Vahap COŞKUN
686 sayılı KHK’nın sebep olduğu üç yazılık zorunlu aranın öncesinde, anayasa değişikliği önerisinin demokratik hak ve özgürlüklere olumlu anlamda dokunmamasının “evet” cephesini zayıflatan bir unsur olduğunu belirtmiştim. Oradan devam edelim ve bilhassa, kararsız seçmenlerin tercihlerini belirlemede önem taşıdığını düşündüğüm “statüko karşıtlığı” üzerinde duralım.
AKP, 15 yıldır aralıksız olarak hükümet koltuğunda oturuyor. 2002’den itibaren yapılan bütün seçimlerde ve referandumlarda AKP’nin zafere ulaşmasında, partinin “statüko karşıtı” bir söyleme yaslanmasının ciddi bir payı vardı. AKP tek başına iktidardı ama müesses nizama karşı duran muhalif bir aktör gibi davranıyordu. Seçmenlerden, hoşnut olmadıkları düzenin değiştirilmesi için arkasında daha sıkı durmalarını talep ediyor ve çoğunlukla da talebine karşılık buluyordu. Seçmen AKP’ye daha fazla destek veriyor ve cari sistem ile mücadelesinde ona güç katıyordu.
Seyfiye, ilmiye, adliye ve kalemiye
Bugün ise böyle bir havanın olduğu söylenemez. Şartları keskin bir şekilde değiştiren çok su aktı köprünün altından. AKP statükoya karşı mücadele ederken karşısında dört büyük kuvvet vardı: Seyfiye (ordu), İlmiye (YÖK, üniversiteler ve hâkim aydın gruplar), Adliye(yargı) ve Kalemiye (bürokrasi).
Kendilerini cari sistemin ve ideolojinin (Kemalizm) muhafızı olarak gören bu dört kuvvet, ana akım medyayı da yanına ve arkasına alıyordu. Böylece, halkın oyuyla icra makamına oturan AKP, sivil hükümetlere tanınan alanı “ihlâl” ettiği (!) her durumda muazzam bir “iktidar bloku” ile kapışmak mecburiyetinde kalıyordu.
Oysa halihazırda, alışılagelen bu tablo ortada yok. Bakalım.
* Onbeş yıllık iktidarı süresince AKP, yaptığı yasal ve anayasal değişiklerle askeri vesayeti hatırı sayılır ölçüde geriletti. Çok şükür, askeriyenin kendi çizgisini hükümete dayattığı günler geride kaldı. Ordu -- olması gerektiği gibi -- siyasi iktidarın emir ve talimatları doğrultusunda hareket ediyor.
* YÖK ve üniversiteler hükümetle tam bir uyum içinde. Daha on yıl önce rektörler AKP’ye karşı “Ordu göreve” pankartları taşırlardı. Şimdi ise “evet” videoları çekiyor, hükümetin kızdığı bir bildiriye imza atan bütün akademisyenleri tasfiye ediyorlar.
* Yargıda hükümete rahatsızlık verecek bir kararın çıkması ihtimali her geçen gün azalıyor. Kısa bir süre önce yargı eliyle kendisine operasyon çekilen AKP, bugün yargı üzerindeki hâkimiyetine yaslanarak başka bir partiye operasyon yapabiliyor.
* Bürokrasi, uzun süren bir iktidarın doğal bir sonucu olarak, artık AKP rengine bürünmüş halde. Artık hükümetin planladığı bir icraata bürokrasinin taş koymasından bahsedilemez.
* Medyaya gelince, orada da hükümetin eli güçlü. AKP bugün --gerek konvansiyonel ve gerekse sosyal medyada -- tamamen kendisine angaje olan, her yaptığını “doğru” sayan ve karşı durduğu her işi de “yanlış” gören güçlü bir medya ağına sahip. Söz konusu medyanın iki misyonu var: Hükümetin politik tercihlerini meşrulaştırmak ve hükümete yönelecek eleştirileri savuşturmak.
