Kemal ÖZTÜRK
Sorumuz şu:
Müslümanların insanlığa önerdiği ütopya nedir? Bu soruyu Erbakan Hoca’nın ‘Adil Düzen’ kavramı etrafında tartışmaya açıyorum bu yazıda. İlgi gösterenler buyursun.
YERYÜZÜNDEKİ CENNETİ ÖNERENLER
Bu dünyada insanlığın mutluluğu ve huzuru için üretilmiş ütopyalar vardır. Bu ütopyaları üreten insanlar, aslında kaybettiğimiz cenneti bize yer yüzünde vadediyor bir anlamda. Ütopya bir hayal, bir fikirdir. Sonra bu somut önermeye, sisteme ve modele dönüşür. Modern ideolojiler böyle doğar.
Komünizm, sosyalizm, kapitalizm modern insanın ürettiği ütopyalardır ve bize yer yüzünde cenneti vadeder aslında.
Rusya’da, Çin’de, Küba’da komünizm ve sosyalizm, İran’da İslam Devrimi ile insanlara huzur ve selamet bulacakları bir cennet önerildi. Bu cennete nasıl ulaşacaklarını gösteren bir de planları (sistem önerisi) vardı.
Sonuç:
Rusya’da sistem çöktü. Çin başdüşmanı kapitalizmi, komünizmle evlendirdi, ortaya pramatüre bir sistem çıktı. İran’da yüzbinlerce insan, İslam’da haram olan faizci bankerler tarafında zarara uğratıldığı için isyan etti, Küba’da açlık ve sefalet had safhaya ulaştı…
İnsanlar bu yönetim biçimlerinden, bu düzenlerden mutlu olmadı, hatta mutsuz oldular. Yani ütopya hayal kırıklığına dönüştü.
BATI MEDENİYETİ ÇÖKERKEN YERİNE NE GELİYOR?
Tüm bunların karşısında dünyanın en güçlü sistemi olduğu iddia eden, kapitalizm kaldı. İnsanlar bu sistemden mutlu mu? Hayır. Ve Batı'nın sanayi devriminden beri inşa ettiği modern yaşam biçimi çökmek üzere.
Dünyanın en ünlü ekonomistlerden Amerikalı Jim Rogers, çöküşün çok kısa bir süre içinde olacağını söyleyip, ailesini Çin’e taşıdı bile. Zira ABD ve AB’de yükselen ırkçılığı, şiddet eğilimini ve ekonomik bozukluğu çöküşün işareti olarak görüyor.
Tüm bunları şu soruyu sormak için anlatıyorum:
Müslümanların insanlığa önerdiği ütopya nedir? İnsanlığa, yeryüzü cenneti olarak neyi sunuyor? Doğu ve Batı blokları çökerken, Batı medeniyeti umut vermezken, insanlık bir arayış içindeyken, Müslümanlar ne öneriyor?
Biliyorum, hepimizin içinde bir sızı, yüzümüzde acı bir tebessüm oluştu. Sanayi tüpünden bozma füzeler yapıp, birbirinin çocuklarını öldüren İslam dünyası, insanlığa ne önerebilir? Bu acı cümleyi kuranlar vardır. Lakin acımıza tuz basıp tartışalım yine de.
‘ADİL DÜZEN’ TEZİ BİR BOŞ HAYAL Mİ, SAĞLAM BİR ÜTOPYA MI?
Erbakan Hoca, İslam dünyasının en önemli siyaset adamlarından biri değildi sadece. Bir ideologdu aynı zamanda. Ölüm yıl dönümünde rahmetle ve hasretle andığımız Erbakan’ın en büyük tezi ‘Adil Düzen’dir. Bu tezini tanıtan kitabın ilk sayfalarında şöyle yazar:
“Adil Düzen, yalnız Müslümanları değil, bütün insanları kapsamakta ve kucaklamaktadır.”
