Yasemin ÇONGAR
Başbakan, en az otuz yaşında ve hâlâ askerliğini yapmamış, otuz bin lirayı da bulup buluşturma ihtimali olanlara verebileceği en büyük hediyeyi verdi dün. Erdoğan AKP grubunda konuşurken, Taraf ’ın toplantı masasındaki yüzleri görmenizi isterdim doğrusu. Bedelli askerlik uygulamasının çıkıp çıkmayacağını ve kendilerini kapsayıp kapsamayacağını öğrenmek için büyük bir merak ve biraz da tedirginlikle pür dikkat televizyon ekranına bakan dört yönetici arkadaşımız, sonuçta otuz yaş sınırına şaşırmadılar ama yirmi bir gün temel eğitimden muafiyet, onlar için bile sürpriz oldu.
Ücretin yüksekliği, kredi almanın muhtemel zorlukları, bizim gibi üst ve alt gelir grupları arasında devâsâ uçurum olan bir toplumda bu uygulamanın yol açacağı bariz fırsat eşitsizliği, birkaç hafta hatta birkaç günle kapsam dışı kalabilecek olan tanıdıklarımızın derin hayal kırıklığı… Bütün bunlar haber masamızın meselesiydi. Başbakan’ın açıkladığı plan, fiilen “bedelli sivillik” kavramını sokuyordu hayatımıza; “Adalet bunun neresinde” sorusu haklı bir soruydu.
Ama Başbakan, sözü epey evirip çevirdikten sonra nihayet sadede geldiğinde, askere gitme mecburiyetinden kurtulduklarını anlayan dört Taraf yöneticisinin yüzlerindeki aydınlanma da görülecek şeydi gerçekten. Dün sabah gazetede, başta bu dört arkadaşımız olmak üzere Başbakan’ı dinleyen herkes, her şeye rağmen, içinden sessiz bir “sağol” çekti… Bu ülkenin dört yanında, on binlerce ailenin, “bedelli askerlik” haberini benzer duygularla karşıladığını sanıyorum.
Hâsılı, her Türk asker doğmuyor. Bu memlekette gözünü açan her erkek eline silah alıp, ayağına postal geçirmek için yanıp tutuşmuyor. Bu memleketin evlâdı olmak, askere gidip komutanından dayak yemeyi, “disko” denen koğuşta işkence görmeyi, nöbette vurulup ailesine “intihar etti” diye rapor edilmeyi, eğitim zayiatı olarak kayıttan düşülmeyi, sınır karakollarını beklerken, gerilla baskınlarında ya da çarşı iznine çıkmışken kasabanın ortasında PKK’lılarca öldürülmeyi ya da dağlarda PKK’lı öldürmeyi, bazen de PKK’lı diye çoluk çocuk, çoban, kız, oğlan vurmayı görev bilmek anlamına gelmiyor. Bu memleketi sevmek, bu savaşı sevmek demek değil; vatanı sevmek “vatanî görev” adı altında dayatılan bilumum insan hakları ihlaline teferruat gözüyle bakmak demek değil.
Nitekim siz, bu memleketin çocuklarına “asker olmama” fırsatı tanıdığınızda, içlerinden birçoğu o fırsatı kullanmak istiyor. “Bedelli askerlik” de bütün eksik, iğreti ve haksız yönlerine rağmen derin bir nefes aldırdı birçok kardeşimize… Akıllarının, vicdanlarının bunca yıldır “yapma” dediği şeyi“yapmama” şansını tanıdı onlara.
Ama bu basit gerçek, askerlik işinin bu haliyle “baştan sakat” olduğu gerçeğini de değiştirmiyor. Bizim masadakilere içlerinden “sağol” dedirten haber, bir bütün olarak “iyi” bir haber değil aslında, en olumlu bakışla “ehven-i şer” bir haber.
Zaten Başbakan’ın bedelli askerlik konusunu izleyen ifadesi tam bir hayalkırıklığıydı: “Vicdanî ret olarak adlandırılan düzenleme hükümetin gündeminde asla olmamıştır, bu konu spekülasyondan öte bir anlam ifade etmiyor.”
Erdoğan, bu cümleyle, Avrupa Konseyi’nin 47 üyesi arasında, eline silah almayı reddetme hakkını vatandaşına tanımayan üç ülkeden biri olmaya bir süre daha devam edeceğimizi duyurmuş oldu; diğer ülkeler, mâlum, fiilen “tek parti, tek adam” rejimiyle yönetilen otoriter kardeşimiz Azerbaycan ile rejimi ondan daha hallice olmayan komşumuz Ermenistan.