Popülist vesayet
Ezcümle, Kemalizmin seçmen çoğunluğuna dayanan hükümetleri sınırlamak ve gerektiğinde terbiye etmek gayesiyle inşa ettiği vesayet sistemi, ana dayanakları itibariyle yıkıldı.
Kemalizmin hem ideolojik hegemonyası hem de gözetleyici ve denetleyici mekanizmaları bertaraf edildi. AKP, halkın geniş kesimlerinin Kemalist sistemden duyduğu rahatsızlığı arkasına alarak vesayet duvarına darbe vurdu. Verili statükoyu bozdu ve zaman içinde kendi statükosunu oluşturdu.
Bugün AKP ve Erdoğan’ın memlekette yapmak isteyip de yapamayacağı herhangi bir şey yok. İster iç ister dış politikada olsun, bir karar aldıklarında bütün iktidar mahfilleri bu kararın gereğini yerine getiriyor. Dolayısıyla şu anda bir Kemalist statüko değil bir AKP statükosu söz konusu.
Hiç kuşkusuz her iki statüko bazı noktalarda ayrışıyor. Mesela geride kalan statükonun esası “halk karşıtlığı” idi. Mevcut statüko ise “popülizm” üzerinden temellendiriliyor ve yeni bir vesayet ilişkisi popülist duygularla meşrulaştırılmaya çalışılıyor.
Statükonun tahkimi
16 Nisan’da halkın oyuna sunulacak olan anayasa değişiklik teklifi de bu yeni statükonun tahkimini gaye ediniyor. Zira teklifte, bireylerin hak ve hürriyet isteklerine cevap teşkil eden bir hüküm yok. Keza, kadim toplumsal meselelerin çözümüne zemin oluşturacak bir düzenleme de bulunmuyor. Tek bir amaç var; o da iktidar mimarisinde tehdit olarak değerlendirilen boşlukları doldurmak.
Elbette bu durum toplumun gözünden kaçmıyor. İnsanlar anayasa değişikliğindeki asıl muradın, özgürlük ve demokrasiyi genişletmek değil, gücü konsolide etmek olduğunu anlıyorlar. İktidarın bu anayasa değişikliğine gitmekteki öncelikli derdinin halk değil kendisi olduğunu, halkın taleplerine değil kendi ihtiyaçlarına odaklandığını görüyorlar. Erdoğan da bunun farkında; bunun için son zamanlarda sürekli olarak “Bu benim şahsi meselem değil” diye altını çizse de, kitleleri çok ikna etmişe benzemiyor.
Bu da AKP’nin en büyük handikapını oluşturuyor. Geçmişteki seçimlerin aksine, başta kendi seçmeni olmak üzere, başta kendi tabanı olmak üzere kitlelere anlatabileceği bir “demokrasi” veya “özgürlük” öyküsü yok AKP’nin. Yeni bir demokrasi hikâyesi anlatamadığı için de, önceki dönemlerde maruz kaldığı anti-demokratik uygulamaları daha fazla hatırlatma yoluna gidiyor. Ama bu, ne “Statükoyla mücadele ediyoruz, statükoyu yıkıyoruz” söylemlerinin altını doldurmaya yetiyor, ne de kitleleri eskisi gibi heyecanlandırıyor. Nitekim AKP’nin tabanında ve teşkilatlarında belirgin bir coşku eksikliği ve hareketsizlik gözleniyor.
