Akif BEKİ
İçişleri Bakanı Soylu’nun suç duyurusu üzerine Özışık biraderlerin ev ve işyerleri basılmış, bilgisayar ve cep telefonlarına el konmuş.
Soylu’nun medyadaki en yakınları Hadi ve Süleyman Özışık’ın mesaj kutuları, dijital izleri incelenecek. Sedat Peker’le bir olup Bakan Soylu’ya kumpas kurduklarına dair delil aranıyor.
Fakat Soylu’nun bir suç duyurusu daha var. Sedat Peker’in kendisiyle ilgili iddialarının da araştırılmasını istiyor.
Soylu, iddia edildiği gibi Özışık biraderlerle Peker’e sevgi mesajları gönderdi mi, temas halinde mi? Peker’in kaçışına yardım etti mi, dönüş bileti miydi? Ve benzeri suçlamalara bakılacaktı. Doğru mu, yalan mı, kuru iftira mı?
Ya Özışık biraderlerin üstünden, kendi isteği üzerine Soylu’yla Peker’in arasını bulmaya çalıştıklarını doğrulayan bir yazışma çıkarsa!
Soylu’ya bağlı polis, Soylu aleyhine bir kanıta ulaşırsa ne yapacak?
Mevcut işleyiş, tam güven üstüne kurulu.
Elbette polis delili karartacak, üzerinde oynayacak değil. Tabii ki babasını bile tanımayacak. Bakan’la ilgili suçlamaları doğrulayacak her türlü bilgi ve bulguyu, elini sürmeden olduğu gibi soruşturma savcısına iletecek. Siz de buna gözü kapalı inanacaksınız.
Öyleyse bu sistemde mesela FETÖ’cü diye ihbar edilen savcılar niye kendi kendisini soruşturmadı? Hakimler, niye kendi kendilerini yargılamadı? Polisler niye kendi kendilerini suçlamalardan aklayamadı?
Böyle şüphe kurtları düşebilir içinize ama sistem, size şüphelenme hakkı vermiyor.
‘Kendi soruşturmanı kendin yap, kendin yargıla kendin aklan’ prensibi herkesi kapsamıyor.
Bu prensibe bir bizim iktidar elitlerinin yargılamalarında başvuruluyor, bir de tekke hukukunda.
Tekkede de kişinin, öbür tarafta hesaba çekilmeden önce burada kendisini hesaba çekmesi beklenir.
İç muhasebesini herkes kendi yapar, nefsini dünya kirinden arındırmaya gayret eder. Azgınlıklarından dolayı nefsini terbiye etmek de kulun kendi görevidir.
Tespit ettiği günahları için kul, tövbe kapısı henüz kapanmadan bu dünyada tövbe imkanına sahiptir. Öbür tarafa, büyük hesap gününe, Mahkeme-i Kübra’ya bırakmamak kişinin kendi elindedir. Seçim özgürlüğü var, tercih meselesi...
Din, diyanet dışında ‘kendin pişir kendinde ye’ usûlü, genelde piknik yerlerinde geçerdi. Bu iktidar döneminde artık suç eylemlerinin soruşturulması ve yargılanmasında da esas alınabiliyor.
Kanun önünde herkes sözde eşit. Fakat ‘otur iç muhasebeni yap, kendi kendini hesaba çek, suçun varsa cezanı kes ve nefsini ellerinle terbiye et’ imkanı, iktidar ekabirlerine mahsus. Kibarlar takımının ayrıcalığı o.
Polis, İçişleri Bakanı’nın tarafı olduğu bir soruşturmada delil topluyor. Aklınıza kötü fikirler gelmesin. ‘Bu ezanları susturamayacak, bu bayrağı indiremeyecek, bizi bölemeyecekler’ çerçevesinde bakın.
Bakar bakmaz, suç çeteleri devlete çökmüş gibi göğsünüze çöken ağırlıktan hemen kurtulacaksınız. Bismillah sanki iç sıkıntınız geçecek, rahatlayacaksınız aziz millet.
Yok böyle bir ‘milli mücadele’!
Hadi Özışık, stüdyoda kardeşi Süleyman Özışık’la karşılıklı oturmuş, kameraya şunu anlatıyor:
“Cumhurbaşkanı Erdoğan bana, ‘iki kardeş milli bir mücadele veriyorsunuz, çarpışıyorsunuz, sizi tebrik ediyorum dedi...”
Özışık, iltifat-ı şahaneye mazhar olup aferini nasıl kaptıklarını da gururla söylüyor. Vesile, AK Parti’den yolunu ayırdı diye Davutoğlu’yla ilişkili Şehir Üniversitesine allem kalem el konup kayyum atanması.
Özışık biraderler buna ‘çökme operasyonu’ dememiş, hak vermiş, alkış tutmuş, tezahürat yapmış, ne kadar doğru ve gerekli olduğunu canla başla savunmuş.
Bu fedakarlıkları da onları vatan, millet için kelle koltukta kılıç sallayan birer serdengeçti, gözü dünya menfaati görmeyen birer ‘milli mücadele’ kahramanı yapmış.
Şimdi ise hain diye evleri, ofisleri basılıyor, devlete organize saldırı başlatan mafyaya yardım ve yataklıkla suçlanıyorlar, gazete ve TV’lerden kovulup tu kaka ediliyorlar.
