Mensur Akgün
Dünya siyasetindeki gündelik dalgalanmalar, bazen de haberlerin veriliş tarzı, sorunları olduğundan büyük görmemize neden oluyor. Türkiye’nin hiçbir beklentisi karşılanmayacak, çıkarları korunmayacakmış gibi geliyor. İçeride yaşadığımız sorunlar ve o sorunlar karşısında belli başlı aktörlerin tavır alışları da algı yanılmasına katkıda bulunuyor. Oysa Türkiye her istediğinin değilse bile pek çok talebinin karşılanmasını sağlıyor.
Pazarlık tabii ki yapılıyor. Ama pazarlık sonucunda Türkiye temel çıkarlarını koruyabiliyor. Görünen o ki Suriye konusunda da temel çıkarlarını koruyacak, masadan galip ayrılacak. Rusya ve ABD genelkurmay başkanlarının Genelkurmay Başkanı Akar’ın misafiri olarak Antalya’ya gelmeleri, Cumhurbaşkanı Erdoğan’ın Moskova’ya gidecek olması bunun en bariz göstergesi.
***
Görüşmelerin ayrıntılarını doğal olarak bilmiyoruz ama yapılan ve yapılacak ziyaretler, Türkiye’nin Rakka ve Menbiç konusundaki temel beklentilerinin karşılanacağına işaret ediyor. Ne ABD ne de Rusya, Türkiye’ye rağmen bir politika geliştirmek, Türkiye’yi karşısına almak niyetinde değil. Öyle olsaydı genelkurmay başkanları Türkiye’ye gelmezdi. Belli ki Türkiye’nin itirazları ve eleştirileri bu iki devlet üstünde etkili olmuş.
Ancak Rusya’dan da Amerika’dan da mucize beklemeyelim. İki ülke de PKK/PYD kartını kaybetmek, başkasına kaptırmak istemeyecektir. Onlar bundan önce olduğu gibi bundan sonra da (tıpkı Türkiye, tıpkı diğer devletler gibi) çıkarlarını maksimize etmeye çalışacaklardır. Fakat Türkiye ile optimum bir noktada buluşmak için çaba da sarf edeceklerdir. Türkiye’nin güvenlik endişelerine daha fazla hassasiyet göstereceklerdir.
Bilindiği gibi bu endişelerin en başında Suriye’nin kuzeyinde PKK patentli bir devletin altyapısının oluşması geliyor. Bu yüzden Türkiye, PKK’nın yan kolu olan PYD’nin daha fazla güçlenmemesi için coğrafi, hukuki ve siyasi kısıtlamalar koymaya, PYD’nin IŞİD’e karşı savaşta ABD tarafından çözüm ortağı olarak görülmesinin önüne geçmeye çalışıyor. Bu amaçla stratejik ortağına ve diğerlerine sorumluluklarını hatırlatıyor.
Yüzde yüz başarılı olduğumuzu söylemek zor. Birkaç gün öncesine kadar ağır silahlardan, zıhlı araçlardan, Votel’in ziyaretlerinden bahsediyorduk. Fakat kademeli bir iyileşme söz konusu. “PKK, PYD değildir” söylemi değişti. Zaten SDG de bu amaçla kuruldu, Türkiye’ye bu yüzden Menbiç sözü verildi. Rejim askerlerinin Menbiç’e girişini de Türkiye’nin hassasiyetleri çerçevesinde okuyabiliriz gibi geliyor.
Fırat Kalkanı Operasyonu ise IŞİD sorununun çözümünün temel varsayımlarını sarstı. İngiltere’den Avusturalya’ya kadar son birkaç haftadır konuştuğum pek çok diplomatik temsilcinin pozisyonlarında değişim olduğu hissediliyor. Türkiye’nin pozisyonunu anlıyorlarmış izlenimi veriyorlar. Ankara, Antalya, Moskova toplantılarında ve belki bundan sonra başka yerlerde müzakereler devam edecek, Türkiye muhataplarına güvenlik beklentilerini daha da fazla anlatacak.
Beni cesaretlendiren bir başka unsur da Suriye sorununun çözümü için ortaya çıkan BM müktesebatının Türkiye’nin beklentilerini karşılar nitelikte olması. Çözüm için ortaya konan hiçbir formül ülkenin bölünmesini, hatta federal bir sistemle yönetilmesini içermiyor. Daha önce de yazdığım gibi muhalefetin yol haritasında kültürel otonomi var ama federasyon yok. Rusya’nın Astana taslağında federasyon iması olsa da kendisi yok.