Yazarlar
-
Yıldıray OĞURSessizlik neden en büyük tehdittir? 25.06.2025 Tüm Yazıları
-
Mümtazer TÜRKÖNEDış Cephe ateş altında iken İç Cephe ne durumda? 24.06.2025 Tüm Yazıları
-
İsmet BerkanFatih Altaylı’yı hapse atacağız diye hukuku dibine kadar zorladılar 24.06.2025 Tüm Yazıları
-
İbrahim KahveciHer şey yolunda ise bu fahiş faiz nedir? 24.06.2025 Tüm Yazıları
-
Fehmi KORUSaldırılarla İran’a ‘‘Ölümlerden ölüm beğen’’ denildi 24.06.2025 Tüm Yazıları
-
Alper GÖRMÜŞDoğru, ülke güvenliği demokrasisiz de sağlanabilir fakat bunu durmaksızın tekrarlamakta bir sorun va 23.06.2025 Tüm Yazıları
-
İlker DEMİRİDAMCI İRAN, SOYKIRIMCI İSRAİL DEVLETİ Mİ? 23.06.2025 Tüm Yazıları
-
Ali BULAÇSavaşın meşruiyeti ve ahlaki üstünlük meselesi 23.06.2025 Tüm Yazıları
-
Fehim TAŞTEKİNİran'ın zor seçimi: Topyekûn savaş ya da taksitle ölüm 23.06.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet Y. YılmazFıkra gibi ülke ama gel de gül! 23.06.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet TIRAŞUCUBE SİSTEM CEHENNEMİ… 23.06.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet Ali ALÇINKAYA"Masada Milyonlar Var;"Barış, Özgürlük ve Demokratik Toplum İçin Örgütlenmeliyiz 23.06.2025 Tüm Yazıları
-
Cihan AKTAŞTahran bir kez daha bombalanırken 23.06.2025 Tüm Yazıları
-
Akdoğan ÖzkanWashington’un İran takıntısının şifreleri 23.06.2025 Tüm Yazıları
-
Mustafa KaraalioğluYeryüzü artık bir Vahşi Batı… 23.06.2025 Tüm Yazıları
-
Hakan AKSAYRusya, Suriye’den sonra İran’ı da kaybedebilir 22.06.2025 Tüm Yazıları
-
Ali BAYRAMOĞLUKürt meselesinde CHP’nin yakın dönem öyküsü 21.06.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet ALTANBasın Tarihi: Neo-Mussoli’nin “Havuz Medyası” 20.06.2025 Tüm Yazıları
-
Çiğdem TOKERZeytin ağaçları ve şirketokrasi 20.06.2025 Tüm Yazıları
-
Hasan Bülent KAHRAMANTürkiye için bir fırsat: CHP’de yeni kuşak siyaseti 20.06.2025 Tüm Yazıları
-
Figen ÇalıkuşuÖcalan İsrail için ne dedi? 20.06.2025 Tüm Yazıları
-
Cafer SolgunDevlet “devletimiz” olur mu? 20.06.2025 Tüm Yazıları
-
Erol KATIRCIOĞLUYeni milliyetçilik ve Öcalan 19.06.2025 Tüm Yazıları
-
Akif BEKİBahçeli'ye muhalefet ikna oldu da ortağı olmadı mı? 19.06.2025 Tüm Yazıları
-
Cansu ÇamlıbelCHP Grup Başkanvekili Gökhan Günaydın: CHP anayasa değişikliği masasına oturmayacak, öyle bir komisy 18.06.2025 Tüm Yazıları
-
Ümit AkçaySıcak yaz 18.06.2025 Tüm Yazıları
-
Mensur AkgünOyun içinde oyun… 18.06.2025 Tüm Yazıları
-
Elif ÇAKIRNihai hedef Türkiye mi? 18.06.2025 Tüm Yazıları
-
Gökhan BACIKTürkiye ne yapmalı? 17.06.2025 Tüm Yazıları
-