Tesadüf bu ya, Başbakan’ın AKP grubunda, bedelli haberinin akabinde “vicdansızlığa devam”muştusunu da verdiği saatlerde, haber ajansları Türkiye’nin Avrupa İnsan Hakları Mahkemesi’nce bir kez daha mahkûm edildiğini duyuruyorlardı. Gerekçe: Yehova Şahidi Yunus Erçep adlı Türkiye Cumhuriyeti vatandaşının dinsel inancını gerekçe göstererek kullanmak istediği vicdanî ret hakkının kendisine tanınmaması. Mahkemenin gerekçeli kararı ise özellikle önemli, zira Erçep’i haklı bulan Strasbourg’daki hâkimler heyeti, Türkiye’yi sadece, bu hakkı kullanmak isteyene verilen hapis cezalarını ve söz konusu kişinin askerî bir mahkemede yargılanmış olmasını yanlış bulmakla yetinmedi. Mahkeme, Türkiye’nin Avrupa İnsan Hakları Sözleşmesi’nin din ve vicdan özgürlüğüyle ilgili dokuzuncu maddesini ihlal ettiğine karar verdi. Bu kararın anlamı açık; vicdanî ret hakkını tanımayan bir ülkede “fikri hür, vicdanı hür, irfanı hür nesiller” yetişmez vesselam; yetiştiğinde de Yusuf Erçep gibi tutarlar kolundan atarlar içeri, hem de defalarca. Ya da “hürriyetin bedeli,” askerlikten kaçmak olur, topluca “bedelli” duasına çıkmak olur... Haşmetli devletimiz de “halkı askerlikten soğutmak” diye bir suç icat edip, bu gerçeği söyleyen, yazan, çizen cümlemizi 318’inci maddeden çıkarır durur hâkim önüne. Çıkarsın. Yargılayıp, mahkûm etmekle değişen bir şey değil hakikat… Cezalandırıp, mahrum kılmakla da hiçbir hakkın ilelebet ötelendiği görülmemiştir.
Ve neyse ki, AKP’de vicdan sahipleri de var. Başbakan’ın “gündemde yok, sâfi spekülasyon” diye kesip attığı vicdanî ret düzenlemesi için Başbakan Yardımcısı Bülent Arınç üç gün önce aynen şunu diyordu mesela: “Bizim vazifemiz vicdanî ret için bir hukukî düzenleme yapmaktır. Çünkü Avrupa Konseyi’nin bu talebini yerinde görüyoruz… Vicdanî ret talebinde bulunan insanın askerlik süresi kadar veya askerlik süresinden daha fazla kamu hizmeti yapmasını isteyeceğiz. Bunun Avrupa’da örnekleri var. Ya sağlıkta çalıştırırlar, ya eğitimde çalıştırırlar, ya özürlülerin hizmetinde çalıştırırlar.”
Yine dün, Ankara büromuza konuşan AKP Gaziantep Milletvekili ve Meclis Milli Savunma Komisyonu Üyesi Ali Şahin de, vicdanî ret konusunun cezaî müeyyide ile geçiştirilemeyeceğini, vicdanî retçiler için “okullarda, hastanelerde veya sivil toplum kuruluşlarında kamu hizmeti alternatifi”olması gerektiğini söylemiş. Şahin bununla yetinmemiş, bir adım daha ileri giderek, memleketin“askerlik” sorununu çözecek yöntemi de işaret etmiş bu arada: “Bu işin temeli profesyonel ordudan geçer.”
Evet, atmamız gereken adım, yürümemiz gereken istikamet, varmamız gereken yer odur; profesyonel ordudur. Ama biz oraya varmadan, yapılması elzem olan şeyler de var. Vicdan hürriyeti artık daha fazla ertelenmemeli.
