A.Turan ALKAN
Çetin Bey, gece boyunca karışık ve sıkıntılı rüyalar gördü. Gece yarısı ter içinde uyanıp mutfağa giderek bir bardak ılık su içti.
Rüyanın kötü etkisinden kurtulmak için kafası dağılsın diye biraz televizyon seyretti. Yeniden yatmadan önce uyuyan çocuklarını birer birer yokladı. Sırtlarını yorganla bastırdı. Eşi, uykuyla uyanıklık arasında “Daha yatmadın mı sen” diye homurdandı. Çetin usulca yorganın altına kayıp fosforlu saatine baktı. “Daha iki saat temiz uykum var” diye düşündü ve biraz sonra uyudu.
Saat 7’de bütün aile uyandı, birlikte neş’eyle kahvaltı yaptılar. Okul servisini bekletmemek için çocukları aşağı indiren Çetin için her şey bir önceki gün gibiydi. İlk garipliği, servis minibüsüne göz attığında fark etti. Şoför değişmişti ve inanmayacaksınız ama insan boyutunda kırmızı ibikli bir horoz oturuyordu sürücü koltuğunda. “Acele edelim çocuklar, servis bekletilmez, servis beklenir” diye ü-ürüüü kıvamında bir sesle çocuklara çıkıştı. Çetin’in ağzı açık kalmıştı. Park yerindeki otomobiline doğru yürürken trafik polisi kıyafeti giymiş bir koyunun ceza kesmeye hazırlandığını fark etti. Bu durumda her araç sahibinin yaptığı gibi, “Tamam, hemen gidiyorum memur bey” diye atıldı. Polis, yumuşacık tüylerle dolu boynunu ‘Çok geç’ dercesine sallayarak, “Park edilmez levhasının tam altına çekmişsin dostum” diye meledi. “Elimden bir şey gelmez; cezanı onbeş gün içinde yatırırsan yüzde 20 indirim yapıldığını hatırlatmak isterim” diye ilâve etti, mağrur ama sarsak adımlarla öteki araca doğru yürüdü. Çetin şaşkındı; bu bir şaka olmalı diye düşündü. Bu kadar iri bir koyun nasıl olabilirdi ki, üstelik konuşuyordu da. Aracına binip yola koyulunca yol boyunca kamu adına otoriteyi sağlayanların hep hayvanlar olduğunu fark etti.
Şirkete girer girmez herkesin konferans salonundaki toplantıya katılması hatırlatıldı kapıdaki güvenlikçi keklik tarafından. Sersem adımlarla yürürken rastladığı iş arkadaşı Metin’e dert yandı, “Benim gördüğümü sen de görüyor musun Metin” diye inledi. Metin uğradığı şoktan ağzını bile açamaz durumdaydı.
Bütün şirket çalışanları salondaydı. Birkaç dakika sonra yine insan cesâmetinde tayyör giymiş, boynunda kırmızı kurdele ile süslü iki zarif çanla hayli bakımlı, siyah gözlüklü bir inek kürsüye çıktı. Kısa ve net konuştu,
-Sevgili insanlar diye söze başladı. Gece yarısı itibariyle bütün dünyada yeni bir döneme girdik. Yeni dönemin özelliği şudur: Gayet iyi bildiğiniz gibi bugüne kadar bütün tarih boyunca insanlar, yeryüzünde egemen ırk olarak yaşadı ve başta hayvanlar olmak üzere bütün tabiatı ve tabiat varlıklarını dilediği gibi tasarruf etti. Ne var ki yapılan araştırma neticesinde insan cinsinin bu sorumluluğu iyi kullanamadığı, tabiata geri dönülmez biçimde ağır ve büyük zararlar verdiği, hayvanlara karşı kurumlaştırılmış zâlimâne kitle katliamları uyguladığı görüldü. Bu yüzden artık insanlarla hayvanların yeryüzündeki yerleri değiştirilmiş bulunuyor. Kısaca bu geceden itibaren dünya hayvanlar tarafından yönetilecek; siz insanlar ise hayvanların bugüne kadar uğradığı muameleye uğrayacaksınız! Sorusu olan?
