Fehim TAŞTEKİN
Amerikan yönetiminin hegemonik karalama defterinde İran küresel terörün baş destekçisi. Devrim Muhafızları, Nisan 2019’dan beri ABD’nin resmen terör örgütleri listesinde. İran’ın içerde ve dışarda muhaliflerine karşı berbat sicili bir kenara devlet terörü icra etmede ABD ve onun koruyup kolladığı İsrail’in liderliği tartışılmaz. İsrail’in en usta olduğu alan suikast tertibi. Çoğu Amerikan onaylı.
Ocakta Kudüs Gücü Komutanı Kasım Süleymani’nin Amerikan füzesiyle öldürülmesinin ardından İran’ın nükleer programının öncülerinden Muhsin Fahrizade 27 Kasım’da Tahran yakınlarındaki Abserd’de suikasta kurban gitti. İran’a göre İsrail sorumlu.
İsrail Başbakanı Benyamin Netanyahu, Nisan 2018’de Mossad’ın, İran nükleer çalışmalarından ele geçirdiğine dair belgeleri açıklarken “Bu ismi unutmayın” diyerek Fahrizade’yi hedef göstermişti. Aynı yıl İsrailli yetkililer Mossad'ın Fahrizade’ye suikast girişiminde bulunduğunu belirtmişti. Son olayda İsrail’in rolü sorulunca Netanyahu “Bu hafta yaptıklarımın tamamını sizlerle paylaşamam” yanıtını verdi. Meali; ben söylemeyeyim ama siz benim hesabıma yazın!
“Ne teyit ne inkar” İsrail’in klasik siyaseti. Fakat dün New York Times’a konuşan kıdemli bir İsrailli yetkili “Dünya İsrail'e teşekkür etmeli" demekten kendini alamadı. Demek ki bunun kredisi oralarda baş döndürüyor!
ABD Başkanı Donald Trump da “Benim payımı da not edin” dercesine İsrailli gazeteci Yossi Melman'ın İngilizce ve İbranice tweet'lerini paylaştı. Melman “Mossad tarafından yıllardır aranıyordu. Ölümü İran için büyük bir darbe" diyordu.
İran 2007'den bu yana sekizinci nükleer bilimcisini kurban verdi. 2007’de nükleer bilimci Erşid Hüseyinpur uranyum zehirlenmesiyle gitti. 2010’da fizik profesörü Mesud Ali Muhammedi evinden çıkarken bombayla öldürüldü. Zanlı Mecid Feşi bomba eğitimini Mossad’dan aldığını ve bu iş için 120 bin dolar ödendiğini itiraf etti. Aynı yıl nükleer fizikçi Mecid Şehriyari bir motosikletlinin otomobiline yapıştırdığı bombayla öldü. Bir süre sonra Feridun Abbasi aynı taktikle öldürülecekken araçtan atlayıp kurtuldu. 2011’de Daryuş Rızayinejad evinin önünde silahla öldürüldü. Mustafa Ahmedi Ruşen de Şehriyari gibi öldürüldü. Sanal savaş boyutunda ise 2011’de Stuxnet virüsle nükleer tesislere saldırıldı.
Bu yıl ‘azami baskı’ siyasetinin sadece yaptırım ve ablukaları değil sabotajları da içerdiğini gördük. 26 Haziran’da Parçin’deki askeri üste, 30 Haziran’da Hocir’deki askeri üste, 2 Temmuz’da Natanz nükleer tesisinde ve 17 Temmuz’da İsfahan’daki elektrik santralinde patlamalar oldu.
Süleymani gibi Fahrizade de çok simgesel bir kayıp fakat bir uzmanın öldürülmesi nükleer programın sonu değil. Kuşkusuz suikast ve sabotajlar İran’ın saldırıya açık, kırılgan ve zaaf içinde olduğunu gösteriyor. Bu algı, azami baskı siyasetini teşekküllü bir çökertme stratejisine dönüştürmek isteyenler için cesaret kaynağı olabilir. Ancak İranlı uzmanlar, Devrim Muhafızları’nın geçmişteki başarısızlıklar üzerine kafa yorup ciddi yatırımlar yaptığını, bugün balistik füze ve siber saldırıları önleme programı gibi hamlelerin böyle ortaya çıktığını söylüyor. Özetle birçoğu “Kısa süreliğine duraksama olur ama programlar sürer” diyor.