Erbakan, aslında insanlığa bir ütopya öneriyor bu tezinde. Temelinde adalet, hürriyet, huzur ve güven olan bu tezin, siyaset, sosyoloji ve teoloji açısından çok tartışılmaya ihtiyacı olabilir.
Bu, tartışılmaya değer bir fikirdir. Ve ismi, bana göre tüm siyasi tarihimizin en güçlü kavramlaştırmalarından biridir: Adil Düzen.
ADİL DÜZEN SORUNU DÜNYANIN HER YERİNDE ZİRVEDE
Bugün Türkiye’nin ve dünyanın birinci temel sorunu ve en çok tartıştığı konu tam olarak ‘Adil Düzen’ sorunudur.
Erdoğan’ın dünya beşten büyüktür isyanı da, FETÖ ve 28 Şubat mağdurlarının haykırışı da aslında adil olmayan bir düzene itirazdır.
İran’da bankerlerin faiz kurbanı olanlar, ABD’de sömürüye itiraz edip Trump’ı destekleyenler, Fransa’da ırkçı Le Pen’e oy verenler, İtalya’da AB karşıtı Beş Yıldız Hareketi'ne katılanlar… hepsi adil olmayan bir düzene isyan ettikleri için yaptı bunu.
Daha dramatik olanı şudur:
İsyan edilen bu adaletsiz düzenin yerine önerdikleri bir sistem yok.
İşte sorumuzu burada yeniden soruyoruz:
Müslümanların ütopyası nedir? İnsanlığa huzur ve barış için önerdiği şey var mı?
ADİL DÜZEN DÜNYADA BİR UMUT OLABİLİR MİYDİ?
İddiam şudur:
Adil Düzen bir ütopya olmalıydı. Müslüman dünyasının ortak bir hayali, yer yüzü cenneti ve gelecek tasavvuru bu kavramlaştırmayla hayat bulabilirdi.
Aynı zamanda Adil Düzen kavramının içi bilimsel olarak, reel politiğin ihtiyaçlarına cevap verecek şeklide doldurulmuş olsaydı, bu tez bugün dünyanın umudu olacak bir sistem önerisi olabilirdi.
Yapmadılar. Milli Görüş hareketi bu büyük ütopyayı kısır bir siyasi harekete dönüştürdü. Ne içini doldurabildi, ne de dünyaya tanıtabildi. Ancak gücü bu kadardı. İnsan kaynağı ve kapasitesinin yettiği kadarını yaptı.
Buna itiraz eden AK Parti ise hareketten koptu ve sistem partilerine benzer bir parti kurdu. Reel politiğin gereğini yaptı ve başarılı oldu siyasette. Ancak dünyaya alternatif bir ütopya önermedi.
Rahmetli Erbakan’ın tezini yeniden incelemek ve üzerinde bilimsel çalışmalar yapmak şimdi daha kolay. Zira AK Parti’nin devlet tecrübesi, bilim adamı sayısının artması, bu tezi sağlıklı bir şekilde incelemeye yarayacaktır.
Bu günlerde kilit parti olan Saadet Partisi, dar siyasi tartışmalardan kurtulabilirse, belki bu konuyla da ilgilenir.
Hocamızı, büyük devlet adamını ve İslam dünyasının en parlak beyinlerinden birini, yeniden, hasretle ve rahmetle analım, dua edelim.