Aydın SelcenDemokrasiye giderken cumhuriyetten olmak 17.06.2025 Tüm Yazıları
-
Mücahit BİLİCİModern katil 17.06.2025 Tüm Yazıları
-
Bekir AĞIRDIRMHP’nin yeni anayasa hamlesi, köklü bir rejim düzenlemesini mi işaret ediyor? CHP ne yapmalı? 16.06.2025 Tüm Yazıları
-
Murat BELGEDaha kötüsü her zaman mümkün 16.06.2025 Tüm Yazıları
-
Eser KARAKAŞSiyasetin (ve biraz da ceplerin) finansmanı, yasalar, AKP ve CHP 15.06.2025 Tüm Yazıları
-
Mesut YEĞENBaas’tan ve İslamcılıktan Sonra 15.06.2025 Tüm Yazıları
-
Vahap COŞKUNÖzgür Özel’in İmtihanı 15.06.2025 Tüm Yazıları
-
Ali TürerBOŞ UMUT, SONU HÜSRAN 12.06.2025 Tüm Yazıları
-
Taha AkyolHer 4 liranın 3’ü faize! 11.06.2025 Tüm Yazıları
-
Ahmet TAŞGETİRENAKP ahlâkî üstünlük mü kazandı? 10.06.2025 Tüm Yazıları
-
İlhami IŞIKBarış süreci için en büyük tehlike nasıl Türkiye’nin iç barışının bozulması oldu? 9.06.2025 Tüm Yazıları
-
Mahfi Egilmezİnsanlar Olmayan Parasını Nerelere Harcıyor? 9.06.2025 Tüm Yazıları
-
Ümit KARDAŞBir anayasa inşa süreci deneyimi: Yeni Anayasa Platformu (YAP) 4.06.2025 Tüm Yazıları
-
Murat SevinçEşitlik korkusu ve 12 Eylül darbesinin büyük zaferi 4.06.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet OcaktanYerli-milli Kur’an meali AK Parti’ye nasip olacak! 2.06.2025 Tüm Yazıları
-
İbrahim KirasErken seçim en geç ne zaman? 29.05.2025 Tüm Yazıları
-
Tanıl BoraSokak 29.05.2025 Tüm Yazıları
-
Kemal CANSiyasi gündem notları: Üç süreç nerede kesişir veya nerede kopar? 27.05.2025 Tüm Yazıları
-
Taner AKÇAMRuşen Çakır’ın Abdurrahim Semavi ile Kürt açılımı görüşmesi 27.05.2025 Tüm Yazıları
-
Umur TALUSizin en sevdiğiniz tahakküm hangisi! 27.05.2025 Tüm Yazıları
-
Hakan TAHMAZ12 Mayıs, Bahçeli, mecburiyetler 21.05.2025 Tüm Yazıları
-
Berat ÖZİPEKYolsuzluklar, barış ve biz 21.05.2025 Tüm Yazıları
-
Hikmet MUTİAsoyşeytit Pres ' den Cemşit K.nın canlı PKK kongre izlenimleri... 13.05.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet AKAYOtoriterlikten Demokrasiye 12.05.2025 Tüm Yazıları
-
Metin Karabaşoğlu‘Türkiye Müslümanları’ kimler oluyor? 11.05.2025 Tüm Yazıları
-
Ahmet ÖZTÜRKÇetin Uygur bir kitaba sığar mı? 10.05.2025 Tüm Yazıları
-
Gökçer TahincioğluBilek güreşi yoksa masayı mı kıracak? 28.04.2025 Tüm Yazıları
-
Sezin ÖNEYKopukluk ve “Anadolu Kırılması” 25.04.2025 Tüm Yazıları
-
Baskın ORANRahip Brunson ve öğrenci Rümeysa 25.04.2025 Tüm Yazıları
-
Yüksel TAŞKINİktidar milli iradeyi “tapulu arazisi” sandığı için büyük bir bedel ödeyecek 22.04.2025 Tüm Yazıları
-
Ayhan ONGUNDEMOKRATİK EĞİTİM MÜCADELESİNE ADANMIŞ YAŞAMLAR 21.04.2025 Tüm Yazıları