***
İran genelde bu tür saldırılarda Halkın Mücahitleri örgütünün kullanıldığı şüphesi üzerinde duruyor. Bu örgüt 2012’de ABD’nin terör örgütleri listesinden çıkarıldıktan sonra Amerikalıların gözünde rejim değiştirme aparatı olarak kıymete bindi. Örgütle dirsek temasına geçenler arasında Trump’ın avukatı Rudy Giuliani, eski CIA başkanları James Woolsey ve Porter Goss, eski FBI Başkanı Louis Freeh, eski İç Güvenlik Bakanı Tom Ridge, eski Adalet Bakanı Michael Mukasey, eski Ulusal Güvenlik Danışmanı General James Jones gibi isimler vardı. Örgütün finansal kaynaklarına bakarken görülmesi gereken bir diğer yer Suudi istihbaratı. Eski Şef Prens Turki bin Faysal örgütün 2016 ve 2017’deki konferanslarına teşrif etmişti. Gazeteci Seymour Hersh, 2012’de The New Yorker’daki yazısında örgütün CIA, Pentagon ve Mossad’ın hizmetine nasıl girdiğini anlatıyordu. Hersh’e göre örgüt üyeleri 2005-2008 arasında Las Vegas’ta gizli bir askeri tesiste eğitildi. Mossad da ayrı bir eğitim ve finansal destek programı yürüttü. Eğitilen kişiler nükleer bilimcilere yönelik suikastlarda yer aldı.
Haliyle devlet terörü derken şebekenin sacayağında ABD, İsrail ve Suudi Arabistan oturuyor.
***
İranlılar intikam yemini ediyor, “Zamanı gelince” vurgusu eşliğinde. Netanyahu da “Gergin günler bizi bekliyor” diyerek alarm verdi.
Gerilim özünde İsrail-ABD-Körfez üçgeninde şekillenen ortak bir stratejinin ürünü.
Netanyahu’nun 22 Kasım’da gizlice Suudi Arabistan’a gidip ABD Dışişleri Bakanı Mike Pompeo’nun nezaretinde Suudi Veliaht Prens Muhammed bin Selman ile görüşmesi tek bir şeye delalet ediyordu: Trump gitmeden İran’a karşı ne yapılabilir ve başkanlık koltuğuna oturacak Joe Biden’ın Tahran’la nükleer anlaşmaya dönmesini önleyecek koşullar nasıl yaratılır?
New York Times’ın çarpıcı haberini de burada hatırlayalım: Trump Beyaz Saray’ı terk edeceği 20 Ocak’a kadar ekipten İran’ı bombalamak için seçenekleri soruyor. Neyse ki kadroda “Bir kral ya da kraliçeye, bir despot ya da diktatöre yemin etmiyoruz. Bir şahsa yemin etmiyoruz, anayasaya yemin ediyoruz” diyen Genelkurmay Başkanı Mark Milley gibi isimler var da Trump’ı bu çılgınlıktan vazgeçiriyor.
Şimdi olası bir İran misillemesi, Biden’ın kucağına atılmış el bombası gibi olacaktır. Haliyle İran’da radikal kanatlar gereken yanıtı verip caydırıcı olmaktan bahsetse de ‘stratejik sabır’ diyenler bunun bir tuzak olduğunu düşünüyor. İkinci kanada göre misilleme zamana bırakılmalı. Bu şekilde Biden’le yeni başlangıç olanağı yok edilmemeli.
İranlılar, ABD seçim sathi mailindeyken bir derviş sükûneti içinde yeni yönetimi bekliyordu. Malum Süleymani’nin öldürülmesine misilleme olarak 50 füze sallayıp 109 Amerikan askerinde travmatik beyin zedelenmesine yol açmıştı ama istemeden Ukrayna uçağını da düşürmüştü. Misilleme istenilen sonucu vermeyebilir ya da her şeyi berbat edebilir. Zaten Yemen’den Irak’a, Suriye’den Lübnan ve Filistin’e birçok yerde iki blok kozlarını sürekli paylaşıyor.
