Kemal ÖZTÜRK
Seksenli yıllarda bizim camiada aldığımız eğitimin en başında, “tebliğ metodu” dediğimiz bir ders gelirdi. ‘İnsanlara bir konuyu en iyi nasıl anlatmalıyız?’ bunun metotlarını öğreniyorduk.
Sonradan iletişim fakültesinde okuduğumda bunun batı dünyasında “iletişim yöntemleri” başlığı altında anlatıldığını gördüm.
Tebliğ metodu konusunun iki önemli ve vazgeçilmez başlığı vardı.
1. ‘Emr-i bil maruf, nehyi anil münker’
2. Eğri kılıçlar
Her ikisinin ana teması, bir Müslümanın, başka bir Müslüman kardeşinde gördüğü hataları ve yanlışları düzeltmeyi amaçlayan eleştiri yöntemi ve ahlakı üzerineydi. Yani özeleştiri. Bizim çok önem verdiğimiz bir konuydu ve hayatımızda uygulardık.
İYİLİĞİ EMRET, KÖTÜLÜĞÜ YASAKLA
Dindar camiada biraz olsun kitap okuyan herkesin duyduğu bir ayettir:
“Sizden hayra çağıran, iyiliği emreden ve kötülükten men eden bir topluluk bulunsun. İşte kurtuluşa erenler onlardır.” (Ali İmran 104)
Bunun ne kadar önemli bir konu olduğunu zaman içinde daha iyi anladık. Yanlış yapan, hatalı davranan arkadaşlarımızı bir kenara çeker, bu ayeti hatırlatır, sonra da yapıcı bir şekilde hatalarını anlatırdık. Çok faydası olurdu.
Eğri kılıçlar metaforu da şudur:
Hz. Ömer camide hutbe verirken, şöyle demiştir: “Ey cemaat, ben hata edersem, eğilirsem ne yaparsınız?”
Camide bulunan bir sahabe ayağa kalkar, “seni bu eğri kılıçlarımızla düzeltiriz” der. Bunun üzerine de Hz. Ömer şöyle dua eder: “Allah’ım, sana hamdolsun. Ömer eğrildiği zaman, bu cemaat içinde onu düzeltecek kişiler var.”
Eğri kılıç metaforu, bu hikaye üzerine doğmuştur. Temel felsefesi ise, Müslümanların devlet başkanı da olsa, halife de olsa, yanlış yaptığında onu düzeltecek bir mekanizmaya ve yönteme sahip olmasıdır.
ÖZELEŞTİRİ, BİR İYİLEŞTİRME VE DENETİM MEKANİZMASIDIR
İyiliği emretmek, kötülüğü engellemek ve eğri kılıç olma yöntemleri, İslam’ın kendi içinde bir denetim, kontrol ve iyileştirme mekanizması anlamına geliyor. Bir özeleştiri mekanizması yani.
Dışarıdan bir müdahaleye gerek duymadan, Müslümanların kendi içinde iyiliği emredip, kötülüğü engelleyecek bir sistem ve ekip bulunmasını emreden Allah, bu ekibi de ‘kurtuluşa erenler’ olarak müjdeliyor üstelik.
Bugün bizim camianın en çok tartıştığı ve üzerinde durduğu konu, eleştiri meselesidir. Gördüğümüz bir yanlışı söylemek, özeleştiri yapmak ve bunun düzeltilmesi için eğri kılıç olmaya çalışmak sanırım eskisi kadar kolay değil.
AYDIN ÜNAL NEDEN VEDA ETTİ?
Uzun yıllar Ankara’da beraber çalıştığım ve Yeni Şafak’ta birlikte köşe yazarı olduğumuz değerli dostum Aydın Ünal’ın veda yazısı, bu zorluğu anlatan en iyi örneklerden biri olarak tarihe kaydoldu.
Aydın tam olarak yapıcı eleştiri yapan, üslubunda hassas ve içeride duran biriydi. Ancak onun yapıcı, nazik eleştirileri bile tahammülsüzlük yaratmış ve baskı görmesine neden olmuş ki, yazı hayatına ara vermek ve “kaçmak” zorunda kaldı:
“Kaçışımız düşmandan değil, ‘dost’ görünenden kaçıştır. Kaçışımız korkudan değil, pervasızlıktan; tehditten değil, aldırmazlıktan, gözü dönmüşlükten, hırstan kaçıştır. Kaçışımız, masumane kaygılarla dostça uyarılarımızı sınırsız iştihalarının ve kifayetsiz ihtiraslarının önünde mania olarak görenlerin iftiralarından, ithamlarından kaçıştır. Kaçışımız Rahmet-i Rahman’adır.” (21 Ocak 2019 Yeni Şafak)
TEHLİKE ÇANLARI ÇALIYOR
Aydın Ünal gibi, bizlerin gençlik yıllarından beri yaptığı şey, iyiliği teşvik etmek, kötülüğü önlemek ve eğri kılıç olmaya çalışmaktır. Bu bizim din anlayışımızın parçasıdır aynı zamanda. Bu anlayışa göre eleştiri ahlakı, yapıcı olmaktır.
Gazetemizin tüm okuyucuları Aydın Ünal’ın yapıcı eleştiri yaptığına şahittir. Ancak buna bile tahammül edemeyen, ‘gözü dönmüş, kifayetsizlerin’ varlığından şikayet ederek kalemini kırdı Aydın.
