Hadi ULUENGİN

Cumhuriyet bizimdir!
31.10.2012
2742

 TABİİ ki bizimdir! Zaten sırf Cumhuriyet değil Mustafa Kemal Atatürk de bizimdir!


İkisini de Cumhuriyetçilere, Kemalistlere, Atatürkçülere hibe edecek kadar saf değiliz.

Hele hele, mabette tapınmak bahanesiyle önceki gün Ankara’da çıngar çıkartan “ulusalcı”sahtekârlara, şarlatanlara, kalpazanlara asla bırakacak değiliz. Yağma yok!

Mirasyedi bir bonkör ve yeni zengin bir görmemiş müsrifliğiyle ulufe dağıtmıyoruz.

O hâlde bari ben de rejimi ve şahsiyeti gaspa yeltenen madrabazlar gibi bu yazının bütününde pathos ifadeler kullanayım ki, hadlerini bilmeyi anladıkları dilden öğrensinler!

Evet, Cumhuriyet’in de, Atatürk’ün de yegâne ve gerçek varisi biziz ve sizlere yallah!  



BİZİZ, çünkü gerek Cumhuriyet, gerek Mustafa Kemal “esas” hedef olarak çoğulcu, liberal, sivil ve laik demokrasiye yöneldiler. Projede de yabana atılmayacak başarı kazandılar.

Yani,  onların ürünü olan biz özgürlükçülerin sahiplendiği politik sistemi amaçladılar.

İlk Ankara Meclisi’nden İzmir İktisat Kongresi’ne; Terakkiperver ve Serbest Fırka tecrübelerinden General MacArthur ve Kral Edward görüşmelerine; “muasır medeniyet” kavramından golf pantolon giyimine, Arif’e tarif gerekmez! Aslında her şey ortadadır.

Cumhuriyetçilerin, Kemalistlerin, “ulusalcılar”ın şu veya bu konjonktürel gelişmeyi yukarıdaki“esas”tan soyutlayıp aynı Cumhuriyet’i ve Atatürk’ü totaliter ve otoriter zihin kalıpları ekseninde sunması; tabu dokunulmazlığı arkasına saklanarak da rejimi ve şahsiyeti nalıncı keseriyle kendilerine yontması sözkonusu gerçeği değiştirmez ve değiştirmiyor.

Cumhuriyet de, Mustafa Kemal de hem öz, hem biçim olarak Batı çoğulculuğuyla bütünleşen siyasi ve felsefi kültüründen başka bir şey tahayyül etmediler.

Fakat dikkat, “esas” diye bilhassa vurguladım ki buna “ruhiyat”da diyebiliriz.



ÖYLE, zira öngörülemez bir kaos olan ve diyalektik dinamikte dönen tarihe bugünün perspektifinde baktığımızda; artı, maziyi yine bugünün kıstaslarıyla tarttığımızda, yukarıdaki demokratik ögelerle çelişen ve çok vahim yanlışlar içeren bir dizi siyaset pratiğine rastlıyoruz.

Nitekim başta Kürt ve sekülarizm sorunları olmak üzere örnekleri uzatabiliriz.

Amenna! Ancak bunlara rağmen yine de o “esas”, o “öz”, o “ruhiyat” değişmiyor.

Önce eleştiride insaflı olalım! Çok milletli bir imparatorluktan ulus-devlete geçişteki zorluğu; kolektif travmanın tedavisindeki güçlüğü; Müslüman bir toplumu laik kılmaktaki yeniliği; savaştan bezmiş bir ülkedeki ekonomik geriliği veya yirmili ve otuzlu yıllara damga vuran “zamanın ruhu”ndaki otoriterliği ve totaliterliği görmezden gelir yahut hafife alırsak, yumurtadan çıkıp kabuğunu beğenmeyen civciv hesabı bir kibrin mahkûmiyetini taşırız.

Sonra da Cumhuriyet “aydınlanma düşüncesi”nin ve rasyonel aklın uzantısıdır!

Sözkonusu düşüncenin neşv-ü-nevâsında ise hümanizma, yani insan sevgisi vardır.



İMDİİ, biz ki sivil, çoğulcu ve laik demokrasiyi zaten aynı hümanist yaklaşımdan ve aynı aklî şemadan dolayı benimsiyoruz. Dolayısıyla tabii ki ne o Cumhuriyet’i, ne de o Atatürk’ü salı günü mabette tapınma yaygarası kopartan nefret zaptiyelerine ve irrasyonalite putperestlerine hibe edecek kadar mantıkîlik ve kadirşinaslık yoksunu olabiliriz.

Biz ki asla ibadet hezeyanına kapılmıyoruz ama inkârcılığa da yine asla prim vermiyoruz; artı, eski pratikleri eleştirmek ve aşmak kaydıyla Cumhuriyet’i tamamlamak ve yenilemek iradesiyle donanıyoruz, onu ve Mustafa Kemal’i Cumhuriyetçilere, Atatürkçülere, “ulusalcılar”a bırakmadığımız ölçüde 29 Ekim 1923’ün de yegâne ve gerçek sahibiyiz!

Tabuyu yıktığımız, putu parçalığımız ve ilahiyi dünyevileştirdiğimiz oranda da daha çok varisiyiz. Görmemişin oğlu olmadığımız için de ulufe dağıtan yeni zenginlerden değiliz.

Yazı günüme geç denk geldi, b-i-z-i-m Cumhuriyet bayramımızı şimdi kutluyorum.

[email protected]

Yorum Yap

Yorum yazarak yorumunuzla ilgili doğrudan veya dolaylı tüm sorumluluğu tek başınıza üstleniyorsunuz. Yazılan yorumlardan Marmara Yerel Haber (marmarayerelhaber.com) hiçbir şekilde sorumlu tutulamaz.

Yazarlar