Yıldıray OĞUR
Selimiye Camisi’nin avlusuna toplanmış içinden beş cunta çıkacak sayıda emekli genelkurmay başkanı, emekli paşa, muvazzaf asker kalabalığı Türkiye’nin yargılamaya hazırlandığı 12 Eylül’ün beyni Ali Haydar Saltık’a veda etmeye gelmişti. Eğer gazeteciler olmasaydı avludaki yaş ortalaması 65’in üzerinde çıkardı.
Darbeciye vedaya gelmiş askerî kalabalığın arasında, akrabalar ve komşular dışında gazetecilerin klasik cenazeye katılan ünlüler notları arasına sadece üç sivil girebildi:
Rahmi Koç, oğlu ve İnan Kıraç.
Basiretsizlikleri, partizanlıkları WikiLeaks belgelerinden çıkan Koçlar ve kurşunu bitmiş olmasına rağmen hâlâ silahlarının tetiğini çekenler dışında artık herkes gerçeği görüyor:
Savaş bitti.
Biten savaşın ne olduğunu en iyi 2 Nisan’da Taraf ’ta yayımlanan 2004 tarihli Amerikan telgrafı anlatıyor: İrtibatta olduğumuz kişi, kendisinin JİTEM’de irtibatta olduğu kişilerin, genç subayların NATO’ya karşı zehirlenmesine yönelik ciddi bir kampanya yürütülmesinden rahatsızlık duyduklarını da aktarıyor. Bu kampanya, tanınmış bir Avrasya yandaşı ve NATO karşıtı olan Ankara Üniversitesi profesörü Anıl Çeçen gibi insanların, Urfa, Mardin ve diğer yerlerde Jandarma subaylarının evlerine ziyaretler yapıp dersler vermesini de kapsıyor. İrtibatta olduğumuz kişi bize, İstanbul’daki Askerî Akademilerde de, NATOkarşıtı eğitmen hücreleri olduğunu söyledi.
Türkiye, ordu ile NATO arasındaki bu savaşı ulusalcılık olarak yaşadı.
Bu savaşta bazen Ergenekon, bazen de Batı’nın da desteğiyle Türkiye’nin “Yasemin Devrimi” olan 3 Kasım 2002 seçimleriyle iktidara gelen AKP’ye karşı yürütülen darbe girişimleri devredeydi.
Savaş, 23 Mart 2011 tarihinde galiba bitti.
23 Mart günü Brüksel’deki NATO merkezinde basın toplantısı düzenleyen sözcü General Pierre St-Amand, Libya’da silah ambargosunu denetlemek için Türkiye’den de 5 savaş gemisi ve 1 denizaltı gönderilmesine karar verildiğini açıkladığında....
AKP’nin Libya’ya askerî müdahaleye karşı direndiği ve Batı’yla gerilim yaşadığı günlerdi. Henüz Meclis’ten tezkere bile geçmemişti.
Sanki uzun süredir geri püskürtülmüş olan ordu, AKP-Batı arasında meydana gelen bu çatlağı iyi görmüş ve fırsatı kaçırmadan hükümete rağmen NATO’ya yeşil ışık yakmıştı. Ordu, Libya krizi üzerinden Batı ile ilişkilerini tamir etmişti.
O günden sonra hükümet de Libya konusunda Batı ittifakına yaklaşmaya başladı. Geçen hafta Başbakan’ın tüm kurmaylarını toplayıp AKP Genel Merkezi’nde düzenlediği neredeyse bir “NATO’ya ve CENTO’ya bağlıyız” demediği kaldığı Libya konulu basın toplantısı bu dönüşün en net göründüğü anlardan biriydi.
Türk ordusu 10 yıldır Batı’yla sürdürdüğü kavgayı bitirirken herhalde karşısında yenilgiye uğradığı sivil siyasete ve demokrasiye bağlı kalacağına söz verdi.
Bundan tam bir hafta sonra 30 mart günü İstanbul’dan gelen haber resmi tamamlıyor: Yaptığı operasyonlarla ordunun canını çok acıtan Ergenekon savcısı Zekeriya Öz davadan alınmıştı.
Ertesi gün AKP’ye yakın gazetelerin, bir yıl önce Kemalist HSYK yapmaya çalıştığında ortalığı birbirine kattıkları görevden almayla ilgili “Yeni savcılar da iyi” yaklaşımı bunun açık bir hükümet operasyonu olduğu kanaatlerini güçlendirdi.
Ergenekon davası amacına ulaşmıştı. Asker geri püskürtülmüştü. Geçmişi daha fazla eşelemeye, gerginlik çıkarmaya gerek yoktu.
Peki, Ergenekon örgütüne ne oldu?
Bunun cevabı aday listelerinde.