***
İran’ın ‘kararlı direniş’ ile ‘stratejik sabır’ çizgileri arasındaki sıkışmışlığı anlaşılır bir durum. Bu kez şaşırtıcı olan Amerikan tarafı: İsrail’in sonuna kadar sömürdüğü Trump yönetiminin, İran’a yönelik azami baskı siyasetinin değişmesini önlemek için diplomatik zemini mayınlamasına sert tepkiler geliyor. Mesela Obama döneminin Beyaz Saray Ulusal Güvenlik Danışman Yardımcısı Ben Rhodes saldırıyı "İran’la diplomasiyi baltalamayı amaçlayan menfur bir eylem” diye niteledi. Dışişleri’nde nükleer silahların yayılmasını önleme biriminin eski sorumlu Mark Fitzpatrick “Suikastın nedeni İran'ın savaş potansiyelini engellemek değil diplomasiyi engellemek" dedi. Çok nadir görülecek bir çıkış da eski CIA Başkanı John Brennan’dan geldi. Twitter hesabında suikastı ‘son derece pervasızca bir suç’ olarak niteleyip ekledi:
"Bu tür bir devlet destekli terörizm, uluslararası hukukun açıkça ihlalidir ve diğer yönetimlerin yabancı yetkililere karşı ölümcül saldırılar düzenlemesini teşvik etmektir."
Ayrıca İran’a da mesaj verdi: "İran yönetimi, sorumluluk sahibi Amerikan liderliğinin küresel ölçekte dönüşünü bekleyecek kadar erdemli olmalı ve potansiyel faillere karşı harekete geçme tavsiyelerine direnmelidir."
Buna afallayan Cumhuriyetçi Senatör Ted Cruz “Eski bir CIA başkanını sürekli ‘Amerika'ya ölüm’ diyen İranlı bağnazların yanında görmek tuhaf. Ve refleks olarak İsrail’i kınıyor. Biden hemfikir mi?” diye dürttü.
***
Özellikle Obama döneminin ekibinden gelen tepkiler bir uyanıklık emaresi sayılsa da 20 Ocak’a kadar Trump’tan kimse emin olamaz.
Bu haliyle de suikastın olası etkilerinden bahsediliyor. İsrailli eski askeri istihbarat şefi Amos Yadlin diyor ki “İran kendini tutsa bile suikast Biden'ın nükleer anlaşmaya geri dönmesini zorlaştırdı.”
Doğrusu neticelerini şimdiden kestirmek zor. ABD ve İran, İsrail’in oldubittilerine mahal vermemek için masayı kaçınılmaz görebilirler. Elbette tarafları zorlu bir pazarlık bekliyor olacak. İran’da radikal kanat Uluslararası Atom Enerjisi Kurumu (UAEK) ile ilişkinin sınırlandırılması, uranyum zenginleştirme oranlarına getirilmiş kısıtlamaların tamamen kaldırılması, hatta ani denetime imkân veren ek protokolden çıkılması için bastırıyor. Ki dün mecliste vekiller anlaşmadan aşamalı çekilme çağrısı yaptı. İran, ABD’nin anlaşmayı çöpe atmasına yanıt olarak bazı taahhütlerini rafa kaldırmıştı.
UAEK'nin 2 Kasım’da yayınladığı verilere göre İran’ın düşük düzeyde zenginleştirilmiş uranyum stoku 2.4 tonu buldu. Halbuki anlaşma bunu 202.8 kiloya sabitlemişti.
Beri tarafta İran’ın kapasitesini zorlayan dış operasyonlar, derinleşen ekonomik kriz, Kovid-19’un getirdiği yıkıcı yükler, halkın alttan alta kaynayan öfkesi ve yaklaşan seçimler yönetime azami ‘makuliyet’ vaaz ediyor. Tabii zorlu koşullar İranlıları çetin ceviz olmaktan çıkarmıyor. Karşı taraf da bu kez 2015’ten farklı olarak çıtayı yükseğe koyabilir. Trump’ın yeni bir anlaşma için ileri sürdüğü koşullar Kongre’nin baskısıyla Biden’ın dosyasına da girebilir. Bunlar arasında balistik füze programına son verilmesi de vardı. İlave talepleri pazarlığa açmayan İran ise bu sefer yaptırımların tamamen kaldırılması ve diğer koşulların esnetilmesi için bastırabilir.