Salonun gömüldüğü mutlak sessizliği, genel müdürün sekreteri Ayla Hanım’ın korku dolu sesi dağıttı,
-Nasıl olur, haksızlık bu ama...
Yeni genel müdür, “Başka soru var mı” dercesine iri ve sürmeli gözleriyle salonu şöyle bir taradıktan sonra mikrofona eğildi.
-Şansınızı iyi kullanamadınız, toplantı bitmiştir; ayrıca şirketteki göreviniz de sona ermiş bulunuyor. Şimdi çıkış kapısından tek sıra halinde sükûnetle çıkacaksınız. Aynen biz hayvanlar gibi bütün giyeceklerinizi ve şahsi eşyalarınızı depoya teslim edecek, garajda sizi bekleyen insan nakline mahsus özel araçlara bindirileceksiniz..
-Ya ailelerimiz, onlar ne olacak?
İtiraz arka sıradan, muhasebede çalışan Ekrem Bey’den geliyordu. Yeni genel müdür hışımla sesin geldiği yere döndü. Gözlüklerini daha iyi görmek istercesine yeniden gözlerine yerleştirerek cevap verdi,
-Ne ailesi; artık sizin için o bildiğiniz aile kavramı yok. Sevk edileceğiniz insan toplama kamplarında insan iken gösterdiğiniz tabii eğilimlere göre tasnif edileceksiniz. Vahşi insan kapsamına girenler -ki çoğunuz öyle ne yazık ki!- tabiata kırlara, çöllere, denizlere bırakılacak ve başının çaresine bakacak ve avcıların eğlencesi olacaklar. İyi huylu, barışçı, geçim ehli ve müşfik karakterliler ise insan yetiştirme ve işleme fabrikalarına sevk edilecekler...
Şirketin eski CEO’su Selim Bey cesaretle ayağa kalktı, “Beni hiçbir kuvvet bir yere gönderemez; derhal burayı terk ediniz; aksi takdirde polis çağırmak zorunda kalabilirim, ayrıca avukatımı isterim” diye üst perdeden konuşmaya başladı. CEO’yu duyan şirket çalışanları cesaretlendiler, ortak homurtu sesleri çıkararak gürültüye katıldılar. Yönetici inek bütün sevimliliği ile gülümsedi,
-Görüyorum ki hâlâ durumu kavramış değilsiniz, dedi. “Sizin medeniyetiniz artık sona erdi. Ordularınız, güvenlik kurumlarınız, polisiniz, hukukunuz, endüstriniz, eğitim dünyanız, o çok böbürlenip durduğunuz yemek, eğlence kültürünüz, sanatınız artık yok. Az sonra gönderileceğiniz insan işleme tesislerinde genç ve körpe olanlarınız hayvan toplumlarının gıda ihtiyacını karşılamak üzere etiketlenip özel besi programına ayrılacak. Kart, yaşlı ve hastalıklı olanlar iğne ile uyutulup organik gübre olarak tabiata iade edilecek. Aile kavramı artık geçerli olmadığından artık hepiniz hayvan sosyetesinin global ihtiyaçlarına göre birer üretim nesnesinden ibaretsiniz. Çoğalmanız, özel çiftliklerde uzman bilim hayvanları gözetiminde ilmi esaslara göre gerçekleşecek ve bir plana bağlı olacak. İnsan üretme çiftliklerine sevk edilen şanslı insanlar 15-16 yaşlarına kadar kapalı tutulacak, düzenli olarak aşılanıp özel insan yemleriyle beslenecekler ve kesim zamanı geldiğinde otomatik kesiciler aracılığı ile hijyenik şartlarda kesilip parçalanacak ve sağlığa uygun tarzda ambalajlanıp tüketime sevk edilecekler. Bu süreç esnasında insan işleme ve üretme tesislerinin titizlikle denetleneceğinden emin olabilirsiniz.