Yazarlar
-
Yıldıray OĞURTrump’ın Gazze Planı’nın alternatifi ne? 1.10.2025 Tüm Yazıları
-
Taha AkyolTrump Planı? 1.10.2025 Tüm Yazıları
-
Mümtazer TÜRKÖNEÖcalan’ın özgürlüğü 1.10.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet Ali ALÇINKAYABarış ve Demokratik Toplumun İnşası İçin Meclis Adım Atmalı: Yasa Çıkarmalı, Komisyon Öcalan’ı Dinle 1.10.2025 Tüm Yazıları
-
Doğu ErgilBeklenen Mesih: Kurtarıcı arayışının toplumsal anatomisi 1.10.2025 Tüm Yazıları
-
Akif BEKİHamas’ı kim silahsızlandıracak? 1.10.2025 Tüm Yazıları
-
Ümit KARDAŞ“Ortaklaşmacı demokrasi” örnekleri: Fransa-Yeni Kaledonya özerk bölgesi 1.10.2025 Tüm Yazıları
-
Mensur AkgünEleştirelim ama plana da şans tanıyalım… 1.10.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet OcaktanS-400’leri ne yapabiliriz? 1.10.2025 Tüm Yazıları
-
Metin KarabaşoğluYönetilenlerin özgürlüğü yöneteni de özgürleştirir 1.10.2025 Tüm Yazıları
-
İbrahim KirasKendi uçağımızı kendimiz yaparken 30.09.2025 Tüm Yazıları
-
Ümit AkçayArjantin’in çıkmazı: Şok terapi, bağımlılık ve ABD’nin gölgesi 30.09.2025 Tüm Yazıları
-
Fehmi KORUGazetecilik bir kez daha tartışılıyor 30.09.2025 Tüm Yazıları
-
Erol KATIRCIOĞLUKrallar ve ulus-devletler 30.09.2025 Tüm Yazıları
-
İbrahim KahveciAsgari ücret 30.000 TL 30.09.2025 Tüm Yazıları
-
nevzat cingirtNeden Yazmıyorsun? 30.09.2025 Tüm Yazıları
-
Cihan TuğalKirk ve ICE vakaları ile faşizme doğru mu? 30.09.2025 Tüm Yazıları
-
Hakan TAHMAZYeni Çözüm Süreci: Hakikatle yüzleşme 30.09.2025 Tüm Yazıları
-
İsmet BerkanJet motoru sıkıntısı: Tek geciken Kaan değil 30.09.2025 Tüm Yazıları
-
Elif ÇAKIRMHP’li Yıldız’ın KON’u AK Partili Miroğlu’nun Roja Welat’ı… 30.09.2025 Tüm Yazıları
-
Bahadır ÖZGÜRTÜSİAD isyan etmişti: Ciner’e kayyumun gerekçesi o madde! 29.09.2025 Tüm Yazıları
-
Bekir AĞIRDIRZeytinlik yasasından Akbelen ve İliç'e; enerji ve maden hikâyesinde kaybolan gelecek 29.09.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet TIRAŞSİYASETÇİ ZENGİNLEŞİRKEN VATANDAŞ FAKİRLEŞİYOR, NEDEN? 29.09.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet TEZKANGazetecilik can çekişiyor! 29.09.2025 Tüm Yazıları
-
Cafer SolgunYazmak, ciddi bir iştir 28.09.2025 Tüm Yazıları
-
Ali BULAÇZaferden hapishaneye 28.09.2025 Tüm Yazıları
-
Mustafa KaraalioğluTrump’a neler verdik, neler alacağız! 28.09.2025 Tüm Yazıları
-
İlhami IŞIKSüreç Suriye’yi, Suriye süreci bekliyor. Peki bu kısırdöngü nasıl aşılacak? 28.09.2025 Tüm Yazıları
-
Ali BAYRAMOĞLUErdoğan’ın tercihleri 28.09.2025 Tüm Yazıları
-
Mücahit BİLİCİTrump-Erdoğan görüşmesine hile karıştı mı? 28.09.2025 Tüm Yazıları
-
Sezin ÖNEYMutlakiyetçiler ve Cumhuriyetçiler 28.09.2025 Tüm Yazıları
-
Akın ÖZÇERSarkozy’nin tarihi mahkûmiyeti 28.09.2025 Tüm Yazıları
-