Ergenekon, üst üste gelen operasyonlar, hastane odalarına kadar girip, sahte raporların peşine düşen bir adli kararlılıkla önce psikolojik olarak çökertildi. Sonra da 2010 Askerî Şûrası ile ordu, referandumla da yüksek yargının dengesi bozuldu. Buna CHP’nin yeniden dizayn edilmesi, medyada yaşanan değişim, bir zamanların beşli çetesi sivil toplum örgütlerinin dönüştürülmesi de eklenince kaçınılmaz son geldi.
Ergenekon silah bıraktı.
Silahlarını, çıktığında “polis gömdü” diyecek kadar uzağa ve derine gömen Ergenekon’un üst rütbelilerinin haftalarca mavi kanlı bile olmayan Dersimli sıradan bir Ankara bürokratının hazırladığı listelere girebilmek için birbirleriyle yarıştığına şahitlik ettik.
Bugüne kadar ordudan medet umanlar siyasetten medet ummaya başladılar. Bugüne kadar TSK ve yargının yanında bir siyasi şube olarak kalan CHP, artık kudretli paşaların listeye alınmayınca küstüğü bir güç odağı haline geldi. Listeye giremeyen eski darbeciler bağımsız aday olarak siyasetin bacasından içeri girmeyi denemekteler. Çünkü Ergenekon taktikleri, siyaset karşısında yenildi.
Çünkü biliyorlar ki artık çözüm siyasette. Ordu geri püskürtüldü. Ergenekon’a silah bıraktırıldı. Bundan sonra Ergenekon’dan kalanlar düz ovaya inip CHP içinde siyaset yaparak var olmayı deneyecekler. CHP ise Anayasa’dan Kürt sorununa kadar hem kendi hem de Türkiye’nin ezberini bozmaya devam edecek. CHP ile AKP’nin sivil demokraside ve barışta anlaştığı günler rüya değil.
Devletler zor değişiyor. Ama sonunda değişiyor işte... Ama Koçlar...
Yorum yazarak yorumunuzla ilgili doğrudan veya dolaylı tüm sorumluluğu tek başınıza üstleniyorsunuz. Yazılan yorumlardan Marmara Yerel Haber (marmarayerelhaber.com) hiçbir şekilde sorumlu tutulamaz.
- Hayır, bu Türklük Sözleşmesi değil!
4.08.2025 - Netanyahu’nun üstadının yolu İstanbul’a nasıl düşmüştü?
2.08.2025 - Rojava, Şam ve çözüm süreci arasında optimal bir nokta bulunabilir mi?
28.07.2025 - Hem gazeteciliğin hem siyasetin duayen ismi…
26.07.2025 - DEM Parti o tweeti neden sildi?
23.07.2025 - Kutuplaşmanın son mağduru; CHP’nin ilk imam hatip müdürü Celal Hoca
19.07.2025 - Kendini gerçekleştirebilecek kehanet: DEM-Cumhur İttifakı
16.07.2025 - Dağın başında vakur bir veda töreni…
13.07.2025 - Yerli ‘Hayırlı Cuma’ya doğru…
11.07.2025 - “İkimiz de yaşlandık. Emekli olmadan bu işi bitirelim”
9.07.2025
Yazarlar
-
Ümit AkçayBir dönüm noktasında mıyız? 10.08.2025 Tüm Yazıları
-
Berrin SönmezTeo-politik inşaya karşı dinsel bireycilik: İtaat mı? İtiraz mı? 10.08.2025 Tüm Yazıları
-
Doğu ErgilYolsuzluk: Çürümenin Kurumsallaşmış Hali 10.08.2025 Tüm Yazıları
-
Mümtazer TÜRKÖNE“Norm Devlet” üzerinde 19 Mart gölgesi 10.08.2025 Tüm Yazıları
-
İlker DEMİRBU KOMİSYON NE ÇÖZER? 10.08.2025 Tüm Yazıları
-
Hakan AlbayrakKadife eldiven zamanı 10.08.2025 Tüm Yazıları
-
Taha AkyolYargı niye böyle? 10.08.2025 Tüm Yazıları
-
Fehmi KORUÇevremiz çok bilinmeyenli bir denklem gibi, yoksa bilinebilir mi? 10.08.2025 Tüm Yazıları
-
İlhami IŞIKYeni Süreç, korkular ve umutlar 10.08.2025 Tüm Yazıları
-
Cafer SolgunÖzlemek ne uzun bir mesafe, Dersim… 10.08.2025 Tüm Yazıları
-
İsmet BerkanDevleti yönetenler milletlerine güven vermek istiyor olsaydı… 10.08.2025 Tüm Yazıları