***
Netice olarak sadece nükleer anlaşma değil Suriye, Irak, Yemen, Lübnan ve Filistin’de İran’ın kollarını kesmeye dönük azami baskı stratejisinin devam ettirilmesi için sabotaj, suikast ve komploların geldiği bir süreç şekilleniyor. Kışkırtıcı yeni hamleler gelebilir. İş İran’ın radikallerine, İsrail’in Washington’daki antenlerine kalırsa tam da Trump’ın “Sonsuz savaşlar, çöl, ölüm…” diye yakındığı sayfalardan biri daha açılabilir.
Yazarlar
-
Yıldıray OĞURSessizlik neden en büyük tehdittir? 25.06.2025 Tüm Yazıları
-
Mümtazer TÜRKÖNEDış Cephe ateş altında iken İç Cephe ne durumda? 24.06.2025 Tüm Yazıları
-
İsmet BerkanFatih Altaylı’yı hapse atacağız diye hukuku dibine kadar zorladılar 24.06.2025 Tüm Yazıları
-
İbrahim KahveciHer şey yolunda ise bu fahiş faiz nedir? 24.06.2025 Tüm Yazıları
-
Fehmi KORUSaldırılarla İran’a ‘‘Ölümlerden ölüm beğen’’ denildi 24.06.2025 Tüm Yazıları
-
Alper GÖRMÜŞDoğru, ülke güvenliği demokrasisiz de sağlanabilir fakat bunu durmaksızın tekrarlamakta bir sorun va 23.06.2025 Tüm Yazıları
-
İlker DEMİRİDAMCI İRAN, SOYKIRIMCI İSRAİL DEVLETİ Mİ? 23.06.2025 Tüm Yazıları
-
Ali BULAÇSavaşın meşruiyeti ve ahlaki üstünlük meselesi 23.06.2025 Tüm Yazıları
-
Fehim TAŞTEKİNİran'ın zor seçimi: Topyekûn savaş ya da taksitle ölüm 23.06.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet Y. YılmazFıkra gibi ülke ama gel de gül! 23.06.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet TIRAŞUCUBE SİSTEM CEHENNEMİ… 23.06.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet Ali ALÇINKAYA"Masada Milyonlar Var;"Barış, Özgürlük ve Demokratik Toplum İçin Örgütlenmeliyiz 23.06.2025 Tüm Yazıları
-
Cihan AKTAŞTahran bir kez daha bombalanırken 23.06.2025 Tüm Yazıları
-
Akdoğan ÖzkanWashington’un İran takıntısının şifreleri 23.06.2025 Tüm Yazıları
-
Mustafa KaraalioğluYeryüzü artık bir Vahşi Batı… 23.06.2025 Tüm Yazıları
-
Hakan AKSAYRusya, Suriye’den sonra İran’ı da kaybedebilir 22.06.2025 Tüm Yazıları
-
Ali BAYRAMOĞLUKürt meselesinde CHP’nin yakın dönem öyküsü 21.06.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet ALTANBasın Tarihi: Neo-Mussoli’nin “Havuz Medyası” 20.06.2025 Tüm Yazıları
-
Çiğdem TOKERZeytin ağaçları ve şirketokrasi 20.06.2025 Tüm Yazıları
-
Hasan Bülent KAHRAMANTürkiye için bir fırsat: CHP’de yeni kuşak siyaseti 20.06.2025 Tüm Yazıları
-
Figen ÇalıkuşuÖcalan İsrail için ne dedi? 20.06.2025 Tüm Yazıları
-
Cafer SolgunDevlet “devletimiz” olur mu? 20.06.2025 Tüm Yazıları
-
Erol KATIRCIOĞLUYeni milliyetçilik ve Öcalan 19.06.2025 Tüm Yazıları
-
Akif BEKİBahçeli'ye muhalefet ikna oldu da ortağı olmadı mı? 19.06.2025 Tüm Yazıları
-
Cansu ÇamlıbelCHP Grup Başkanvekili Gökhan Günaydın: CHP anayasa değişikliği masasına oturmayacak, öyle bir komisy 18.06.2025 Tüm Yazıları