Kemal CAN“Trump’ın verdiği meşruiyet” notları 28.09.2025 Tüm Yazıları
-
Figen ÇalıkuşuBoeing - Gazze ilişkisi nedir? 26.09.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet ALTANAlev rengi hüznüyle sonbahar… 25.09.2025 Tüm Yazıları
-
Fehim TAŞTEKİNYetersiz bakiye! 25.09.2025 Tüm Yazıları
-
Fikret BilaŞimdi de Mansur Yavaş hedefte 24.09.2025 Tüm Yazıları
-
Eser KARAKAŞBayrampaşa ve maskeli balo 23.09.2025 Tüm Yazıları
-
Ahmet TAŞGETİRENKasabın bıçağını bileyen adam 23.09.2025 Tüm Yazıları
-
Berrin SönmezGonca Kuriş’in kemiklerini, sevenlerin yüreğini sızlattılar 21.09.2025 Tüm Yazıları
-
Tanıl BoraCumhuriyet-Halk-Parti 20.09.2025 Tüm Yazıları
-
İlker DEMİRYANARDAĞ ÖZÜR DİLEMELİ 17.09.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet Ata UÇUMTERÖRSÜZ TÜRKİYE’YE GEÇİŞ SÜRECİ! 14.09.2025 Tüm Yazıları
-
Murat SevinçArşivden | 12 Eylülcüler nasıl bir ülke hayal etmişti? 14.09.2025 Tüm Yazıları
-
DOĞAN ÖZGÜDENPogromlar, darbeler, acılar ayı Eylül.. 14.09.2025 Tüm Yazıları
-
Gökhan BACIKTürkiye’nin en iyi/kötü dönemi hangisiydi? 14.09.2025 Tüm Yazıları
-
Nevzat CİNGİRTBir 12 Eylül Sabahı 12.09.2025 Tüm Yazıları
-
Murat YETKİNÖcalan, Erdoğan’a “Seni yine başkan yaptırırız” sözü mü veriyor? 11.09.2025 Tüm Yazıları
-
Mehveş EVİN2016 belediye ablukaları ve 2025 darbesi 9.09.2025 Tüm Yazıları
-
Vahap COŞKUNMesele CHP Değil! 8.09.2025 Tüm Yazıları
-
Abdurrahman DilipakPalantir ve "Tech. Republic" 7.09.2025 Tüm Yazıları
-
Ali TürerBİR ÖĞRETMEN YETİŞTİRME HİKAYESİ 6.09.2025 Tüm Yazıları
-
Şeyhmus DİKENBarışı dilerken 6.09.2025 Tüm Yazıları
-
Sedat KAYAAçlığı yönetemeyenler aç hayvanlarla uğraşıyor: Ülke yangın yeri 6.09.2025 Tüm Yazıları
-
Mesut YEĞENRojava: Beklentiler, Gelişmeler, Olasılıklar 5.09.2025 Tüm Yazıları
-
İlnur ÇEVİKParti kapatma! Kayyum veya emanetçi ata yeter… 4.09.2025 Tüm Yazıları
-
Mahfi EgilmezHangisi doğru? 3.09.2025 Tüm Yazıları
-
Galip DALAYKüresel Güney Neden Çin’den Vazgeçmiyor 1.09.2025 Tüm Yazıları
-
Baskın ORANTürkiye’de ve Yunanistan’da Aleviler – Yeni Bir Tablo 1.09.2025 Tüm Yazıları
-
Murat BELGEMete Tunçay 25.08.2025 Tüm Yazıları
-
Abdulmenaf KIRANÇÖZÜM NASIL GELİR! 20.08.2025 Tüm Yazıları
-
Hasan Bülent KAHRAMANBilge ve bilgin Mete Tunçay 19.08.2025 Tüm Yazıları
-
Hakan AKSAYPutin, Trump’ı parmağında oynatmaya devam ediyor 17.08.2025 Tüm Yazıları
-
Gülçin AVŞARSorumluktan kaçmak umuttan kaçmaktır 12.08.2025 Tüm Yazıları
-
Hakan AlbayrakKadife eldiven zamanı 10.08.2025 Tüm Yazıları
-
Zeki ALPTEKİNÜretici Güçlerin Gelişiminin Motorlarından Biri Olarak Toplumsal-Sınıfsal Mücadeleler 9.08.2025 Tüm Yazıları
-
Cemile BayraktarŞeffaf, açık ve çoğulcu 7.08.2025 Tüm Yazıları
-
Berat ÖZİPEKEzberler bozulurken mağduriyetler de son bulmalı 1.08.2025 Tüm Yazıları
-
