Fehmi KORU
Referandum ya da halkoylaması belli bir konuda bizlerin ne düşündüğümüzü öğrenmek için yapılır.
Politikacılar veya devleti yönetenler, kafaları karıştığında, halkın hakemliğine başvurma ihtiyacı duyarlar.
Anayasa değişikliği için kafa karışma oranı 2/3 olarak belirlenmiştir; o noktanın üzerinde Meclis’te destek bulan değişiklik için halka gitmek gerekmez.
Hangi konuda görüşümüze başvurulmuşsa o konuda son sözü söylemiş oluruz; referandumla sorulan soru dışında bir sonuç almak düşünülmediği gibi.. genellikle başka bir sonuç da alınmaz zaten…
Bu girişten sonra
Kendi referandumumuza dönelim:
16 Nisan’da sandık başına gidip.. Meclis’ten geçen 18 maddelik anayasa değişikliği paketi için ne düşündüğümüzü.. ‘Evet’ veya ‘Hayır’ damgasını kullandığımız oy pusulasıyla belli edeceğiz.
‘Evet’ oyları ‘Hayır’ oylarından en az 1 oy fazla çıkarsa anayasanın o maddeleri değişmiş olacak… Adına ‘cumhurbaşkanlığı’ denilen ancak bilenlerin ‘başkanlık’ dediği yeni bir sisteme geçeceğiz. O makam için seçilecek kişi yeni yetkilere sahip hale gelecek; o yetkilerle devletin çeşitli birimleri yeniden oluşacak…
Devlete ‘sil baştan’ muamelesi yapılacak.
Tersi olursa? ‘Hayır’ oyları ‘Evet’ oylarından en az 1 oy fazla çıkarsa ne olacak?
Hiçbir şey olmayacak. Anayasanın değiştirilmek istenen maddeleri yerli yerinde kalacak; herhangi bir konuda tek bir şey bile değişmeyecek. Mevcut cumhurbaşkanı cumhurbaşkanı olmaya, mevcut hükümet işbaşında kalmaya devam edecek.
Durum kısaca böyle.
Referandum bize anayasa ve sistem değişikliği konusunda ne düşündüğümüzü sormak için yapılıyor çünkü; cumhurbaşkanını ayrı bir seçimle, kimin ülkeyi yöneteceğini de yine ayrı bir seçimle belirliyoruz.
Dünyada zırt pırt referandum yapan ülkeler var; halkın önüne sundukları konu reddedildiğinde, o konuyu referanduma sunanlar da.. geçmesin diye çalışanlar da.. sonuçtan farklı anlamlar çıkarıp mağlubiyet veya galibiyet hissine bürünmüyorlar.
Hayat ertesi gün hiçbir şey olmamış gibi devam ediyor.
‘Hayır’ demenin faturası tuzlu
Bu temel kuralı ve başka ülkelerde nasıl uygulandığını hatırlatma ihtiyacını niçin duydum?
Şundan: Bizde sandıktan ‘Evet’ çıkmasını isteyenler ‘Hayır’ demenin bir maliyeti olacağı izlenimini verme çabasındalar. Haklarıdır; referandumun istedikleri istikamette sonuç vermesini istiyorlar, onu elde etmek için her türlü propagandayı da yapacaklardır.
Ancak ‘Hayır’ demenin gerçekte bir maliyeti yok. “Yola eskisi gibi devam” demekten başka bir anlamı da…
‘Hayır’ oylarının fazla çıkmasının tek bir sebebi olacak: Halkın değişiklikten yana ikna olmaması…
Destek çıkan iki parti, bir yıl sonra konuyu yeniden canlandırabilir ve ülkeyi aynı maddeler için yeniden referanduma götürebilir; arada geçecek sürede de ikna olmamışları tatmin edecek yeni argümanlar geliştirerek..
Bir daha referandum yapılır ve istenilen sonuç yine alınır…
Kaldı ki, en olumsuz kamuoyu yoklaması bile, sandığa yansıyacak iradenin şu anda birbirine yakın olduğunu gösteriyor; çoğu ankette ise ‘Evet’ oylarının şansının çok yüksek olduğu görülüyor.