Kısacası ey insanlar; insan ve hayvan, iki canlı türü olarak yer değiştirmiş bulunuyor. Bugüne kadar bize nasıl davrandıysanız size de öyle davranacağız. Bu arada güçlüleri tarlalarda ‘yük insanı’ olarak bir nevi beygir gücü kaynağı şeklinde istihdam edecek, yaşlanınca da malum şekilde elden çıkaracağız. Sanata eğilimi olanlar, güzel sesliler, dans bilenler, akrobatlar vesaire hayvan sosyetesinin eğlence ihtiyacını karşılamak üzere kafeslere konulup sizin pet-shop dediğiniz dükkan benzeri yerlerde isteyen hayvanların tüketimine sunulacak.
İnek bu noktada sustu, dilini şapırdatarak kürsünün üstündeki kovadan su içtikten sonra ekledi,
-İçinizde en şanslısı “İnsanat bahçeleri”nde görevlendirilecek olanlar... Şimdi çıkabilirsiniz!
...
Çetin, ter içinde “Haayııır” diye bağırarak ayağa kalktı. “Bu bir rüya ise böylece uyanırım” diye düşünüyordu ama yanılmıştı. Diğer ‘insanlar’la birlikte kapıya doğru sürüklendi!
Yazarlar
-
Yıldıray OĞURSessizlik neden en büyük tehdittir? 25.06.2025 Tüm Yazıları
-
Mümtazer TÜRKÖNEDış Cephe ateş altında iken İç Cephe ne durumda? 24.06.2025 Tüm Yazıları
-
İsmet BerkanFatih Altaylı’yı hapse atacağız diye hukuku dibine kadar zorladılar 24.06.2025 Tüm Yazıları
-
Fehmi KORUSaldırılarla İran’a ‘‘Ölümlerden ölüm beğen’’ denildi 24.06.2025 Tüm Yazıları
-
İbrahim KahveciHer şey yolunda ise bu fahiş faiz nedir? 24.06.2025 Tüm Yazıları
-
İlker DEMİRİDAMCI İRAN, SOYKIRIMCI İSRAİL DEVLETİ Mİ? 23.06.2025 Tüm Yazıları
-
Ali BULAÇSavaşın meşruiyeti ve ahlaki üstünlük meselesi 23.06.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet Y. YılmazFıkra gibi ülke ama gel de gül! 23.06.2025 Tüm Yazıları
-
Alper GÖRMÜŞDoğru, ülke güvenliği demokrasisiz de sağlanabilir fakat bunu durmaksızın tekrarlamakta bir sorun va 23.06.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet Ali ALÇINKAYA"Masada Milyonlar Var;"Barış, Özgürlük ve Demokratik Toplum İçin Örgütlenmeliyiz 23.06.2025 Tüm Yazıları
-
Mustafa KaraalioğluYeryüzü artık bir Vahşi Batı… 23.06.2025 Tüm Yazıları
-
Fehim TAŞTEKİNİran'ın zor seçimi: Topyekûn savaş ya da taksitle ölüm 23.06.2025 Tüm Yazıları
-
Cihan AKTAŞTahran bir kez daha bombalanırken 23.06.2025 Tüm Yazıları
-
Akdoğan ÖzkanWashington’un İran takıntısının şifreleri 23.06.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet TIRAŞUCUBE SİSTEM CEHENNEMİ… 23.06.2025 Tüm Yazıları
-
Hakan AKSAYRusya, Suriye’den sonra İran’ı da kaybedebilir 22.06.2025 Tüm Yazıları
-
Ali BAYRAMOĞLUKürt meselesinde CHP’nin yakın dönem öyküsü 21.06.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet ALTANBasın Tarihi: Neo-Mussoli’nin “Havuz Medyası” 20.06.2025 Tüm Yazıları
