.

Kürtlerin ölümü, Kürtlerin yenilgisinin bir sonraki aşamasının Türklerin ölümü ve yıkımı olacağını kabul etmek lazım.

Dünya kamu oyunun Kürtlerin bu çetelere ve onun arkasındaki güçlere karşı verdiği savaşı görmesi ve gereken desteği bir an önce sağlaması lazım, aksi halde her geçen gün tehlikenin boyutu daha da büyüyor.

http://blog.radikal.com.tr/politika/zafer-sarhosu-turkler-olum-ile-savasan-kurtler-73074

Yorum Yap

Yorum yazarak yorumunuzla ilgili doğrudan veya dolaylı tüm sorumluluğu tek başınıza üstleniyorsunuz. Yazılan yorumlardan Marmara Yerel Haber (marmarayerelhaber.com) hiçbir şekilde sorumlu tutulamaz.

Yazarlar