***
Doğal olarak Türkiye’nin Suriye’den tek beklentisi PKK/PYD tehdidinin bertaraf edilmesi değil. IŞİD de tehdit teşkil ediyor. Ancak IŞİD herkesi tehdit ettiğinden bu konuda tek yapılması gereken, o tehdidin bertaraf edilmesinin nasıl sağlanacağı üstünde mutabakata varmak; bir terör örgütünü ortadan kaldırırken diğerlerinin ortaya çıkmasına, var olanların güçlenmesine fırsat vermemek. Çünkü hatalı bir müdahale, yanlış güç konstelasyonları sadece bizim için değil bütün bir bölge ve dünya için de beklenmedik sonuçlar doğurabilir.
Her ne kadar öncelik sırasında aşağılara kaymış olsa da Türkiye’nin bir başka beklentisi, Esadsız bir Suriye’nin kurgulanması ve kurulması. Gerçekten de Suriye’nin yeniden ayakları üstüne dikilmesi, bir ülke ve devlet olarak dünya siyaset sahnesinde yer alması için kendisiyle, halkıyla barışması gerek. Bu da ancak bir geçişle, yeni bir hükümetle mümkün olur. Hemen olmasa da Bosna’ya barışı getiren Dayton örneğinde olduğu gibi bir süre sonra…
Yazarlar
-
Yıldıray OĞURAK Parti üzerine doktora yapmış bir CHP lideri…. 15.11.2025 Tüm Yazıları
-
Mustafa KaraalioğluÇözüm sürecinin CHP’si daha merkezde 15.11.2025 Tüm Yazıları
-
Ali TürerPATRON KİM? 15.11.2025 Tüm Yazıları
-
Ali BAYRAMOĞLUÖzel ve CHP’ye dair son gözlemler 15.11.2025 Tüm Yazıları
-
Akif BEKİÖzgür Özel'le kahvaltı: CHP nereye böyle? 14.11.2025 Tüm Yazıları
-
Hakan TAHMAZBir iddianameden fazlası: CHP’yi dizayn girişimi 14.11.2025 Tüm Yazıları
-
Murat SevinçCHP hakkında kapatma davası açılır mı? Yok artık, daha neler! 14.11.2025 Tüm Yazıları
-
Bahadır ÖZGÜRBakın Şahan'ı şikayet eden kimmiş? Her balkona havuz yapan müteahhit savcıya koştu! 14.11.2025 Tüm Yazıları
-
Sedat KAYAİmamoğlu'na istenen 23 asırlık tarihi ceza: Roma İmparatorluğu kurulduğunda hapse girseydi hala ceza 14.11.2025 Tüm Yazıları
-
Ahmet TAŞGETİREN“Boğazımdan tek kuruş geçmedi” 14.11.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet TEZKANİddianamenin ruhu siyasi 14.11.2025 Tüm Yazıları
-
Taha AkyolCHP nereye? 14.11.2025 Tüm Yazıları
-
Mümtazer TÜRKÖNECumhurbaşkanı adayını suç örgütü liderine dönüştürmek mümkün mü? 14.11.2025 Tüm Yazıları
-
Figen ÇalıkuşuSuriye’de ‘altın oran’ nedir? 14.11.2025 Tüm Yazıları
-
DOĞAN ÖZGÜDEN"Arananlar" zulmü ne zaman son bulacak? 14.11.2025 Tüm Yazıları
-
Akın ÖZÇERDemokrat Kral’ın anıları 13.11.2025 Tüm Yazıları
-
Fehmi KORU‘Masumiyet karinesi’ mi, o da ne ki? 13.11.2025 Tüm Yazıları
-
Nevzat CİNGİRTBelediyenin açıklaması gerçekleri gizliyor mu? 13.11.2025 Tüm Yazıları
-
Mehveş EVİNYerel yönetimlerle işbirliği kültür politikası için hayati 13.11.2025 Tüm Yazıları
-
Tanıl BoraMemnuniyetsizler 13.11.2025 Tüm Yazıları
-
İbrahim KahveciBir iddia-nağme 13.11.2025 Tüm Yazıları
-
Mücahit BİLİCİKemalizm’in dindarlarca rehabilitasyonu 13.11.2025 Tüm Yazıları
-
KEMAL GÖKTAŞBir “yalanlama” yalanı: CHP üyeliği ve Kanada’ya iltica meselesinde gerçekler 13.11.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet Ali ALÇINKAYAEnternasyonalizm ve Demokratik Toplum Çağrısı... 12.11.2025 Tüm Yazıları