Alper GÖRMÜŞZora girmiş bir anlatı: “ABD emperyalizminin değişmez stratejik hedefi bağımsız Kürt devleti” 1.08.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet AKAYAnkara, CHP, Çözüm Süreci ve Şam Arasındaki Tıkanıklık: 29.07.2025 Tüm Yazıları
-
Abdullah KıranYeni süreç ve Suriye denklemi 27.07.2025 Tüm Yazıları
-
Taner AKÇAMAcaba Kürt sorununun önündeki engel “Atatürk miti” mi? 14.07.2025 Tüm Yazıları
-
KEMAL GÖKTAŞDemirtaş’a Kobane mahkumiyeti: Gerekçedeki “10 kusurlu hareket” 28.06.2025 Tüm Yazıları
-
Cihan AKTAŞTahran bir kez daha bombalanırken 23.06.2025 Tüm Yazıları
-
Aydın SelcenDemokrasiye giderken cumhuriyetten olmak 17.06.2025 Tüm Yazıları
-
Hikmet MUTİAsoyşeytit Pres ' den Cemşit K.nın canlı PKK kongre izlenimleri... 13.05.2025 Tüm Yazıları
-
Ahmet ÖZTÜRKÇetin Uygur bir kitaba sığar mı? 10.05.2025 Tüm Yazıları
-
Yüksel TAŞKINİktidar milli iradeyi “tapulu arazisi” sandığı için büyük bir bedel ödeyecek 22.04.2025 Tüm Yazıları
-
Ayhan ONGUNDEMOKRATİK EĞİTİM MÜCADELESİNE ADANMIŞ YAŞAMLAR 21.04.2025 Tüm Yazıları
-
Nuray MERTVeda ediyorum 15.04.2025 Tüm Yazıları
-
Pelin CENGİZTrump’ın yeni vergileri diye yazılır, ‘post modern merkantilizm’ diye okunur 7.04.2025 Tüm Yazıları
-
Cennet USLUİktidar neden umduğunu bulamadı? 2.04.2025 Tüm Yazıları
-
Hayko BAĞDATSokaklarda yükselen ses 28.03.2025 Tüm Yazıları
-
Selva Demiralpİmamoğlu krizi ve ekonomik yansımaları 20.03.2025 Tüm Yazıları
-
Halil BERKTAYPKK ve Türk solcuları (4) “Dağlarında gerilla var memleketimin” 16.03.2025 Tüm Yazıları
-
Selami GÜREL“Adı belirsiz” süreç hızlı ilerliyor 16.03.2025 Tüm Yazıları
-
Etyen MAHÇUPYANKürt ‘açılımı’nın nedeni Suriye değil, Türkiye! 15.03.2025 Tüm Yazıları
-
Haluk YurtseverKaosta 'hegemonya' arayışı 11.03.2025 Tüm Yazıları
-
Arzu YILMAZHodri Meydan 10.03.2025 Tüm Yazıları
-
Aydın ÜnalParti ve iktidar 25.02.2025 Tüm Yazıları
-
Ümit KIVANÇİç duvarlar 10.02.2025 Tüm Yazıları
-
Ahmet İNSELOtoriter Nasyonal-Kapitalizmin Yeni Eşiği: II. Trump Devri 5.02.2025 Tüm Yazıları
-
İhsan DAĞIİmamoğlu nasıl kurtulur? 1.02.2025 Tüm Yazıları
-
Kemal ÖZTÜRKKürt meselesindeki psikolojik bariyerler 17.01.2025 Tüm Yazıları
-
Seyfettin GürselEkonomik büyümede iyimser olunabilir mi? 13.01.2025 Tüm Yazıları
-
Münir AKTOLGABATI’DAN FARKLI BİR ÖRNEK OLARAK TÜRKİYE’DE VE ARAP ÜLKELERİNDE DEVRİMCİ DÖNÜŞÜM DİYALEKTİĞİ... 16.12.2024 Tüm Yazıları
-
Necati KURBÜYÜK TÖS BOYKOTU 15.12.2024 Tüm Yazıları
Yorum yazarak yorumunuzla ilgili doğrudan veya dolaylı tüm sorumluluğu tek başınıza üstleniyorsunuz. Yazılan yorumlardan Marmara Yerel Haber (marmarayerelhaber.com) hiçbir şekilde sorumlu tutulamaz.
Yazarın Diğer Yazıları
5.12.2013
24.09.2013
27.07.2013
29.05.2013
1.04.2013
8.12.2012
1.12.2012
17.11.2012
10.11.2012
3.11.2012