‘Evet’ oylarını yüzde 64’e varan bir oranda gösteren anketler olduğunu köşelerde okuyoruz.
İşi ‘varlık-yokluk mücadelesi’ haline getirmenin âlemi yok sizin anlayacağınız…
O hale getirildiğinde işin tadı da kaçıyor.
Çok-seslilik bir marifettir
Tadı kaçıran gelişmeler yaşanmıyor mu? Yaşanıyor; en önemlisi de, “Oyum hayır” açıklamasını yapanlara reva görülen muamele…
Bir televizyoncuya.. “Oyum hayır” dediği için.. çalıştığı kurum kapıyı gösteriverdi.
Herhangi bir konuda silme ‘Evet’ cevabı çıkmasını beklemek makul değildir; ‘2+2=?’ keskinliğinde bir soru bile sorulsa, o soruya da ‘4’ dışında cevap verenler mutlaka çıkacaktır.
Bırakın çıksın da.
Çok-seslilik eksiklik değil, bir ülke için demokratik gerekliliktir…
Elbette, ‘Hayır’ oyları için söylediklerim daha fazlasıyla oyunun ‘Evet’ olacağını açık edenler için de geçerli.
Daha referandum kapıdan göründüğünde başlatılmak istenen “Benim oyum ‘Evet’; ya seninki?” kampanyasında yer alanları hedefleyen gürültü hiç hoş değildi; katılan sporcuları, sanatçıları bunu dediklerine pişman ettirmek için her türlü araç kullanıldı.
‘Özgür irade’ ve onu ifade etme özgürlüğü konusunda henüz ilkel bir durumda olduğumuzu her iki durumda da ortaya koymuş oluyoruz.
Aslına bakarsanız, yıllardan beri üzerinde konuşulup tartışılan bir konuda yapılacağı için, bu referandumda, tarafların kapsamlı ve pahalı kampanyalar yürütmesine bile gerek yok; kanaatler büyük çapta belirmiş durumda.
Tereddütlerin hangi konular üzerinde yoğunlaştığı da belli; taraflar o konular üzerinde durarak tartışma ortamını hareketlendirdiklerinde zihinler aydınlanacaktır.
Saldırgan üslup.. karşı tarafın gününü karartacak tarzda yaklaşımlar.. esas konu yerine tartışmayı farklı alanlara kaydırmak.. bunların hepsi yapanların aleyhine bir hava oluşturma ihtimalini içinde barındırıyor.
Gelin, ağız tadıyla, demokratik ortamı canlı tutan bir referandum süreci geçirelim.
Öyle yaparsak.. sandıktan ‘Evet’ oyları da fazla çıksa ‘Hayır’ oyları da.. kazanan ülkemiz olur.
