Oya BAYDAR
Aralarında bulunmaktan onur duyduğum 170 yurttaş hakkında soruşturma açılmış. Suçları: Bir yıl kadar önce, Büyük Millet Meclisi’nde kendilerini temsil ettiklerini sandıkları 550 milletvekiline, siyasal parti başkanlarına ve Meclis Başkanı’na, her birine tek tek giden bir mektup yazmak.
Mektup şöyle:
“Biz aşağıda imzası bulunan yurttaşlar, elinizdeki yetki ve taşıdığınız sorumluluk nedeniyle size sesleniyoruz. Ülkemizde ve bölgemizde savaş değil, sulh ve sükûn istiyoruz. Sınırlarımızı korumanın ve beka sorunu yaşamamanın en iyi yolunun dostluk ve komşuluk bağlarını güçlendirmek olduğuna inanıyoruz. Güvenliğimizin milyarlara mâl olan silahlanmayla, gencecik insanların yaşamı pahasına ve on binlerce aileyi yersiz yurtsuz bırakan bir savaşla değil karşılıklı müzakere ve işbirliğiyle sağlanacağını, bunun mümkün olduğunu tecrübe ile biliyoruz.
Türkiye’ye bir tehditte bulunmayan, Suriye toprağı olan Afrin’e silahlı müdahalenin bölgemize ve ülkemize barış ve güvenlik değil daha büyük sorunlar, yıkım ve acı getireceğini, Kürt yurttaşlarımızı da yürekten yaralayacağını biliyoruz.
Ortadoğu’yu vekâlet savaşları cehennemine çevirmiş olan yabancı devletlerin oradaki askerî varlıkları bile uluslararası hukuğun ihlaliyken, onların arasına katılmak gibi bir niyet ve bu yönde atılacak adımlar telafisi on yıllarca mümkün olmayacak toplumsal, siyasal, ekonomik insanî kayıplara yol açacaktır.
Yurttaş kimliğimiz ve sorumluluğumuzla halkımızın ve tarihin önünde siz yetki sahiplerini uyarıyor, sesimize kulak vererek sağduyulu davranmaya, savaşı durdurmaya ve sorunu diyalogla çözmeye davet ediyoruz.
Sayılarımızla”
Evet, mektup bu ve sadece AKP milletvekillerine değil, parlamentoda temsil edilen bütün partilerin o sıralarda sayıları 550 olan milletvekillerine e-posta ile gönderilmiş bir metin. İddia edildiği ve sanıldığı gibi bir bildiri değil. Kamuya, medyaya hiçbir şekilde imza sahipleri tarafından açıklanmış da değil.
Mektubu imzalamış olanlardan bazıları ifadeye çağırılınca öğreniliyor ki bir yıl önce (26.01.2018) konuya ilişkin bir soruşturma açılmış. Soruşturma bir AKP’li milletvekilinin vatan hainliği ithamlarıyla kendi Twitter hesabından yansıttığı ve a-haber veya bu gibi işlerle görevli muhabir/muhbir, ajans, medya, vb. hangisiyse, orada “Savaşı Durdurun, PKK ile anlaşın” başlığıyla yayımlanan bir sözde haber özde yalan ihbara dayanıyor.
Konuyu Karar gazetesinden Yıldıray Oğur ayrıntılarıyla yazmış, sağ olsun, eklenecek bir şey yok. Ama söylenecek çok şey var.
Yurttaşın anayasal hakkından haberiniz yok mu?
Öncelikle; kendi milletvekillerine herhangi bir konu hakkında fikir belirtmek, bilgilendirmek, istemde ve uyarıda bulunmak yurttaşların anayasal hakkı ve sorumluluğudur. Bu vaka’a da anayasal hakkımız çiğnenmiş ve anayasa ihlal edilmiştir. Bunu bilmiyor musunuz? Ya da Anayasa bir KHK ile, torba yasaya dahil edilen birkaç satırla kaldırıldı da bizim mi haberimiz yok!