‘Her şey vatan için, beka için, ezan ve bayrak için’ zırhı, artık onları ne saklıyor ne koruyor.
Fedai görünümlü lejyonerlere, yağlı lokmasının militanlarına duyurulur.
Yazarlar
-
Mustafa KaraalioğluGeri dönülmez çözümde son düzlük... 9.08.2025 Tüm Yazıları
-
İbrahim KirasHükümet yalanladı konu kapandı 9.08.2025 Tüm Yazıları
-
Zeki ALPTEKİNÜretici Güçlerin Gelişiminin Motorlarından Biri Olarak Toplumsal-Sınıfsal Mücadeleler 9.08.2025 Tüm Yazıları
-
Akif BEKİHakan Fidan'ın diploması 9.08.2025 Tüm Yazıları
-
Mesut YEĞENSüreç Olmasaydı 9.08.2025 Tüm Yazıları
-
Yıldıray OĞURMehmet Ali Sebük’ü neden kimse hatırlamıyor? 9.08.2025 Tüm Yazıları
-
Ali BAYRAMOĞLUSiyaset CHP’siz, CHP siyasetsiz olmaz 9.08.2025 Tüm Yazıları
-
Murat SevinçKürt sorunu, komisyon ve Marx… 8.08.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet OcaktanAK Parti kendini nasıl bu hallere düşürdü… 8.08.2025 Tüm Yazıları
-
Taha AkyolTefessüh… 8.08.2025 Tüm Yazıları
-
Fehmi KORUAnayasa engeli olduğu halde yeniden seçilmek isteyen başkan ne yapar? 8.08.2025 Tüm Yazıları
-
Figen ÇalıkuşuÇeteler çağı ve muhteşem çöküş… 8.08.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet Y. YılmazAYM kararı yargıyı bağlayacak mı? 7.08.2025 Tüm Yazıları
-
Cemile BayraktarŞeffaf, açık ve çoğulcu 7.08.2025 Tüm Yazıları
-
Nevzat CİNGİRTUtanmazlığın ve Çürümüşlüğün Belgesi: Sahte Diploma Skandalı 7.08.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet ALTANBasın Tarihi: “İmralı’da Bir Mahkûm” 7.08.2025 Tüm Yazıları
-
Gökçer TahincioğluKalorifer kazanından rektör danışmanlığına ve öğretim görevliliğine uzanan yol: Sahte diplomaya ne g 7.08.2025 Tüm Yazıları
-
İsmet Berkanİktidar ülkeyi yönetebiliyor mu ki? Tek kişi ne kadar yönetebilirse o kadar işte… 7.08.2025 Tüm Yazıları
-
Ali BULAÇİsa’nın takipçilerine sığınan Muhammed’in takipçileri 7.08.2025 Tüm Yazıları
-
Ümit KARDAŞAdemimerkeziyet: Dikey güçler ayrılığı ya da paylaşımı 7.08.2025 Tüm Yazıları
-
Tanıl BoraÇağdaş Türkiye 7.08.2025 Tüm Yazıları
-
Erol KATIRCIOĞLUDemokratlar, ümmetçiler, ırkçılar 6.08.2025 Tüm Yazıları
-
Çiğdem TOKERİki öncü şirkete nasıl sızıldı: Denetimsizliğin çürüttüğü devlet 6.08.2025 Tüm Yazıları
-
Eser KARAKAŞMeslek liseleri tartışmaları (1) 6.08.2025 Tüm Yazıları
-
Murat BELGEKaş yaparken göz çıkarmak 6.08.2025 Tüm Yazıları
-
Ümit Akçay2025’in kalanı nasıl geçecek? 6.08.2025 Tüm Yazıları
-
Bahadır ÖZGÜR‘Dijital devlet’ işgali: Girilmedik kurum yok! 6.08.2025 Tüm Yazıları
-
Doğu ErgilBüyük Aldatmaca: Popülizmin (Halkçılığın) Yolsuzluk Ve Eşitsizlik Konusundaki Yalanları 6.08.2025 Tüm Yazıları
-
Vahap COŞKUNKalemşörler ve Çubuk Ustaları da Silah Bıraksın! 5.08.2025 Tüm Yazıları
-
Mahfi EgilmezEkonomiyi düzeltmekle iş bitmez 5.08.2025 Tüm Yazıları
-
Hakan TAHMAZTerörsüz Türkiye hedefi: Hukukun ve siyasetin rolü 5.08.2025 Tüm Yazıları
-
Mümtazer TÜRKÖNESiyasî kimlikler panayırı kapandı 5.08.2025 Tüm Yazıları
-
İbrahim KahveciÇürüme! 4.08.2025 Tüm Yazıları
Yorum yazarak yorumunuzla ilgili doğrudan veya dolaylı tüm sorumluluğu tek başınıza üstleniyorsunuz. Yazılan yorumlardan Marmara Yerel Haber (marmarayerelhaber.com) hiçbir şekilde sorumlu tutulamaz.
Yazarın Diğer Yazıları
8.08.2025
5.08.2025
29.07.2025
26.07.2025
24.07.2025
23.07.2025
15.07.2025
10.07.2025
19.06.2025
5.06.2025