Yazarlar
-
Taha AkyolKara bir yıl 2025 31.12.2025 Tüm Yazıları
-
Mensur AkgünGemini’ye göre 2026’da Türkiye… 31.12.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet Ocaktan2026’da deliler çağına karşı bir umut ışığı yanar mı? 31.12.2025 Tüm Yazıları
-
Mümtazer TÜRKÖNEBölücüler ve Ülkücüler 31.12.2025 Tüm Yazıları
-
Akif BEKİVicdansız senenin kelimesi dijital vicdanmış 31.12.2025 Tüm Yazıları
-
Gökhan BACIKErken Cumhuriyet dönemi eleştirileri: Revizyonizm mi, Türk usülü “woke” mu? 31.12.2025 Tüm Yazıları
-
İbrahim KahveciOkudukça yoksullaşan bir ülkeyiz 31.12.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet Ali ALÇINKAYA2026’ya Girerken; Barış, Demokratik Toplum ve Enternasyonal Özgürlük Yürüyüşü... 31.12.2025 Tüm Yazıları
-
Yıldıray OĞURHavf ve reca arasında yeni bir yıla... 31.12.2025 Tüm Yazıları
-
Hakan TAHMAZTürkiye’ye özgü sürecin muhasebesi 30.12.2025 Tüm Yazıları
-
Ahmet TAŞGETİRENNasıl anılmak isterdiniz? 30.12.2025 Tüm Yazıları
-
Erol KATIRCIOĞLUÇözüm için mücadele demokrasi için mücadeledir 30.12.2025 Tüm Yazıları
-
Fehim TAŞTEKİNAfrika Boynuzu’ndaki oyun: İsrail kime şah çekti? 30.12.2025 Tüm Yazıları
-
KEMAL GÖKTAŞBarış Akademisyenleri'nin göreve iadesine istinaf engeli: Daire, Danıştay kararına direndi 30.12.2025 Tüm Yazıları
-
Fehmi KORU2026: Beklentiler, beklentiler… 30.12.2025 Tüm Yazıları
-
Bahadır ÖZGÜRUyuşturucu dosyasındaki sürpriz isim! "Cumhurbaşkanımızın tensipleri ile…" 29.12.2025 Tüm Yazıları
-
Nevzat CİNGİRTBir fotoğraf karesinden çok daha ötesi... 29.12.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet TIRAŞYENİ YILDA DA KURU EKMEK BİZİ BEKLİYOR… 29.12.2025 Tüm Yazıları
-
Bekir AĞIRDIRTürkiye'de davaların portresine kısa bir bakış: Hâlâ en güçlü ortak talep neden adalet? 29.12.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet TEZKANİktidar medyası infilak etti 29.12.2025 Tüm Yazıları
-
Akın ÖZÇER23 yılın en kötüsü 29.12.2025 Tüm Yazıları
-
Eser KARAKAŞUlus devlet, milli egemenlik, çevre, insan hakları, uyuşturucu ve Venezuela 29.12.2025 Tüm Yazıları
-
Murat SevinçLeyla Zana ve Gözde Şeker ne yaptı? 29.12.2025 Tüm Yazıları
-
Mustafa PAÇALRTÜK ve basın özgürlüğüne geçit yok… 28.12.2025 Tüm Yazıları
-
Abdulmenaf KIRAN11. YARGI PAKETİ, YENİ ADALETSİZLİK VE EŞİTSİZLİKLER YARATTI 28.12.2025 Tüm Yazıları
-
Mesut YEĞENRaporların Gösterdiği 28.12.2025 Tüm Yazıları
-
Kemal CAN2025 giderken 28.12.2025 Tüm Yazıları
-
Ahmet İlhanKararsızlığın Erdemi: Kesinliğin Gölgesinde Düşünmek 27.12.2025 Tüm Yazıları
-
Tanıl BoraYılın Kelimesi 27.12.2025 Tüm Yazıları
-
Ali BAYRAMOĞLUÜlke siyasetin neresinde, hangi evresinde? 27.12.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet ALTAN100 Bin Dolar Kazanan “Yeni Yoksul” Mu? 26.12.2025 Tüm Yazıları
-
Nuray MERTİslamcılık Öldü mü? 26.12.2025 Tüm Yazıları
-
Yetvart DANZİKYANLeyla Zana vakası bir gösterge. Ama neyin? 26.12.2025 Tüm Yazıları
-
Figen ÇalıkuşuSuriye, güvenlik ve 15 milyon bağımlı… 26.12.2025 Tüm Yazıları



































Yorum yazarak yorumunuzla ilgili doğrudan veya dolaylı tüm sorumluluğu tek başınıza üstleniyorsunuz. Yazılan yorumlardan Marmara Yerel Haber (marmarayerelhaber.com) hiçbir şekilde sorumlu tutulamaz.
Yazarın Diğer Yazıları
28.12.2025
26.12.2025
25.12.2025
23.12.2025
19.12.2025
18.12.2025
16.12.2025
14.12.2025
12.12.2025
9.12.2025