-
Akif BEKİHakan Fidan'ın diploması 9.08.2025 Tüm Yazıları
-
Mesut YEĞENSüreç Olmasaydı 9.08.2025 Tüm Yazıları
-
Yıldıray OĞURMehmet Ali Sebük’ü neden kimse hatırlamıyor? 9.08.2025 Tüm Yazıları
-
Ali BAYRAMOĞLUSiyaset CHP’siz, CHP siyasetsiz olmaz 9.08.2025 Tüm Yazıları
-
Zeki ALPTEKİNÜretici Güçlerin Gelişiminin Motorlarından Biri Olarak Toplumsal-Sınıfsal Mücadeleler 9.08.2025 Tüm Yazıları
-
İbrahim KirasHükümet yalanladı konu kapandı 9.08.2025 Tüm Yazıları
-
Mustafa KaraalioğluGeri dönülmez çözümde son düzlük... 9.08.2025 Tüm Yazıları
-
Murat SevinçKürt sorunu, komisyon ve Marx… 8.08.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet OcaktanAK Parti kendini nasıl bu hallere düşürdü… 8.08.2025 Tüm Yazıları
-
Figen ÇalıkuşuÇeteler çağı ve muhteşem çöküş… 8.08.2025 Tüm Yazıları
-
Cemile BayraktarŞeffaf, açık ve çoğulcu 7.08.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet ALTANBasın Tarihi: “İmralı’da Bir Mahkûm” 7.08.2025 Tüm Yazıları
-
Ümit KARDAŞAdemimerkeziyet: Dikey güçler ayrılığı ya da paylaşımı 7.08.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet Y. YılmazAYM kararı yargıyı bağlayacak mı? 7.08.2025 Tüm Yazıları
-
Gökçer TahincioğluKalorifer kazanından rektör danışmanlığına ve öğretim görevliliğine uzanan yol: Sahte diplomaya ne g 7.08.2025 Tüm Yazıları
-
Ali BULAÇİsa’nın takipçilerine sığınan Muhammed’in takipçileri 7.08.2025 Tüm Yazıları
-
Nevzat CİNGİRTUtanmazlığın ve Çürümüşlüğün Belgesi: Sahte Diploma Skandalı 7.08.2025 Tüm Yazıları
-
Tanıl BoraÇağdaş Türkiye 7.08.2025 Tüm Yazıları
-
Bahadır ÖZGÜR‘Dijital devlet’ işgali: Girilmedik kurum yok! 6.08.2025 Tüm Yazıları
-
Murat BELGEKaş yaparken göz çıkarmak 6.08.2025 Tüm Yazıları
-
Çiğdem TOKERİki öncü şirkete nasıl sızıldı: Denetimsizliğin çürüttüğü devlet 6.08.2025 Tüm Yazıları
-
Erol KATIRCIOĞLUDemokratlar, ümmetçiler, ırkçılar 6.08.2025 Tüm Yazıları
-
Eser KARAKAŞMeslek liseleri tartışmaları (1) 6.08.2025 Tüm Yazıları
-
Mahfi EgilmezEkonomiyi düzeltmekle iş bitmez 5.08.2025 Tüm Yazıları
-
Vahap COŞKUNKalemşörler ve Çubuk Ustaları da Silah Bıraksın! 5.08.2025 Tüm Yazıları
-
Hakan TAHMAZTerörsüz Türkiye hedefi: Hukukun ve siyasetin rolü 5.08.2025 Tüm Yazıları
-
Bekir AĞIRDIRGüvensizliğin gölgesinde siyaset: Geçen yıla kıyasla korku düzeyimiz yükseldi, peki neden? 4.08.2025 Tüm Yazıları
-
İbrahim KahveciÇürüme! 4.08.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet TIRAŞKUVVETLER AYRILIĞI YOK İSE… 4.08.2025 Tüm Yazıları
-
Akdoğan ÖzkanBatı artık Kiev’de Zalujni’yi görmek istiyor gibi 4.08.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet Ali ALÇINKAYABarış ve Demokratik Toplum Çağrısı; Hasta Tutsaklar 4.08.2025 Tüm Yazıları
-
Fehim TAŞTEKİNMisak-ı Suriye! 4.08.2025 Tüm Yazıları
-
Gökhan BACIKBatı, Türkiye, ulus-devlet: Vazgeçmenin fırsatları ve riskleri 3.08.2025 Tüm Yazıları
-
Abdurrahman DilipakPartiler ve toplum nereye gidiyor? 3.08.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet TEZKANErdoğan’ın korktuğu başına geldi 3.08.2025 Tüm Yazıları
-
Elif ÇAKIRKomisyon hayırlara vesile olsun inşallah… 2.08.2025 Tüm Yazıları
-
Akın ÖZÇERSüreç ya da Çözüm Komisyonu 1.08.2025 Tüm Yazıları
-