-
M.Latif YILDIZÇÖZÜM SÜRECİ KOMİSYON VE EKMEN 12.11.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet OcaktanYeşil sarıklı hocalar bize böyle anlatmamışlardı 12.11.2025 Tüm Yazıları
-
Mensur AkgünBaşarılı bir diplomasi örneği… 12.11.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet TIRAŞİŞ CİNAYETLERİ VE CİNAYET EKONOMİSİ… 11.11.2025 Tüm Yazıları
-
İbrahim KirasDüşmanımız kimdir bizim? 11.11.2025 Tüm Yazıları
-
Erol KATIRCIOĞLUKürtler davete icabet ediyorlar 11.11.2025 Tüm Yazıları
-
Eser KARAKAŞÖcalan 70’lerde mi kalmış? 11.11.2025 Tüm Yazıları
-
Bekir AĞIRDIRAK Parti’nin 23 yılı: Kitle partisinden devlet partisine, siyaset dilinden güvenlik diline bir dönüş 11.11.2025 Tüm Yazıları
-
Fehim TAŞTEKİNAkdeniz’den Hazar’a hizalananlar ve Colani’nin Beyaz Saray günü 11.11.2025 Tüm Yazıları
-
Elif ÇAKIRHSK neden suskun? 11.11.2025 Tüm Yazıları
-
Cihan TuğalSosyalist yükseliş dağınık ama yine de oligarşiye bir darbe 11.11.2025 Tüm Yazıları
-
Doğu ErgilModernlik, gelenek ve Türkiye’nin zihinsel coğrafyası 9.11.2025 Tüm Yazıları
-
Gökhan BACIKBaşkanlık monarşisi (presidential monarchy) meselesi: Teorik bir izah 8.11.2025 Tüm Yazıları
-
Nuray MERTZohran Mamdani Türkiye’de neye denk düşer? 8.11.2025 Tüm Yazıları
-
İsmet BerkanEğer tuz da koktuysa ne yapmalı? 8.11.2025 Tüm Yazıları
-
Zülfü DİCLELİKeşke… 4.11.2025 Tüm Yazıları
-
Ümit KARDAŞSelahattin Demirtaş’ın yazısı, zihnimiz ve zihniyet labirenti 4.11.2025 Tüm Yazıları
-
Berrin SönmezMor-yeşil ekonomi: Ara dönem fırsat yaratabilir 3.11.2025 Tüm Yazıları
-
Necati KUR3 MART 1924 YASALARI 3.11.2025 Tüm Yazıları
-
Selva DemiralpFiyat istikrarı mı, finansal istikrar mı? 3.11.2025 Tüm Yazıları
-
Kemal CAN“Önerisiz veya bizzat öneriyle eleştiri” 3.11.2025 Tüm Yazıları
-
Seyfettin GürselVahim bir gelişme: İşgücü piyasasında daralma 3.11.2025 Tüm Yazıları
-
Ümit AkçayTrump, Fed ve para politikası: Sol, merkez bankası konusunda neyi savunmalı? 2.11.2025 Tüm Yazıları
-
İlker DEMİRSÜREÇ VE "DİLİN KEMİĞİ"! 31.10.2025 Tüm Yazıları
-
Vahap COŞKUNMenzile doğru bir adım daha 28.10.2025 Tüm Yazıları
-
Etyen MAHÇUPYANKemalizm mi daha ‘iyi’, (Yeni) İttihatçılık mı? (3) 25.10.2025 Tüm Yazıları
-
İlhami IŞIKDünyanın araf dönemine denk gelen Türkiye’nin çözümü 25.10.2025 Tüm Yazıları
-
Ali BULAÇİki din, iki tanrı tasavvuru 23.10.2025 Tüm Yazıları
-
Mesut YEĞENAK Parti 2.0’a Hazır Mıyız? 17.10.2025 Tüm Yazıları
-
Sezin ÖNEYBaşkalarının acısı… 14.10.2025 Tüm Yazıları
-
Mahfi EgilmezGüvenli Liman: Altın ve Gümüş 14.10.2025 Tüm Yazıları
























































Yorum yazarak yorumunuzla ilgili doğrudan veya dolaylı tüm sorumluluğu tek başınıza üstleniyorsunuz. Yazılan yorumlardan Marmara Yerel Haber (marmarayerelhaber.com) hiçbir şekilde sorumlu tutulamaz.
Yazarın Diğer Yazıları
5.11.2025
2.11.2025
29.10.2025
26.10.2025
22.10.2025
19.10.2025
12.10.2025
8.10.2025
1.10.2025
10.09.2025