İsmet Berkan
İktisat literatüründe “hiperenflasyon”la ilgili iki tanım var. Biri, “Yıllık enflasyon yüzde 200’ü geçtiğinde hiperenflasyon olur” diyor; diğeri “Aylık enflasyon yüzde 50’yi geçtiğinde.”
Türkiye böyle bir durumda değil neyse ki, ama korkutucu gelişmeleri yaşıyoruz.
Hiperenflasyonu ölçerken kullanılan bir başka araç daha var: Fiyatların ikiye katlanma hızı.
Mesela Vikipedia’daki hiperenflasyon sayfasında yazıyor, rekor 1946 yılında Macaristan’da kaydedilmiş; fiyatların genel düzeyi 15 saatten daha kısa bir sürede iki kata çıkmış ve bu durum epey devam etmiş. Yani sabah ekmek alıyorsunuz 1 liraya, akşam saatlerinde ekmeğin fiyatı olmuş 2 lira, ertesi sabah biraz geç kalırsanız bu kez 4 liraya çıkıyor ekmek ve böyle devam ediyor.
Daha yakın zamandan örnek vereyim; 2008’de Zimbabwe’de fiyatlar her 24 saatte iki kat artıyormuş. 1994’de Yugoslavya’da bu süre 30 saatmiş; 2019’da Venezuella’da süre iyice kısaymış vs vs.
Bu korkutucu akademik girişi yapmamın bir sebebi var. Dün sabah Japon yatırım bankası Nomura, Türkiye ile ilgilenen ve Türk lirası piyasasında yer alan müşterileri için yayınladığı standart bilgi notunda bazı ürünlerin fiyatlarındaki artışı sıralarken zamların kaç gün arayla yapıldığını da not etti.
Bankanın örneklerinden biri mesela Levi’s marka jean pantolondu; 2 gün önceki zammın üzerine bir zam daha gelmiş, pantolonun fiyatı 539 liradan 1000 liraya çıkmıştı. Artış oranı yüzde 89.
Banka adına bu notu yazanlar, kaşar peynirinde son zammın bir önceki zamdan 1 gün sonra yapıldığını saptamıştı. Fiyat 32,5 liradan 49,95’e çıkmıştı, artış oranı yüzde 52 idi.
Tuvalet kağıdına 11 gün önce zam gelmişti, şimdi yine geldi; 97,5 liradan 131,5 liraya çıktı. Un fiyatları 14 gün sonra yeniden arttı, vs vs.
Evet, fiyatların artış miktarı ve oranı kadar artma sıklığı da önemli. Ve ülkemizde maalesef aynı ürününün sık sık zam gördüğüne tanık oluyoruz.
Daha dün, oturduğum mahalledeki ucuzluk marketleri bazı malları sayıyla satıyordu. En çok iki paket sigara, iki litre süt almaya izin vardı mesela.
Sebebi, bu ürünlerin fiyatlarının yarın ne olacağını marketin de bilmemesi. O yüzden satışı sınırlıyor.
Dün gittiğim markette tanık olduğum bu uygulama beni çocukluğuma, 70’li yılların sonuna geri götürdü. Mesela margarin yağı bulunmazdı; çünkü fiyatı belirsizdi. Rahmetli annem binbir torpille bir “Orko” (Ordu kooperatifinin kısaltması, asker ailelerine hizmet veren bakkal irisi marketleri vardı, orada bütün ürünler bulunurdu) kartı bulmuştu, evimizden bir hayli uzaktaki markete gider alışveriş yapardık ve kendimizi çok şanslı hissederdik.
70’li yıllarda yapılan da stokçuluktu; zincirin her aşaması mal stoklardı. Fabrikadan alan ana dağıtıcı malı elinde bir gün bile tutsa para kazanacağını veya kayıp yaşamayacağını bilirdi. Aynı mantık son aşama olan bakkala kadar herkes için geçerliydi. Yarının zamlı fiyatını bugünden ödemeye razıysanız bakkal tezgah altından malı çıkarır satardı. Bunun adı karaborsa.
Tabii böyle fiyatların çok hızlı, günlerle veya haftalarla ölçülecek sürelerde ikiye katlandığı dönemlerde biz tüketicilerin davranışları da değişiyor. En pahalı şey elde TL tutmak. O yüzden bizler de tüketim maddelerini stoklamaya başlıyoruz.
Düşünsenize, market bana iki paketten fazla sigara satmıyor ve stokçuluk yapıyor ama ben de 5-10 paket alıp kendi çapımda stokçuluk yapmak istiyorum aslında.