Alper GÖRMÜŞZora girmiş bir anlatı: “ABD emperyalizminin değişmez stratejik hedefi bağımsız Kürt devleti” 1.08.2025 Tüm Yazıları
-
Mücahit BİLİCİHıristiyanlıktaki “kurtuluş” fikrinin İslamda yeri olabilir mi? 1.08.2025 Tüm Yazıları
-
Hakan AKSAYAzerbaycan ile Rusya arasında savaş çıkar mı? 1.08.2025 Tüm Yazıları
-
Berat ÖZİPEKEzberler bozulurken mağduriyetler de son bulmalı 1.08.2025 Tüm Yazıları
-
Umur TALUKötülük durur durur, seni de vurur! 29.07.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet AKAYAnkara, CHP, Çözüm Süreci ve Şam Arasındaki Tıkanıklık: 29.07.2025 Tüm Yazıları
-
Ahmet TAŞGETİRENBeyaz Toroslu savcı olayına iktidar nasıl bakıyor? 27.07.2025 Tüm Yazıları
-
Mensur AkgünSuriye’de istikrarı sağlamak mümkün mü? 27.07.2025 Tüm Yazıları
-
Abdullah KıranYeni süreç ve Suriye denklemi 27.07.2025 Tüm Yazıları
-
Kemal CANTartışmayı kazanmaktan önce becermek gerek 21.07.2025 Tüm Yazıları
-
Sedat KAYABeşiktaş düzene karşı çıktı: Sessiz devrimin adı olacak 19.07.2025 Tüm Yazıları
-
Ali TürerULUSAL KİMLİK DAVASI 18.07.2025 Tüm Yazıları
-
Hasan Bülent KAHRAMANTaşıyıcı koalisyonlar ve ormanın içindeki CHP 17.07.2025 Tüm Yazıları
-
Taner AKÇAMAcaba Kürt sorununun önündeki engel “Atatürk miti” mi? 14.07.2025 Tüm Yazıları
-
DOĞAN ÖZGÜDENKürt ulusunun kavgasında bir sosyalist lider 13.07.2025 Tüm Yazıları
-
KEMAL GÖKTAŞDemirtaş’a Kobane mahkumiyeti: Gerekçedeki “10 kusurlu hareket” 28.06.2025 Tüm Yazıları
-
Cihan AKTAŞTahran bir kez daha bombalanırken 23.06.2025 Tüm Yazıları
-
Cansu ÇamlıbelCHP Grup Başkanvekili Gökhan Günaydın: CHP anayasa değişikliği masasına oturmayacak, öyle bir komisy 18.06.2025 Tüm Yazıları
-
Aydın SelcenDemokrasiye giderken cumhuriyetten olmak 17.06.2025 Tüm Yazıları
-
Hikmet MUTİAsoyşeytit Pres ' den Cemşit K.nın canlı PKK kongre izlenimleri... 13.05.2025 Tüm Yazıları
-
Metin Karabaşoğlu‘Türkiye Müslümanları’ kimler oluyor? 11.05.2025 Tüm Yazıları
-
Ahmet ÖZTÜRKÇetin Uygur bir kitaba sığar mı? 10.05.2025 Tüm Yazıları
-
Sezin ÖNEYKopukluk ve “Anadolu Kırılması” 25.04.2025 Tüm Yazıları
-
Baskın ORANRahip Brunson ve öğrenci Rümeysa 25.04.2025 Tüm Yazıları
-
Yüksel TAŞKINİktidar milli iradeyi “tapulu arazisi” sandığı için büyük bir bedel ödeyecek 22.04.2025 Tüm Yazıları
-
Ayhan ONGUNDEMOKRATİK EĞİTİM MÜCADELESİNE ADANMIŞ YAŞAMLAR 21.04.2025 Tüm Yazıları
-
Nuray MERTVeda ediyorum 15.04.2025 Tüm Yazıları
-
Hasan CEMALTerörsüz Türkiye! İyi güzel, peki ya demokratik Türkiye?.. 14.04.2025 Tüm Yazıları
-
Gülçin AVŞARŞizofrenik yurttaşlık 14.04.2025 Tüm Yazıları
Erhan Sökmen
Ahmet Kardeş Yazında "Ama o haber(in)... niye doğru olduğunu haberi yapan Tuğba Tekerek, Görmüş’e.. anlattı." diyorsun. Diyorsun da... Bu doğruluğu ve niyeyi okuyucuya neden anlatmıyorsun. Üstelik Alper, yazının hiçbir yerinde "yalan haber" demiyor ki... Başlığı eleştiriyor ki sen de ‘başlıkla ilgili söylediklerini haklı, ölçülerini doğru’ buluyorsun. “Görmedim ama evet ben de duydum bunu.” lafının “Şenay Özden, ... doğruladı” diye spotlaştırılması sence doğru mu. Sevgiler ve kolay gelsin.
enis
Altan sonuna kadar haklı
cengiz sertel
İçişleri bakanına Kazık şeklinde ki odun önermeniz ayıp değil ama size gözlük önerilmesi ayıp öyle mi?