Eğer bu camia Aydın Ünal gibi, ömrünün en verimli çağlarını AK Parti’ye, devlete ve ülkesine hizmet etmekle geçirmiş bir kişinin dost uyarılarına tahammül edemeyecek duruma gelmişse, tehlike çanları çalmaya başlamış demektir. Aklımızı başımıza alıp düşünmeliyiz.
Bu arada Yeni Şafak ailesini, Aydın’ın da dediği gibi, takdirle anmak gerekir. Gerçekten yapıcı eleştiri ve özgürce fikirlerimizi yazmak konusunda, şu anda birçok gazeteciye nasip olmayacak bir zemin oluşturdular. Takdire şayan bir durumdur. İyi ki varlar.
Yazarlar
-
Doğu ErgilBeklenen Mesih: Kurtarıcı arayışının toplumsal anatomisi 1.10.2025 Tüm Yazıları
-
Taha AkyolTrump Planı? 1.10.2025 Tüm Yazıları
-
Metin KarabaşoğluYönetilenlerin özgürlüğü yöneteni de özgürleştirir 1.10.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet OcaktanS-400’leri ne yapabiliriz? 1.10.2025 Tüm Yazıları
-
Akif BEKİHamas’ı kim silahsızlandıracak? 1.10.2025 Tüm Yazıları
-
Mümtazer TÜRKÖNEÖcalan’ın özgürlüğü 1.10.2025 Tüm Yazıları
-
Mensur AkgünEleştirelim ama plana da şans tanıyalım… 1.10.2025 Tüm Yazıları
-
Ümit KARDAŞ“Ortaklaşmacı demokrasi” örnekleri: Fransa-Yeni Kaledonya özerk bölgesi 1.10.2025 Tüm Yazıları
-
Yıldıray OĞURTrump’ın Gazze Planı’nın alternatifi ne? 1.10.2025 Tüm Yazıları
-
Elif ÇAKIRMHP’li Yıldız’ın KON’u AK Partili Miroğlu’nun Roja Welat’ı… 30.09.2025 Tüm Yazıları
-
Cihan TuğalKirk ve ICE vakaları ile faşizme doğru mu? 30.09.2025 Tüm Yazıları
-
Fehmi KORUGazetecilik bir kez daha tartışılıyor 30.09.2025 Tüm Yazıları
-
İbrahim KahveciAsgari ücret 30.000 TL 30.09.2025 Tüm Yazıları
-
İbrahim KirasKendi uçağımızı kendimiz yaparken 30.09.2025 Tüm Yazıları
-
nevzat cingirtNeden Yazmıyorsun? 30.09.2025 Tüm Yazıları
-
Erol KATIRCIOĞLUKrallar ve ulus-devletler 30.09.2025 Tüm Yazıları
-
İsmet BerkanJet motoru sıkıntısı: Tek geciken Kaan değil 30.09.2025 Tüm Yazıları
-
Ümit AkçayArjantin’in çıkmazı: Şok terapi, bağımlılık ve ABD’nin gölgesi 30.09.2025 Tüm Yazıları
-
Hakan TAHMAZYeni Çözüm Süreci: Hakikatle yüzleşme 30.09.2025 Tüm Yazıları
-
Bahadır ÖZGÜRTÜSİAD isyan etmişti: Ciner’e kayyumun gerekçesi o madde! 29.09.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet Ali ALÇINKAYATürkiye’nin Demokratikleşmesi ve Kürt Sorununun Çözümü: Ciddiyetin Tarihsel Zorunluluğu... 29.09.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet TEZKANGazetecilik can çekişiyor! 29.09.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet TIRAŞSİYASETÇİ ZENGİNLEŞİRKEN VATANDAŞ FAKİRLEŞİYOR, NEDEN? 29.09.2025 Tüm Yazıları
-
Bekir AĞIRDIRZeytinlik yasasından Akbelen ve İliç'e; enerji ve maden hikâyesinde kaybolan gelecek 29.09.2025 Tüm Yazıları
-
Ali BULAÇZaferden hapishaneye 28.09.2025 Tüm Yazıları
-
Mücahit BİLİCİTrump-Erdoğan görüşmesine hile karıştı mı? 28.09.2025 Tüm Yazıları
-
Ali BAYRAMOĞLUErdoğan’ın tercihleri 28.09.2025 Tüm Yazıları
-
İlhami IŞIKSüreç Suriye’yi, Suriye süreci bekliyor. Peki bu kısırdöngü nasıl aşılacak? 28.09.2025 Tüm Yazıları
-
Mustafa KaraalioğluTrump’a neler verdik, neler alacağız! 28.09.2025 Tüm Yazıları
-
Akın ÖZÇERSarkozy’nin tarihi mahkûmiyeti 28.09.2025 Tüm Yazıları
-
Sezin ÖNEYMutlakiyetçiler ve Cumhuriyetçiler 28.09.2025 Tüm Yazıları
Yorum yazarak yorumunuzla ilgili doğrudan veya dolaylı tüm sorumluluğu tek başınıza üstleniyorsunuz. Yazılan yorumlardan Marmara Yerel Haber (marmarayerelhaber.com) hiçbir şekilde sorumlu tutulamaz.
Yazarın Diğer Yazıları
5.05.2024
20.04.2024
20.04.2024
12.04.2024
25.01.2024
9.05.2022
7.04.2021
26.03.2021
19.03.2021
11.03.2021