İkincisi; yukardaki mektupta, muhbir yayının soruşturmaya temel olan başlığıyla ilgili en küçük bir ifade, îma yoluyla bile yer almıyor. Kaldı ki savaşı durdurmak için PKK ile müzakere edenler, İmralı’ya, Kandil’e devletin yüksek katlarından resmî heyetler gönderenler mektubun imzacıları değil dönemin AKP iktidarının karar mevkiindeki kişileridir. Bu bir suç ise, muhatabı onlardır.
Üçüncüsü, belki de en önemlisi; yargının günümüzdeki hal-i pür melâlidir. Bir ajansın/gazetenin yalan haberi üzerinden, habere konu olan herhangi bir metnin ne biçimi ne içeriği irdelenmeden savcılık soruşturması açılabiliyor. İş burada da kalmıyor, benzer başka davalarda izlediğimiz gibi, insanlar yalan ihbarlarla gözaltına alınıp tutuklanabiliyor, aylarca iddianame bile hazırlanmadan içerde tutulabiliyorlar. Süreç şöyle işliyor: AKP Reisi ve Cumhurbaşkanı Erdoğan görevli kaynağın îmal edilmiş haberini temel alıp hem savcı hem de yargıç olarak hükmü kesiyor. Hüküm bizzat onun ağzından, vatan hainliğinden şerefsizliğe varan hakaretlerle ve “Yanlarına bırakmam, bedelini ödeyecekler” sözleriyle ilan ve tebliğ ediliyor.
Bu durumda koca bir yargı aparatına, savcılara, sorgu hakimlerine mahkemelere ne gerek var! Boşuna yük, boşuna masraf, boşuna kadro istihdamı!
Barış talebinin suç sayıldığı ülke
Bu ülkede, “Barışa, huzura ihtiyacımız var. Savaş ekonomik, siyasal, toplumsal, insanî kayıplara yol açar, sorunlarımızı savaş yerine diyalogla çözelim” dileğinde bulunanlar “şüpheli” muamelesi görüp soruşturuluyor, yargılanıyor, hatta hüküm giyiyor. Savaşalım, kan dökelim, öldürelim, asalım, keselim, yakalım, yıkalım, çukurları cesetlerle dolduralım, öteki’ne özgürlük ve hayat hakkı tanımayalım diyenler kendilerine en yükseklerde yer buluyor.
Muktedirlerin savaşı, ölümü, öldürmeyi kutsadıkları, çukurları cesetle doldurmayı, darağaçları kurmayı, insanların evlerini yurtlarını başlarına yıkmayı, ülkeyi bölgeyi ateşe atmayı kahramanlık ve zafer saydıkları, kin ve nefret söylemini eksik etmedikleri bir toplumda yaşıyoruz.
Bir de aymazlık içinde, ülkemizde gün geçtikçe ürkütücü boyutlara varan şiddet, vicdansızlık, ahlâksızlık, acımasızlık, insansızlık, yalancılık, muhbirlik, toplumsal doku çürümesi karşısında dehşete kapılıp “Bize ne oldu” diye soruyor, hayıflanıyoruz saf saf.
Bize bu oldu işte: Barış istemek suç, savaş ve ölüme tapınmak erdem oldu. Sadece yargıda değil, toplumsal vicdanda da, iyi ve kötü kavramları ters yüz edildi. Kin, nefret, düşmanlık en yükseklerden kitlelerin bilincine aşılanır oldu. Farklı düşünenlerin kanlarıyla duş yapacaklarını haykıran küçük reiscikler, toplumun en az yüzde 52’sinin dişlerini sıkarak ötekilerin boğazına sarılmak için beklediğini ilan eden Osmanlıcı reiscikler, arkalarını büyük reislere dayayarak takipsiz, cezasız kalırken; vicdan, barış, kardeşlik, huzur diyenler suçlu sayılır oldu. Bize olan bu işte…
İktidar bozar, mutlak iktidar daha çok bozar, savaş toplumu külliyen bozar. Ülkeyi bu bozulmadan korumaları talebiyle milletvekillerine mektupla başvuran 170 yurttaş, bu ülkenin şerefidir, onurudur. Çok beklemeye gerek yok, yakın tarih bunu böyle yazacak.