-
Ümit AkçaySıcak yaz 18.06.2025 Tüm Yazıları
-
Mensur AkgünOyun içinde oyun… 18.06.2025 Tüm Yazıları
-
Elif ÇAKIRNihai hedef Türkiye mi? 18.06.2025 Tüm Yazıları
-
Gökhan BACIKTürkiye ne yapmalı? 17.06.2025 Tüm Yazıları
-
Aydın SelcenDemokrasiye giderken cumhuriyetten olmak 17.06.2025 Tüm Yazıları
-
Mücahit BİLİCİModern katil 17.06.2025 Tüm Yazıları
-
Bekir AĞIRDIRMHP’nin yeni anayasa hamlesi, köklü bir rejim düzenlemesini mi işaret ediyor? CHP ne yapmalı? 16.06.2025 Tüm Yazıları
-
Murat BELGEDaha kötüsü her zaman mümkün 16.06.2025 Tüm Yazıları
-
Eser KARAKAŞSiyasetin (ve biraz da ceplerin) finansmanı, yasalar, AKP ve CHP 15.06.2025 Tüm Yazıları
-
Mesut YEĞENBaas’tan ve İslamcılıktan Sonra 15.06.2025 Tüm Yazıları
-
Vahap COŞKUNÖzgür Özel’in İmtihanı 15.06.2025 Tüm Yazıları
-
Ali TürerBOŞ UMUT, SONU HÜSRAN 12.06.2025 Tüm Yazıları
-
Taha AkyolHer 4 liranın 3’ü faize! 11.06.2025 Tüm Yazıları
-
Ahmet TAŞGETİRENAKP ahlâkî üstünlük mü kazandı? 10.06.2025 Tüm Yazıları
-
İlhami IŞIKBarış süreci için en büyük tehlike nasıl Türkiye’nin iç barışının bozulması oldu? 9.06.2025 Tüm Yazıları
-
Mahfi Egilmezİnsanlar Olmayan Parasını Nerelere Harcıyor? 9.06.2025 Tüm Yazıları
-
Ümit KARDAŞBir anayasa inşa süreci deneyimi: Yeni Anayasa Platformu (YAP) 4.06.2025 Tüm Yazıları
-
Murat SevinçEşitlik korkusu ve 12 Eylül darbesinin büyük zaferi 4.06.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet OcaktanYerli-milli Kur’an meali AK Parti’ye nasip olacak! 2.06.2025 Tüm Yazıları
-
İbrahim KirasErken seçim en geç ne zaman? 29.05.2025 Tüm Yazıları
-
Tanıl BoraSokak 29.05.2025 Tüm Yazıları
-
Kemal CANSiyasi gündem notları: Üç süreç nerede kesişir veya nerede kopar? 27.05.2025 Tüm Yazıları
-
Taner AKÇAMRuşen Çakır’ın Abdurrahim Semavi ile Kürt açılımı görüşmesi 27.05.2025 Tüm Yazıları
-
Umur TALUSizin en sevdiğiniz tahakküm hangisi! 27.05.2025 Tüm Yazıları
-
Hakan TAHMAZ12 Mayıs, Bahçeli, mecburiyetler 21.05.2025 Tüm Yazıları
-
Berat ÖZİPEKYolsuzluklar, barış ve biz 21.05.2025 Tüm Yazıları
-
Hikmet MUTİAsoyşeytit Pres ' den Cemşit K.nın canlı PKK kongre izlenimleri... 13.05.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet AKAYOtoriterlikten Demokrasiye 12.05.2025 Tüm Yazıları
-
Metin Karabaşoğlu‘Türkiye Müslümanları’ kimler oluyor? 11.05.2025 Tüm Yazıları
-
Ahmet ÖZTÜRKÇetin Uygur bir kitaba sığar mı? 10.05.2025 Tüm Yazıları
-
Gökçer TahincioğluBilek güreşi yoksa masayı mı kıracak? 28.04.2025 Tüm Yazıları
-
Sezin ÖNEYKopukluk ve “Anadolu Kırılması” 25.04.2025 Tüm Yazıları
-
Baskın ORANRahip Brunson ve öğrenci Rümeysa 25.04.2025 Tüm Yazıları
-