-
Figen ÇalıkuşuÖcalan İsrail için ne dedi? 20.06.2025 Tüm Yazıları
-
Cafer SolgunDevlet “devletimiz” olur mu? 20.06.2025 Tüm Yazıları
-
Hasan Bülent KAHRAMANTürkiye için bir fırsat: CHP’de yeni kuşak siyaseti 20.06.2025 Tüm Yazıları
-
Çiğdem TOKERZeytin ağaçları ve şirketokrasi 20.06.2025 Tüm Yazıları
-
Akif BEKİBahçeli'ye muhalefet ikna oldu da ortağı olmadı mı? 19.06.2025 Tüm Yazıları
-
Erol KATIRCIOĞLUYeni milliyetçilik ve Öcalan 19.06.2025 Tüm Yazıları
-
Ümit AkçaySıcak yaz 18.06.2025 Tüm Yazıları
-
Cansu ÇamlıbelCHP Grup Başkanvekili Gökhan Günaydın: CHP anayasa değişikliği masasına oturmayacak, öyle bir komisy 18.06.2025 Tüm Yazıları
-
Elif ÇAKIRNihai hedef Türkiye mi? 18.06.2025 Tüm Yazıları
-
Mensur AkgünOyun içinde oyun… 18.06.2025 Tüm Yazıları
-
Gökhan BACIKTürkiye ne yapmalı? 17.06.2025 Tüm Yazıları
-
Aydın SelcenDemokrasiye giderken cumhuriyetten olmak 17.06.2025 Tüm Yazıları
-
Mücahit BİLİCİModern katil 17.06.2025 Tüm Yazıları
-
Murat BELGEDaha kötüsü her zaman mümkün 16.06.2025 Tüm Yazıları
-
Bekir AĞIRDIRMHP’nin yeni anayasa hamlesi, köklü bir rejim düzenlemesini mi işaret ediyor? CHP ne yapmalı? 16.06.2025 Tüm Yazıları
-
Vahap COŞKUNÖzgür Özel’in İmtihanı 15.06.2025 Tüm Yazıları
-
Mesut YEĞENBaas’tan ve İslamcılıktan Sonra 15.06.2025 Tüm Yazıları
-
Eser KARAKAŞSiyasetin (ve biraz da ceplerin) finansmanı, yasalar, AKP ve CHP 15.06.2025 Tüm Yazıları
-
Ali TürerBOŞ UMUT, SONU HÜSRAN 12.06.2025 Tüm Yazıları
-
Taha AkyolHer 4 liranın 3’ü faize! 11.06.2025 Tüm Yazıları
-
Ahmet TAŞGETİRENAKP ahlâkî üstünlük mü kazandı? 10.06.2025 Tüm Yazıları
-
Mahfi Egilmezİnsanlar Olmayan Parasını Nerelere Harcıyor? 9.06.2025 Tüm Yazıları
-
İlhami IŞIKBarış süreci için en büyük tehlike nasıl Türkiye’nin iç barışının bozulması oldu? 9.06.2025 Tüm Yazıları
-
Murat SevinçEşitlik korkusu ve 12 Eylül darbesinin büyük zaferi 4.06.2025 Tüm Yazıları
-
Ümit KARDAŞBir anayasa inşa süreci deneyimi: Yeni Anayasa Platformu (YAP) 4.06.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet OcaktanYerli-milli Kur’an meali AK Parti’ye nasip olacak! 2.06.2025 Tüm Yazıları
-
Tanıl BoraSokak 29.05.2025 Tüm Yazıları
-
İbrahim KirasErken seçim en geç ne zaman? 29.05.2025 Tüm Yazıları
-
Umur TALUSizin en sevdiğiniz tahakküm hangisi! 27.05.2025 Tüm Yazıları
-
Kemal CANSiyasi gündem notları: Üç süreç nerede kesişir veya nerede kopar? 27.05.2025 Tüm Yazıları
-
Taner AKÇAMRuşen Çakır’ın Abdurrahim Semavi ile Kürt açılımı görüşmesi 27.05.2025 Tüm Yazıları
-
Berat ÖZİPEKYolsuzluklar, barış ve biz 21.05.2025 Tüm Yazıları
-
Hakan TAHMAZ12 Mayıs, Bahçeli, mecburiyetler 21.05.2025 Tüm Yazıları