Otomobile yönelik talep patlamasının ardında da bu mekanizma var: Bugünkü fiyattan yarın otomobil bulamayacağını düşünüyor insanlar ve bayilerin kapısında kuyruk oluyor.
Haklılar da. Çünkü daha otomobillerini teslim alamadan piyasada fiyatı artıyor. Bir arkadaşım, “Daha kapıda satsam 150 bin lira kar edecektim” dedi, 500 bin lira civarında fiyatla satın aldığı araç için. Evet ama aynı aracı 650 bin liraya alamayacaktı.
Sağda solda otomobil bayilerinin aracını teslim alan insanlara “Bu aracı hemen satmayacağım” diye kağıt imzalattıkları konuşuluyor. Bu kağıdın hukuki geçerliğini bilmiyorum ama ülkemizde otomobil bir süreden beri karaborsaya düşmüş durumda. 70’li yıllarda da böyleydi; parasını verir, sonra aylarca aracınızı beklerdiniz. Ama eğer yüksek para vermeye razıysanız hemen bir araç bulunurdu. Bugün de eminim öyledir. Karaborsa böyle oluşur çünkü.
Daha böyle çok örnek anlatabilirim, piyasanın fiyatlama yapamamasının da, fiyatların iki günde bir artmasının da, karaborsacılık ve stokçuluğun da ardında bir temel etken var: TL’nin değerinin hızla düşmesi, kur artışlarının kontrol edilememesi. Bakın dün dolar 14 lirayı aştı, bakalım kaç günde 15 lirayı aşacak.
İki yıl önce patates-soğan fiyatlarıyla uğraşıyorduk; bugün iğneden ipliğe her şeyin fiyatıyla.
Eğer ülkemizde bir ekonomi yönetimi varsa, o yönetimin enflasyon üzerindeki bütün kontrolunu kaybettiğini söylemek yanlış olmaz.
Çok fena günler bizi bekliyor.
Yazarlar
-
Yıldıray OĞURHavf ve reca arasında yeni bir yıla... 31.12.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet Ocaktan2026’da deliler çağına karşı bir umut ışığı yanar mı? 31.12.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet Ali ALÇINKAYA2026’ya Girerken; Barış, Demokratik Toplum ve Enternasyonal Özgürlük Yürüyüşü... 31.12.2025 Tüm Yazıları
-
Taha AkyolKara bir yıl 2025 31.12.2025 Tüm Yazıları
-
İbrahim KahveciOkudukça yoksullaşan bir ülkeyiz 31.12.2025 Tüm Yazıları
-
Akif BEKİVicdansız senenin kelimesi dijital vicdanmış 31.12.2025 Tüm Yazıları
-
Gökhan BACIKErken Cumhuriyet dönemi eleştirileri: Revizyonizm mi, Türk usülü “woke” mu? 31.12.2025 Tüm Yazıları
-
Mümtazer TÜRKÖNEBölücüler ve Ülkücüler 31.12.2025 Tüm Yazıları
-
Mensur AkgünGemini’ye göre 2026’da Türkiye… 31.12.2025 Tüm Yazıları
-
Hakan TAHMAZTürkiye’ye özgü sürecin muhasebesi 30.12.2025 Tüm Yazıları
-
Fehim TAŞTEKİNAfrika Boynuzu’ndaki oyun: İsrail kime şah çekti? 30.12.2025 Tüm Yazıları
-
Ahmet TAŞGETİRENNasıl anılmak isterdiniz? 30.12.2025 Tüm Yazıları
-
KEMAL GÖKTAŞBarış Akademisyenleri'nin göreve iadesine istinaf engeli: Daire, Danıştay kararına direndi 30.12.2025 Tüm Yazıları
-
Erol KATIRCIOĞLUÇözüm için mücadele demokrasi için mücadeledir 30.12.2025 Tüm Yazıları
-
Fehmi KORU2026: Beklentiler, beklentiler… 30.12.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet TIRAŞYENİ YILDA DA KURU EKMEK BİZİ BEKLİYOR… 29.12.2025 Tüm Yazıları
-
Murat SevinçLeyla Zana ve Gözde Şeker ne yaptı? 29.12.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet TEZKANİktidar medyası infilak etti 29.12.2025 Tüm Yazıları
-