Yüksel TAŞKINİktidar milli iradeyi “tapulu arazisi” sandığı için büyük bir bedel ödeyecek 22.04.2025 Tüm Yazıları
-
Ayhan ONGUNDEMOKRATİK EĞİTİM MÜCADELESİNE ADANMIŞ YAŞAMLAR 21.04.2025 Tüm Yazıları
-
Nuray MERTVeda ediyorum 15.04.2025 Tüm Yazıları
-
Gülçin AVŞARŞizofrenik yurttaşlık 14.04.2025 Tüm Yazıları
-
Hasan CEMALTerörsüz Türkiye! İyi güzel, peki ya demokratik Türkiye?.. 14.04.2025 Tüm Yazıları
-
Zeki ALPTEKİNTrump Küreselleşme Sürecini Geriye Döndürebilir mi? 13.04.2025 Tüm Yazıları
-
Pelin CENGİZTrump’ın yeni vergileri diye yazılır, ‘post modern merkantilizm’ diye okunur 7.04.2025 Tüm Yazıları
-
Cennet USLUİktidar neden umduğunu bulamadı? 2.04.2025 Tüm Yazıları
-
Mehveş EVİNBoykot ve sokaklar neden bu kadar korkutuyor? 2.04.2025 Tüm Yazıları
-
Hayko BAĞDATSokaklarda yükselen ses 28.03.2025 Tüm Yazıları
-
Nevzat CİNGİRTCoğrafya kaderimizmiş… 23.03.2025 Tüm Yazıları
-
Selva Demiralpİmamoğlu krizi ve ekonomik yansımaları 20.03.2025 Tüm Yazıları
-
Selami GÜREL“Adı belirsiz” süreç hızlı ilerliyor 16.03.2025 Tüm Yazıları
-
Halil BERKTAYPKK ve Türk solcuları (4) “Dağlarında gerilla var memleketimin” 16.03.2025 Tüm Yazıları
-
Etyen MAHÇUPYANKürt ‘açılımı’nın nedeni Suriye değil, Türkiye! 15.03.2025 Tüm Yazıları
-
Abdullah KıranYeni süreç, umut ve endişeler 11.03.2025 Tüm Yazıları
-
Haluk YurtseverKaosta 'hegemonya' arayışı 11.03.2025 Tüm Yazıları
-
Arzu YILMAZHodri Meydan 10.03.2025 Tüm Yazıları
-
DOĞAN ÖZGÜDENÖcalan'ın ilk barış çağrısından 27 yıl sonra... 10.03.2025 Tüm Yazıları
-
Berrin SönmezCumhur İttifakı'nın ‘muhalefeti dönüştürme görevi…’ 28.02.2025 Tüm Yazıları
-
Doğan AKINAhmet Sever: Eşsiz, kırgın, yalnız… 26.02.2025 Tüm Yazıları
-
Aydın ÜnalParti ve iktidar 25.02.2025 Tüm Yazıları
-
Murat YETKİNCHP’ye açılan soruşturmaların ortak hedefi Ekrem İmamoğlu 12.02.2025 Tüm Yazıları
-
Ümit KIVANÇİç duvarlar 10.02.2025 Tüm Yazıları
-
KEMAL GÖKTAŞPınar Gültekin kararının anatomisi: Bu kararı ailenize izah edebilecek misiniz? 5.02.2025 Tüm Yazıları
-
Ahmet İNSELOtoriter Nasyonal-Kapitalizmin Yeni Eşiği: II. Trump Devri 5.02.2025 Tüm Yazıları
-
İhsan DAĞIİmamoğlu nasıl kurtulur? 1.02.2025 Tüm Yazıları
-
Şeyhmus DİKEN“Mesele”yi hayatın içinden çözmek 26.01.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet Ata UÇUMDEVLET VE KÜRTLER SORUN DEĞİL KONU! 26.01.2025 Tüm Yazıları
-
Kemal ÖZTÜRKKürt meselesindeki psikolojik bariyerler 17.01.2025 Tüm Yazıları
Yorum yazarak yorumunuzla ilgili doğrudan veya dolaylı tüm sorumluluğu tek başınıza üstleniyorsunuz. Yazılan yorumlardan Marmara Yerel Haber (marmarayerelhaber.com) hiçbir şekilde sorumlu tutulamaz.
Yazarın Diğer Yazıları
18.06.2025
29.05.2025
10.03.2025
6.03.2025
3.03.2025
27.02.2025
24.02.2025
20.02.2025
13.02.2025
7.02.2025