-
Hikmet MUTİAsoyşeytit Pres ' den Cemşit K.nın canlı PKK kongre izlenimleri... 13.05.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet AKAYOtoriterlikten Demokrasiye 12.05.2025 Tüm Yazıları
-
Metin Karabaşoğlu‘Türkiye Müslümanları’ kimler oluyor? 11.05.2025 Tüm Yazıları
-
Ahmet ÖZTÜRKÇetin Uygur bir kitaba sığar mı? 10.05.2025 Tüm Yazıları
-
Gökçer TahincioğluBilek güreşi yoksa masayı mı kıracak? 28.04.2025 Tüm Yazıları
-
Baskın ORANRahip Brunson ve öğrenci Rümeysa 25.04.2025 Tüm Yazıları
-
Sezin ÖNEYKopukluk ve “Anadolu Kırılması” 25.04.2025 Tüm Yazıları
-
Yüksel TAŞKINİktidar milli iradeyi “tapulu arazisi” sandığı için büyük bir bedel ödeyecek 22.04.2025 Tüm Yazıları
-
Ayhan ONGUNDEMOKRATİK EĞİTİM MÜCADELESİNE ADANMIŞ YAŞAMLAR 21.04.2025 Tüm Yazıları
-
Nuray MERTVeda ediyorum 15.04.2025 Tüm Yazıları
-
Gülçin AVŞARŞizofrenik yurttaşlık 14.04.2025 Tüm Yazıları
-
Hasan CEMALTerörsüz Türkiye! İyi güzel, peki ya demokratik Türkiye?.. 14.04.2025 Tüm Yazıları
-
Zeki ALPTEKİNTrump Küreselleşme Sürecini Geriye Döndürebilir mi? 13.04.2025 Tüm Yazıları
-
Pelin CENGİZTrump’ın yeni vergileri diye yazılır, ‘post modern merkantilizm’ diye okunur 7.04.2025 Tüm Yazıları
-
Cennet USLUİktidar neden umduğunu bulamadı? 2.04.2025 Tüm Yazıları
-
Mehveş EVİNBoykot ve sokaklar neden bu kadar korkutuyor? 2.04.2025 Tüm Yazıları
-
Hayko BAĞDATSokaklarda yükselen ses 28.03.2025 Tüm Yazıları
-
Nevzat CİNGİRTCoğrafya kaderimizmiş… 23.03.2025 Tüm Yazıları
-
Selva Demiralpİmamoğlu krizi ve ekonomik yansımaları 20.03.2025 Tüm Yazıları
-
Selami GÜREL“Adı belirsiz” süreç hızlı ilerliyor 16.03.2025 Tüm Yazıları
-
Halil BERKTAYPKK ve Türk solcuları (4) “Dağlarında gerilla var memleketimin” 16.03.2025 Tüm Yazıları
-
Etyen MAHÇUPYANKürt ‘açılımı’nın nedeni Suriye değil, Türkiye! 15.03.2025 Tüm Yazıları
-
Abdullah KıranYeni süreç, umut ve endişeler 11.03.2025 Tüm Yazıları
-
Haluk YurtseverKaosta 'hegemonya' arayışı 11.03.2025 Tüm Yazıları
-
DOĞAN ÖZGÜDENÖcalan'ın ilk barış çağrısından 27 yıl sonra... 10.03.2025 Tüm Yazıları
-
Arzu YILMAZHodri Meydan 10.03.2025 Tüm Yazıları
-
Berrin SönmezCumhur İttifakı'nın ‘muhalefeti dönüştürme görevi…’ 28.02.2025 Tüm Yazıları
-
Doğan AKINAhmet Sever: Eşsiz, kırgın, yalnız… 26.02.2025 Tüm Yazıları
Yorum yazarak yorumunuzla ilgili doğrudan veya dolaylı tüm sorumluluğu tek başınıza üstleniyorsunuz. Yazılan yorumlardan Marmara Yerel Haber (marmarayerelhaber.com) hiçbir şekilde sorumlu tutulamaz.
Yazarın Diğer Yazıları
14.07.2016
13.07.2016
11.07.2016
10.07.2016
8.02.2016
7.02.2016
6.02.2016
4.02.2016
3.02.2016
2.02.2016