Kısılması gereken sesler, soruşturulması gereken suçlar şiddet propagandası ve savaş çığırtkanlığıdır. Asıl yargılanması gerekenler de bu propagandanın çığırtkanlarıdır.
Bizleri korkutmaya, sindirmeye çalışmayın. Doğru yolda olduklarına inananlar cesur olurlar. İnsan yaşamı, hak, özgürlük ve adalet olarak özetlenebilecek insan hakları tartışılmaz değerlerdir. Bunları savunan 170 yurttaş, milyonların sözcüsüdür, unutmayın.
Yazarlar
-
Metin KarabaşoğluYönetilenlerin özgürlüğü yöneteni de özgürleştirir 1.10.2025 Tüm Yazıları
-
Yıldıray OĞURTrump’ın Gazze Planı’nın alternatifi ne? 1.10.2025 Tüm Yazıları
-
Akif BEKİHamas’ı kim silahsızlandıracak? 1.10.2025 Tüm Yazıları
-
Mensur AkgünEleştirelim ama plana da şans tanıyalım… 1.10.2025 Tüm Yazıları
-
Mümtazer TÜRKÖNEÖcalan’ın özgürlüğü 1.10.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet OcaktanS-400’leri ne yapabiliriz? 1.10.2025 Tüm Yazıları
-
Ümit KARDAŞ“Ortaklaşmacı demokrasi” örnekleri: Fransa-Yeni Kaledonya özerk bölgesi 1.10.2025 Tüm Yazıları
-
Doğu ErgilBeklenen Mesih: Kurtarıcı arayışının toplumsal anatomisi 1.10.2025 Tüm Yazıları
-
Taha AkyolTrump Planı? 1.10.2025 Tüm Yazıları
-
Cihan TuğalKirk ve ICE vakaları ile faşizme doğru mu? 30.09.2025 Tüm Yazıları
-
Erol KATIRCIOĞLUKrallar ve ulus-devletler 30.09.2025 Tüm Yazıları
-
İbrahim KahveciAsgari ücret 30.000 TL 30.09.2025 Tüm Yazıları
-
Fehmi KORUGazetecilik bir kez daha tartışılıyor 30.09.2025 Tüm Yazıları
-
İsmet BerkanJet motoru sıkıntısı: Tek geciken Kaan değil 30.09.2025 Tüm Yazıları
-
Ümit AkçayArjantin’in çıkmazı: Şok terapi, bağımlılık ve ABD’nin gölgesi 30.09.2025 Tüm Yazıları
-
Hakan TAHMAZYeni Çözüm Süreci: Hakikatle yüzleşme 30.09.2025 Tüm Yazıları
-
Elif ÇAKIRMHP’li Yıldız’ın KON’u AK Partili Miroğlu’nun Roja Welat’ı… 30.09.2025 Tüm Yazıları
-
İbrahim KirasKendi uçağımızı kendimiz yaparken 30.09.2025 Tüm Yazıları
-
nevzat cingirtNeden Yazmıyorsun? 30.09.2025 Tüm Yazıları
-
Bekir AĞIRDIRZeytinlik yasasından Akbelen ve İliç'e; enerji ve maden hikâyesinde kaybolan gelecek 29.09.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet TIRAŞSİYASETÇİ ZENGİNLEŞİRKEN VATANDAŞ FAKİRLEŞİYOR, NEDEN? 29.09.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet Ali ALÇINKAYATürkiye’nin Demokratikleşmesi ve Kürt Sorununun Çözümü: Ciddiyetin Tarihsel Zorunluluğu... 29.09.2025 Tüm Yazıları
-