Akın ÖZÇER23 yılın en kötüsü 29.12.2025 Tüm Yazıları
-
Bahadır ÖZGÜRUyuşturucu dosyasındaki sürpriz isim! "Cumhurbaşkanımızın tensipleri ile…" 29.12.2025 Tüm Yazıları
-
Bekir AĞIRDIRTürkiye'de davaların portresine kısa bir bakış: Hâlâ en güçlü ortak talep neden adalet? 29.12.2025 Tüm Yazıları
-
Nevzat CİNGİRTBir fotoğraf karesinden çok daha ötesi... 29.12.2025 Tüm Yazıları
-
Eser KARAKAŞUlus devlet, milli egemenlik, çevre, insan hakları, uyuşturucu ve Venezuela 29.12.2025 Tüm Yazıları
-
Kemal CAN2025 giderken 28.12.2025 Tüm Yazıları
-
Mesut YEĞENRaporların Gösterdiği 28.12.2025 Tüm Yazıları
-
Mustafa PAÇALRTÜK ve basın özgürlüğüne geçit yok… 28.12.2025 Tüm Yazıları
-
Abdulmenaf KIRAN11. YARGI PAKETİ, YENİ ADALETSİZLİK VE EŞİTSİZLİKLER YARATTI 28.12.2025 Tüm Yazıları
-
Ahmet İlhanKararsızlığın Erdemi: Kesinliğin Gölgesinde Düşünmek 27.12.2025 Tüm Yazıları
-
Ali BAYRAMOĞLUÜlke siyasetin neresinde, hangi evresinde? 27.12.2025 Tüm Yazıları
-
Tanıl BoraYılın Kelimesi 27.12.2025 Tüm Yazıları
-
Cihan TuğalSovyetler ve Bookchin 26.12.2025 Tüm Yazıları
-
Yetvart DANZİKYANLeyla Zana vakası bir gösterge. Ama neyin? 26.12.2025 Tüm Yazıları
-
Figen ÇalıkuşuSuriye, güvenlik ve 15 milyon bağımlı… 26.12.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet ALTAN100 Bin Dolar Kazanan “Yeni Yoksul” Mu? 26.12.2025 Tüm Yazıları
-
Nuray MERTİslamcılık Öldü mü? 26.12.2025 Tüm Yazıları
-
Mustafa Karaalioğlu‘Entegre strateji’ varsa, niye tek yönünü görüyoruz? 25.12.2025 Tüm Yazıları
-
Doğu ErgilGüvenlikten kimliğe, inkârdan yurttaşlığa 24.12.2025 Tüm Yazıları
-
İsmet BerkanKomisyonda uzlaşma çıkmazsa süreç yine de ilerler mi? 24.12.2025 Tüm Yazıları
-
Mücahit BİLİCİSekülerleşme sorunu veya Müslümanlar nasıl modernleşecek? 23.12.2025 Tüm Yazıları
-
Murat BELGEYüzdük yüzdük 22.12.2025 Tüm Yazıları
-
Ümit AkçayPax Americana sonrası Almanya: Yeşil dönüşümden askeri Keynesçiliğe 21.12.2025 Tüm Yazıları
-
Vahap COŞKUNKüfürbazlar ve ötesi 19.12.2025 Tüm Yazıları
-
Cemile BayraktarThank you Ahmed 19.12.2025 Tüm Yazıları
-
İbrahim KirasAK Parti hariç herkes CHP 19.12.2025 Tüm Yazıları
-
Seyfettin GürselPara politikasında sınav zamanı 18.12.2025 Tüm Yazıları
-
Abdurrahman DilipakNüfusumuz dibe vururken! 18.12.2025 Tüm Yazıları
-
Şeyhmus DİKEN"O Yıl", hangi yıl? 15.12.2025 Tüm Yazıları
-
Elif ÇAKIRBu durumda AİHM yetkilileri de Trump’tan yardım istesin… 13.12.2025 Tüm Yazıları
-
Berrin Sönmezİktidar politikası ters mi tepiyor, tersine mi işletiliyor? 13.12.2025 Tüm Yazıları
-
Ümit KARDAŞEntelektüel üretimin kaybı-Rejimin vesayeti-Siyasetin iflası 13.12.2025 Tüm Yazıları
-
Yıldız ÖNENGüney Amerika’da büyüyen gölge 13.12.2025 Tüm Yazıları
-
Mahfi EgilmezOrta sınıf nereye gitti? 12.12.2025 Tüm Yazıları





















































Yorum yazarak yorumunuzla ilgili doğrudan veya dolaylı tüm sorumluluğu tek başınıza üstleniyorsunuz. Yazılan yorumlardan Marmara Yerel Haber (marmarayerelhaber.com) hiçbir şekilde sorumlu tutulamaz.
Yazarın Diğer Yazıları
20.12.2025
15.12.2025
12.12.2025
11.12.2025
7.12.2025
5.12.2025
2.12.2025
27.11.2025
26.11.2025
21.11.2025