Yazarlar
-
Ali BAYRAMOĞLUÖzel ve CHP’ye dair son gözlemler 15.11.2025 Tüm Yazıları
-
Mustafa KaraalioğluÇözüm sürecinin CHP’si daha merkezde 15.11.2025 Tüm Yazıları
-
Ali TürerPATRON KİM? 15.11.2025 Tüm Yazıları
-
Yıldıray OĞURAK Parti üzerine doktora yapmış bir CHP lideri…. 15.11.2025 Tüm Yazıları
-
Taha AkyolCHP nereye? 14.11.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet TEZKANİddianamenin ruhu siyasi 14.11.2025 Tüm Yazıları
-
Bahadır ÖZGÜRBakın Şahan'ı şikayet eden kimmiş? Her balkona havuz yapan müteahhit savcıya koştu! 14.11.2025 Tüm Yazıları
-
Sedat KAYAİmamoğlu'na istenen 23 asırlık tarihi ceza: Roma İmparatorluğu kurulduğunda hapse girseydi hala ceza 14.11.2025 Tüm Yazıları
-
Hakan TAHMAZBir iddianameden fazlası: CHP’yi dizayn girişimi 14.11.2025 Tüm Yazıları
-
Figen ÇalıkuşuSuriye’de ‘altın oran’ nedir? 14.11.2025 Tüm Yazıları
-
Akif BEKİÖzgür Özel'le kahvaltı: CHP nereye böyle? 14.11.2025 Tüm Yazıları
-
DOĞAN ÖZGÜDEN"Arananlar" zulmü ne zaman son bulacak? 14.11.2025 Tüm Yazıları
-
Mümtazer TÜRKÖNECumhurbaşkanı adayını suç örgütü liderine dönüştürmek mümkün mü? 14.11.2025 Tüm Yazıları
-
Murat SevinçCHP hakkında kapatma davası açılır mı? Yok artık, daha neler! 14.11.2025 Tüm Yazıları
-
Ahmet TAŞGETİREN“Boğazımdan tek kuruş geçmedi” 14.11.2025 Tüm Yazıları
-
Fehmi KORU‘Masumiyet karinesi’ mi, o da ne ki? 13.11.2025 Tüm Yazıları
-
İbrahim KahveciBir iddia-nağme 13.11.2025 Tüm Yazıları
-
Nevzat CİNGİRTBelediyenin açıklaması gerçekleri gizliyor mu? 13.11.2025 Tüm Yazıları
-
Tanıl BoraMemnuniyetsizler 13.11.2025 Tüm Yazıları
-
KEMAL GÖKTAŞBir “yalanlama” yalanı: CHP üyeliği ve Kanada’ya iltica meselesinde gerçekler 13.11.2025 Tüm Yazıları
-
Akın ÖZÇERDemokrat Kral’ın anıları 13.11.2025 Tüm Yazıları
-
Mehveş EVİNYerel yönetimlerle işbirliği kültür politikası için hayati 13.11.2025 Tüm Yazıları
-
Mücahit BİLİCİKemalizm’in dindarlarca rehabilitasyonu 13.11.2025 Tüm Yazıları
-
M.Latif YILDIZÇÖZÜM SÜRECİ KOMİSYON VE EKMEN 12.11.2025 Tüm Yazıları
-
Mensur AkgünBaşarılı bir diplomasi örneği… 12.11.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet Ali ALÇINKAYAEnternasyonalizm ve Demokratik Toplum Çağrısı... 12.11.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet OcaktanYeşil sarıklı hocalar bize böyle anlatmamışlardı 12.11.2025 Tüm Yazıları
-
Fehim TAŞTEKİNAkdeniz’den Hazar’a hizalananlar ve Colani’nin Beyaz Saray günü 11.11.2025 Tüm Yazıları
-
Elif ÇAKIRHSK neden suskun? 11.11.2025 Tüm Yazıları
-
Cihan TuğalSosyalist yükseliş dağınık ama yine de oligarşiye bir darbe 11.11.2025 Tüm Yazıları
-
Eser KARAKAŞÖcalan 70’lerde mi kalmış? 11.11.2025 Tüm Yazıları
































Yorum yazarak yorumunuzla ilgili doğrudan veya dolaylı tüm sorumluluğu tek başınıza üstleniyorsunuz. Yazılan yorumlardan Marmara Yerel Haber (marmarayerelhaber.com) hiçbir şekilde sorumlu tutulamaz.
Yazarın Diğer Yazıları
5.05.2024
20.04.2024
20.04.2024
12.04.2024
25.01.2024
9.05.2022
7.04.2021
26.03.2021
19.03.2021
11.03.2021