Bahadır ÖZGÜRTÜSİAD isyan etmişti: Ciner’e kayyumun gerekçesi o madde! 29.09.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet TEZKANGazetecilik can çekişiyor! 29.09.2025 Tüm Yazıları
-
Sezin ÖNEYMutlakiyetçiler ve Cumhuriyetçiler 28.09.2025 Tüm Yazıları
-
Akın ÖZÇERSarkozy’nin tarihi mahkûmiyeti 28.09.2025 Tüm Yazıları
-
Mustafa KaraalioğluTrump’a neler verdik, neler alacağız! 28.09.2025 Tüm Yazıları
-
Cafer SolgunYazmak, ciddi bir iştir 28.09.2025 Tüm Yazıları
-
Ali BAYRAMOĞLUErdoğan’ın tercihleri 28.09.2025 Tüm Yazıları
-
İlhami IŞIKSüreç Suriye’yi, Suriye süreci bekliyor. Peki bu kısırdöngü nasıl aşılacak? 28.09.2025 Tüm Yazıları
-
Ali BULAÇZaferden hapishaneye 28.09.2025 Tüm Yazıları
-
Mücahit BİLİCİTrump-Erdoğan görüşmesine hile karıştı mı? 28.09.2025 Tüm Yazıları
-
Kemal CAN“Trump’ın verdiği meşruiyet” notları 28.09.2025 Tüm Yazıları
-
Figen ÇalıkuşuBoeing - Gazze ilişkisi nedir? 26.09.2025 Tüm Yazıları
-
Fehim TAŞTEKİNYetersiz bakiye! 25.09.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet ALTANAlev rengi hüznüyle sonbahar… 25.09.2025 Tüm Yazıları
-
Fikret BilaŞimdi de Mansur Yavaş hedefte 24.09.2025 Tüm Yazıları
-
Eser KARAKAŞBayrampaşa ve maskeli balo 23.09.2025 Tüm Yazıları
-
Ahmet TAŞGETİRENKasabın bıçağını bileyen adam 23.09.2025 Tüm Yazıları
-
Berrin SönmezGonca Kuriş’in kemiklerini, sevenlerin yüreğini sızlattılar 21.09.2025 Tüm Yazıları
-
Tanıl BoraCumhuriyet-Halk-Parti 20.09.2025 Tüm Yazıları
-
İlker DEMİRYANARDAĞ ÖZÜR DİLEMELİ 17.09.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet Ata UÇUMTERÖRSÜZ TÜRKİYE’YE GEÇİŞ SÜRECİ! 14.09.2025 Tüm Yazıları
-
DOĞAN ÖZGÜDENPogromlar, darbeler, acılar ayı Eylül.. 14.09.2025 Tüm Yazıları
-
Gökhan BACIKTürkiye’nin en iyi/kötü dönemi hangisiydi? 14.09.2025 Tüm Yazıları
-
Murat SevinçArşivden | 12 Eylülcüler nasıl bir ülke hayal etmişti? 14.09.2025 Tüm Yazıları
-
Nevzat CİNGİRTBir 12 Eylül Sabahı 12.09.2025 Tüm Yazıları
-
Murat YETKİNÖcalan, Erdoğan’a “Seni yine başkan yaptırırız” sözü mü veriyor? 11.09.2025 Tüm Yazıları
-
Mehveş EVİN2016 belediye ablukaları ve 2025 darbesi 9.09.2025 Tüm Yazıları
Yorum yazarak yorumunuzla ilgili doğrudan veya dolaylı tüm sorumluluğu tek başınıza üstleniyorsunuz. Yazılan yorumlardan Marmara Yerel Haber (marmarayerelhaber.com) hiçbir şekilde sorumlu tutulamaz.
Yazarın Diğer Yazıları
24.05.2024
14.05.2024
3.05.2024
3.05.2024
22.04.2024
16.04.2024
3.04.2024
29.03.2024
22.03.2024
7.03.2024