-
Nuray MERTVeda ediyorum 15.04.2025 Tüm Yazıları
-
Gülçin AVŞARŞizofrenik yurttaşlık 14.04.2025 Tüm Yazıları
-
Hasan CEMALTerörsüz Türkiye! İyi güzel, peki ya demokratik Türkiye?.. 14.04.2025 Tüm Yazıları
-
Zeki ALPTEKİNTrump Küreselleşme Sürecini Geriye Döndürebilir mi? 13.04.2025 Tüm Yazıları
-
Pelin CENGİZTrump’ın yeni vergileri diye yazılır, ‘post modern merkantilizm’ diye okunur 7.04.2025 Tüm Yazıları
-
Cennet USLUİktidar neden umduğunu bulamadı? 2.04.2025 Tüm Yazıları
-
Mehveş EVİNBoykot ve sokaklar neden bu kadar korkutuyor? 2.04.2025 Tüm Yazıları
-
Hayko BAĞDATSokaklarda yükselen ses 28.03.2025 Tüm Yazıları
-
Nevzat CİNGİRTCoğrafya kaderimizmiş… 23.03.2025 Tüm Yazıları
-
Selva Demiralpİmamoğlu krizi ve ekonomik yansımaları 20.03.2025 Tüm Yazıları
-
Selami GÜREL“Adı belirsiz” süreç hızlı ilerliyor 16.03.2025 Tüm Yazıları
-
Halil BERKTAYPKK ve Türk solcuları (4) “Dağlarında gerilla var memleketimin” 16.03.2025 Tüm Yazıları
-
Etyen MAHÇUPYANKürt ‘açılımı’nın nedeni Suriye değil, Türkiye! 15.03.2025 Tüm Yazıları
-
Abdullah KıranYeni süreç, umut ve endişeler 11.03.2025 Tüm Yazıları
-
Haluk YurtseverKaosta 'hegemonya' arayışı 11.03.2025 Tüm Yazıları
-
Arzu YILMAZHodri Meydan 10.03.2025 Tüm Yazıları
-
DOĞAN ÖZGÜDENÖcalan'ın ilk barış çağrısından 27 yıl sonra... 10.03.2025 Tüm Yazıları
-
Berrin SönmezCumhur İttifakı'nın ‘muhalefeti dönüştürme görevi…’ 28.02.2025 Tüm Yazıları
-
Doğan AKINAhmet Sever: Eşsiz, kırgın, yalnız… 26.02.2025 Tüm Yazıları
-
Aydın ÜnalParti ve iktidar 25.02.2025 Tüm Yazıları
-
Murat YETKİNCHP’ye açılan soruşturmaların ortak hedefi Ekrem İmamoğlu 12.02.2025 Tüm Yazıları
-
Ümit KIVANÇİç duvarlar 10.02.2025 Tüm Yazıları
-
KEMAL GÖKTAŞPınar Gültekin kararının anatomisi: Bu kararı ailenize izah edebilecek misiniz? 5.02.2025 Tüm Yazıları
-
Ahmet İNSELOtoriter Nasyonal-Kapitalizmin Yeni Eşiği: II. Trump Devri 5.02.2025 Tüm Yazıları
-
İhsan DAĞIİmamoğlu nasıl kurtulur? 1.02.2025 Tüm Yazıları
-
Şeyhmus DİKEN“Mesele”yi hayatın içinden çözmek 26.01.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet Ata UÇUMDEVLET VE KÜRTLER SORUN DEĞİL KONU! 26.01.2025 Tüm Yazıları
-
Kemal ÖZTÜRKKürt meselesindeki psikolojik bariyerler 17.01.2025 Tüm Yazıları
Yorum yazarak yorumunuzla ilgili doğrudan veya dolaylı tüm sorumluluğu tek başınıza üstleniyorsunuz. Yazılan yorumlardan Marmara Yerel Haber (marmarayerelhaber.com) hiçbir şekilde sorumlu tutulamaz.
Yazarın Diğer Yazıları
30.05.2025
21.05.2025
15.05.2025
29.04.2025
21.04.2025
15.04.2025
8.04.2025
28.03.2025
19.03.2025
16.03.2025